Türkiye'nin en uzun soluklu eylemi: Cumartesi Anneleri

Türkiye'nin en uzun soluklu eylemi: Cumartesi Anneleri
Cumartesi Anneleri, eylem yasakları, gözaltılar ve açılan davalara rağmen "Sevdiklerimiz nerede?" sorusunu sormaktan hiç vazgeçmediler. Bu hafta 1000'inci kez Galatasaray Meydanı'ndalar.

dw.jpeg

Aynur Tekin

Maside Ocak'a göre, ağabeyi Hasan Ocak'ı katledenlerin bulunması talebiyle ilk kez 29 yıl önce geldiği Galatasaray Meydanı kayıp yakınlarının evi.

Cumartesi Anneleri, tam 29 yıldır, 90'lı yıllarda gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda buluşuyor. Onların adıyla özdeşleşen Galatasaray Meydanı'nda bugün 1000'inci kez bir araya geliyorlar.

Kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının oluşturduğu Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınları için yıllardır ısrarlı bir mücadele yürütüyor. Eylem yasakları, gözaltılar ve açılan davalara rağmen "Sevdiklerimiz nerede?" sorusunu sormaktan hiç vazgeçmediler. 1995 yılında başlattıkları mücadele, Türkiye'nin en uzun soluklu sivil itaatsizlik eylemine dönüştü. Her cumartesi günü saat 12.00'de Galatasaray Meydanı'na gelen Cumartesi Anneleri, her hafta zorla kaybedilenlerden birinin hikayesini anlatıyor ve akıbetini soruyor, meydana karanfiller bırakıyorlar.

Oturma eylemi için Galatasaray Meydanı'na ilk gelenlerden biri de şu anda 48 yaşında olan Maside Ocak. "Bu meydan bizim mezarsız bırakılan on yıllardır aradığımız sevdiklerimiz için kendi ellerimizle oluşturduğumuz mezar yeri. 29 yıldır değişen 17 hükümetin bize vermediği mezarları biz burada kayıplarımız için kendi ellerimizle oluşturmuş olduk" diyor.

Hasan Ocak balık almaya çıktı, bir daha dönmedi

Maside Ocak'ın ağabeyi Hasan Ocak, 21 Mart 1995'te balık almak için evden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Ailesi her yerde onu aradı, resmî kurumlara başvurdu, ancak herhangi bir yanıt alamadı. Aile, 58 gün sonra Hasan Ocak'ın cansız bedeni kimsesizler mezarlığında buldu. O dönemde henüz 19 yaşında olan Maside Ocak o günü, "O sarıldığım boynunda boğma telinin izleri vardı. Öptüğüm yanaklarında parçalanmış bir yüz vardı" sözleriyle anlatıyor.

2.jpg

Oğullarının cansız bedenini kimsesizler mezarlığında bulan Ocak Ailesi, çocukları zorla kaybedilen başka ailelerle İnsan Hakları Derneği’nde bir araya geldi. Her cumartesi Galatasaray Meydanı'na çıkmaya ve burada oturma eylemi yapmaya karar verdiler. İlk eylem, 27 Mayıs 1995'te yapıldı.

Maside Ocak: Mezara sahip olmak yetmiyor

Maside Ocak'ın annesi Emine Ocak, sağlığı elvermediği için artık bu meydana gelemiyor. Maside ve arkadaşları, Emine Ocak ve diğer annelerin sesi oluyor. Maside Ocak, bu süreçte kendisine "Siz kaybınızı buldunuz, mezarınız var. Neden hâlâ geliyorsunuz?" diye soranlara, "Biz faillerini bulamadık. Sadece bir mezara sahip olmak yetmiyor, yas tamamlanmıyor" yanıtını veriyor.

3.jpg

Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nda yaptığı oturma eylemleri, eski Başbakan Mesut Yılmaz döneminde 15 Ağustos 1998'den itibaren polis tarafından engellendi. Kayıp yakınları meydana giden sokaklarda gözaltına alındı, şiddete maruz kaldı. Bu durum sistematikleşince 13 Mart 1999'da eylemlere ara verildi. Kayıp yakınları on yıl sonra, 31 Ocak 2009'da aynı taleplerle Galatasaray Meydanı'na döndü.

Erdoğan süreci takip etme sözü vermişti

2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, gözaltında kaybedilenlerin yakınlarıyla görüştü. Onların arasında Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Ana da vardı. Erdoğan, Berfo Ana'ya ve kayıp yakınlarına süreci takip edeceğinin sözünü verdi. Bu dönemde, kayıplar için Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun altında bir komisyon kuruldu. Komisyonun, görgü tanıklarıyla konuşarak hazırladığı raporda Cemil Kırbayır'ın "gözaltında işkenceyle öldürüldüğü" belirtildi. Ancak bu faillerin yargılanması sonucunu doğurmadı.

Avukat Jiyan Kaya, açılan tüm davaların zaman aşımına uğradığını vurguluyor: "O dönemde komisyon bir rapor hazırladı. Bu raporda Cemil Kırbayır'ın işkenceye maruz kaldığı ortaya konuldu. 2014 yılında bir dava açıldı, ancak 2020 yılında zaman aşımı gerekçesiyle yargılamanın önü kesildi. Şunu biliyoruz ki gözaltında kaybedilmeye ilişkin tüm davalar zaman aşımına uğrayarak kapatıldı."

2018'den sonra yine yasaklamalar, engellemeler

Kayıplarının akıbetini öğrenemeyen, failleri bulamayan kayıp yakınları, 2018'den sonra yine yasak ve engellemelerle karşı karşıya kaldı. 25 Ağustos 2018 tarihli 700'üncü hafta buluşması, İstanbul Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından engellendi. Meydana çıkan kayıp yakınları ve hak savunucuları darp edilerek gözaltına alındı. Eyleme katılan 46 kişiye "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla açılan dava, hâlâ sürüyor.

4.jpg

Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise "Anneliğin, terör örgütü tarafından istismar edilmesine, anneliğin teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık… Galatasaray Meydanı'nın terör örgütlerinin sözde ortak meşguliyet alanı haline getirilmesine müsaade edemeyiz" sözleriyle yasak kararını savundu.

AYM'den hak ihlali kararı

700'üncü haftada polis şiddetine maruz kalan Maside Ocak, kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Açık soruşturmaya yer olmadığına karar verildi. Bunun üzerine Maside Ocak, dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı. Yüksek Mahkeme, 23 Şubat 2023 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

8 Nisan 2023'ten sonra yeniden Galatasaray Meydanı'na çıkmak isteyen Cumartesi Anneleri, AYM kararına rağmen yine polis engeliyle karşılaştı. 11 Kasım 2023'te ise meydanın bir bölümü tekrar kayıp yakınlarına açıldı. Ancak, polis bariyerinin önünde yapılan basın açıklamasına katılım 10 kişiyle sınırlandırıldı.

5.jpeg

AYM'nin kararlarının uygulanmadığını belirten Maside Ocak, sınırlanmanın bir an önce kaldırılmasını istiyor: "Suç unsuru yoktur kararlarına rağmen Galatasaray'ın etrafında bariyerler hâlâ duruyor. Bir ülkede devlet yurttaşının yasalara uygun hareket etmesini ister. Ama bizde tam tersi bir durum yaşanıyor. Biz bu ülkenin vatandaşları olarak yurttaşları olarak devletten yasalara uymasını istiyoruz."

Cumartesi Anneleri'nin 1000'inci hafta eylemi öncesinde ise AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'den bir açıklama geldi. "Annelerin acısının suistimal edilmesine müsaade etmemek gerek" diyen Zengin, 1000'inci hafta eyleminin daha geniş bir katılımla yapılacağını açıkladı.

"Zorla kaybetme insanlığa karşı suçlar kapsamına alınmalı"

Türk Ceza Kanunu'na göre zorla kaybetme, insanlığa karşı suçlar kapsamında bulunmuyor. İnsan hakları savunucuları zorla kaybetme suçunun bu kapsama alınmasını ve zaman aşımına uğramayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini savunuyor.

Zorla kaybetmeler ve faili meçhul cinayetlerle ilgili kayıt tutan sivil toplum örgütü Hafıza Merkezi'nin verilerine göre 90'lı yıllarda 300 fazla kişi zorla kaybedildi. 2009-2014 yılları arasında zorla kaybetmelere ve faili meçhul cinayetlere ilişkin davalar açıldı. Yargılanan güvenlik görevlileri, "Devletin verdiği emri uyguladım" savunmasını yaptı. Hafıza Merkezi JİTEM, Derik, Kızıltepe, Dargeçit, Lice gibi isimlerle bilinen 12 davayı takip etti. Bu davaların 10'u delil yetersizliği ve zamanaşımı nedeniyle düştü.

Maside Ocak, "Bu, bütün toplumu ilgilendiriyor. Çünkü cezasızlık, insanlığa karşı yeni suçların önünü açıyor" diye konuşuyor.

Cumartesi Anneleri, yüzlerin değiştiği, çocukların büyüdüğü, anne babaların hayatını kaybettiği yıllara rağmen, 1000 haftadır "Hakikati açığa çıkarın" talebiyle bir aradalar. Gözaltında kayıpların son bulması, sevdiklerinin akıbetlerinin açıklanması ve faillerinin tespit edilerek yargılaması talebiyle gelecek haftalarda da Galatasaray Meydanı'nda olacaklar.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?

Gündem