Pervin Buldan: SADAT'larınız sizi kurtaramayacak

Pervin Buldan: SADAT'larınız sizi kurtaramayacak
Kürtçe eserlere yasak uygulanmasına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Yasakçı, asimilasyoncu, inkârcı iktidar. SADAT'larınız sizi kurtaramayacak" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında Kürtçe konser ve oyunların yasaklanması, SADAT tartışmaları, kadınlara yönelik şiddet ve ekonomik krizle ilgili mesajlar verdi.

Konuşmasına annesini kaybeden Mithat Sancar’a ve ailesine başsağlığı dileyerek başlayan Buldan, Uluslararası Kayıplar Haftası olan 17-31 Mayıs nedeniyle Cumartesi Annelerini de selamladı.

1999 yılında Türkiye’ye gelen Barış Grubu içerisinde yer alan ve cezaevinde kansere yakalanan Aysel Doğan'ı da anan Buldan, "Kolluk güçleri, cenazenin aile evine götürülmesini, aile ocağında helallik alınmasını engelledi. Yetinmediler, Aysel Doğan’ın cenazesini kaçırdılar. Mezarlık alanına zırhlı araçları yığdılar. Mezarlığa gelmek isteyen halka gaz ve su sıktılar. Ölüye saygıyı tesis edeceğiz" dedi. Buldan şöyle konuştu:

'KÜRT DÜŞMANLIĞINDA YARIŞIYORLAR'

Bakıyorlar, bunlar yetmiyor bu kez en iyi bildikleri şeyi, yapıyorlar, Kürt ve Kürtçe düşmanlığına her gün yeni bir halka ekliyorlar. Kürt düşmanlığında adeta yarış yapıyorlar!
15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’ydı. Diyarbakır ve İstanbul’da yapılmak istenen etkinlikleri engellemeye çalıştılar.

Yetinmediler; AKP’nin Kocaeli Derince Belediyesi eliyle Kürt sanatçı Sevgili Aynur Doğan’ın konserini yasaklattılar. Yasağa doymadılar, AKP’li Kocaeli Çayırova Belediyesi Amed Şehir Tiyatrosu’nun 'Don Kixot' oyununu, Muş Valisi de Sevgili Metin Kemal Kahraman’ın konserini engelledi. Konser yasak, tiyatro yasak, sanat yasak, miting yasak. Adeta fiili OHAL uyguluyorlar. Yasaklarla mücadele yalanıyla yola çıktılar, tarihin en yasakçı iktidarı oldular. Yasakçı, asimilasyoncu, inkârcı iktidara diyorum ki; Kürt halkı dün sizin zihniyetinizdekilere karşı nasıl ki diline şarkısına, stranına, dengbêjine sahip çıktıysa bugün de diline ve kültürüne daha fazla sahip çıkmaya devam edecektir.

'BAE'DEN DÖVİZ GELSİN DİYE BİRBİRİNİZİ YEDİNİZ'

AKP Genel Başkanı geçenlerde Gezi davasıyla ilgili olarak ‘Kusura bakmasınlar bizde yargı bağımsız’ dedi bunu hepimiz duyduk. Sanki ortada gerçekten bağımsız bir yargı, işleyen bir hukuk varmış gibi AKP genel başkanının bu yargıya sahip çıktığını bir kez daha duyduk. Bağımsız dediğiniz yargının elindeki Cemal Kaşıkçı dosyasını bir balya dolar için satan siz değil misiniz? Arap Emirliklerinden döviz gelsin diye kendi içinizde kaç gündür birbirinizi yediğinizi görüyoruz. Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye’yi 139 ülke arasından 117’nci sıraya yerleştiren sizin hukuksuzluklarınız değil mi?

Geçin bu lafları diyoruz. Çünkü, sizdeki; bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğü asla değildir. Sizdeki, yalanın, hukuksuzluğun ve kumpasların üstünlüğüdür. Kararlar, o mahkemelerde değil Saray’da verilmektedir. Asıl duruşmalar da Saray’da yapılmaktadır. Siyaseten yaşadığınız erimeyi, yargı gücüyle durdurma gayreti içinde olduğunuzu gayet net görüyor ve biliyoruz. İtiraz eden herkesten, uçan kuştan, esen yelden korktuğunuzu da biliyoruz. Ama nafile, ne yaparsanız yapın gidecekseniz, gideceksiniz, gideceksiniz! Ne siyasi mahkemeleriniz, ne kumpaslarınız, ne SADAT’larınız, ne de hileleriniz sizi kurtarmaya asla yetmeyecektir.

'MUHALEFET TAM BİR YOL AYRIMINDADIR'

Burada özellikle şunun altını çizmek istiyorum. Tüm toplumu ve demokrasiyi hedef alan bu karanlığı durdurmanın yolu birlikte mücadeleden geçer. Özellikle siyasal muhalefet tam bir yol ayrımındadır. HDP ve demokrasi güçleri saldırıya uğrarken, HDP’li belediyelere kayyımlar atanırken, çekingen davrananlar, söz kuramayanlar, ‘ama fakat’ diyenler bugün bu saldırı dalgasının bizzat muhatabıdır. Sessizlik, karanlığı büyütür. Ortak ve güçlü refleks ise aydınlığı arttırır. İktidarın kendi bekası için yürüttüğü savaş politikasına karşı sessizlik, bu baskı ve zulüm rejiminin devamına hizmettir. Bu hakikatin de net bir biçimde görülmesi gerekir.

Sürekli güç toplama arayışında olan iktidarın ülke yararına olmayan iç ve dış politikasına bir bütün olarak karşı çıkılması tüm muhalefetin ortak sorumluluğudur, ortak görevidir.

SAKİNE KÜLTÜR CİNAYETİ

İstanbul Sözleşmesini fesheden, gözünü 6284 sayılı Kanun ile yoksulluk nafakasına diken bir iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele etmesi elbette mümkün değildir. Bunun örneklerini her gün görüyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. Daha birkaç gün önce Silopi’de vahşice katledilen Sakine Kültür’ün yakılmış cesedi bulundu. Katil elbette ki tanıdık biri! Şırnak Özel Harekât Başkanı çıktı. Özel savaş elemanı. Yani ‘İyi çocuklardan’ biri. Bu yapının iktidarla, SADAT’la, güvenlik mekanizmalarıyla ilişkisi sabit olduğunu bizler yaptığımız araştırmalarda öğrendik. Bu katiller, cesareti, cezasızlıktan, iktidarın kadın düşmanı politikalarından alıyor, bunu çok iyi biliyoruz.

'TL’Yİ AKP HURDAYA ÇEVİRDİ'

İçi boş tostla, deposu boş traktörle, kaynamayan tencereyle, ödenemeyen kiralarla bir sefalet ülkesi yaratan bu gaspçı, bu utanmaz zihniyetin Türkiye’yi getirdiği nokta kaçınılmaz olan bir gıda krizidir, kısacası açlıktır. Bu düzeni durduramazsak eğer, ekmek bulamayacak hale gelecek, büyük bir açlık ve yoksulluk halini hep birlikte yaşayacağız.

Vatandaşın biri, demir 1 liraları toplamış ve hurdacıya kiloyla satmış. TL’ye hakaret ettiği gerekçesiyle anında vatandaşa ceza kestiler. TL’yi değerini düşürerek, asıl hurdaya çevirenin AKP olduğu gerçeğini hiç kimsenin unutmaması gerektiğinin altını bir kez daha çiziyorum. Ama vatandaşı suçluyorlar. Merkez Bankasını, hazineyi hurdalığa çevirenlerin kendileri olduğunu unutuyorlar ve inkar ediyorlar. En büyük hurdacı da bu iktidardır. İlk seçimde toplum sandığa gidecek ‘Artık yeter, Edî bese’ diyecek.

'3 TEMMUZ’DA KONGREMİZİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ'

İşte HDP, yarınların daha fazla çalınmaması, onurlu, eşit bir yaşamın kurulması için mücadele etmekte, tüm saldırıları göğüslemektedir. Daha fazla büyümek, mücadelemizi tüm toplumsal kesimlere ulaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Türkiye’nin yükselen umudu ve değişim gücü olma yolunda kararlı, emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz. Önümüzde büyük kongremiz var. 3 Temmuz’da gerçekleştireceğimiz Olağan Büyük Kongremizden önce yedi ayrı bölgeyi kapsayan Bölge Konferanslarımızı tamamladık. Hem Kadın hem de karma konferanslarımızı yaptık. Amed, Çukurova’da son konferanslarımız gerçekleşiyor. 6-7 Haziran tarihlerinde Büyük Konferansımızı gerçekleştireceğiz. (MA)

Politika