Türkiye'nin tek Ermeni Köyü Vakıflı'da tarihi binalar büyük hasar gördü

Türkiye'nin tek Ermeni Köyü Vakıflı'da tarihi binalar büyük hasar gördü
Türkiye'nin tek Ermeni köyü olan Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Vakıflı Mahallesi’ndeki birçok bina ve tarihi yapı depremde hasar gördü.

Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerden Samandağ’daki Ermeni köyü Vakıflı Mahallesi de etkilendi. Kahramanmaraş merkezli depremden küçük hasarlarla çıkan köydeki birçok bina son Hatay depreminde zarar gördü. Köyde can kaybı olmazken, köylüler çadırlarda kalıyor.

Türkiye'nin tek Ermeni Köyü Vakıflı'da tarihi binalar büyük hasar gördü

35 haneli ve 130 nüfuslu köyün muhtarı Berç Kartun, yaz aylarında köy nüfusunun 200- 250'ye çıktığını belirtti.

Kartun, şunları anlattı:

“Köyümüz, turistik bir köydü. Dedelerimizden kalma taş evlerimizi zamanında restore ettik. Bir kısmı pansiyon, bir kısmını da aile pansiyonları ve oturmak için hepsini onardık. İlk 6 Şubat’taki depremde biraz etkilenmişti, ufak tefek çatlaklar vardı ama bu son sallantıda yüzde 70’i pert oldu evlerin. Oturulmayacak hale geldi. Köylümüzü aşağı yukarı yarısından çoğunu İstanbul’a, çocuklu aileler ve rahatsız ihtiyarları İstanbul ve Mersin, o civarlara gönderdik. Biz de burada 40- 45 kişi kaldık. Onları da hepsini çadıra aldık. Şu an hepimiz çadırda kalıyoruz. Evler ne olacak, ne zaman evlere kavuşacağız? Onun beklentisi var. Önümüzdeki kışa kadar galiba bu çadırlarda kalacağız.”

"Şükrediyoruz ki can kaybı olmadı"

Son depremlerden sonra yapıların yüzde 70’inin hasar aldığını vurgulayan Kartun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesela bizim iki evimiz vardı. Bir dede evimiz vardı, restore ettiğimiz taş ev. Bir de beton evimiz vardı. İkisi de pert oldu. Kolonlar hepsi patladı. Eski taş ev düştü. Kalınacak hiçbir yer kalmadı. Bizim en büyük tesellimiz can kaybının olmayışı. Şükrediyoruz ki can kaybı olmadı. Yardımlar bize ikinci günden itibaren başladı. Sağ olsunlar, öncelikle patrikhaneden bir minibüs ihtiyaç geldi. Sonra artık devletimiz ve diğer hayır kuruluşları, yardımseverler, sağ olsun Türkiye’de hayırseverlerimiz çok. Kimin emeği geçtiyse, kim gönderdiyse herkese teşekkür ediyoruz. O yönden hiçbir sıkıntımız yok. Yiyeceğimiz, giyeceğimiz, battaniyelerimiz, ısıtıcılarımız, çadırlarımız hepsi zamanında yetişti. Şu anda en büyük sorunumuz banyo.”

"Hatay medeniyetler şehridir, bir an önce ayağa kaldırmak lazım"

Köydeki Ermeni Katolik Kilisesi’ni son durumu hakkında da bilgi veren Berç Kartun, kilisenin 1997’de restore edildiğini hatırlattı. Kilisenin yüzde 50 hasar gördüğünü söyleyen Katun, pansiyon olarak kullanılan taş binaların yıkıldığı bilgisini verdi.

Kartun, "İnşallah en kısa zamanda herkesin, tüm Türkiye’deki hayırseverler ve devletin ileri gelenleri bir an önce toparlayıp köyümüzü de ilçemizi de Hatay’ımızı da bir an önce turizme kavuşturup ve Antakya’mızı, Hatay’ımızı en kısa zamanda eski duruma sokmalarını bekliyoruz. Çünkü Hatay medeniyetler şehridir. Yani bir an önce ayağa kaldırmak lazım" diye konuştu.

"Kadın kooperatifinin ürünleri hasar gördü"

Vakıflıköy Müzesi görevlisi Elena Çapar ise elektrik olmadığı için müzede hasar olup olmadığını henüz bilmediklerini söyledi.

Ayrıca kadın kooperatifindeki ürünlerin hasar gördüğünü kaydeden Çapar, "Hatay kardeşliğin olduğu bir yer. İnşallah kardeşliğimiz bozulmaz. Hep birlikte Hatay eski Hatay olur demek istiyorum. Kardeşçe uzun yıllar daha yaşarız Hatay’da” diye konuştu.

"Komün hayatı var burada"

Bir diğer mahalleli Can Bedros Çapar ise aylar boyunca çadırlarda ve arabalarda yaşam sürmeye devam edeceklerini tahmin ettiğini dile getirdi. Hatay merkezli depreme çadırda yakalandıklarını anlatan Çapar, şunları söyledi:

“İkinci depremde evlerde değildik. Toplu hâlde arabalarda, çadırlarda kalıyorduk. Çadırlarımız var burada. Tüm köy halkı tek bir yerde kalıyor burada, oradaydık. Erken saatlerde olması, evlerde olmamamız, can kaybının olmamasını sağladı ama şehir gitti, yerle bir oldu. Hiçbirimizin keyfi yok. Hiçbirimizin tadı, tuzu yok. Hastalıkla da boğuşuyoruz aynı zamanda. Biraz daha komün hayatı var burada. İşte yardımlar tek bir yerde toplanıyor, yemekler yapılıyor, toplu hâlde geliyor ve sonra akşam belirli bir saatten sonra da herkes kendi çadırına çekiliyor.

“Merkezlerdeki tablo çok daha kötü”

"Merkezlerdeki tablo çok daha kötü" diyen Çapar, dağ köylerinin daha az etkilendiğini söyledi. Çapar, "Can kaybının yaşanmaması belki bu yüzden. Bundan sonra nasıl olacak? Önemli olan işte hepimizin aklındaki soru işareti. Yeniden inşa nasıl olacak, normalleşme nasıl olacak, psikolojimiz nasıl düzelecek? Bu durum nasıl tarif edilebilir, gerçekten bilmiyorum” dedi. (ANKA)

Gündem