Prof. Dr. Aziz Çelik: Emeklilerin fiilen eline geçen miktardaki artış yüzde 33,3 olacak

Prof. Dr. Aziz Çelik: Emeklilerin fiilen eline geçen miktardaki artış yüzde 33,3 olacak
Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik yapılan emekli zammını değerlendirdi: Emekli aylıklarının alt sınırı en son mart ayında 7 bin 500 lira yapılmıştı. Mart ayından bu yana resmi enflasyon yüzde 46 oranında artmıştır. Emeklilere yapılan ortalama zam ise yüzde 33 civarında kalmıştır. ‘Emeklileri enflasyona ezdirmedik’ iddiası yalan olmuştur. Emekliler üstelik de resmi enflasyona bile ezdirilmiş durumdadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine yapılacak zam oranını, ek yüzde 5’lik artışla yüzde 42,6 olduğunu açıkladı.

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli aylıklarına yapılacak zam oranını ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Çelik, emeklilere yapılacak zam oranının gerçeği yansıtmadığını belirterek 7 bin 500 liranın altında emekli aylığı alanların yüzde 33 zam alacağını söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve ekibinin uygulamış olduğu neoliberal yaklaşım nedeniyle ücretlerin baskılandığının altını çizen Çelik, şunları söyledi:

“Ülkemizde emekli aylıkları iki farklı sistemle belirleniyor. Kamu emeklilerine emekli aylıkları toplu sözleşmedeki artışa göre belirleniyor. Bu nedenle 2024’ün ocak ayında memur emeklileri yüzde 49,25 zam alacaklar. Altı aylık resmi enflasyonun üstüne toplu sözleşmeden kaynaklanan farkı alacaklar. Ancak işçi ve memur emeklileri açısından yasa sadece resmi enflasyonu öngörüyor. Resmi enflasyon da son altı ayda yüzde 37,6 olarak açıklandı. Bunun üzerine emeklilerde bir beklenti oluştu. İşçi ve BAĞ-KUR emekli aylıklarındaki artışın, memur emekli aylıkları seviyesine çekilmesi yönünde bir beklenti oluştu. İkincisi de kamuoyunda en düşük emekli aylığının yine arttırılması yönünde bir beklenti vardı. Ancak hükümetin dün yapmış olduğu açıklamayla her iki konuda da ciddi bir hayal kırıklığı yaşandı. Yüzde 37,6 olan altı aylık artış 5 puan eklenerek 42,6 düzeyine çekildi.

Emeklilerin fiilen eline geçen miktardaki artış yüzde 33,3 olacak

Kamuoyunda bu emekli aylıklarının yüzde 42,6 oranında arttırıldığı şeklinde yorumlandı. Bu gerçeği yansıtmıyor. Bunun temel sebebi kök aylık garabeti dediğimiz uygulamadır. Bu artış emeklilerin kendi kök aylıklarına yapılacak ve kök aylıklarına yapılan artış 10 bin liranın altında kalırsa aylıklar Hazine tarafından 10 bin liraya tamamlanacak. Şu anda zaten emekliler tamamlama işlemi nedeniyle 7 bin 500 lira alıyorlar. Dolayısıyla 7 bin 500 liranın altında emekli aylığı alanlar daha düşük zam alacaklar. Örneğin; 7 bin 400 lira alanlar yüzde 40 zam alacak. 7 bin 300 lira olanlar yüzde 38,8 zam alacak. 7 bin 200 lira olanlar yüzde 37 zam alacak. 7 bin 10 lira ve altında aylık alanlar ise yüzde 33 oranında zam alacak. Dolayısıyla yüzde 42,6’lık zam iddiası gerçek değildir. En düşük emekli aylığı yüzde 33 oranında arttırıldığı için emeklilerin fiilen eline geçen miktardaki artış yüzde 33,3 olacak. Daha yüksek emekli aylığı alanlarda elbette bu 42,6 olacak ama ülkemizde emeklilerin çok büyük bir bölümü 7 bin 200 lira seviyesinin altında emekli aylığı alıyor. Dolayısıyla gerek emekliler gerek dul ve yetimler bunun çok altında artış olacak. Yani artış yüzde 33 ile sınırlı kalmıştır.

'Emekliler resmi enflasyona bile ezdirilmiş durumda'

Emekli aylıklarının alt sınırı en son mart ayında 7 bin 500 lira yapılmıştı. Mart ayından bu yana resmi enflasyon yüzde 46 oranında artmıştır. Emeklilere yapılan ortalama zam ise yüzde 33 civarında kalmıştır. ‘Emeklileri enflasyona ezdirmedik’ iddiası yalan olmuştur. Emekliler üstelik de resmi enflasyona bile ezdirilmiş durumdadır.

Mehmet Şimşek’in uygulamış olduğu, uygulamaya çalıştığı program bizim ‘neoliberalizm’ olarak adlandırdığımız program. Bu programın özü; enflasyonun sebebini alım gücü ve ücretler olarak gören bir yaklaşımdır. O yüzden alım gücünü, ücretleri ve talebi bastırmaya çalışıyorlar. Bu bastırmanın en önemli yolu da kamu tarafından sağlanan aylık ve gelirleri düşük tutmaktır. İkincisi de bütçeden ayrılacak payı düşük tutmaktır. Bir yandan enflasyonla mücadele adı altında halkın alım gücünü düşürmeye, talebi kısmaya çalışıyorlar. İkinci olarak da sosyal güvenliğe bu tamamlama işlemi nedeniyle bütçeden bazı kaynaklar ayrılıyor. Bunu düşük tutuyorlar. Zaten şunu söylemek lazım. Türkiye’de son 10 yılda bütçeden sosyal güvenliğe ve sosyal hizmete ayrılan kaynaklar zaten düşmüş durumdadır. 2012 yılında bütçeden sosyal güvenlik ve sosyal yardımlara yapılan harcamanın gayri safi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 5’e yakındır. Bu 2021 yılında 4,6’ya, 2022 yılında 3,5’e düşmüştür. 2023 verileri henüz açıklanmadı ama burada da bu düşüşün süreceğini öngörmek mümkün. Zaten daha az kaynak ayrılıyor. Mehmet Şimşek ve ekibi ayrılan kaynağın da daha azını ayırmak istiyor.

“HÜKÜMET, MEHMET ŞİMŞEK, EKONOMİ YÖNETİMİ BU KONUDA EMEKLİLERE FAZLA KAYNAK AYIRMAK İSTEMİYORLAR. BUNU KISMAK İSTİYORLAR”

Türkiye’de geçmişte sosyal güvenlik ve sosyal hizmete ayrılan paylar yüzde 6’ya kadar çıkabildiğine ve ülke ekonomisi devam ettiğine göre bu pay günümüzde de pekâlâ çıkabilir. Burada bir kaynak sorunundan söz etmek mümkün değil. Kaynakların kime ayrılacağı söz konusudur. Hükümet, Mehmet Şimşek, ekonomi yönetimi bu konuda emeklilere fazla kaynak ayırmak istemiyorlar. Bunu kısmak istiyorlar. Asgari ücret 17 bin lira, açlık sınırı 14-15 bin lira. 10 bin lirayla bir emeklinin geçineceğini düşünmek hakikaten insafsızlıktır. 10 bin lirayı müjde diye sunuyorlar. Üstelik bunun üstüne 2024’ü emekliler yılı ilan ettiklerini söyleyebiliyorlar. Hakikaten anlaşılması zor bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu söylemek mümkün.

‘Kaynak yok, kaynak bulunamadı’ iddiası gerçekçi bir iddia değildir

Emekli aylıklarını hazine ödemiyor. Emekli aylıklarını Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ödüyor. SGK, emekli aylıklarını esas olarak prim gelirlerinden ödüyor. Bu prim gelirleri yanında devlet SGK’ya yasa gereği katkıda bulunuyor. Ayrıca bu tamamlama işleminde olduğu gibi kök emekli aylıklarıyla tamamlanan emekli aylıkları arasındaki farkı da tamamlamaya çalışıyor. Emekli aylıklarının tümünü Hazine, hükümet ödüyor gibi bir yanılgı var. Emekliler kendi aylıklarını kendileri ödüyor. Daha önce prim kesiliyor, bu primler geriye ödeniyor. Fakat bu yetmediği zaman bunun üzerine emekli aylıklarını ve sosyal güvenlik harcamalarını desteklemek amacıyla hükümet bütçeden SGK’ya transferlerde bulunuyor. Bu bütçe transferlerinin de 2008 yılında yapılan Sosyal Güvenlik Reformu’ndan bu yana giderek düştüğünü söylemek mümkün. Sadece emekli aylıklarını desteklemek için bütçeden 2008 yılında yüzde 3,5, 2009 yılında yüzde 5,2’lik kaynak aktarılıyordu. Gayri safi yurt içi hasılaya oranından söz ediyorum. Bu oran 2021’de yüzde 3,5’a, 2022’de de yüzde 2,6’ya düşmüş durumdadır. Emekli aylıklarını şu an iki katına çıkarsanız, yani 20 bin lira yaptığınızı düşünecek olursanız, aradaki farkı Hazine’nin karşılayacağını düşünürseniz bu seviye 2009-2010’lardaki seviyeye ancak gelir. Bu yapılabilir bir şeydir. Bütçeden bu kaynak ayrılabilir bir şeydir. Ancak bu kaynağı başka yerlere ayırdıkları için ya da yeterince kaynak toplamadıkları için emeklilerden bu kaynağı kesiyorlar. ‘Kaynak yok, kaynak bulunamadı’ iddiası gerçekçi bir iddia değildir.”

Çelik, emekli aylıklarındaki kök maaş durumuna ve emeklilerin insanca yaşayabilmesi için sosyal güvenlik sisteminde nelerin değiştirilmesi gerektiğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

'Kök aylık saçmalığı ucube bir sistem yaratmıştır'

“2008 yılında yapılanın tam tersini yapmak gerekir. Aylık bağlama oranlarını eski seviyesine çekmek, güncelleme katsayısını milli gelirin tümünü hesaplayacak şekilde eklemek, emekli aylıklarının alt sınırının yükseltilmesi gerekir. Şu anda yüzde 35-40 seviyesinde. Bunun asgari ücret seviyesine yükseltilmesi lazım. Emekli aylıkları arttırılırken sadece resmi enflasyon değil büyümeden pay alınması gerekir. Bir de emekliler arasındaki eşitsizlikleri gidermek amacıyla intibak düzenlemesi dediğimiz düzenlemenin yapılması lazım. Sistem şu anda 5510 sayılı yasayla 2008’de yapılan düzenlemeler yüzünden içinden çıkılmaz duruma gelmiştir. Yapılan yamaların hiçbirisi işe yaramamaktadır. Türkiye’nin esaslı ve emeklileri gözeten bir sosyal güvenlik düzenlemesini yeni baştan yapması gerekir. Kök aylık saçmalığı ucube bir sistem yaratmıştır. Bütün emeklileri aşağıya doğru eşitlemiştir. Bütün emekli aylıkları aşağıya doğru çekilmiştir. Nasıl asgari ücrette olduğu gibi bütün ücretler asgari ücrete çekilmişse emekli aylıkları da dibe doğru bastırılmıştır.

Bunun giderilmesi ve dengeli bir artış sağlanması için aylık bağlama oranlarından, güncelleme katsayısından başlamak üzere 2008 öncesi sosyal güvenlik sistemi normlarına ve kurallarına yeniden dönmek gerekir. Aksi halde bu sistem yama tutmayacaktır. Birkaç dönem sonra emekli aylıklarının neredeyse tamamı dipte eşitlenecektir. Zaten şu anda dipte eşitlenmiş durumda. Türkiye’de ortalama emekli aylığı Ekim 2023 itibarıyla 7 bin 200 liradır. 7 bin 500 liraya tamamlanıyor ama ortalama emekli aylığı 7 bin 200 liradır. SGK’nın bütün emeklilere verdiği emekli aylıklarını emekli sayısına bölerseniz kişi başına emekli aylığı ortalama 7 bin 200 liraya düşmüş durumdadır. En düşük kök emekli aylığı 4-5 bin lira seviyesine düşmüş durumdadır. Bunun değiştirilmesi gerekir. Sosyal güvenlik sisteminin yeni baştan ve emekliyi koruyacak şekilde ele alması gerekir.” (Kısa Dalga)

Gündem