Şebnem Korur Fincancı'dan 'hapishane günlükleri'yle insan hakları ve adli tıp dersi

Şebnem Korur Fincancı'dan 'hapishane günlükleri'yle  insan hakları ve adli tıp dersi
TTB Başkanı Fincancı, “Hapishane Günlükleri”nde, İstiklal Caddesi saldırısını değerlendirirken, sonrasında yürütülecek soruşturmada, deliller değerlendirilirken “öfkenin aracı olunmaması”nı istedi ve doktorlara sağlık kontrollerini yaparlarken işkencenin yasak olduğunu ve bunu belgelendirmenin doktorlara düştüğünün unutulmaması uyarısında bulundu.

“Kimyasal silah soruşturması” nedeniyle tutuklu bulunan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yazarı olduğu Evrensel Gazetesi için yazdığı “Hapishane Günlükleri”nde, Taksim’deki patlamayla ilgili soruşturmada delillerin değerlendirilmesi ve sağlık raporları konusunda uyarılarda bulundu. Fincancı, deliller değerlendirilirken öfkenin aracı olunmaması isterken, zanlıların sağlık kontrolünü yapacak meslektaşlarına işkencenin mutlak yasak olduğunu hatırlattı.

Cezaevindeki televizyondan, İstiklal Caddesi’ndeki patlamaya ilişkin haberleri gördüğünde, “7 Haziran sonrası bir sürecin tekrarı mı karşımdaki duygusu yaşadım” diyen Fincancı, Suruç ve 10 Ekim Gar katliamlarını hatırlattı.

Benzer olaylardan sonra yetkililerin dilediği kuru başsağlığı mesajlarının, toplumun acısını hisseden bir yas ilanı olmadan ‘güvenlik’ odaklı olmasının toplumu daha çok yaraladığını yazan Fincancı,”Oysa birbirimizin acısını hissettiğimizde, paylaştığımızda, ortaklaşılan acının bizi bir toplum kıldığını, toplum dayanışmasının da acıları hafiflettiğini biliyoruz. Ancak siyasi otoritenin bizi bir toplum olmaktan çıkarma gayreti bu türden dayanışmaları da olanaksız kılıyor” ifadelerini kullandı.

Fincancı, “Şimdi paylaştığım en azından sizlere aktardıklarımla köşeleri biraz daha yumuşadığı için batıp kanatmaktan az da olsa uzaklaşan acımla arama mesafe koyup, insan hakları mücadelesini sürdürdüğüm yılların birikimine döneceğim” dedikten sonra İstiklal Caddesi soruşturması aşamasında ortaya çıkabilecek sorunları, uyarılarını ve önerilerini şu sözlerle aktardı:

DELİLLER VE RAPORLAR UYARISI

“Bombayı koyanın yakalandığı bildiriliyor haberlerde. Umarım dijital deliller, somut kanıtlarla ortaya konur kuşkuya yer bırakmayacak biçimde. Ancak kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın, somut kanıtların ortaya konacağı etkili bir soruşturmanın ötesine geçip, öfkemizin aracı olmamak insan olmanın gereği. İşkence mutlak yasak ve işkencenin belgelenmesinde de en önemli sorumluluk meslektaşlarıma düşüyor. Kolay değil, biliyorum. Bu acıyla öfkeye yenik düşmek, kelepçede ısrar, mahremiyeti sağlayamamak, muayene dahi yapmadan yazılan “darp, cebir izi yoktur” raporları olmamalı. Acı yokken dahi alanda kendi gözlemimle kelepçe olmasa da, mahremiyet sağlanmadan, hatta TEM’e gelen meslektaşımla yaşadığım, İstanbul’daki giriş muayenesinde yüzüme dahi bakmayan bir başkası, olağanlaşmış bir duyarsızlığı yansıtıyor.”

Fincancı, “işkencenin bir suç olduğunu, soruşturma aracı olmadığını,teknolojinin ulaştığı noktada etkili bir soruşturmanın işten bile olmadığını” vurguladığı yazısında, işkencenin öfkeyle bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığı anda, kekresin işkencenin hedefi olacağını kaydetti.

Yazının tamamı

Gündem