“SAVCILARIN YAPMASI GEREKENLERİ BİR ÇETE LİDERİNDEN DUYUYORUZ"

“SAVCILARIN YAPMASI GEREKENLERİ BİR ÇETE LİDERİNDEN DUYUYORUZ"
Bozulan JİTEM davası avukatlarından, faili meçhul cinayete kurban giden Yusuf Ekinci'nin oğlu Sertaç Ekinci: "Ayıp bir şey değil mi savcıların yapması gereken bir şeyi bir çete liderinden öğreniyor olmamız.  Hazin bir durum.  Bana hicap veriyor. Devlet açısından da hicap verici olması gerekiyor.”

Sanıkları arasında Mehmet Ağar’ın da bulunduğu “Ankara JİTEM Davası”ndaki beraat kararlarının İstinaf Mahkemesi’nce bozulduğunun, suç örgütü lideri Sedat Peker’in Ağar’a yönelik dünkü açıklamalarının hemen ardından ortaya çıkması, bu karara ayrı bir anlam kazandırdı.

Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülecek davanın sanıkları tarafından 1994’te öldürüldüğü iddiası bulunan Avukat Yusuf Ekinci’nin, avukat olan ve sonradan babasının öldürülmesi davasında mağdur- müşteki olarak “hak arayan” Sertaç Ekinci, beraat kararını ve yargılama sürecini Kısa Dalga’ya değerlendirdi.

Avukat Ekinci, beraat kararı için “Zaten bozulması gereken bir karardı” derken, yargılama süreci ve bugünlerdeki gelişmeleri, “Bu tür dosyaların iyi aydınlatılması toplumlar için bir fırsattır ve bu fırsatı kaçırıyoruz. Savcıların yapması gereken şeyleri bir çete liderinden öğreniyor olmamız hazin bir durum” değerlendirmesini yaptı.

Ankara’daki yargıma sürecini başından sonuna kadar takip eden ve babasının ölümü nedeniyle de “sürecin parçası” olan Avukat Ekinci şu değerlendirmelerde bulundu:

-Siz hem avukat olarak hem de mağdur olarak bu davanın tam da içinde olan biriydiniz. Yargılama aşamasında neler oldu veya olması gereken neler olmadı?

EKİNCİ: Yerel Mahkeme kararı hem soruşturma aşamasında hem kovuşturma aşamasında temel hukuk ilkeleri çiğnendiği için, işin esası bir tarafa bırakılsa bile zaten bozulması gereken bir karardı. İşin esasından bağımsız bunu söylüyorum. Çünkü 18 kişinin öldürüldüğü bir yargılamada siz, en baş şüphelilerden birisini (Ağar) mahkemeye getiremiyorsanız, lütfen SEGBİS ile ifadesini aldırıyorsanız daha sonra da bütün sanıkları duruşmalardan vareste tutuyorsanız, sadece bu konuda samimi ifadeleri olan adamı (Ayhan Çarkın) 3 yıl içerde tutuyorsanız, diğer sanıkların hiç birini içerde tutmuyorsanız, çapraz sorgulama  hakkını olanağını ortadan kaldırıyorsanız, MİT’e, MİT’’in bu konularda bilgi vermesine olanak olduğu dönemde bir satır yazı yazmıyorsanız, bütün bunları yapmıyorsanız zaten temel hukuk ilkeleri açısından eksiklikler bırakıyorsunuz demektir. Bu yönleriyle zaten bozulması gereken bir karardı.

MAVİ ÇEKİRDEKLİ MERMİLER VAR

-Esasa ilişkin ne eksiklikler vardı? Yani olayların aydınlatılması için neler eksik bırakıldı?

EKİNCİ: Esasa ilişkin olarak da cinayetlerle örtüşen, bu şahıslar hakkında daha önceden kesinleşmiş bir çete kararı (Susurluk Çetesi kararı) var. Mahkûmiyet var. Yasadışı teşekkül oluşturma suçundan mahkûmiyet var. Bu zaten başlı başına bir delil ver. Üzerine bir ton ifade var. Üzerine maddi deliller açısından üçüncü bir kişinin bilemeyeceği, sadece işin içinde olan birinin bilebileceği bilgileri ifade eden, Ayhan Çarkın gibi bir tanık var. Aradan 20 yıl geçmiş olmasına rağmen birebir örtüşen keşif yerleri var. Üzerine Uzi marka silahları var, üzerine sadece özel harekât timleri tarafından kullanılan mavi çekirdekli mermiler var. Zaten bir şüphe var ortada. Bunlar çok güçlü delillerdir. Makul şüpheyi oluşturan, tutuklamayı gerektiren delillerdir. Tutuklamayı normal kılan delillerdir.

-Eldeki sanıklar yeterince sorgulanabildi mi?

EKİNCİ: Tutuklandıktan sonra bu adamlardan bir tanesi intihar etti en başta. Şüphelilerden birisi ta 2011’de intihar etti şüphelilerden biri. Şimdi sanıkların psikolojisi de yargılamanın bir parçasıdır. Siz makul şüpheyi kullanmazsanız. Sadece, ‘sen burada mıydın, anlat bakalım’ diye sorup, ‘hayır burada değildim’ cevabı ile yetiniyorsanız uzun vadede bu insanların ortaya çıkabilecek yeni ifadelerin de önüne geçmiş oluyorsunuz. Maddi deliller de yok değil, ciddi anlamda maddi deliller var. Dolayısıyla karar doğru bir karar Türkiye’nin mevcut durumunu da dikkate alırsak hukuki bir karar olup olmadığı soru işareti. Hukuki saiklerle verilmiş bir karar olup olmadığı soru işareti. Bunu da biliyorsunuz zaten şu anda.

DEVLET İÇİN DE TOPLUM İÇİN DE FIRSATTI

-Bir gazeteci olarak, bir çete liderinin sözlerini referans olarak göstermek istemem ama bugün ortaya dökülen yasadışı oluşumlara ve JİTEM’in en kapsamlı dosyası olarak bilinen bu dava sonundaki karara “bugünden” baktığınızda nasıl yorumlarsınız?

EKİNCİ: Yani bir kere bu dosyayı biz basit bir cinayet dosyası olarak değerlendirmedik. Siyasi yönü görünmeden bu dosya zaten anlaşılamaz. Adını da koyalım, Kürt sorunu ile de bire bir göbek bağı olan bir dosya. Kürt sorunu da Türkiye’nin 20 yılında, 30 yılında gencecik insanların ölümüne sebebiyet vermiş bir şey. Bu dosya, bu sorunu birazcık ortadan kaldırması için etkisi olabilecek bir dosyaydı. Devlete sadece güvenlikçi politikalarla, hukuku bir kenara bırakarak bu sorunu çözerim anlayışını bir kenara bıraktırabilirdi.  Bu dosya, belki demokrasiyi biraz daha mümkün kılabilecek bir kararın bir kenara atılıp da yine klasik devletin âli menfaatleri ile hareket eden bir anlayışla verilmiş bir karardı. Keşke bu da bir sonuç verseydi bu haliyle. Bu tür dosyaların iyi aydınlatılması toplumlar için bir fırsattır ve bu fırsatı kaçırıyoruz diyebiliriz.

ORTAM TEKSAS KASABASI GİBİ

-Sizce bu dosya tam anlamıyla çözülebilseydi bugün farklı olan ne olurdu?

EKİNCİ: Şu olsa, yine bireysel olarak anlamam, mağdur olarak anlamam ve bu mağdur olarak benden beklenemez ama siyaseten anlarım: ‘Biz bu adamları öldürdük, devletimiz tehlike altındaydı, devletimizi kurtardık. Toplumu kurtardık.’ Bu hakikaten doğru olsa rasyonel bir çözümdür. Anlarım bunu. Hukuki olarak anlamam, bireysel olarak anlamam ama devlet politikası olarak anlarım. ‘Devletlerle bu tip adalet şeyi yoktur, devlette devamlılık esastır, şudur budur’ bunu anlarım. Ama maalesef ona da yaramıyor, hatta daha da kötüye gidiyor. Rasyonel anlamda bir getirisi yok. Böyle yapınca, gerçek anlamda aydınlatamayınca hukuku bir kenara bırakıyorsunuz, adalet anlayışınız kalmıyor. Devletin kredibilitesi, meşruiyeti ortadan kalkıyor. Ortam Teksas kasabasına dönüyor, devlet, ülke...

SAVCILARIN YAPMASI GEREKENLERİ ÇETE LİDERİNDEN ÖĞRENİYORUZ

-Bu davada gerekli araştırmanın yapılmamış olması çetelere cesaret mi verdi?  Devlet gerekli dersleri çıkaramadı mı veya çıkarmak istemedi mi?

EKİNCİ: Bugün kimsenin inancı kalmamış, bu ortadan kalkınca da hiçbir şey kalmıyor. Herkes kendi atını koşturuyor. Devlet aklının daha rasyonel olması gerekir. Devlet aklı uzun vadeli bakmak zorundadır. Eksilerine artılarına bakması gerekir. Sen bu adamları öldürdün, tamam. Ama sonucu da iyi olmuyor. Yani günümüzde görüyoruz ki bu olay çözülmediği gibi daha da dallanıp budaklanıyor, daha karmaşık hale geliyor. Ayıp bir şey değil mi savcıların yapması gereken bir şeyi bir çete liderinden öğreniyor olmamız.  Hazin bir durum.  Bana hicap veriyor. Devlet açısından da hicap verici olması gerekiyor.”

Özel Haber