Kısa Dalga yazarı Ersan Atar: Mutabakat Metni’nde ‘saklı’ İstanbul Sözleşmesi vaadi var

Kısa Dalga yazarı Ersan Atar: Mutabakat Metni’nde ‘saklı’ İstanbul Sözleşmesi vaadi var
Altılı Masa’nın “Ortak Politikalar ve Mutabakat Metni”nde getirilen en “bilinmedik” öneri “organ uyuşmazlığı” oldu. Alman hukukunda yer alan bu uygulama yerleşecek olursa örneğin “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek Cumhurbaşkanı’nın mı yoksa Meclis’in mi kararıyla olur?” sorusunun cevabını Anayasa Mahkemesi verecek. Ersan Atar'ın analizi..

ERSAN ATAR

Altılı Masa’nın “Ortak Politikalar ve Mutabakat Metni”ninde, yasama – yürütme ve yargı arasındaki denetimi sağlayacak ve Türk hukuk sisteminde olmayan “organ uyuşmazlığı” önerisi yer aldı. Böylelikle Cumhurbaşkanı’nın yaptığı işlemler karşısında Meclis “bu benim yetkimde olan bir konu” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne dava açabilecek.

Altılı Masa, “Mutabakat Metni”ni açıkladıktan sonra en temel eleştirilerden birisi, “İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden kabul edilmesi gibi somut bir adımın bulunmaması” oldu. Ancak Altılı Masa’nın metninde bu beklentiyi de karşılayacak daha genel bir vaat yer aldı.

Metinde, Alman hukukunda daha çok federal yapı içindeki devletlerin aynı konumdaki organları arasında farklı uygulama yapılması halinde bu farklılığın giderilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına olanak sağlayan “Organ Uyuşmazlığı Davası” vaadi yer aldı.

Türk hukuk sisteminin tamamen yabancı olduğu bu uygulama, yasama – yürütme – yargı gibi güçlerin birbirlerini daha kolay denetlemelerine olanak sağlıyor.

İstanbul Sözleşmesi örneği

Altılı Masa’nın “Mutabakat Metni”nin “yargı reformu” başlığı altında yer alan “Anayasa Mahkemesi’ni organ uyuşmazlığı davaları bakımından da yetkilendirme” vaadi yerine getirildiği taktirde Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlemlerin Anayasa’ya uygun olup olmadığı tartışmasına Meclis, açacağı dava yoluyla da katılabilecek.

“Organ uyuşmazlığı davasılarının konusu” için tipik örneği, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme süreci oluşturuyor. Hatırlanacağı gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sözleşme’den çekilme kararından sonra bu yetkinin Cumhurbaşkanında değil, Meclis’te olduğu eleştirileri getirilmişti. Bu iddia ancak Danıştay’da açılan “çekilme kararının iptali” davası sırasında tartışılabilmişti.

Anayasa Mahkemesi’ne “organ uyuşmazlığı davası” açılabilmesi, mümkün olsaydı, Danıştay’da açılan dava Anayasa Mahkemesi’nde açılabilecekti. Bu davayı da herhangi bir kişi değil, Meclis açabileceği gibi tıpkı Danıştay’da açılan dava gibi barolar da Anayasa Mahkemesi’ne başvurabileceklerdi. Altılı Masa’nın önerisinin yaşama geçirilmesi halinde, organ uyuşmazlığı davalarının açılması için belirli bir tarih milat olarak belirlenmezse Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı Meclis tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınabilecek.

Yine örneğin Milli Eğitim Bakanlığı müfredatta bir değişiklik yaptığında da Meclis, bu uygulamanın kendi çıkardığı yasaya uygun olmadığını savunursa Bakanlığın bu müfredat değişikliğini de Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilecek.

Bakan, Hakimler Kurulu’nda yok, Savcılar Kurulu’nda var

Altılı Masa’nın yargı alanına ilişkin vaatlerine bakıldığında, şimdiye kadar genellikle toplumsal şikayete konu olan konularda değişiklik yapılması kararının ortaya konulduğu görüldü. Kanun Hükmünde Kararname ve Olağanüstü Hal mağduriyetleri, FETÖ borsası bunların başında geldi.

Yine, Adalet Bakanı ve müsteşarının Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda yer alması uygulaması da bu uzun süredir eleştirilen bir uygulama olmuştu.

Altılı Masa, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu, “Hakimler Kurulu” ve “Savcılar Kurulu” şeklinde iki kanatlı bir Kurul vaadinde bulunurken ilginç bir öneri getirdi. Altılı Masa’nın vaatleri arasında “Adalet Bakanı ve müsteşarının Hakimler Kurulu’nda yer almayacağı” belirtildi ancak “Savcılar Kurulu’nda Adalet Bakanı ve müsteşarı yer almaz” gibi bir öneriye yer verilmedi.

Hakim ve savcıların terfilerinde daha önce “verdikleri kararların Yargıtay ve Danıştay’da onanması veya bozulması” kriteri yer alıyordu. Altılı Masa, AKP döneminde vazgeçilen bu uygulamayı tartışmalara neden olabilecek bir öneriyle yeniden hukuk sistemine dahil etmeyi önerdi.

Altılı Masa’nın önerisinde hakimler ve savcıların terfilerinde “Yargıtay ve Danıştay’da onanma-bozulma” kriteri yerine şu kriter öngörüldü:

“Hakimlerin terfilerinde, kararlarını verirken özenli davranmalarını sağlamak amacıyla, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumunu temel ölçütlerden biri olarak kabul edeceğiz.”

Buna göre bir hakim veya savcının terfisinde değerlendirme kriteri, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygun karar verip vermemesi olacak.

Gündem