Kastamonu'daki sel felaketiyle ilgili suç duyurusu: "Göz göre göre geldi"

Kastamonu'daki sel felaketiyle ilgili suç duyurusu: "Göz göre göre geldi"
Muğlalı Avukat Canan Karaosmanoğlu, Kastamonu İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na; sel felaketi ile ilgili suç duyurusunda bulundu. Karaosmanoğlu, suç duyurusunda; riskli alanların imara açılması ile vatandaşların can ve mal güvenliğinin tehlikeye atılmasında sorumluluğu bulunanların cezalandırılmasını talep etti.

Muğla’da avukatlık yapan Canan Karaosmanoğlu, sel felaketinde sorumluluğu olan yetkililer hakkında, 20 Ağustos 2021’de; Kastamonu İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

“İNSAN ELİ İLE OLUŞMUŞ BİR OLAY”

Karaosmanoğlu, suç duyurusunda bulunmasının ardından, bugün yaptığı basın açıklamasında yaşanan sel felaketinin olağanüstü bir doğa olayı değil, insan eli ile oluşan bir olay olduğunu belirtti. Karaosmanoğlu’nun açıklaması şöyle:

“Gerçekleşen sel felaketi her ne kadar doğal bir afetmiş gibi gözükse de aslında bakıldığında önlemi alındığında, gerekli doğru çalışmalar yapıldığında yanlış ve hukuksuz müdahaleler yapılmamış olsa idi yaşanmaması gereken bir olaydır. Çünkü gerçekleşen bu sel felaketi maalesef olağanüstü bir doğa olayı değil, tam tersine bu afetin oluşması için insan eli ile oluşmuş bir olaydır. Doğal afetlerle mücadele etmek, doğal afetlerin muhtemel zararlarını asgari seviyeye indirmek günümüzde teknoloji ve mimari/mühendisliğin gelişmesiyle eskisine nispeten çok daha kolaydır. Ancak yine de bilim ve teknolojinin öngördüğü önlemler alınmamış, tam tersine bu önlemler yerine yanlış, hukuka aykırı, kanun ve yasaların tam tersi kararlar alınarak bu doğal afetin yaratacağı zararlar, adeta kişi ve kişiler tarafından oluşması için davetiye çıkartılmıştır. Bilindiği üzere bir yerin imara açılabilmesi için Kamu Yararı-Planlama Esasları ve Şehircilik İlkeleri göz önüne alınmalıdır. Bu çerçevede sel felaketinin meydana geldiği yerde bir imar planı tasarlanmamış bu sebeple sel felaketi nedeniyle çok daha büyük acılar gerçekleşmesine engel olunmamıştır.

“KENTSEL RİSK ANALİZLERİ VE SAKINIM PLANLAMASI YAPILDI MI?”

Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin Mekânsal Planların Yapımına Dair Esaslar Başlıklı 8. maddesi bazı fıkraları aşağıda verilmiştir. Mekânsal planların, plan değişiklilerinin, revizyon ve ilavelerin hazırlanması sürecinde, kamu kurum ve kuruluşları veya plan müelliflerince planın türüne ve kademesine göre bu yönetmelikte genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veri, görüş ve öneriler elde edilerek gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmalar yapılır. Afet ve diğer kentsel risklerin yüksek olduğu yerleşmeler veya yapılı kentsel çevre için, gerekli görülmesi halinde kentsel risk analizleri veya sakınım planlaması çalışmaları yapılır. Afet ve diğer kentsel riskler için yapılmış risk azaltıcı tedbirler planlarda esas alınır.

Görüldüğü üzere mevzuat açık bir şekilde Afet Riskinin yüksek olduğu yerleşmelerde kentsel risk analizleri veya sakınım planlaması çalışmaları yapılabileceğini düzenlemiştir. Afetin meydana geldiği Bozkurt ilçemizde, mevzuatta öngörülen Kentsel Risk Analizleri ve Sakınım Planlaması çalışmalarının yapılıp yapılmadığının, yapmış olduğumuz suç duyurusu sonucunda araştırılması, yapılmış ise analiz sonuçlarını, yapılmamış ise neden yapılmadığının sorulmasını ve bu suretle Afet Riskine yönelik yeterli tedbirin alınıp alınmadığının tespit edilmesi gerekmektedir

“15 KURUMDAN GÖRÜŞ ALINMALIDIR”

Bir yerin imara açılabilmesi için, imar planlarının uygulanabilmesi için en az 15 kurumdan görüş, izin ve veri alınmalıdır. Bunlar Büyükşehir Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı, Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, Devlet Su işleri Müdürlüğü, Orman Bölge Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğü-İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, TEİAŞ Bölge Müdürlüğü, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Karayolları Bölge Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı, İl Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı gibi bir çok kurumdan görüş alınmaktadır. Dolayısıyla alınmış olan görüşler doğrultusunda dere yatağına yerleşim yapılması yönünde olumlu görüş bildiren yetkili kişi ve kişilerin sel felaketinin oluşmasına sebebiyet verdiği açık ve nettir. Yapmış olduğumuz suç duyurusu sonucunda bu kişi ve kişiler tespit edilecek ve gerekli cezaları alacaktır.

“VATANDAŞIN SAĞLIĞI RANT UĞRUNA HİÇE SAYILMIŞTIR”

Basına yansımış olan sel felaketinin yaşandığı yere ilişkin 1999 ve 2021 fotoğraflarından anlaşılacağı üzere, mevzuata aykırı bir şekilde dere yataklarına imar alanları açılarak vatandaşların sağlığı rant uğruna hiçe sayılmıştır. Kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına tamamen aykırı bir şekilde, dere yatağına yapılan imar alanları nedeniyle, 400 metre olan Ezine Çayı’nın nehir yatak genişliği 15 metreye düşürülmüştür. 15 metre, Ezine Çayı’nın yağmurun etkisiyle oluşturduğu debiyi kaldıramamış ve taşmalar 7-10 metreye yükselerek vatandaşlarımız can ve mal kaybı yaşamıştır. Bu elim olayın gerek ülkemizde gerekse selin meydana geldiği şehirde tekrarlanmaması için gerekli inceleme yapılarak ihmal-taksir-kastı olan kişi ve kişilerin tespit edilerek cezalandırılması, hukuk sistemimizin, toplumsal vicdanın ve hakkaniyetin gereğidir.

“SEL FELAKETİ GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ”

Nitekim basına yansıyan iddialara göre, Bozkurt İlçemizde bulunan hidroelektrik santralinin regülatörü, su kanalları ve kapakları parçalanmış ve selin etkisinin artmasına sebebiyet verdiği iddia edilmiştir. Bugüne kadar bu haberin doğruluğuna veya yanlışlığına ilişkin olarak herhangi bir hidroelektrik santraline ilişkin güncel somut fotoğraflar paylaşılmamıştır. Kaldı ki söz konusu Ezine Çayı’nın nehir yatağı yıllar içerisinde 400 metreden 15 metrelik kanala sıkıştırılmıştır. Hali hazırda su akıntısı olan bir nehir yatağının bu denli sıkıştırılması sonucu gerçekleşen yağışın da etkisiyle sel felaketi meydana geleceği aşikar olmasına rağmen göz göre göre sel felaketi gelmiştir. Birçok bilim adamı ise 400 metre genişlikteki dere yatağını 15 metre genişliğindeki yatağa hapsedersek, akan yağmur sularının da yüksekliğinin 7-10 metre yükseleceği ve sonucun felaket olacağına ilişkin tespitlerde bulunulmuştur. 

“BU OLAYLARIN UNUTULMASINI ENGELLEMEK HEDEFİMİZDİR”

Türkiye’de bugüne kadar birçok felaket deprem, yangın, sel yaşanmıştır. Ancak her felaketin sonunda bu felaketlere sebep olan faktörlerin araştırılması, hata, kusur, ihmal ve kastı olanların cezalandırılması yerine sadece kanayan yaralar sarıldı ve unutma yoluna, ta ki bir sonraki felakete kadar üstü kapatılma yoluna gidildi. Yapmış olduğumuz bu suç duyurusu ile bu olayların unutulmasını engellemek, bir daha bu olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak, vatandaşın can ve mal güvenliğinin, rant uğruna riskli alanların imara açılması suretiyle tehlikeye düşüren, izin veren, onaylayan, imara açılması yönünde olumlu görüş bildiren kısacası bu sel felaketinin yaşanmasında ihmal ve kastı bulunan tüm kişi ve kişilerin tespit edilerek cezalandırılması en büyük hedefimizdir.

“VATANDAŞLIK GÖREVİMİ YAPTIM”

Zira ben hem bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım hem de bir hukukçuyum. Bu felaketlerde halkımız kendi üzerine düşeni ama sandviç yaparak, su taşıyarak bir şekilde vatandaşlık görevini yerine getirmeye çalıştı ben de hukukçu kimliğim ile vatandaşlık görevimi yapıyor, sorumluların bulunması için ve tekrar bu olayların yaşanmaması için bu suç duyurusunu yaptım. Şimdi görev adalet sistemini işletecek olan cumhuriyet savcılarında ve suçlulara gereken cezayı verecek olan hakimlerde ve bunun arkasını bırakmayacak olan kamuyu bilgilendirecek siz basın mensuplarındadır.”

 (ESMA TURAN/ANKA)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem