Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu: Kuzey Anadolu fay zonu, Marmara'da 7,2’den büyük bir depremi işaret ediyor

Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu: Kuzey Anadolu fay zonu, Marmara'da 7,2’den büyük bir depremi işaret ediyor
Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu olası İstanbul depremi, Fay yasası, deprem bölgesinde yapılan inşaatlar, depremin bölge coğrafyasında yarattığı etki gibi çok sayıda başlıkta Kısa Dalga'nın, sorularına aydınlatıcı yanıtlar verdi..

Türkiye'yi yasa boğan 7,7 ve 7,6'lık Kahramanmaraş merkezli, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Hatay, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa'da büyük yıkımlara neden olan depremlerden sonra bölgedeki fay hatlarının durumuna ilişkin incelemeler devam ediyor.

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu ve beraberindeki heyet Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde, Hatay İskenderun'da ve birçok noktada depremin coğrafya ve topoğrafyada yarattığı değişimleri, fay hatlarındaki durumu gözlemleyip ve değerlendirme için çalışmalarını sürdürüyor.

Gökçeoğlu'na sahadaki çalışmalarının yanısıra, deprem sonrası ortaya çıkan diğer sorunlara ilişkin de değerlendirmelerini sorduk.

Gökçeoğlu'nun Kısa Dalga'ya verdiği yanıtlar şu şekilde:

"Su kanallarında oluşan hasarlar tarımı olumsuz etkileyecek"

1- İlk önce Narlı fayının orada paylaştığınız videodan yola çıkarak bir soru sormak istiyorum. "Düşey atımda yaklaşık 2 metre" bir yer değiştirmeden bahsediyorsunuz. Bu kadar geniş bir coğrafyada değişen topoğrafya, ne gibi yeni iklimsel, coğrafi, tarımsal vb. değişiklikler yaratmıştır.

Bu depremlerin ortaya çıkardığı ikincil değişiklikler. Bu tabiatın kendi döngüsü, hem dünyamızın katı kabuğu hem de yüzey süreçlerindeki davranış biçimleri. Dünyamız var olduğu sürece bu değişimler devam edecek. Kısa vadede iklim üzerinde bir etki söz konusu değil ancak ani değişen coğrafi konumların kuşkusuz zaman zaman tapu-kadastro, inşaat çalışmaları gibi konularda birtakım sorunları barındırabilir. Bununla birlikte yeraltı sularının yüzeye çok yakın olduğu ovalarda sıvılaşma sonucu oluşan çekmeler tarımsal aktivitelere kısa vadede zarar verebilir. Yine oradaki su kanallarında oluşan hasarların da tarımı olumsuz etkileyeceği çok açık.

"Depremlerde hareket eden fayların uçlarındaki faylarda yüklenme olmuştur"

2- Bölgede hali hazırda sizinde daha önce ifade ettiğiniz aktif fayların durumları merak ediliyor. Şu an yaşanmış olan depremlerden sonra en çok stres altında kalmış fay zonu hangileridir, hangi büyüklüğe çıkabilecek bir yapısı vardır. Ve tahmini olarak hangi coğrafyaları daha fazla etkileyecektir.

Evet vatandaşlarımız aktif fayların durumunu çok merak ediyor. Bunda haklı olabilirler ancak fayların durumunu merak etmekle bir yere varamayız. Aslında deprem öldürmüyor düzgün mühendislik hizmeti almamış binalar öldürüyor. Aktif fayları çalışmak doğrudan aktif tektonikçiler ile paleosismologların işi. Onların bulguları mühendislik projelerinde kullanılıyor ve depreme dayanıklı yapılar inşaat mühendislerince tasarlanıyor. Maalesef bir deprem ülkesinde yaşamamıza rağmen bu silsile çok uzun yıllardır yeterince efektif çalışmadığı için vatandaşın hiç ilgilenmemesi gereken işin ilk aşamasına kadar gidiyor. Aslında çok güzel düzenlemelerimiz var ama bu düzenlemeler evrak tamamlama olarak görülmekte ve mühendislik ayak bağı gibi algılanmakta. Bu paradigmayı tamamen değiştirmek zorundayız. Tekrar faylara gelecek olursak, kısaca söylemek gerekirse bu depremlerde hareket eden fayların uçlarındaki faylarda yüklenme olmuştur. Ama bu akşamdan sabaha deprem olacağı anlamına gelmemeli. Özetle, bir aktif fayın X büyüklüğünde deprem üretme potansiyeli var diyoruz ama bu depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Bazen çok yakın deprem olur diye beklediğimiz faylarda hiç bir şey olmazken başka bir bölgede bir deprem olabiliyor. Bu nedenle fay ismi söylemeyi pek sevmiyorum hele ki büyük bir depremin travması ortadayken bunu yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

whatsapp-image-2023-04-14-at-17-25-02.jpeg

"Kamunun bu gerçeklikle yüzleşmesi ve yatırımları buna göre yapması gerekir"

3- Bölgede yaptığınız gözlemler sonucunda, "aslında manzara dışarıdan görüldüğü gibi değil" diyebileceğiniz yeni bir durumla karşılaştınız mı? Doğa kendini bu kadar büyük bir enerjiyle dönüştürürken, kamunun bu durumda alması gereken önemler konusunda neler söylemek istersiniz.

Depremlerin ilk günlerinde bölge gerçekten mahşer yeri gibiydi. Gerçekten basından görünenlerle saha gerçekleri çok farklıydı. Bu da biraz doğal 100000 km2 den daha büyük bir alan ve 14 milyon insan etkilenmişti. Basının da bunu tam yansıtması kolay değildi. Şimdi biraz biraz bölge canlanmaya başlamış. Depremin büyüklüğü çok fazlaydı bunu kabul ediyorum. Ancak 300 binden fazla binanın yıkılması veya ağır hasar görmesi meselesi var ki bunu anlamıyorum ve üstünde kafa yormaya çok değer. Demek ki bir şeyleri ya eksik ya da yanlış yapmışız. Bunları doğru dürüst araştırmamız ve doğruları açık yüreklilikle tarif etmemiz lazım ki bunları bir daha yaşamayalım. Ama üstünü örtersek ya da tembellik edersek yine aynı şeyleri başka bir bölgemizde ya da bu bölgede bizim gelecek nesillerimiz bir daha yaşayacak. Kamunun bu gerçeklikle yüzleşmesi ve gereken incelemeleri yaptırarak, yatırımlarını buna göre yapması gerekir.

"Fay yasası konusunun iki yüzü var"

4- Fay yasası tartışması yaşanıyor bir taraftan, bazı akademisyenler bu uygulamanın bir rant alanı yaratacağı için haklı kaygılarını dile getiriyorlar. "Her oluşturulan keyfi sakınım bandları için afete maruz bölge kararları alınıp, o binaların yıkımını gerektirir" görüşüne katılıyor musunuz. Deprem bölgesinde uygulanacak bir fay yasasının ne gibi sonuçları olur. Tartışılan Fay yasası hakkında ne söylemek istersiniz.

Fay yasası konusunun iki yüzü var aslında. Bu depremde benim gördüğüm fay üstündeki yapıları dağıtmış ve yıkmış. Belki bir kaç istisnai örnek olabilir ama bu geneli değiştirmez. Doğrultu atımlı faylarda zon daha dar ve tanımlanabilir. Ancak normal veya ters atımlı faylarda bu husus teknik açıdan bir miktar karışık. Çünkü zon oldukça genişliyor ve spekülasyona açık hale gelebiliyor. Ancak genel görüşüm yeni yerleşim yeri seçiminde mümkün olduğunca faydan sakınmanın gerekli olduğu. Ancak mevcut yapıları bu zon içinde kaldı diye yıkmaya kalkarsanız büyük hukuki sorunlar da çıkabilir. Sanki kamuoyunda biraz tartışmak gerekiyor.

"Hakkıyla yapıldığı konusunda kaygılarım var"

5- Bölgede yeni binaların yapımına hızlı bir şekilde başlanıp, ihaleleri tamamlanıyor. Sizce yeterli bir yeni şehir planı hazırlığı yapıldı mı? Bu konu akademiye taşındı mı?

Bu konuda yeterli bilgim yok. Yetkililer yapıldığını söylüyorlar Ancak bu kadar kısa bir sürede hakkıyla yapıldığı konusunda kaygılarım var. Yine de vurgulayayım bazı duyumlarım dışında sağlıklı bir bilgiye sahip değilim.

"Kuzey Anadolu Fay zonu Marmara'da 7,2’den büyük bir depremi işaret ediyor"

6- Son olarak olası İstanbul ya da Marmara depremine ilişkin bir sorum olacak. Bu konuda net sayılabilecek 2 görüş hakim. Biri aktif faylar, 7 üzerinde bir deprem üretecek... Diğeri ise, Marmara'da 1912'den itibaren 60'lı yıllardaki Adalar depremiyle beraberde doğuya doğru ilerledi, 1999 İzmit depremi sonra Düzce v.s gerçekleşti. Siz hangi yaklaşıma daha yakınsınız, ya da farklı bir değerlendirmeniz var mı, ne söylemek istersiniz.

Bu konu pek tartışma götürür durumda değil. Marmara çok çalışıldı ve Kuzey Anadolu fay zonunun genel karakteri, Marmara'da 7,2’den büyük bir depremi işaret ediyor. Keşke ben de böyle diyebilseydim ama olmaz yorumu çok zorlama ve çok somut bir veriye dayanmıyor maalesef. Yani Karlıova'dan Saros'a kadar deprem üretecek ama Marmara'daki segment veya segmentler creep yaparak minik depremlerle gerekli yer değiştirmeyi sağlayacak. Fiziksel olarak çok uzak bir ihtimal.

Özel Haber