Yargıtay: Sahte içki üreten ve satan, "olası kastla öldürme” suçundan 25 yıl hapis istemiyle yargılanacak
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, son üç günde 24 kişinin hayatını kaybettiği sahte içkiden ölümlerle ilgili verdiği emsal bir kararı ortaya çıktı. 2014 yılında Kırklareli’nde ürettiği el yapımı sahte içkiyi satarak bir kişinin ölümüne neden olan market sahibine verilen 16 yıl 8 aylık hapis cezasını onayan Yargıtay, sanığın suçunun "olası kastla insan öldürme" olduğunu kaydetti. Yargıtay, sanığın sahte rakının insan sağlığı için tehlikeli olup ölümlere yol açabileceğini öngörebilecek bilgiye ve tecrübeye sahip olduğunu ifade etti.
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre kaçak alkol üreten ve satanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Eğer bu suç, örgütlü bir şekilde işlenmişse verilecek ceza iki katına kadar çıkarılabiliyor. Örgütlü kaçakçılık yapanlar 12 yıla kadar hapisle yargılanıyor. Bu cezalara karşın son yıllarda sahte içki vakalarında yaşanan artışların önüne geçilemiyor. Geçen yıl da yaklaşık 100 kişi metil alkol zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Ve Yargıtay'ın 9 Eylül 2021 tarihli bu kararı, bundan sonra kaçak içki üreten ve satanların olası kastla öldürme suçundan 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacağı anlamına geliyor.
Kırklareli'nde el yapımı sahte içkiden zehirlenen bir kişi, Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. İki gün görme kaybı yaşadığını belirten hastanın bu süreçte karın ağrısı yaşamış ve nefes almakta zorlanmıştı. Yoğun bakıma alınan ve böbrek yetmezliği meydana gelen hasta, hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine sahte içki sattığı belirlenen marketin bodrum katındaki depoya polisler baskın yaparak bir miktar el yapımı şarap ve rakı ele geçirmişti. Savcılık, sahte içkiyi yaparak sattığı tespit edilen market sahibi hakkında olası kastla ölüme neden olma suçundan 25 yıla kadar hapis istemiyle dava açmıştı. Sanık savunmasında suçlamaları reddederek kimseye sahte içki satmadığını öne sürmüştü.
BAŞSAVCILIK İTİRAZ ETTİ
Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi, 2016 yılında sanığı olası kastla adam öldürme suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi de bu cezayı onadı. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kanun yararına bozma talebiyle bu karara itiraz etti. Sanığın daha az ceza öngören bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasını isteyen Başsavcılık, maktulün ölümüne neden olan içkiyi sanığın sattığı konusunda tereddüt bulunmadığını belirtti. Buna karşılık sanığın zehirli içkiyi yaptığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtların tespit edilemediğini öne süren Başsavcılık, söz konusu içkinin sanığa kimliği tespit edilmeyen üçüncü bir kişi tarafından getirildiğinin ve sanığın bu içkinin yapımında metil alkol kullanıldığını bilmediğini öne sürdü.
YARGITAY SON KARARI VERDİ
İtirazı Yargıtay’ın en üst karar organı olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüştü. Kurul itirazı reddetti ve sanığın cezasını onadı. Yargıtay, dava konusu uyuşmazlığın; sanığın eylemlerinin olası kasıtla öldürme suçunu mu yoksa bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin olduğunu kaydetti. Kararda, bakkal dükkânının bodrum katında sahte içki üretimi yaptığı anlaşılan sanığın, pet şişe içerisinde verdiği rakının sahte ve kaçak olduğunu bildiği belirtilerek şu değerlendirme yapıldı:
"Sanığın sahte rakının insan sağlığı için tehlikeli olup ölümlere yol açabileceğini öngörebilecek bilgiye ve tecrübeye sahip olduğu, sanığın bu şekilde rakı sattığı kişi ya da kişilerin sağlıklarının bozulabileceğini veya ölebileceğini öngörmesine rağmen sonucu kabullenerek eylemini gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında, eyleminin olası kasıtla öldürme suçunu oluşturduğu ve sanığın kabullendiği muhtemel neticeye göre cezalandırılması gerektiği kabul edilmelidir."
Olası kastın, kişinin sonucu öngörmesine karşın eylemi gerçekleştirmesi olduğunu belirten Yargıtay, bu konuda kırmızı ışıkta geçen sürücü ve düğünde alkollüyken havaya ateş açan kişiyi örnek gösterdi.
DW Türkçe’ye konuşan Türkiye Tekel Bayileri Platformu Başkanı Özgür Aybaş, ölümlerin nedeninin alkollü ürünlerden alınan yüksek vergiler olduğunu savunuyor. Aybaş, "Bu kaçağın ve ölümlerin önüne geçmek için alkol fiyatlarının makul fiyatlara getirilmesi gerekiyor. Bunu vatandaşa yüksek satmak, gerçekten de doğru bir politika değildir. Ölümlerin sebebi yüksek vergiler ve zamlardır" dedi. Saat 22:00’den sonra alkol satış yasağının da insanları internet üzerinden kaçak alkole yönlendirdiğini belirten Özgür Aybaş, bayiler olarak kendilerinin dahi artık kaçak içkileri ayırt edemediklerini kaydetti.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Halk Sağlığı Kolu Başkanı Uzman Doktor Nasır Nesanır, metil alkol zehirlenmelerinin toplumsal bir sorun olduğunu kaydetti. Türkiye’nin Avrupa’da alkollü içkinin en pahalı olduğu ülkeler sıralamasında üçüncü sırada olduğuna işaret eden Nesanır, ekonomik kriz, işsizlik, Covid 19 salgını, alkol fiyatlarından alınan yüksek vergiler, etil alkolün evde üretimi ve marketlerde satışının yasaklanması gibi etkinlerin sahte içkiye yönlendirdiğini kaydetti. Nasır Nesanır, şunları kaydetti:
"İşsizlik, geçim güçlüğü yaşanması, ekonomik kriz dönemlerinde alkol tüketimi artıyor. Şimdi biz bir ekonomik krizin içerisindeyiz. Bu dolayısıyla alkol tüketimini arttıran bir süreç. Bu durumda insanlar normal alkoldeki vergi oranları çok yüksek olunca merdiven altı alkol temin etme yollarına giriyorlar."
Metin alkolün alındığı ilk bir saatte kanda zirve noktasına ulaştığını ve hafif sarhoşluk dışında bir belirtisi olmadığını dile getiren Nesanır, ancak bundan sonraki sürecin kritik olduğunu vurguladı, şu uyarılarda bulundu:
"İşin asıl tehdidi metil alkolün vücutta yakılmasıyla vücutta açığa çıkan formik asittir. Bu yüzden zehirlenme belirtileri 12 ile 24 saat sonra ortaya çıkmaya başlar. Bundan sonra bulantı, kusma, karın ağrısı, görme bozuklukları, tansiyon düşüklüğü, böbrek yetmezliği, bilincin tamamen kaybedilmesi, koma gibi ölümle sonuçlanan tablolarla karşılaşılabiliyor. O yüzden yurttaşlarımızın kesinlikle alkol tüketmemesi, en ufak belirtide derhal sağlık kuruluşuna gitmesi gerekiyor. Bu konuda hiç zaman kaybetmemeli, hızlı hareket edilmelidir."
Nasır Nesanır, zaman kaybedilmesi halinde ölüm, körlük, böbrek yetmezliği, beyinde hasar gibi kalıcı sorunlara yol açtığını kaydetti.
Alican Uludağ
© Deutsche Welle Türkçe
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.