Deprem seçimi nasıl etkiler? Prof. Ersin Kalaycıoğlu: '2002'de seçimler özgür ve adildi, 14 Mayıs böyle olmayacak'

Deprem seçimi nasıl etkiler? Prof. Ersin Kalaycıoğlu: '2002'de seçimler özgür ve adildi, 14 Mayıs böyle olmayacak'
Doğal afetler (deprem, sel felaketleri, yangınlar vs.) ve yaygın şiddet olaylarının seçmen davranışına etkisini mercek altına aldık. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, akademisyen - yazar Prof. Dr. Ulaş Başar Gezgin ve Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu Kısa Dalga'ya konuyu değerlendirdi.

ESRA TOKAT


Seçmenin oy verme davranışına etki eden pek çok etmen bulunmakta. Bunlar arasında yerleşim yeri, ekonomik sorunlar, etnik köken, din, aile gelenekleri, iletişim araçları ve toplumsal olaylar gibi etmenler yer alıyor.

Kısa Dalga olarak bu hafta doğal afetler (deprem, sel felaketleri, yangınlar vs.) ve terör olaylarının seçmen davranışına etkisini mercek altına aldık.

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, akademisyen - yazar Prof. Dr. Ulaş Başar Gezgin ve Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu Kısa Dalga'ya konuyu değerlendirdi.

Tosun konuya ilişkin "Depremin sonuçları elbette sandığa yansıyacak. Terör olaylarında ise seçmen risk almak yerine, denenmiş olanı ve daha önce oy verdiği partinin peşine gidiyor" değerlendirmesini yaparken Kalaycıoğlu ise 3 Kasım 2002 seçimleri ve 14 Mayıs 2023 seçimlerinin benzerliklerine değinerek "2002'de yapılan seçimler özgür ve adildi, 14 Mayıs böyle olmayacak" dedi. Gezgin ise "AKP ekonomik ve sosyolojik seçmenini kaybetti. Ancak muhalefet yurt dışı oylarını ve mülteci oylarını dikkate almıyor" diye konuştu.

1999 depremi ve ekonomik kriz

Türkiye'nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan 17 Ağustos 1999 depremi ve yaşanan ekonomik kriz etkisinin altında 3 Kasım 2002’deki erken seçimde koalisyonda yer alan tüm partiler (DSP-MHP-ANAP) ve DYP baraj altında kaldı. Bunun sonucunda da yeni kurulan AKP tek başına iktidar oldu.

7 Haziran ve 1 Kasım

Türkiye 7 Haziran 2015 seçimlerine ise 5 Haziran’da Diyarbakır’daki HDP mitingine yönelik düzenlenen bombalı saldırının gerginliğinde girdi. AKP yüzde 40.8 oy aldı ve 13 yıl sonra ilk kez Meclis çoğunluğunu kaybetti. HDP ise yüzde 13.1 oy alarak 80 milletvekili çıkardı.

13 yıl sonra ilk kez Meclis çoğunluğunu kaybeden AKP yine ilk kez koalisyon hükümeti kurmak zorundaydı. Siyasette pazarlıklar devam ederken 20 Temmuz’da Urfa’dan Kobane’ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'na IŞİD tarafından bombalı saldırı düzenlendi. 33 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. 6 Eylül’de Dağlıca’da 16 asker yaşamını yitirdi. 8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar gerçekleşti.

HDP'nin oyu erirken AKP yükseldi

Türkiye tarihinin en büyük katliamı da bu süreçte yani 10 Ekim 2015'te Ankara’da yaşandı. IŞİD'in düzenlediği canlı bomba saldırısında 102 kişi yaşamını yitirdi. Yaklaşık 20 gün sonra 1 Kasım'da yapılan seçimlerde ise AKP yüzde 49.5 oy alarak 317 milletvekilini parlamentoya gönderdi ve yeniden tek başına iktidar oldu. HDP oyları da yüzde 10,69'a kadar düştü.

Araştırma: AKP'yi bu süreçte başarılı bulanların oyları arttı

Türkiye tarihinde yapılan bu 3 seçimi göz önüne aldığımızda yaşanan doğal afetlerin ve terör olaylarının seçimlere etkisini görebiliyoruz. Örneğin 20 Kasım ile 7 Aralık 2015 arasında, 18-70 yaş aralığındaki kişilerle yüz yüze yapılan görüşmede katılımcılarla yapılan araştırmada 1 Kasım seçimlerinde kıl payı barajı geçen HDP'yi başarısız bulanların oranında artış oldu.

Ağustos ayında HDP'yi başarısız bulanların oranı yüzde 58 seviyesindeyken, bu oranın aralık ayında yüzde 67'ye yükseldiği görüldü. Araştırmada HDP'yi başarılı bulanların oranı ise yüzde 15 olarak belirlendi. AKP’yi bu süreçte başarılı bulanların oyları ise arttı.

Tosun: 'Konsolidasyon yüksekse toplumsal olayların oy geçişkenliği üzerinde fazla etkisi yok'

Toplumsal olayların türüne göre seçmen davranışı etkisinin değişeceğini ifade eden Tosun, “Depremlerin hemen ardından yapılan araştırmalarda, depremin seçmen davranışının etkisi ölçülememiştir. Bunun nedeni siyasi partilerin kendi seçmen tabanlarının çok sıkı bir şekilde konsolide edilmesi olabilir, ayrıca kutuplaşmanın da bu konuda önemli bir etkisi var. Konsolidasyonun bu derece yüksek olduğu yerlerde toplumsal olaylar oy geçişkenliği üzerinde fazla bir etki yapmıyor gözlemlediğim kadarıyla” dedi.

‘Ödüllendirme değil cezalandırma devreye girer’

“Ama son tahlilde belki de seçmen orta ve uzun vadede bir değerlendirme yapacak” diyen Tosun şunları söyledi:

“Örneğin Hırvatistan’da meydana gelen sel felaketinin ardından yapılan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde iktidar partisinin başarılı görünmesi nedeniyle seçmen iktidar partisine bir şekilde oy vererek mükafatlandırmış oldu. Deprem felaketinin ardından yaraları sarma konusunda iyi bir mücadele verilemediği inancı oluştuğu o takdirde ise ödüllendirme değil cezalandırma devreye girer. Ancak bu orta vadede ortaya çıkabilir ve bizde de böyle olabilir.”

Seçmen algısındaki güvenlik endişesi: Terör olayları

Terör olaylarının ise doğal afetlere göre doğrudan etkili olduğunu belirten Tosun, “Burada da seçmen algısındaki güvenlik endişesi rol oynuyor. Güvenlik endişesinin arttığı durumlarda ‘bayrak etrafında toplanma etkisi’ ortaya çıkıyor. Yani bu güçlü bir lider ve o lidere yönelik toplumsal desteğin artması anlamına geliyor” dedi.

‘Seçmen risk almak yerine, denenmiş olanı ve daha önce oy verdiği partinin peşine gidiyor’

Türkiye’de 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 arasında yaşanan terör olaylarının gölgesinde yapılan seçimleri değerlendiren Tosun şunları söyledi:

“Bu süreçte yaşanan terör ve şiddet eylemleri nedeniyle AKP oylarında 7 Haziran’a göre artış yaşanmıştı. Konuya dair yapılan bir araştırmada seçmenlerin tutumunun birinci nedeni güvenlik endişesi olarak gösteriliyor. Dolayısıyla terör ve şiddet eylemlerinin seçmen davranışlarına etki ettiğini görebiliyoruz. Burada süreç iktidar tarafından nasıl yönetiliyor? Muhalefet önümüzdeki süreçte olası toplumsal olaylar konusunda ne gibi politikalar öneriyor? gibi soruların cevap bulması gerekli. Bu anlamda seçmen nezdinde bir algı yaratmak da önemli. Özellikle güvenlik sorunlarının yaşandığı dönemlerde milliyetçi, popülist bir dille bu süreç yönetildiği zaman seçmen risk almak yerine, denenmiş olanı ve daha önce oy verdiği partinin peşine gidiyor.”

‘Depremin sonuçları elbette sandığa yansıyacak’

6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili yıkan depremlerin seçmene etkisinin olacağını kaydeden Tosun, “Ama bunu ölçemeyiz. Çünkü deprem felaketi nedeniyle yer değiştirmeler arttı ve bu yüzden önceki seçimlere bakarak karşılaştırma da yapamayız artık. Ama sandığa elbette yansıyacağını düşünüyorum depremin sonuçlarının. Zaten depremin hemen ardından konut projelerinin hayata geçirilmesi aslında iktidarın bu etkiyi minimum düzeyde tutmak istemesi demek. Burada hem yaraları sarma politikası hem de bu etkiyi azaltmak için süratle bir konut faaliyetlerine yönelim söz konusu” dedi.

Kalaycıoğlu: 'Büyük olaylar insanların fikirlerine derinden etki ediyor'

"Doğal afetler ve terör olayları sonucunda özellikle hükümetlerin gösterdiği reaksiyonlara göre insanların daha önceden edinmiş olduğu düşünceler, tavırlar değişiyor" diyen Kalaycıoğlu, "Bu tarz olaylar siyasal toplumsallaşma süreçlerinin kırılmalarıdır. Böyle kırılmalar, özellikle de savaş, büyük ekonomik çöküntüler, doğal afetler siyasete dahil olan insanların fikirlerine derinden etki ediyor" dedi.

'İnsanlar 'devlet nerede', 'devlet hala gelmedi' gibi tepkiler veriyor'

Türkiye'de 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin de vatandaşlar üzerinde etki yarattığını belirten Kalaycıoğlu, "İnsanlar 'devlet nerede', 'devlet hala gelmedi', '2 ay geçti hala çadır veremedi' gibi tepkiler veriyor. Dolayısıyla daha önce iktidardan, devletten etkin bir çalışma beklerken bunu göremediklerinde hakkındaki insanların fikirleri sarsılıyor hatta kökten değişikliğe uğruyor. Bunun oya doğrudan etkisini ise zaman gösterecek. Şu an bir şey söylemek çok zor" değerlendirmesini yaptı.

3 Kasım 2002 ve 14 Mayıs 2023 seçimleri

3 Kasım 2002 seçimlerinde Türkiye'de büyük bir değişim yaşanarak AKP'nin iktidara gelmesinde 17 Ağustos 1999 depreminin de etkili olduğunun altını çizen Kalaycıoğlu, "Doğal afetler konusunda o zamanki koalisyon hükümetinin başarısız görülmesi seçimlerde etkili olmuştur. Doğal afetler ekonomik krizle örtüştü o dönemde. Bu tür etkenler insanların siyasal rejim, hükümet ve devlet hakkındaki görüşlerini ciddi bir şekilde değiştirebiliyor. Şimdi de aynı ekonomik sorunlar ve deprem var" dedi.

'2002'de seçimler özgür ve adildi, 14 Mayıs böyle olmayacak'

Deprem bölgesindeki insanların seçmen davranışlarında iktidarın tutumunun da belirleyici olacağını ifade eden Kalaycıoğlu, "2002'de yapılan seçimler özgür ve adil bir şekilde yapılmıştı. Şimdiki seçimler (14 Mayıs) ise böyle olmayacak. Aradaki fark bu. Şu an deprem bölgesindeki listeler düzgün tutuldu mu bilmiyoruz" yorumunu yaptı.

İktidarın deprem bölgesindeki konut politikası hakkında da konuşan Kalaycıoğlu, "Bu patronaj politikasıdır ve işe yarayacaktır. Yani kendisinden beklentileri olan seçmen bu beklentilerin bir uzantısı olarak olumlu tepki verecektir. Ama iktidar seçmenleri borçlandırarak ev sahibi yaparken muhalefet ise daha iyi bir seçenek sunarak 'para almadan yapacağım' diyor. Ancak seçmenin hangisine güveneceğini, daha etkili olacağını seçimlerde göreceğiz" diyerek sözlerini sonlandırdı.

Gezgin: ‘Kurtarıcı devlet imajı’ güçlenebilir ya da ‘protesto oylaması’ yapılabilir

Doğal afetlerin seçimlere etkisi hakkında konuşan ve yapılmış araştırmalarda karşıt sonuçların ortaya çıktığını söyleyen Gezgin, “Bazılarında deprem sonrasında afet bölgesine yönelik devlet harcamalarının arttığı için ‘kurtarıcı devlet’ imajının güçlendiği ortaya çıkmış. Kurtarıcı devlet imajı güçlenince de iktidarda yer alan parti daha çok oy almış. Başka araştırmalarda ise afette insanlara yardım yeterince gelmediği için seçmenler tepki göstererek ‘protesto oylaması’ dediğimiz tavrı uygulamışlar. Böylece iktidardaki hükümet gitmiş. Dolayısıyla kesin bir şey söyleyemiyoruz ne yazık ki” dedi.

4 seçmen profili: Ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve ideolojik

Türkiye’de 11 kenti yıkan depremlerin 14 Mayıs’taki seçimlere etkisini yanıtlamak için de seçmen tiplerine değinmenin gerektiğini belirten Gezgin oy verme davranışına ekonomik, sosyolojik, psikolojik ve ideolojik etmenlerin etki ettiğini ifade ederek “Bunlar aynı zamanda, 4 seçmen profilini oluşturur. Bu seçmen profillerine farklı bir biçimde yaklaşılmalıdır” dedi ve ekledi:

‘İdeolojik seçmenler partiyi son bırakacak seçmendir’

“İdeolojik seçmen depremden, herhangi bir doğal afetten kesinlikle etkilenmez. İdeolojik seçmen partiyi son bırakacak seçmendir. İdeolojik seçmen ‘hayatım boyunca başka bir partiye oy vermem’ diyen seçmendir. Bugün AKP’nin seçmen tabanına baktığımız zaman yüzde 20-25 civarında bir ideolojik seçmen görüyoruz. Bu az bir rakam değil ve AKP’nin ideolojik seçmenleri depremden etkilenmediler. Dolayısıyla zaten bu seçmenlerde bir değişim olmayacak.”

‘AKP bu seçimlerde ekonomik seçmeni kaybedecek’

“Ekonomik, sosyolojik, ve psikolojik seçmenlerin davranışında bir değişiklik olacak” diyen Gezgin durumu şöyle açıkladı:

“Ekonomik seçmen seçimlerde ekonomik çıkarını gözetir. Mesele Türkiye’de yaşanan son depremlerde pek çok insan evini kaybetti ve onlara ise ‘1 yıl içinde evinizi yapacağız ama 20 yıl borçlanacaksınız’ denildi. Öte yandan bölgeye yeterince ekonomik yardım da gitmedi, çadırlar bile yetmedi. Bu ekonomik seçmenin çıkarına aykırı. Bu yüzden AKP ekonomik seçmeni kaybedecek bu seçimlerde.”

‘AKP sosyolojik seçmeni de kaybetti’

“Psikolojik seçmen ise liderin karizmasından etkilenir. Bu konuda net değilim çünkü Erdoğan yerine bu süreçte Kılıçdaroğlu’nun liderlik özelliklerinin öne çıkması gerekiyordu ama bu tam anlamıyla olmadı. Psikolojik seçmen hayranlık uyandıran bir lider bekler. Bu seçmenlerde büyük bir değişiklik olacağını sanmıyorum.”

“Sosyolojik seçmende ise büyük bir değişiklik olacağını düşünüyorum. Çünkü depremden etkilenen kentlerdeki nüfusun çoğu batı illerine göçtü. Batı’da da CHP çoğunlukla oy alıyor. Dolayısıyla depremden etkilenenler büyük oranda CHP’li seçmenlerin yanına gitmiş oldu. Sosyolojik seçmen sosyal gruplardan etkilenir. Bu açıdan sosyolojik seçmeni de AKP kaybetti diye düşünüyorum.”

‘Muhalefet yurt dışı ve mülteci oylarını dikkate almıyor’

Seçim sürecinde gözden kaçan iki noktanın olduğunu söyleyen Gezgin, “Yurt dışı oylarını ve mülteci oylarını muhalefet dikkate almıyor. Bunların tahminen toplamda yüzde 7,5 civarında olduğu düşünülüyor ve bu ciddi bir rakam. Anketlerde Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında büyük bir fark yok. Bu gözetilmeyen oylar düşünüldüğünde bir anda her şey tersine dönebilir. Yurt dışı seçmenleri genelde Erdoğan’a ağırlıklı oy veriyor. Yine bu seçimlerde de büyük oranda Erdoğan’a oy çıkacağını düşünüyorum. Çünkü yurt dışında yaşayan seçmenler vakum içinde yaşıyor, Türkiye’deki gelişmelerden haberdar değiller ve depremden etkilendiklerini de düşünmüyorum. Mültecilerde de aynı şekilde Erdoğan ağırlıklı oy kullanıyor” diye konuştu.

‘HDP seçmeni barış isteyen bir seçmen’

Terör olaylarının seçmen davranışındaki etkilerine de değinen Gezgin, “Duygular politik davranışlarda çok etkilidir. Biz bunu 1 Kasım 2015 seçimlerinde yaşadık. Temmuz’da Suruç patlamalarıyla birlikte başlayan ve 1 Kasım’a kadar devam eden süreçte pek çok terör olayı yaşandı ülkemizde. Bu süreçte olumsuz olarak en çok etkilenen parti ise HDP oldu. 7 Haziran’da aldığı oy oranı 1 Kasım’da düştü ve iktidarda olan AKP’ye gitti bu oylar. Çünkü HDP seçmeni barış isteyen bir seçmen ve barış olmadığını görünce de oy vermeyen bir seçmen” yorumunda bulundu.

Özel Haber