Turhan Çömez İYİ Parti'ye katıldı, rozetini Akşener taktı: Turhan Bey kumpasa direnmiştir

Turhan Çömez İYİ Parti'ye katıldı, rozetini Akşener taktı: Turhan Bey kumpasa direnmiştir
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Akşener, Turhan Çömez'in İYİ Parti'ye katılmasıyla ilgili, "Ben Turhan Bey'i çok uzun yıllardır tanırım. Kumpas döneminde direnmiştir ve kendi dediği gibi sürgüne mecbur kalmıştır" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşmaya başlamadan önce, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski doktoru ve eski AKP milletvekili Op. Dr. Turhan Çömez'in İYİ Parti'ye katılımasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Çömez'e parti rozetini Akşener taktı.

Çömez, "Bir sürgün hayatı yaşadım. İnanın bana bildiklerimi bilseniz, duyduklarımı duysanız ve gördüklerimi görseniz aynı şeyi yapardınız" dedi.

Akşener ise "Ben Turhan Bey'i çok uzun yıllardır tanırım. Kumpas döneminde direnmiştir ve kendi dediği gibi sürgüne mecbur kalmıştır. Kendisi söylemez ama sokaklarda yatmıştır. Meşhur lobilerin elini öpmeden direnmiştir. Bizim aramıza misafir olarak gelmedin, asli unsur olarak aramızdasın. Hoş geldin, Allah utandırmasın" diye konuştu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Herkes gönlünü ferah tutsun, İYİ Parti iktidarına bir hafta daha yaklaştık. Sona yaklaşan iktidarların ortak özelliği saçmalarlar. Öyle yalanlar söyler ki kendileri de inanmakta zorlanırlar. Bay kriz rüşveti, yoksulluğu, yolsuzluğu engellemenin hazırlığı içindeymiş, ne zaman, iktidarının 20 yılı biterken. Bay kriz bundan 20 yıl önce, '3Y'nin olmayacağı bir Türkiye inşa edeceğiz' demişti. Bu arkadaşımız 20 yıl sonra 'Aslında başaramadık' diyor. Bu sözler vaat değil bir itiraftır.

Rüşvet var, yolsuzluk var, yoksulluk var ama bir şey daha var; 20 yıldır senin iktidarın var. Neymiş çözermiş, çözemezsin. Çünkü rüşvet de yoksulluk da yolsuzluk da senin eserin. 20 yılın sonunda böyle bir vaat ayıptır.

Borsa sirkülasyonları, her ihaleden komisyon alanlar da bunlarda. Böyle bir zihniyet yolsuzlukla mücadele edebilir mi? Şimdi çıkmışsın yolsuzluğu çözeceğini söylüyorsun; hodri meydan. Hazine arazilerini yağmalayanları, ihalelere fesat karıştıranları ortaya çıkarıp hesap sorsana. Sayıştay raporlarının izini sürsen tüm failleri görürsün. Ziraat Bankası'ndan kredi alıp medya imparatorluğu satın alanlar var, çöz de görelim. SPK üzerinden şirketleri haraca bağlayan vekil var, bir talimatın yeter. Eşine şirket kurdurup kendi bakanlığına dezenfektan satan bakan var, hesap sorsana. Esnaf vergisini, çiftçini kredisi ödeyemediği için icrayla boğuşurken yandaşın vergi borcu nasıl silindi araştırsana. Çözmek mi istiyorsun, hadi bakalım çöz de görelim. Elini tutan mı var?

Sayın Erdoğan, elinde türlü imkan var ama sen hâlâ laf kalabalığı yapıyorsun, senin işin minareye kılıf dikmek değil, minarenin yerinde kalmasını sağlamak. Neymiş, yolsuzluğu engelleyecekmiş, eğer zerre samimiysen biz varız, hodri meydan, sen hiç zahmet etme, bütün milletvekilerine talimat veriyorum, yolsuzlukla mücadele için yasa tekliflerinizi bir bir Meclis'e getireceksiniz. Madem yolsuzluğu halletmeye niyetlisin görelim.

ERDOĞAN'A SERT TEPKİ: "SEN KENDİ SÖZLERİNE İNANIYOR MUSUN?"

Sayın Erdoğan, elinde türlü imkan var ama sen hâlâ laf kalabalığı yapıyorsun, senin işin minareye kılıf dikmek değil, minarenin yerinde kalmasını sağlamak. Neymiş, yolsuzluğu engelleyecekmiş, eğer zerre samimiysen biz varız, hodri meydan, sen hiç zahmet etme, bütün milletvekilerine talimat veriyorum, yolsuzlukla mücadele için yasa tekliflerinizi bir bir Meclis'e getireceksiniz. Madem yolsuzluğu halletmeye niyetlisin görelim.

Yarım doktor candan, yarım hoca dinden edermiş... Nitekim bugün çeyrek bir ekonomist ve küsurattan ibaret kadroları, vatandaşımızı tüm hayatından ediyor. Çeyrek ekonomist bay kriz ile hiperaktif bakanı Doçent Doktor Nebati'nin hararetle savundukları ekonomi programı ülkemizi her gün uçurama sürüklemeye devam ediyor.

Bay kriz utanmadan, 'Faizle nasıl mücadele edilir dünya aleme gösterdim' dedi. Senin bu saçmalığından sonra kredi faizleri iki katına çıkmadı mı? Şimdiden geçmiş olsun hepimize. Sayın Erdoğan 'Ben bu koltukta, bu kardeşiniz, bu can bu bedende' diye başlarsa her defasında söylediğinin tam tersi oluyor. Bu son açıklama, her geçen gün faizler tırmanmaya devam edecek. Biz senin sözlerine inanmıyoruz da sen kendi sözlerine inanıyor musun?

Her şeyden önce enflasyonu düşürmek için bütün konuyu Merkez Bankası ekseninde değerlendirme. Merkez Bankası'na liyakatli insanlar atayıp bağımsızlığını sağla. Fiyat İstikrarı Komitesi'nde organizasyon değişikliğine git. Yabancı para ve altın üzerinden borçlanmaya son ver. Vergi artışlarının enflasyona etkisini en aza indir. Yeniden değerlendirme oranını da ÜFE'ye endekslemekten vazgeç. İleri ekonomi saçmalığından vazgeç. Enflasyonu ve cari açığı düşürüp büyümeyi sağlamanın tek yolu verimliliği artırmaktır. Enflasyonun orta ve uzun dönemde problem olmasını istemiyorsan verimlilik politikalarını öne çıkar. Tarımı liyakatli insanlara ver. Çiftçiye desteği milli gelirin yüzde 1'i oranında ver. İthal yem, saman utancına son ver.

SANSÜR YASASINA SERT ÇIKTI

Dezenformasyonla Mücadele adı altında utanç verici sansür yasasının maddeleri teker teker Meclis'ten geçiyor. Bu yasaya el kaldıran vekilleri millete havale ediyorum. Ne yaparsanız yapın bu milleti susturamayacaksınız. Korkuyla, baskıyla, yasaklarla bu ülkeyi yönetemeyeceksiniz.

20 yıl iktidarda kaldılar ama Türk devletinin kerim yönetim anlayışından nasiplerini alamadılar. Milletimizin üç beklentisi vardı; hak ve hürriyetlerin teminat altına alınması, sosyal adalet ve güvenliğin sağlanması ve iç ve dış barışı oluşturan otorite oluşması. Devletin, milletten tecrit edildiği günlerden geçiyoruz. Kendisini devletin yerine koyan bay kriz kendisiyle aynı düşünmeyenler terörist, şükürsüz oluyor.

Sırf onun istediği gibi düşünmüyor, yaşamıyor diye bu milletin kadınlarına 'Sürtük' dedi. Sırf karşı mahalleden gördüğü için bu milletin kız kardeşlerine, ablalarına 'Sürtük' dedi. Kadınların omuzlarında yükselen Cumhuriyeti ezmeye çalışan Sayın Erdoğan, sonra gençleri seçti. Gençlerin beklentilerini anlayamamıştı. Özgürlük istiyorlar diye 'Çapulcu', iş bulamıyorlar diye 'Şımarık' demişti, nefes alamıyorlar diye 'süfli' olarak suçluyor.

"GELİN 'KAHROLSUN İSTİBDAT, YAŞASIN HÜRRİYET' DİYELİM"

Bana diyorlar ki, bu gençlere ne vaat ediyorsun. Ben size itirazı vaat ediyorum. İtirazın kurtuluşa giden ilk adım olduğunu 1919 ruhundan biliyoruz. Bu eğri düzenin hayatınızda ne kadar derin yaralar açtığını biliyoruz. Devleti bir zulüm aracı olarak kullananların adaletsiz mührünü biliyoruz. Tüm taleplerinizi hor gören, aşağılayan utanmazlar var, görüyoruz. Devletin vergi toplama hakkını kırbaç gibi kullananları görüyoruz. Gençlerimizi zorla, baskıyla, zulümle yıldıramadığımız milleti susturacaklarını zannediyorlar. Bu aziz milleti istibdat yasalarıyla bastıracaklarını sanıyorlar. Bu pejmürdeliklerine sadece acıyoruz. Gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz bu acı gerçekleri değiştirmek için bir şey istiyorum: İnadına vatanınızda kalın, inadına birlikte mücadele edelim. Gelin 'kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' diyelim."

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Politika