Türkiye'de her yıl 37 bin kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor: 'Sigaranın yüzde 90 sorumluluğu var'
Türk Tıbbı Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı, Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, "17 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Günü" nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Karadurmuş, akciğerin vücudun oksijen gereksinimi sağlayan solunum sistemi organı olduğunu belirterek, akciğerin de her organ gibi birçok hücreden oluştuğunu ve bu hücrelerin akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğaldığını söyledi.
Akciğer kanserinin yapısal olarak normal akciğer dokusundan oluşan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturulması ile gerçekleştiğini kaydeden Prof. Dr. Karadurmuş, oluşan kitlenin öncelikle bulunduğu ortamda büyüdüğünü, daha ileri aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla karaciğer, kemik, beyin gibi organlarda hasara yol açtığını söyledi.
"Her yıl 41 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuluyor"
Akciğer kanserinin dünyada hem erkeklerde hem de kadınlarda görülme sıklığı bakımından ilk 3 kanser türünden birisi olduğunu söyleyen Karadurmuş, erkekler için 1'inci sırada yer aldığını, kadınlarda ise meme ve tiroit bezi kanserinden sonra 3'üncü sıklıkta gözüktüğünü aktardı.
Prof. Dr. Karadurmuş, "Türkiye'de her yıl 41 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulmaktadır. 2020 yılı verilerine bakıldığında akciğer kanserinde tüm dünyada 2,2 milyon insan tanı almaktadır. 1 yıl içerisinde 1,8 milyon insan hayatını kaybetmektedir. Türkiye'de ise 37 bin hasta akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir" dedi.
"Sigaranın yüzde 90 sorumluluğu var"
Prof. Dr. Karadurmuş, akciğer kanserinin belirtileri ile ilgili şunları söyledi:
"Sigaranın içiciliği hatta pasif içicilik bile akciğer kanserinde yüzde 90 oranında sorumluğu olduğunu gösteriyor. Bırakılmış sigara içiciliği bile akciğerin toparlanması için 2 ile 5 yıllık bir döneme gereksinim yaratıyor. Mesleki faktörler, boya, gemi, sanayi işlerinde çalışmak, özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde yaygın olan kerpiç evlerde oturmak, asbest varlığı, hava kirliliğinin yoğun olduğu yerler, kirli içme suyu tüketimi gibi durumlar akciğer kanserinin nedenini oluşturan faktörlerdir. Ayrıca tüm kanserlerde olduğu gibi genetik kökenler de etkilidir. Kişi sigara içmiyor olsa bile yüzde 3 oranında ve özellikle birinci derece akrabalarında akciğer kanseri öyküsü varsa akciğer kanserine yakalama riskini hala taşıyabilir. Yüzde 3 oranında akciğer kanserinde genetik faktör bulunmaktadır."
"Risk altındakiler her yıl tarama yaptırmalı"
Akciğer kanserinde tedavi ajanlarının, akıllı ilaçların yıl yıl güçlendiğini ifade eden Prof. Dr. Karadurmuş, "En iyi tedavisi, akciğer kanseri olmamaktır. Yani tanıyı engellemek, gerekirse bu tanıyı yapabilecek sebeplerden uzaklaşarak iptal etmektir" dedi.
Sigara içilmemesini isteyen Karadurmuş, akciğer kanserine yol açabilecek işi yapanların da her yıl mutlaka tarama yaptırmaları gerektiğini, böylece erken tanı şansını yakalayabileceklerini söyledi.
Prof. Dr. Karadurmuş, "Akciğer kanseri her ne kadar toplum içerisinde korkutucu bir kanser türü olarak bilinse de hem hedefe yönelik tedaviler hem de immnüterapi dediğimiz tedavi metotları ile günümüzde başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Kemoterapi bu konuda çok önemli bir partner. Kemoterapiler, hastalarımızın korkularının aksine akciğer kanseri tedavisinde hastaların yaşam kalitesini kötüleştirmemektedir ve en önemlisi hem hedefleyici ilaçların hem de immnüterapilerin tedavi başarısını artırabilmek amaçlı beraber kullanma şansını da vermektedir. Genetik mutasyonların saptanması ve sonucunda hedefleyici akıllı ilaçların verilmesi ve immnüterapiler ile akciğer kanseri hastalarımız daha uzun sağ kalım süresi ve daha iyi yaşam kalitesine sahip olmaktadırlar. Bu yenilikçi tedaviler hastaların saç dökülmesine sebep olmamakta ve sosyal yaşantılarına devam etme şansını sağlamaktadırlar" diye konuştu.
"Klinik çalışmalar akciğer kanserini yenmeye yönelik"
Prof. Dr. Karadurmuş, akciğer kanserine yönelik Türkiye'de, Avrupa'da ve Amerika'da yoğun klinik çalışmaların devam ettiğini söyleyerek, "Bizleri ümitlendiren gelişmeler bu tedavi ajanlarının birbirleriyle de güç birliği yapabilmesidir. Klinik çalışmalar genellikle hem hedefleyici ajanlarda yani akıllı haplarda hem de immünoterapilerde yani akıllı serumlarda birliktelik hatta kemoterapinin de gücünü de yanına alarak, akciğer kanserindeki tedavi başarı ümitlerini arttırmıştır" ifadelerini kullandı. (DHA)
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.