Yargıtay'dan “Kurtuluşa kadar savaş" sloganına "1 Mayıs" beraati
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, normal koşullarda örgüt propagandası olarak değerlendirileceğini belirttiği sloganların 1 Mayıs’taki ortam dikkate alındığında “düşünce açıklaması” olarak kabul edilmesi gerektiğine karar verdi. Genel Kurul bu kararı, “Mahir, Hüseyin, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş” sloganı atan sanığın yargılandığı davada verdi.
Artvin’de okuyan üniversite öğrencisinin uzun hukuk mücadelesinin ardından 8,5 yıl sonra kesinleşen beraat kararının öyküsü şöyle gelişti:
Sivil toplum örgütleri, 2012 yılı 1 Mayıs kutlamaları için valilikten izin aldı. Yaklaşık 350 kişinin katıldığı gösteriler sırasında birbirinden farklı sloganlar atıldı, pankartlar taşındı. Açılan pankartlar ve atılan sloganlarda parasız eğitime de vurgu yapılıyor, hükümet de eleştiriliyordu. “Artvin yeşildir, yeşildir yeşil kalacak” sloganları da atılıyor, “Zam, zulüm işkence işte AKP” pankartları da taşınıyordu. Grupta “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atanlar da vardı, “AKP halka hesap verecek” diyenler de.
Olaysız sona eren gösterilerden sonra savcılık daha çok, “Mahir, Hüseyin, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş” sloganına takılmıştı. Savcılık, bu ve benzeri diğer sloganlarla “şiddet çağrısında bulunulduğu ve böylelikle terör örgütü propagandası yapıldığı” iddiasıyla dava açtı.
Dava o dönemin özel yetkili mahkemesi olan Erzurum 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, o dönemde üniversite öğrencisi olan sanık hakkında beraat kararı verdi. Davayı açan savcılık kararı temyiz etti.
BERAATE ONAMA: “O ZAMAN DOĞMAMIŞTI BİLE”
Temyiz incelemesini, Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi yaptı. Daire Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını bundan 4 yıl önce onadı. Onama kararında sanığın attığı sloganların basmakalıp ifadeler olduğu vurgulandı.
Daire onama gerekçesinde yargılanan öğrencinin; Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir ve Ulaş Bardakçı’nın öldürüldüğü Kızıldere olayları sırasında daha doğmamış olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi:
“Çeşitli sendikalar ve legal sivil toplum kuruluşlarının yasal izin alarak organize ettiği cebir veya şiddete başvurmaksızın sonlanan 1 Mayıs gösterisinde 'Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş' şeklinde atılan sloganın şiddeti çağrıştırsa bile toplumda bilinen ve kalıplaşmış sözlerden olduğu, izinli ve olaysız gösteride atıldığı, ulusal güvenlik ve kamu düzeni üzerindeki potansiyel etkisinin sınırlı olduğu ve ciddi bir tehlike yaratmadığı gibi, diğer sloganlarla birlikte değerlendirildiğinde genelinde hükümet icraatlarını eleştiri mahiyetinde ifadeler içerdiği, vahamet arz eden eylemlerin sanığın doğum tarihinden önce gerçekleştiği gözetildiğinde silahlı terör örgütü olduğu kabul edilen THKP/C ile toplantıyı organize eden legal dernekler arasında örgütsel bağlantıyı gösterir hiyerarşik ilişkiyi sanığın tespit etme olanağının bulunmamasına göre unsurları itibarıyla olaşmayan atılı suçtan beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.”
BAŞSAVCILIK: FELSEFELERİ DEVAM EDİYOR
Yargıtay Başsavcılığı, 16’ıncı Ceza Dairesi’nin “beraati onama” kararının kaldırılması için dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na taşıdı. Yargıtay Başsavcılığı, Artvin’de düzenlenen 1 Mayıs gösterisinde atılan sloganlarda geçen Mahir, Hüseyin ve Ulaş’ın Türkiye Halk Kurtuluş Partisi / Cephesi üyesi olduklarını, bu örgütün zaman içinde fraksiyonlara bölündüğünü, bunlardan birinin de DHPK-C gibi terör örgütü olduğunu belirtti.
Başsavcılık, sloganda isimleri geçenlerin felsefelerinin halen “öğrenci kolektifleri” gibi gruplarda devam ettiğini savunarak sanık hakkındaki beraat kararının kaldırılarak yerel mahkemede yeniden yargılanıp terör örgütü propagandası yapmak suçundan mahkum edilmesini talep etti.
GENEL KURUL: O ORTAMDA DÜŞÜNCE AÇIKLAMASIDIR
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın itirazını uzun süre sonra gündemine alıp karara bağladı. Genel Kurul, Başsavcılığın “16’ncı Ceza Dairesi’nin beraati onama kararı kaldırılsın” başvurusunu oyçokluğuyla reddetti. Kurul, sanığın beraatini kesinleştirmiş oldu.
Genel Kurul’un gerekçeli kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin belirlediği ifade özgürlüğü sınırları hatırlatıldı.
İfade özgürlüğünün ancak şiddet çağrısında bulunulması halinde orantılı bir yaptırımla sınırlandırılabileceğine işaret eden Genel Kurul, "ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu güvenliği ve kamu düzeni tehlikeye düşmüyorsa” bu özgürlüğün sınırlandırılamayacağına işaret etti.
Genel Kurul, sanığın attığı ve yargılamanın başından beri tartışma konusu olan “Mahir, Hüseyin Ulaş kurtuluşa karşı savaş” gibi sloganların normal koşullarda terör örgütü propagandası olarak değerlendirilebileceğini ama 1 Mayıs gösterisi sırasında atılmasının ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gerektiğini gerekçesinde şöyle aktardı:
“Artvin Valiliğince verilen olur üzerine yapılan toplantı ve yürüyüşte ‘Öğrenci Kollektifleri’ isimli pankartı taşıdığı, ‘Mahir, Hüseyin, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş’ ve ‘İsyan, devrim, özgürlük’ şeklinde slogan attığı anlaşılan sanığın eylemi her ne kadar Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ‘terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde slogan atılması’ şeklinde kabul edilse de toplantı ve yürüyüşün olaysız şekilde sona erdiği, ifadenin gerek içeriği gerekse açıklandığı ortam da gözetildiğinde, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilerek sanığa atılı silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunun oluşmadığı kabul edilmelidir.”
Sanık hakkındaki beraat kararı böylelikle 8,5 yıl sonra kesinleşmiş oldu.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.