Prof. Türkeş iklim krizine dikkat çekti: Yeryüzünün yağış rejimi değişiyor
3 Temmuz, dünyada tüm zamanların en sıcak günü olarak kayda geçti, küresel ortalama sıcaklık 17,01 derece olarak ölçüldü.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Murat Türkeş, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na açıklamalarda bulundu.
Türkeş, “İklim değişikliğiyle mücadele yeterli değil ve Paris anlaşmasında hemen hemen hiçbir şey yapılamıyor. Önümüzdeki on yıllarda çok hızlı şekilde önce 1.5 °C sonrasında 2°C ve yüzyılın sonuna kadar büyük olasılıkla 3°C derecelik küresel ısınma eşiğini aşacağız gibi gözüküyor. Bireysel tercihlerimizle fark yaratabiliriz. Ben Çanakkale’de ufak bir köy evinde yaşıyorum. Güneş paneliyle elektriğimi kendim üretiyorum. Arabayla gidip gelmekten başka çevreye hiçbir karbon salınımım yok” dedi.
İşte Prof. Türkeş’in açıklamalarından söyle:
"Hiç değişmez ve kirlenmez dediğimiz her şeyi değiştirip kirletiyoruz. Atmosferi, okyanusları ve doğayı kirlettik. Microplastik sorunu, kuraklık, yeraltı suları çekildi ve iklim sistemini değiştirdik. Milyonlarca yıl evrimleşmiş bir iklim sistemini değiştirdik ve içinde yaşadığımız 11 bin yıllık dönemde daha yaşanabilir bir iklime geldik ama o kadar sürdü. Sanayi devrimiyle birlikte yeniden bu kez son evresindeki yaşanabilir iklimi de değiştirmeye başladık.
Atmosferdeki karbondioksit, metan ve sera gazları gibi gazlar atmosfer sisteminin daha fazla ısınmasına yol açıyor. Bu gazlar eskisinden çok daha fazla atmosferde olduğu için sera etkisi kuvvetleniyor ve alt atmosfer sıcaklıkları artıyor. Sıcaklıklar arttığı için de buharlaşma da artıyor, yeryüzünün yağış rejimi değişiyor. Bazı yerlerde kuraklık olurken bazı yerlerde yağışlar sele dönüşüyor. Kar artık neredeyse hiç yağmıyor. En belirgin özellikleri hava sıcaklıklarının giderek artması. Sanayi dönemine göre küresel ortalama yıllık yüzey sıcaklıkları 1.2 °C derece artmış durumda ve bu değişimlerin olması eskiden yüzyılları alıyordu. Yaşadığımız bu sıcaklık artışı eski kayıtlara baktığımız zaman buzullar arası çağda gerçekleşmiş bir sıcaklık artışı.
Mücadele yeterli değil
Sıcaklığın artmasının tarıma iki yönden etkisi var. Yüksek hava sıcaklıkları buharlaşmayı ve terlemeyi arttırıyor ve toprakta da yeterli düzeyde nem yoksa büyüme zayıfladığı için rekolte azalıyor. Topraktaki ürün sayısı değişmese bile kalitesi düşüyor, pazarda para bulabilecek kalitenin altında oluyor. İklim değişikliğiyle mücadele yeterli değil ve Paris anlaşmasında hemen hemen hiçbir şey yapılamıyor. Önümüzdeki on yıllarda çok hızlı şekilde önce 1.5 °C sonrasında 2°C ve yüzyılın sonuna kadar büyük olasılıkla 3°C derecelik küresel ısınma eşiğini aşacağız gibi gözüküyor. Sıcaklık, yağışla birlikte en temel iklim elemanı ve sıcaklık yağışları da etkiliyor. Eskiden sıcak hava dalgaları Temmuz ayında başlarken artık Mayıs ayında başlıyor. Kömür, petrol ve fosil yakıtların kullanılmaya başlamasıyla atmosferdeki karbondioksit artmaya başladı. Arazi kullanımı değişikliği, ormansızlaşma, atık yönetimi ve kentleşme gazların atmosferdeki birikimini öngörülmediği kadar hızlı arttırdı.
Bireysel tercihlerle fark yaratılabilir
Sıcak hava dalgaları doğrudan insan sağlığını etkiliyor. Belli yaş ve hastalık gruplarını, kendini yüksek sıcaklardan koruyamayacak kişiler, yeterli suya ulaşamayan insanlar. Solunum yolu hastalıkları, kalp damar hastalıkları ve astım hastaları sıcak havadan kötü yönde etkileniyor.
Bireysel tercihlerimizle fark yaratabiliriz. Ben Çanakkale’de ufak bir köy evinde yaşıyorum. Güneş paneliyle elektriğimi kendim üretiyorum. Arabayla gidip gelmekten başka çevreye hiçbir karbon salınımım yok."
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.