Yazı Dizisi: Orta Doğu'nun Casusları 5/ Beyrut sosyetesinin güzel yüzü: Shulemit hanım

Yazı Dizisi: Orta Doğu'nun Casusları 5/ Beyrut sosyetesinin güzel yüzü: Shulemit hanım
Hediye Levent, tarih yazan ve tarihe geçen casusları ve hikayelerini anlatıyor.

Orta Doğu, İsrail’in resmi olarak kurulduğu 1948 yılına kadar elbette Osmanlı’dan Nazilere, Sovyetlerden Amerikalılara çok sayıda istihbaratçının mesken tuttuğu bir coğrafya oldu.

İsrail resmi olarak kurulmadan çok önce Yahudilerin, bölgenin kaderini etkileyen istihbarat faaliyetleri başlamıştı.

Peki, İsrail kurulmadan önce Yahudi casuslar nereye bağlıydı? Nasıl organize olurdu? Para alır mıydı? Görevleri neydi?

Hepsinin cevabı hala açık olan Yahudi Ajansı’nda saklı. Ajans 1929’da kuruldu ancak başka kuruluşların devamıydı diyebiliriz. MOSSAD’da Yahudi Ajansı’nın devamı.

Yahudi Ajansı’nın gönüllülerden oluşan bir casus ordusu vardı. Orta Doğu’da İran’dan bugün ki körfez ülkelerine kadar bütün coğrafyada yaşayan Yahudi nüfus Yahudi Ajansı için bitmeyen insan kaynağı ve istihbarat demekti.

Ajans kurulduğu dönemde İngilizler Filistin’e Yahudi göçünü sınırlandırmaya çalışıyordu. Ancak Avrupa’da faşizm rüzgarı bütün kıtayı sarmaya başlamıştı. Ajansın gönüllüler ağının öncelikli görevi Avrupa’dan ya da bölge ülkelerinden Yahudileri Filistin’e kaçırmaktı ancak istihbarat toplamak da önemli görevler arasındaydı.

Ne kadar doğru bilinmez ancak Yahudi Ajansı’nın insanların bahçesindeki ağaç sayısından aile içi husumetlere kadar korkutucu derecede detaylı kayıtlar tuttuğu söylenir.

Arjantin’den Beyrut’a gelen gelin

Ajansın gönüllülerinden biri de Şulemit Cohen adlı bir Yahudi kadındı. Babası Filistin-Mısır vatandaşı olan Meir Azra Cohen’di ve iş kurmak için o dönemde Orta Doğu’dan birçok insanın yaptığı gibi Arjantin’e gitti. 30’lu yaşlarına geldiğinde evlenmeye karar verdi. Kudüs’e gidip hahamlardan birinin kızı ile evlendi. Tam 12 çocuğu oldu. Dördüncü çocuğu Arjantin’de dünyaya gelen Şulemit hanımdı.

1930’lu yıllarda aile için maddi sıkıntılar başlamıştı. Aile 16 yaşında olan Şulemit’i Lübnan Yahudilerinden zengin bir adamla, Joseph Kışık ile evlendirdi.

Shulemit hanım mavi gözlüydü, anlatılanlara göre çok güzeldi. Beyrut sosyetesinin gözde simalarındandı. Etrafı üst düzey devlet yetkilileri, askerler, iş dünyası ile çevriliydi.

Lübnan ise, Filistin’e sınırdı ve özellikle Avrupa’dan gelen Yahudilerin güzergahlarından biriydi.

İsrail henüz resmi olarak kurulmamıştı ancak bir devlet inşa süreci başlamıştı

Kod adı: İnci

Şulemit Hanım, Yahudi Ajansına mektup yazdı ve onlar için çalışmak istediğini söyledi. Mektubu kısaydı; Ben Şulemit Cohen. Beyrut’tayım. Size yardım etmek istiyorum

Ajans haftalar sonra Şulemit hanıma cevap verdi. Talebinin kabul edildiğini yazmışlardı. İlk görevi ajansın belirlediği bir adamın saklanmasını sağlamaktı. Böylece Beyrut sosyetesinin güzel Şulemit Hanım’ı Yahudi Ajansı’nın İnci kod adlı casusu oldu.

Şulemit Hanım sadece Yahudileri Filistin’e kaçırmıyor aynı zamanda Filistinli direniş gruplarının durumu, savaşçı sayısı, aldıkları eğitimler gibi bilgileri de iletiyordu.

Bir süre sonra ajans Fransa Yahudisi bir çift ile bazı cihazlar gönderdi. Fransa Yahudisi çift Şulemit hanıma görünmez mürekkep vermiş ve mesaj transferini nasıl yapacağını da öğretmişti. Ancak ilk başlarda mesajlaşma güvercinler ile yapılıyordu. Zamanla radyo programları ile şifre gönderme gibi klasik yöntemler de kullandı. Bu konuda zamanla uzmanlaşan Şulemit Cohen Yahudileri Filistin’e kaçak yollarla geçiren şebekeler de oluşturdu.

İngilizler Yahudi göçünü sınırlandırma konusunda çok katıydılar.

Lübnanlılar sınır güvenliğini arttırmaya başladı

Cohen karayolu tehlikeli hale gelince deniz yolunu kullandı. Beyrut’tan gemilerle insan taşınıyordu artık.

Şulemit hanımın bürokraside tanıdıkları vardı ve sürekli rüşvet dağıtıyordu. Kimileri bir fuhuş şebekesi de oluşturduğunu söylüyor ancak bununla ilgili kanıt yok. Üst düzey kesimin buluştuğu bir salon açtı. Burada genç kadınların çalıştığı kesin.

Çalınan pullar

Şulemit Hanım faaliyetlerine devam ederken Lübnan’da bir general cumhurbaşkanı seçildi ve istihbarat birimi kuruldu. Ancak hem bütçe hem de nitelikli personel sıkıntıları vardı. Durum ciddiydi, İsrail Lübnan tarafının bütün hareketlerini, ne yapacağını biliyordu. Daha detaylı çalışmaya başladılar. Kimlerle ya da nasıl bir yapıyla karşı karşıya olduklarını anlamaya çalışıyorlardı.

Bu arada Maliye bakanlığında maddi değeri yüksek çok miktarda pul çalınmıştı. Lübnan istihbaratı Muhammed Awad adlı üst düzey bir bürokrattan şüpheleniyordu. Awad’ın telefonlarını dinlemeye başladılar. Bir kadınla, kesinlikle sıradan olmayan bir kadınla sık sık konuştuğu tespit edildi. Lübnan istihbaratı Şulamit Cohen’in üst katını ve karşısındaki daireleri kiraladı ve onu da dinlemeye başladı.

Bu arada Cohen işleri büyütmüş bir salon, gazino, kafe ve barlar da açmıştı. Buraların müşteri profili oldukça yüksekti.

Cohen takibe alınınca sık sık iletişim kurduğu insanlar da takip edilmeye, dinlenmeye başlandı. Evi dinlenen Şulemit Hanım’ın telefon üzerinden Mors alfabesi kullanarak mesajlar gönderdiği tespit edildi. Analiz edilen bu mesajlarda Lübnan ordusunun durumu, silahları, üst düzey subayların isimleri gibi önemli bilgiler vardı. Lübnan istihbaratı artık büyük ve tehlikeli bir İsrail istihbarat şebekesi ile karşı karşıya olduğunu anlamıştı.

1961’de Şulemit Cohen’e yönelik operasyon başladı.

Yıllardır yakalanmadan ajan olarak çalışmanın rahatlığı ile işine devam eden Şulemit Hanımın hayatına genç bir adam girdi. Simon adındaki bu genç adam mavi gözlüydü yakışıklıydı, Şulemit hanımın çocuklarına ders veriyordu, evine sürekli girip çıkıyordu. Şulemit hanım kısa sürede bu genç adama aşık oldu. Simon da İsrail istihbaratına çalışmak ve Yahudi devletine hizmet etmek istediğini söylüyordu.

Şulemit hanım Simon ile İsrail istihbaratı arasında bağlantı kurdu ve onları Roma’da buluşturdu. Simon ile Şulemit hanımın birlikte gittiği ülkeler arasında Türkiye de var.

Bir akşam yine evinde parti vermek üzere hazırlık yapan Şulemit Cohen’in evi Lübnan istihbaratı tarafından sarılmıştı. Hiçbir şeyden haberi olmayan kod adı İnci çalan kapıya baktı. Kapıyı açar açmaz gördüğü tek şey yüzüne doğrultulmuş bir silah ve silahı tutan Simon oldu. Aslında Şulemit hanımın Simon olarak bildiği ve aşık olduğu adam Milat El Karah’tı ve Lübnan istihbaratının subaylarından biriydi. Şulemit hanım kendisine kurulan tuzağa düşmüş ve yakalanmıştı.

Şulemit Cohen Lübnan topraklarında yakalanan ilk İsrail ajanıydı. Yakalanmadan 14 yıl boyunca çalışmıştı. İnsanlar özellikle de Lübnan üst düzey tabakası şok olmuştu. İlk sorgusunda “evet ben İsrail’e çalışıyorum” dedi. İşkence gördü, yargılandı, ölüm cezasına çarptırıldı ancak bütün dünyadan Lübnan’a baskı vardı ve 7 küçük çocuğu olduğu için hüküm 20 yıl hapis cezasına dönüştürüldü. Sadece 6 yıl Lübnan hapishanelerinde kaldı.

1967’deki Arap-İsrail savaşında Suriyeli, Lübnanlı ve Mısırlı esirlere karşı İsrail tarafının aldığı isimler arasında o da vardı.

Ailesi ve çocukları ile birlikte İsrail’e gitti ve 2017 yılında 100 yaşındayken öldü.

Şulemit Cohen’in istihbarat faaliyetlerine bilerek ya da bilmeyerek katılan, ondan yıllarca rüşvet alıp karşılığında bilgi veren, önemli bilgileri gazino ortamında rahatça anlatan Lübnanlılara ise hiçbir şey olmadı.

Belki de Lübnanlılar çok sayıda üst düzey isim söz konusu olduğu için o dosyayı hiç açmamayı tercih ettiler.

Suriye’de başbakan olacakken asılan Mossad ajanı Eli bey

Kimileri “önce devlet kurulur sonra istihbarat teşkilatı ancak İsrail’de tersi oldu” diyor. Peki bir istihbarat örgütü ne kadar ileri gidebilir? Elbette dünya kurulalı beri casusluk şebekeleri var. İstihbarat savaşları da hep olageldi. Örgütler dost ya da düşman topraklarda parayla ya da şantajla veya anlaşarak çok önemli insanları devşirebilir. Bilgi kaynakları edinebilir ancak bir ajanın sahte bir hayat hikayesi ile bir başka ülkede neredeyse başbakanlık koltuğuna oturması istihbarat örgütleri için bile sıra dışı olsa gerek.

İlk hezimet

Eli Cohen’in adını duymuşsunuzdur. Son dönemde çok sayıda filme, diziye, kitaba konu oldu.

Cohen, 1924’te Mısır’ın İskenderiye kentinde doğdu ancak ailesi Halep Yahudilerindendi. Ailesi İsrail resmi olarak kurulmadan kısa süre önce oraya göç etti ancak Eli Cohen Mısır’da kaldı. Bir taraftan üniversite öğrenimine devam etti diğer tarafından Siyonist gençlik örgütlerinde aktif rol aldı. Cohen’in İsrail istihbaratı ile ilk teması Mısır’da başladı.

Bu arada Mısır’da ve bölgede Cemal Abdul Nasır rüzgarı esiyordu. Arap milliyetçiliği söylemleri ile çıkış yapan Abdul Nasır, Mısır’daki İngiliz varlığını sona erdirmek istiyordu. Siyasi, sembolik ve ekonomik açılardan büyük önemi olan Süveyş Kanalı ilk hedefiydi. Cemal Abdul Nasır İngilizlerin idaresindeki kanalı millileştirmek için planlar yapıyordu.

Bu arada İsrail ile Mısır ve Arap dünyası arasında ilk çatışmalar ve krizler de ortaya çıkalı çok olmuştu. İngilizlerin İsrail’e destek vermesi Nasır’ı daha çok öfkelendiriyordu. İsrail Nasır’ın öfkesini ve Mısır-İngiltere gerilimini fırsata çevirmek istedi. Bir operasyon hazırlamaya başladı; Süveyş kanalı çevresinde ve Mısır’da İngilizlerin ve Amerikalıların olduğu yerlere yönelik bombalı saldırılar yapılacaktı. Saldırılar Mısır tarafı yapmış gibi gösterilecek ve böylece Abdul Nasır ile İngiltere ve ABD arasındaki gerilimin belki de bir savaşa dönüşmesi sağlanacaktı.

Operasyonu yapan küçük ekip içinde Eli Cohen de vardı ancak operasyon girişimi başarısız oldu ve Eli Cohen dahil birkaç Yahudi tutuklandı. Cohen 1956 yılında İsrail’e sınır dışı edildi. Aslında Cohen’in hikayesi Mısır’dan sınır dışı edildikten sonra belirsizleşiyor. İsrail güvenlik kurumlarının Eli Cohen’e dair değerlendirmeleri pek olumlu değildi. Bu değerlendirmelerden birinde, “Çok zeki, çok iyi bir hafızası var ancak fazla heyecanlı, gereksiz risk alan ve risk yönetemeyen biri” olarak tanımlanıyordu.

Yeni isim, yeni kimlik, yeni hedef

1961’de İsrail Cohen’i Suriye’ye göndermek için hazırlıklara başladı. Cohen’e yeni bir kimlik ve hayat hikayesi yaratıldı. Buna göre Cohen, Beyrutlu bir Müslüman ailenin Kemal Emin Sabit adlı çocuğuydu. Aile Arjantin’e göç etmişti ve tekstil ile uğraşıyordu. Birkaç ay sonra Cohen Arjantin’e gitti. Burada Suriyelilerin ve Lübnanlıların yoğun olduğu çevrelerde boy göstermeye başladı. O artık Eli Cohen değil Arap milliyetçisi, gece hayatına düşkün, eli açık zengin iş adamı Kemal Emin Sabit’ti.

Cohen’in hikayesine dair belirsizliklerden biri de daha sonra 3 yıl Suriye devlet başkanlığı yapacak olan Emin El Hafız ile Arjantin’de tanışıp tanışmadığına dair.

Bazı kaynaklara göre, Emin El Hafız o dönemde Suriye’nin Arjantin elçiliğinde askeri ateşeydi ve Cohen’e Şam kapılarını açan kişi. Ancak El Hafız bunu yalanlayarak kendisinin o dönemde Moskova’da görevli olduğunu savundu

Eli Cohen’in Suriye’ye girişi de hâlâ muamma. Kimileri Arjantin’deki “Sevilen ve milliyetçi hisleri olan iş adamı profili sayesinde iş bağlantıları kurduğunu” söylüyor. Kimileri de CIA ajanı bir Suriyelinin Cohen’i Suriye’ye getirdiğini öne sürüyor. Muhtemelen Cohen’in hikayesinde iki versiyonun da yeri var çünkü Cohen Şam’a zorluk çekmeden ve cebinde sağlam referans mektupları ile gitti.

İstihbaratın karşısındaki ajan

Şam’a gidenler Ebu Rummani mahallesini bilir. Yabancı elçiliklerin ve misyonların sıralandığı lüks mahallelerden biridir. Cohen Ebu Rummani’de bugün hala aynı yerde olan Suriye Hava İstihbarat binasının karşısında bir daire kiraladı.

Cohen’in Şam’daki ilk görevi sahte kimliklerle Suriye’de yaşayan eski Nazi subaylarını bulmaktı.

Söylentilere göre, Cohen bunlardan birini buldu ve görüştü. Görüşmenin ertesi günü Nazi subayının Şam’da deşifre edildiği İsrail radyosunda duyuruldu.

Suriye üst tabakasına neredeyse ‘Paraşütle inen ve el üstünde tutulan’ Eli Cohen’den ilk günden itibaren hazzetmeyenler de var. Mesela, istihbarat Albayı Ahmet Suveydani…

Bu arada Suveydani, daha sonra BAAS karşıtı darbe girişimine katılıp 25 yıl hapse mahkum edildi.

Okaliptus muamması

Cohen ikinci ve esas görevi ise su kaynaklarına dair bilgi edinmekti. İsrail yeni kuruluyordu ve suya ihtiyacı vardı. Suriye, İsrail’in ulaşamaması için Ürdün Nehri’nin ve Golan Tepeleri’ndeki su kaynaklarının yönünü değiştirmişti.

Cohen, Suriye’nin Golan Tepeleri’ndeki askeri yığınakları ve savunma stratejileri gibi bilgileri de toplamaya başladı.

Yine Cohen’in hikayesi ile bütünleşmiş ancak gerçekliği şüpheli detaylardan biri Golan’a dair. Anlatılara göre Cohen, sadece üst düzey askerlere açık olan Golan Tepeleri’nde kişisel ilişkileri sayesinde rahatlıkla dolaşıyordu. Suriye tahkimatlarının olduğu bir yeri gören Cohen “Buraya okaliptüs ağacı dikilebilir. Hem İsrail, askeri yığınakların olduğunu anlamaz hem de askerler serinler” dedi. Fikri çok beğenildi. İsrail’in Suriye’nin tahkimatlarını bulmak için çaba harcamasına gerek kalmadı.

Cohen’in Golan’daki askeri bölgeye girmediğini savunanlar da var. Onlara göre Cohen Golan’daki su yataklarına dair bilgileri projede yer alan bir mühendis dostundan aldı.

Cohen, Golan Tepeleri’ne girdi mi girmedi mi bilinmez ancak İsrail, Suriye tarafının su yataklarına ilişkin çalışmalar yürüttüğü noktalara etkili saldırılar yaptı.

1967’deki 6 gün savaşlarında da Golan Tepeleri sadece 2 gün içinde İsrail’in eline geçti.

Bu bölge hala İsrail işgali altında ve su meselesi hala kriz sebeplerinin başında geliyor.

İstikrarsız yılların sıkı dostları

Cohen’in Kemal Emin Sabit olarak Şam’da yeni hayatına başladığı yıllarda Suriye ‘erken kalkanın darbe yaptığı’ istikrarsız bir ülkeydi. Şartlar Cohen’in işini kolaylaştırıyordu. Bu istikrarsızlık süreçte Cohen çok sıkı dostlar edinmişti. Öyle ki, bir ara bu ilişkileri sayesinde adı Savunma Bakanlığı müsteşarlığı için geçiyordu.

Cohen yıllardır Şam’daydı ve yakalanmamıştı. Belki de bunun verdiği rahatlıkla artık dikkatsiz hareket ediyordu. Mesela MOSSAD Cohen’e günde sadece 1 kez mesaj göndermesini söylemişti. Ayrıca bu mesaj süresi de 2 dakikayı aşmayacaktı. Ancak Cohen gün içinde defalarca uzun uzun mesajlar gönderiyordu. Şam’daki hayatından sıkılmış olsa gerek maç sonuçlarını sormak için bile mesaj gönderdiği oluyordu.

Hatları kim meşgul ediyor?

Teknolojik imkanların çok sınırlı olduğu yıllardı. Çok sayıda elçiliğin olduğu Ebu Rummani’de bütün misyonlar mesajlarını radyo frekanslarını kullanarak gönderiyordu. Bölgedeki sürekli yoğunluk elçiliklerin söylenmeye başlamasına sebep oldu. Suriye istihbaratı hatları meşgul eden, kayıtsız kaynağı aramaya başladı. Bunu tespit etmek için gerekli cihazlara ve uzmanlara sahip Sovyetler Birliği’nden yardım istedi.

Velhasıl, Suriye istihbaratı Eli Cohen’i şifreli mesaj gönderirken evinde yakaladı. Anlatılanlara göre, kapı kırıldıktan sonra Cohen’in ilk gördüğü yüz Albay Ahmet Süveydani’ydi.

Cohen’e dair bir belgeselde, hikayeyi Süveydani’den duyduğunu söyleyen bir tarihçiye göre, Suriyeli istihbaratçılar baskını yaptıklarında cihazları bulamamıştı. Etrafı aramaya devam ederken subaylardan biri sıkışan perdeyi çekiştirirken cihazın bir parçası tavandan düşmüştü. Diğer parçası ise, çalışma masasına oyulmuş bir bölümde bulunmuştu. Cohen’i önce yabancı istihbarat örgütlerine çalışan bir Suriyeli veya Arap zannetmişlerdi.

“Sure okumasını istedik”

Bütün bunlar yaşanırken Cohen’e Şam’ın kapılarını açmakla suçlanan Emin El Hafız hâlâ devlet başkanı olarak görevdeydi.

El Hafız bir röportajda, “Kur’an’dan çok bilinen birkaç sure okumasını istedim. Okuyamayınca anladık” demişti. Ancak Mısır’da büyüyen Cohen’in Mısır şivesini düzeltmek için bile eğitim aldığı düşünüldüğünde bu iddia pek ikna edici görünmüyor.

Müslüman bir kimlik yaratılan Cohen’e topografyaya varana kadar detaylı eğitim veren MOSSAD’ın bir iki sure ezberletmemiş olması garip.

Kimileri de Cohen’i iyi tanıyan Mısır istihbaratının epey geç olsa da Suriye’yi uyardığını söylüyor. Suriye istihbaratı tarafından yakalanan iki CIA ajanının Cohen’in adını verdiğini ve bu sayede yakalandığını savunanlar da var.

Dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Golda Meir Sovyetler Birliği dahil birçok ülkeden Cohen’in serbest bırakılması için yardım istedi. Ancak Cohen 18 Mayıs 1965’te Şam’daki Merce Meydanı’nda idam edildi ve mezar yerinin birkaç kez değiştirildiği söyleniyor.

Sovyet ajanın kamerası

Artık dünya da ülkeler arası ilişkiler de çok değişti. Sovyetler Birliği artık yok ve Rusya Federasyonu ile İsrail arasındaki ilişkiler oldukça iyiydi, Ukrayna krizi patlayana kadar.

Rusya Şam’ın Yarmuk mezarlığının etrafını brandalarla çevirip aylarca Eli Cohen’in mezarını aradı. İsrail’e teslim edilecek kalıntılar Rusya-İsrail ilişkileri açısından önemliydi elbette. Ancak Ukrayna krizinden sonra iki ülke ilişkileri de inişli-çıkışlı hale geldi ve çalışmalar durdu.

Bu arada Russia Today bir süre önce bir haber yayımladı. Habere göre, Saint Petersburg’daki bir antikacı, satışa çıkarılan bir dairedeki eski eşyaları aldı. Eşyaların içinden 1960’larda kullanılan Japon malı bir kamera ve film ruloları çıktı. Antikacının elinde filmleri görüntüleyecek cihaz yoktu. Epeyce uğraşıdan sonra ruloların 1960’ların başında Şam’da görev yapan bir Sovyet ajanı tarafından çekildiği anlaşıldı.

Boris Lukin adlı bu ajanın çektiği görüntüler arasında birkaç saniyeliğine bir adam belirdi. Aslında sadece kameranın önünden geçmekte olan bu adam Eli Cohen’di. Eli Cohen ve kameranın arkasındaki Sovyet ajanı Boris Lukin, Şam’da tanıştılar mı bilinmiyor ancak Cohen, Şam’a Lukin’in de aralarında olduğu 50’den fazla Sovyet subayının ve istihbaratçının geldiğini çoktan Mossad’a bildirmişti.

Cohen’in yakalanmasında Lukin’in de aralarında olduğu Sovyet istihbaratçılar kilit rol oynadı.

Aradan on yıllar geçti ve Lukin şahsen olmasa da çektiği görüntüler ile Cohen’in hikayesine bir kez daha dahil oldu.

İsrailli araştırmacılar “Cohen konusundaki gerçekleri Mossad ve Suriye istihbaratı arşivlerini açmadığı sürece öğrenemeyeceğiz” diyor.

Ajan 88

Cohen daha kuruluş aşamasında sayılan İsrail’in ve Mossad’ın kahraman yaratmaya, kahramanı efsaneleştirmeye ihtiyacı olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştı. Cohen’in ajanlık yaptığı dönemde topyekün bölgenin kaderini değiştiren birçok gelişme de yıllar içinde hikayesine eklemlendi. Popüler kültürle birlikte Cohen’in hikayesi ölümünden sonra bile yarı gerçek-yarı kurgu ögelerle büyümeye devam ediyor.

İsrail Cohen’e Agent (Ajan) 88 ve “Our man in Damascus” (Şam’daki adamımız) diyordu.

Özel Haber