Ünsal Ünlü: Demirören’in ‘Seni üzdük mü patron’ sözünden dolayı yayınımın adı ‘patronsuz’

Ünsal Ünlü: Demirören’in ‘Seni üzdük mü patron’ sözünden dolayı yayınımın adı ‘patronsuz’
Başlık Spot’un konuğu “patronsuz yayıncılık” sloganıyla başladığı dijital yayınlarla binlerce kişiye ulaşan gazeteci Ünsal Ünlü. Kemal Göktaş, gazeteci Ünlü’yle NTV, Habertürk günlerini, gazeteciliğin geldiği noktayı ve “patronsuz yayıncılığı” konuştu.

 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiyken mesleğe TRT’de adım atan NTV, Habertürk gibi çok izlenen haber kanallarında görev yapan gazeteci Ünsal Ünlü, 2015’ten beri kendi anlatamıyla 12 metrekarelik odasından “patronsuz” yayıncılık yapıyor. Youtube başta olmak üzere dijital platformlardan yaptığı yayınlarla günde 130 – 140 bin kişiye ulaşan Ünlü’yle, meseleğe ilk adım attığı günden, hareketli Ankara gazeteciliği günlerine ve patronsuz yayıncılığa kadar her konuda sohbet ettik:

“Çocukluğumdan giden bir yıl bana bir meslek verdi”

“Ankara Radyosu Çocuk Saati’nden yetiştim.  12 yaşına Türkiye çapında bir sınavla katılmıştım. İyi hocalardan dersler aldık bir yıl. Çocukluğumdan bir sene gitti ama bana bir meslek verdi. 1989’da TRT’nin Avrupa Yayın Birliği’nden ödül aldığı bir projesi vardı. Editöründen, sunucusuna kadar tüm çalışanların gençler olduğu bir haber bülteni. Ben oranın ilk editör spikeriydim. Gazeteciliğe orada başladım. Mülkiyedeydim o zaman. Üçüncü sınıftaydım.

TRT yöneticisinden öğüt: Mesleğine sahip çık

İlk yayında editör spiker olarak bana ekranı emanet ederken TRT haber dairesinin başkanı, “Yalan söylemeyeceksin, mesleğine sahip çıkacaksın” demişti.

“Her şeyi anlatıyorum ki bir medya hafızası oluşsun”

Türkiye’nin en büyük yolsuzluk dosyalarından Beyaz Enerji dosyası Anadolu Ajansı’nın haberiydi. Ben de 2009’da NTV’den atılana kadar bir kişi bile bana neden perde arkası haber yazıyorsun demiyordu. Çünkü, Anadolu Ajansı muhabiri de perde arkası yazıyordu. Bunlar yapılabiliyordu. Şimdi öyle hale getirildi ki, sanki tarihte bunlar hiç yoktu. Özellikle olayları tek tek anlatıyorum ki medya hafızası olsun.

“Haber yapanları durdurdular” 

12 Eylül’de faşist cunta geldiğinde bile haberlerin dolaşıma girmesi engellenmiyordu. Bugün haberin oluşturulması engelleniyor. Gazeteci olarak en çok tartışacağımız şey, olayın bu etik boyutu. Kimse artık haberi durdurmuyor çünkü haberi yapanı durdurdular.

“Cumhurbaşkanına soru soran yok”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Ocak’ta gazeteciler önüne çıktı. O kadar muhabirden biri iki bakanın atışmasını sormadı, soramadı. Bunun adı gazetecilik değil. Dünyanın her yerinde haber bu. Sıkıntı şu, bunu yapacak insan bırakmadılar.

“Bir zamanlar gazete merkezlerinde hep NTV açık olurdu”

Ben 1999 sonunda 2000 başında NTV’ye başladım. Hayata Dönüş operasyonlarının sonrasında Hizbullah operasyonlarının olduğu zamanlardı. NTV’de haberin göbeğinde çok iyi çalışan bir ekiptik. 

“Bakanın basın danışmanı teğmeni dövdü, NTV’de son dakika oldu” 

NTV’de şöyle bir haber yapmıştım. Her zaman anlatırım. Erdoğan Bayraktar bakandı. Niğde’de toplu konut açılışına gittik. Geç kalmıştık. Yayın aracını park ettik. Namık Okutan kamerayı kurdu, hazırlık yaparken bir kargaşa oldu. Bayraktar’ın basın müşaviri  bir üstteğmeni tekmeyle dövdü. O zaman NTV7de yayın yönetmeni Mirgün Cabas’tı. Aradım, “Bas görüntüyü son dakika geçelim” dedi.. Son dakikayla yıktık ortalığı. NTV bu görüntüyü yayınladı. 

“İşin patladığı yer Cumhuriyet mitingleri”

Ankara Tandoğan’daki ilk mitingi ben anlattım. Oraları ben sokak sokak bilirim. İnsanlar toplanmaya başladı. Ben yayında toplanan kişi sayısı vermeye başladım. Bana kulaklıktan uyarı geldi. Sayı kullanma dediler. Ben sayı vermeye devam ettim. 350 bini geçti gibi… İkinci uyarı geldi. ‘500 bini geçti’ dediğimde beni yayından aldılar. Bir daha bağlanamadım. Resmen iktidar baskısı tepeye oturmuştu.

Habertürk günleri ve 2010 referandumu

NTV’den atıldıktan yarım saat sonnra Habertürk günleri başladı. Aradılar Ankara temsilcisi oldum. Habertürk’te ipimi çeken 2010 referandumuydu. Arayıp diyorlar ki ‘Ekrana çıkmamız lazım.’ Çünkü reisten talimat gelmiş, referandumun ne kadar önemli olduğunu anlatın. Ben diyorum ki ‘böyle olmaz.’ Ben soru soracağım. ‘Yok öyle olmaz’… Şikayet dilekçeleri patrona kadar gitti.

“İzleyicimiz daha gerçek”

İş takipçiliği yapacaksan gazetecilik yapmayacaksın. Gazetecilik kisvesi altında ne fırıldaklar çevirenler var. Demirören’in ‘Seni üzdük mü patron’ sözünden dolayı yayınımın adı ‘patronsuz’. 12 metrekare odada 1 parmak büyüklüğünde bir kameraya bakarak insanlarla konuşuyorum. İlk yayını 37 kişi izledi, şimdi günde 130 – 140 bin kişiye ulaşıyorum. İzleyicimiz sanal görünmesine rağmen daha gerçek.”

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN 





Söyleşi