Türkiye-Yunanistan-ABD üçgeninde Ege gerilimi

Türkiye-Yunanistan-ABD üçgeninde Ege gerilimi
Yunanistan ve Türkiye arasındaki gerilimin tırmanması Ege'de sıcak bir çatışma endişesine neden oluyor. Peki, böyle bir tehlike var mı? Türk, Yunan ve Amerikalı uzmanlar değerlendirdi.

Değer Akal

Yunanistan'ı uluslararası hukuku ihlal edip Doğu Ege adalarını silahlandırmakla suçlayan Türkiye'nin bu hafta hem Atina hem de Washington'a nota vermesiyle Ege'deki gerilim yeni bir boyuta taşındı.

Gerilim kamuoyunda da yankı uyandırdı. Türk basınında "Yunanistan ateşle oynuyor!", "Yunan savaş istiyor! Taaruz hazırlığı var", "Silahlandırılan adalar Türkiye'ye iade edilmeli" ve "Türkiye adaları ablukaya almalı" başlıklarıyla yayımlanan haberler dikkat çekti.

Türkiye'nin Yunanistan'a karşı uyarılarının dozunu giderek artırması, medyaya konuşan uzmanların ise Yunan adalarının ablukaya alınması, bir adaya çıkarma yapılması, askeri operasyon gibi seçeneklerden söz etmeye başlaması, bölgede sıcak bir çatışma yaşanması endişesini artırıyor.

Peki gerçekten böyle bir tehlike var mı? Atina Lozan’ı ihlal ediyor mu? Erdoğan'ın sert mesajlarının adresi aslında neresi?

Prof. Dr. Pazarcı: Ağır silahlar bulundurulamaz

Konuyla ilgili olarak DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, Yunanistan'ın Midilli ve Sisam adalarına silah sevkiyatı yaptığı görüntülere işaret ederek Yunanistan'ın Lozan Antlaşması uyarınca bu adalarda ağır silahlar bulunduramayacağına dikkat çekti. Geçmişte Türkiye ile Yunanistan arasında Ege adaları konusunda yapılan müzakerelere katılmış olan Pazarcı, Doğu Ege adalarında kamu güvenliğini sağlamak için 3 bin 500 kişilik küçük bir güvenlik kuvvetinin görev yapabileceğini, bu kuvvetin de ancak hafif silahlar bulundurabileceğini söyledi.

"Lozan Antlaşması hükümleri çerçevesinde adalarda, koşullar ne olursa olsun, tank, top, zırhlı araç gibi ağır kullanımlı silahların bulundurulması söz konusu olamaz. Yunanistan'ın bunu yapması uluslararası hukuka aykırıdır" diyen Pazarcı, ABD yönetiminin tutumunu da eleştirdi. Pazarcı, "Üç ülke de NATO üyesi ve ABD'nin Yunanistan'ın bunu yapmasına alan tanıyan yaklaşımı ya da ettiyse de müsade etmesi tamamen yanlış ve uluslararası hukuka da aykırı bir hareket" görüşünü dile getirdi.

Türkiye-Yunanistan anlaşmazlıkları konusunda en deneyimli isimlerden biri olan Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı'ya göre, yaşanmakta olan krizde yapılması gereken diplomatik girişimleri daha fazla yoğunlaştırmak. BM Antlaşması'nın 33'üncü maddesinin uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesini öngördüğünü vurgulayan Pazarcı, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"Diplomatik yollardan hukuki yollara, farklı seçenekler sıralanıyor, tarafların öngörmesi halinde de daha başka yolları tercih edebilecekleri belirtiliyor. Olmazsa silaha başvurulabilir demek uluslararası hukuk açısından çok doğru bir şey değil. Uluslararası hukuk ancak meşru savunma durumu söz konusu olduğunda silaha, kuvvete başvurulmasını kabul ediyor. Bunun Ege gerilim bağlamında ne düzeyde bu değerlendirmeye girip girmeyeceğini ise belki zaman gösterir."

Yunanistan, gerilim konusunda Türkiye'yi suçluyor

Yunan hükümeti Ankara'nın suçlamalarını kabul etmiyor, Erdoğan hükümetini gerilimi bilinçli olarak tırmandırmakla suçluyor. Yunan basınında çıkan haberlere göre Türkiye'nin notayla ilettiği suçlamaları geri çeviren Atina, aslında Türkiye'nin Yunanistan'ın hava sahasını ve egemenlik haklarını ihlal ettiğini iddia ediyor.

Türk basınında yer alan İHA görüntüleri için "Adalarımızın gözetlendiğini gösteren bariz saldırgan hareket" diyen Yunan yetkililer, Türkiye'yi sürekli olarak Yunanistan'ı tehdit ettiğini, bunlar sürdüğü müddetçe Atina'nın meşru müdafaa için gerekli askeri önlemleri alacağını belirtiyorlar.

Prof. Dr. Triantaphyllou: "Bu artık yeni bir boyut”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dimitrios Triantaphyllou da tırmanan gerilimden duyduğu endişeyi dile getirirken, "İlk kez Yunanistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği tartışmalı hale getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemdeki açıklamalarında bunu en az dört kez dile getirdi. Bu artık yeni bir boyut" diye konuştu.

Erdoğan son haftalarda yaptığı açıklamalarda Yunanistan'ı adaları "işgal etmekle" suçlarken "Yunanistan'a tek cümlemiz var. İzmir'i unutma. Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz" demişti.

Yunanistan'da "açık tehdit" olarak nitelendirilen Erdoğan'ın bu açıklamasına, Avrupa Birliği de tepki göstermişti. AB, Ankara'ya "düşmanca" söylemlere son verme, "AB üyesi devletlerin egemenliğine ve topraklarına saygı gösterme" çağrısında bulunmuştu.

Triantaphyllou, Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın da hafta sonunda Erdoğan'a benzer şekilde açıklamalar yaptığına dikkat çekti.

Gerilimin nedeni Türkiye'de yaklaşan seçimler mi ?

Avrupa başkentlerinde yakından izlenen gerilim, kimi uzmanlar tarafından ciddi bir çatışma riski olarak görülürken kimi uzmanlar ise yaşananları Türkiye'de yaklaşmakta olan seçimlerle ilişkilendiriyor.

Erdoğan'ın sertleşen söyleminde gelecek yıl yapılması beklenen seçimlerin etkili olmuş olabileceğini belirten Triantaphyllou, "Yunanistan'ı şamar oğlanı, kolay lokma olarak görüyor olabilirler" dedi.

2023 seçimlerinin, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100 yılında yapılacağını hatırlatan Yunan uzman, anketlerin Erdoğan'ın seçimleri kazanmasının çok kolay olmayacağına işaret ettiğine dikkat çekerek şöyle devam etti:

"Türkiye bağımsızlığını, Yunanistan'ın yenilgiye uğratılması ile kazandı. Bu çağdaş Türkiye için önemli, seçimlere giderken böyle sert bir söylem kullanmak istiyor olabilir. Erdoğan'ın yaptığı gibi, 'Ey Yunan, tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen, bunun bedeli ağır olur, ağır' diye tehdit etmek kolay ve bu seçimlerin yeni bir bağımsızlık mücadelesi olacağı söylemi için de, iç kamuoyuna bu algıyı satmak için de bundan yararlanıyor olabilirler."

Yunanistan'da da seçimler yaklaşıyor

Yunanistan'da da gelecek yıl seçimlerin yapılacak olması, Türkiye'de bazı uzmanlar tarafından Ege'de önümüzdeki günlerde gerilimi daha da tırmandırabilecek bir unsur olarak görülüyor. Ege'de tırmanan gerilimin Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis'in de işine yaradığı, seçmenlerini mobilize etmek için Türkiye'ye karşı "provokasyonlara" giriştiği iddia ediliyor.

Dimitrios Triantaphyllou ise bu konuda farklı düşünüyor. Yunanistan'daki kamuoyu yoklamalarında Mitsotakis hükümetinin zaten önde göründüğüne dikkat çeken Triantaphyllou, Yunan liderin bu tür hamlelere ihtiyacı olduğunu düşünmediğini dile getirdi.

Erdoğan asıl ABD'ye mi mesaj veriyor?

Erdoğan'ın son açıklamalarında sadece Yunanistan'ı hedef almakla kalmayıp, aynı zamanda ABD yönetimine de ağır eleştiriler yöneltmesi dikkat çekiyor.

"Ankara, tırmandırdığı bu gerilimle aynı zamanda ABD'ye de mesaj gönderiyor. Erdoğan'ın açıklamalarında ABD karşıtı söylem dikkat çekiyor" diyen Triantaphyllou, Yunanistan Başbakanı Mitsotakis'in ABD Kongresi'nde ağırlanması ve Washington'un Atina'ya sağladığı askeri desteğin Ankara'yı ciddi anlamda rahatsız ettiğini vurguladı. Triantaphyllou değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"ABD Kongresi'nde bugüne kadar Türkiye'den ağırlanan, konuşma yapan tek lider Celal Bayar oldu. Cumhurbaşkanı Bayar'ın 29 Ocak 1954'te yaptığı bu konuşmanın ardından Türkiye ile Yunanistan arasında onlarca yıl süren stratejik partnerlik başladı. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi ile iki ülke arasında başgösteren derin güven bunalımıyla birlikte ABD stratejik alternatif arayışına girdi. Ve Mitsotakis'in ABD Kongresi'nde ağırlanmasıyla Washington Yunanistan'a, 'ben sana yatırım yapacağım, çünkü sana güveniyorum' mesajını vermiş oldu. Ve Türkiye'yi asıl kızdıran bu oldu. Tırmandırılan bu son gerilimle Ankara ABD'ye, 'bizi unutma, aksi takdirde biz size sorun yaratır, işinizi bozarız' diyor. Bu yanlış bir zamanda verilen çok yanlış bir mesaj. Rusya ile mücadele edilmeye çalışılan bir dönemde Erdoğan'ın takındığı bu tutum, kendisine duyulan güvensizliği daha da artıyor."

Erdoğan'ın New York'a gidişi öncesinde, Semerkant'ta Rusya Devlet Başkanı Putin ile verdiği pozların Batılı başkentlerde tepkiye yol açtığı, bunun da Türk hükümetine iletildiği aktarılıyor. ABD Başkanı Biden, BM Genel Kurulu toplantısı New York'ta bulunan Erdoğan ile görüşmedi. Erdoğan'ın Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve İngiltere Başbakanı Liz Truss ile görüşmelerinin de çok olumlu geçmediği diplomatik kaynaklarca belirtiliyor.

ABD'den Ankara'ya mesaj: Sırası değil

Bu arada Erdoğan'ın dolaylı ama sert ifadelerle hedef aldığı ABD'den Türkiye ile Yunanistan arasında tırmanan son gerilim için "sırası değil" açıklaması geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, günlük basın brifinginde kendisine bu konuda yöneltilen sorular üzerine, "iki NATO müttefikini anlaşmazlıklarını diplomatik yollardan çözmeleri için teşvik etmeye devam ettiklerini" söyledi.

"Biz, hepimiz için kolektif bir tehdit olana odaklanmaya devam etmemiz gerektiği görüşündeyiz ve bu kolektif tehdit de Rusya'dır" diyen Price, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiği bir dönemde Ukrayna halkı ile dayanışma sergilenmesi gerektiği vurguladı, "Şu anda, NATO müttefikleri arasında gerilimi tırmandıracak açıklamalar ve eylemlerin sırası değil" görüşünü kaydetti.

Danforth: "İşgal tehditleri, endişeleri teyit ediyor"

Amerikalı uzman Nicholas Danforth da DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, ABD'nin son yıllarda Yunanistan ile askeri alandaki işbirliğini güçlendirmesinde, Türkiye ile arasında derinleşen güven bunalımının kaynaklık ettiğine işaret etti.

"Washington Yunanistan'daki askeri üslerini, Ankara'nın dış politika yöneliminin yol açtığı endişeler nedeniyle, Türkiye'deki üsleri kullanabilme konusundaki şüpheleri nedeniyle güçlendirmeye başladı" diyen Danforth, Türk siyasi liderliği tarafından yapılan sert açıklamalara dikkat çekerek "Ankara'nın Yunanistan adalarını işgal tehditleri ve benzeri açıklamaları da zaten bu endişeleri teyit eder bir nitelik taşıyor" görüşünü kaydetti.

Atina merkezli Avrupa ve Dış Politika Vakfı'nın (ELIAMEP) uzmanlarından olan Danforth, Ege'deki adalarda Yunanistan'ın uzunca bir süredir askeri varlık bulundurduğuna işaret ederek "Kimse bunun şimdi neden Türkiye'ye yönelik bir tehdit oluşturduğunu bir türlü anlayamıyor. Washington'daki varsayım, Ankara'nın bunu kendi hedefleri için kasti olarak araçsallaştırdığı yönünde" değerlendirmesini aktardı.

Washington yönetiminin Türkiye ile Yunanistan'ın gerilimlere son vermelerini, böylelikle bölgedeki önceliklere odaklanmayı umduğunu belirten Danforth, "Ancak şimdi, Washington giderek artan bir şekilde Türkiye'yi gerilimi tırmandıran taraf olarak görüyor" şeklinde konuştu.

İHA görüntüleri sonrası gerilim nasıl tırmandı?

Türk basınında hafta sonu Yunan adalarına askeri sevkiyat görüntüler yapıldığı görüntüleri yayınlandı. Haberlerde, insansız hava araçlarıyla (İHA) elde edildiği belirtilen görüntülerde, Yunanistan'ın Midilli'ye 23, Sisam'a da 18 adet ABD menşeli zırhlı araç sevk ettiği kaydedildi. Ayrıca güvenlik kaynaklarına atfen, "Yunanistan'ın uluslararası hukuk ve müttefiklik ruhuna aykırı bu saldırgan eylemleri asla kabul edilemez" görüşü aktarıldı.

Dışişleri Bakanlığı kaynaklarının verdikleri bilgilere göre, olayın ardından Bakanlığa çağrılan Yunanistan'ın Ankara Büyükelçisi Lazaris Christodoulos'a Midilli ve Sisam adalarına ABD menşeli zırhlı araçlar konuşlandırılmasının 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarına aykırı olduğu iletildi, "uluslararası hukuk ihlaline son verilmesi" uyarısı yapıldı. Türk yetkililer, aynı zamanda ABD nezdinde de diplomatik girişimde bulundu. Bakanlık kaynaklarının verdiği bilgiye göre Washington yönetiminden, Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsüne riayet edilmesi, bu statünün ABD silahları ile ihlal edilmemesi için de gerekli adımların atılması istendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da kabine toplantısının ardından gerilimi daha da tırmandıran açıklamalarda bulundu, yalnızca Atina'yı değil, aynı zamanda Washington'u hedef aldı. Yunanistan'ı provokasyona girişmekle suçlayan, ama aynı zamanda Yunanistan için "muhatabımız da dengimiz de değil" diyen Erdoğan, ardından eleştiri oklarını, ismen telaffuz etmemekle birlikte NATO müttefiki ABD'ye çevirdi. Erdoğan konuşmasında son yıllarda Atina ile stratejik askeri işbirliğini derinleştiren Washington'u "Yunanistan'ı kukla gibi kullanmak", "kışkırtarak Türkiye'nin üzerine salmak", ve ayrıca "siyasi, askeri ve ekonomik olarak işgale uğratmak" ile suçladı. "Türkiye olarak biz bu filmi geçmişte seyrettik, çözdük, o defteri kapattık ve kendimize yeni bir yol çizdik. Şimdi Yunanistan'ın göz göre göre benzer bir felakete sürüklenmesinden bir komşu sıfatıyla samimiyetle üzüntü duyuyoruz" diyen Erdoğan, "Ne o askeri yığınaklar ne o siyasi ve ekonomik destekler Yunanistan'ı bizim seviyemize çıkarmaya yetmez. Ama bu yanlış adımlar Yunanistan'ı her anlamda batağa sürüklemeye kafi gelir" ifadelerini kullandı.

Kaynak:

Dünya