Savcılık da “fıtrat” dedi: 11 yaşındaki Tuana’nın selde ölümüne “doğal afet” gerekçesiyle takipsizlik

Savcılık da “fıtrat” dedi: 11 yaşındaki Tuana’nın selde ölümüne “doğal afet” gerekçesiyle takipsizlik
Kastamonu’da meydana gelen selde hayatını kaybeden Tuana İrem Işık’ın ölümüne dair yapılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Anne Hülya Işık: “Ben her gün kızımın mezarına gidip soğuk taş öpüyorum, bunu kimsenin bana yaşatmaya hakkı yok."

ESRA TOKAT

Kastamonu’da 2021 yılında meydana gelen selde hayatını kaybeden Tuana İrem Işık’ın ölümüne dair yapılan soruşturmada kovuşturmaya (dava açılmasına) yer olmadığına karar verildi. Karara tepki gösteren anne Hülya Işık, “Bunun peşini bırakmayacağım. Ben her gün kızımın mezarına gidip soğuk taş öpüyorum, bunu kimsenin bana yaşatmaya hakkı yok” dedi. Karara itiraz edeceklerini belirten Işık ailesinin avukatı Deniz Aykal ise “Dere yatağına evlerin yapılması ve burada kurulan setlerin daha önce yıkılması gibi pek çok soruna rağmen bu karar veriliyor. Buraya neden imar izni verildiği sorusu yanıtlanmıyor” dedi.

Batı Karadeniz’de 11 Ağustos 2021 tarihinde meydana gelen sel felaketi onlarca kişinin ölümüne ve çok sayıda binanın yıkılmasına sebep olmuştu. Yaşanan sel felaketinde en büyük tahribat ise Kastamonu’nun Bozkurt ve İnebolu ilçelerinde olmuştu. Bozkurt'ta 65 kişi selde hayatını kaybederken Küre'de 4, İnebolu'da 2 ve Çatalzeytin'de ise bir kişi yaşamını yitirdi. Bozkurt'ta selde kaybolan 7 kişiye, İnebolu'da ise 1 kişiye halen ulaşılamadı.

Selden 2 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu

11 yaşındaki Tuana İrem Işık da selde hayatını kaybedenler arasındaydı. Ezine Çayı’nın denize kavuştuğu Abana sahilinde Tuana’nın cansız bedenine selden 2 gün sonra yani 13 Ağustos’ta ulaşılmıştı. Ardından ailenin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmaya geçtiğimiz günlerde kovuşturmaya yer yok kararı verildi.

tuananin-hayatini-kaybettigi-ev.jpeg

Tuana'nın yaşamını kaybettiği ev.

İnebolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan otopsi tutanağında Tuana’nın ölümünün sel felaketine bağlı ağız ve burundan çamur ve su yutmasına bağlı mekanik aspiksi ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği belirtildi.

“Kamu kurum veya kuruluşunun ya da kişinin kusur veya ihmali yok”

Tuana’nın ölümüne dair yapılan soruşturma ise bölgede başlayan yağmurun şiddetini artırması sonucu yağışların sel felaketine dönüştüğü, bunun üzerine daha sonra bölgenin Cumhurbaşkanlığı kararı ile afet bölgesi ilan edildiği, alınan meteoroloji raporlarına göre alması gereken yağış miktarından olağan dışı şekilde daha fazla yağış alması sonucu meydan gelen sel taşkınlarının bir doğal afet olduğu, bu nedenle Tuana’nın sel felaketine bağlı olarak hayatını kaybetmesinde herhangi bir kamu kurum veya kuruluşunun ya da kişinin kusur veya ihmalinin olduğu yönünde yeterli delil ve şüpheye ulaşılamadığı gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırıldı.

Avukat takipsizlik kararına itiraz edecek

Ailenin avukatı Deniz Aykal, kararı Kısa Dalga’ya değerlendirdi. Av. Aykal, “Savcılık hiç kimseye sorumluluk vermeyip Ezine Çayı’nı, yağmuru kısacası doğayı suçlamış. Hiçbir kamu kurumu ve kamu görevlisinin ihmalinin olmadığı yönünde karar verilmiş. Bu bizce yanlış bir karar çünkü bir inceleme ve araştırma da yapılmamış. Yukardan gelen tomrukların suyu tıkaması, tomrukların köprüye yığılarak suyun birikmesine neden olması, dere yatağına evlerin yapılması ve burada kurulan setlerin daha önce yıkılması gibi pek çok soruna rağmen bu karar veriliyor. Buraya neden imar izni verildiği sorusu yanıtlanmıyor. Biz de bu karara itiraz edeceğiz” dedi. Av. Aykal kararda gösterilen bölgenin Cumhurbaşkanlığı’nın doğal afet bölgesi ilan edilmesi gerekçesinin uygun olmadığını da belirterek “Bu sel meydana geldikten sonra verilen bir karar, dolayısıyla herhangi bir ilişkisi yok” diye de ekledi.

tuana3.jpeg

Tuana.

“Ben her gün kızımın mezarına gidip soğuk taş öpüyorum”

Tuana’nın annesi Hülya Işık ise “Yaz boyu şahit olduğum pek çok durum var. Ezine Çayı’nın yukarısındaki duvar kırıktı ve buraya kamyonlar girip hafriyat döküyordu. Eğer bu çay Bozkurt’un kalbiyse neden böyle kullanıldı? Buranın duvarının çok yüksek olması ve herhangi bir aracın girmemesi gerekmez miydi? Aldığım ev daire değil ofis olarak görünüyormuş. Buna kim nasıl izin verdi? Tüm bunları örtbas ediyorlarsa ben de bunun peşini bırakmayacağım. Ben her gün kızımın mezarına gidip soğuk taş öpüyorum, bunu kimsenin bana yaşatmaya hakkı yok. Şimdi geldiğimiz noktada dereyi suçluyorlar. Dere gelin benim yatağımı daraltın mı dedi?” diyerek tepki gösterdi.

Özel Haber