Almanya'daki Türkler aşırı sağın yükselişine ne diyor?
Burak Ünveren
Almanya'nın doğusundaki Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde geçen hafta yapılan seçimlerde göçmen karşıtı aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin elde ettiği sonuç ülke genelinde tedirginlik yarattı.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti'nde ilk kez 1 Eylül'deki seçimlerde aşırı sağcı ideolojiyi benimsemiş bir parti sandıktan birinci çıktı. Thüringen'de AfD, oyların yüzde 32,8'ini almayı başararak en yakın rakibi Hristiyan Demokrat Birlik'e (CDU) yüzde 9,2 fark attı. Aynı gün Saksonyalıların yüzde 30,6'sının desteğini alan AfD, ilk sıradaki CDU'nun ardından yalnızca yüzde 1,3 oy farkıyla ikinci sırada geldi. Thüringen'de başbakan olma ihtimali olan Björn Höcke, Nazi sempatizanı sözleri nedeniyle ceza almış bir isim.
Peki yabancı ve göç karşıtı olan bu partinin güçlü olduğu doğu Almanya'da yaşayan Türkiye kökenliler ne hissediyor? Bu eyaletlerde Almanya'nın batısına göre daha faz göçmen yaşamasına rağmen yabancı karşıtlığı neden bu kadar güçlü?
"Sokakta hissediliyor"
Yüksek lisans eğitimi için 2014'te Saksonya'nın en kalabalık şehri Leipzig'e gelen ve şimdi burada bir sivil toplum kuruluşunda çalışan Deniz Bozkurt, AfD'nin başarısının aslında "diğer partilerin başarısızlığı" olduğu görüşünde.
DW Türkçe'ye AfD'ye verilen oyların bir kısmının "tepki oyu" olduğunu söyleyen Bozkurt, AfD'nin Thüringenli ve Saksonyalıların yaşadıkları geçim sıkıntısı yüzünden göçmenleri hedef göstererek oyunu artırdığını anlatıyor.
Saksonya'nın başkenti Dresden'e 2006'da gelen ve bugün yabancılar dairesinde çalışan İsmail Davul da seçim sonucunun bölgede yaşayan göçmenler için "gittikçe olumsuz ve kaygı verici bir havanın oluşmasına neden olduğunu" ifade ediyor. Gözlemlerini DW Türkçe'ye aktaran Davul, "Almanya'da hâlihazırda var olan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, artık bölge parlamentolarında da meşru bir şekilde temsil edilecek" diyor.
Almanya Demokratik Cumhuriyeti'nin çöküşünün ardından Federal Almanya'ya bağlanan doğu eyaletlerinde aslında batı eyaletlerindekine göre çok daha az göçmen kökenli yaşıyor. Bu durum Türkiye kökenli göçmenler için de geçerli. Ancak göçmen sayısının daha az olmasına rağmen bu eyaletlerde yabancı düşmanlığının güçlü olması Almanya açısından özel bir durum yaratıyor.
Yabancı azken düşmanlığı neden çok?
Alman İstatistik Dairesi verilerine göre, 2023 sonu itibarıyla Thüringen'de 180 bin 850 ve Saksonya'da 351 bin 525 yabancı yaşıyor. Bu sayılar, örneğin Kuzey Ren-Vestfalya'daki yaklaşık 3,23 milyon ve Bavyera'daki 2,36 milyon verisi ile karşılaştırıldığında, bölgede ne kadar az göçmenin yaşadığı hakkında ipucu veriyor. Buna göre Saksonya'da nüfusun yaklaşık yüzde 7,3'ü yabancı iken Thüringen'in toplam nüfusunun içinde yabancıların oranı ise yüzde 8,3.
Türkiye kökenliler, Almanya'da yaşayan yabancı kökenliler arasında açık ara ilk sıradayken aynı Thüringen ve Saksonya'da aynı durumdan bahsetmek mümkün değil. Saksonya hükümeti tarafından 2022'de yayımlanan bir rapora göre, eyalette yaşayan yabancılar arasında Türkler 8 bin 44 kişi ile 10'uncu sırada yer alıyor. Bu, yabancılar arasındaki nüfusun yüzde 2 buçuğuna tekabül ediyor. Thüringen'de ise 2023 yılında toplanan verilere göre Türk vatandaşları, 5 bin 260 kişi ile yedinci sırada.
Peki bu verilere rağmen yabancı düşmanlığının doğuda güçlü olmasının nedeni ne?
Duisburg-Essen Üniversitesi bünyesindeki Türkiye Çalışmaları ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi'nden Yunus Ulusoy, "Türkiye kökenli nüfus Almanya'nın batısında 60 yıldır var. Böyle bir tecrübe doğuda yok. Orada, zamana yayılmış bir nevi karşılıklı tanışma, beraber yaşamanın ve çalışmanın yarattığı birliktelik kültürü oluşmamış" diyor.
"'Ben kaybediyorum ve buna göçmenler neden oluyor' fikrini özellikle doğuda kabul edebilecek geniş bir kesim var" diyen Ulusoy, geçmişte göçmen kökenlilerin kamusal alanda mevcut olmadıkları için Almanların gözünde bir "tehdit teşkil etmediklerini" de sözlerine ekliyor.
Ulusoy, şimdi "göçmenlerin kariyer yaptığını görmenin" de Almanlarda bir korku yarattığı görüşünde.
Refahı kaybetme korkusu
Ulusoy, Almanya'nın şu an bir geçiş döneminde bulunduğuna ve o eski, refah düzeni yüksek Almanya'nın birçok alanda sorun yaşadığına dikkat çekiyor:
"İnsanlar bunu günlük yaşamlarında hissediyorlar. Doktora gitmek istiyorsun, randevu bulamıyorsun, mesela. Diğer yandan gelecekle ilgili güven soruları olan bir toplumdan bahsediyoruz. Refah seviyesi yüksek olan bir toplum, refahını kaybetme korkusu yaşıyor. Özellikle de Almanya’nın doğusunda farklı bir kaybetme korkusu, refaha dahil olmama korkusu var."
Ekonomik verilere bakıldığında göçmen korkusunun aslında haklı bir çekince olmadığını vurgulayan Ulusoy, "Çok zengin, dünyayı görmüş, her bireyi minimum 10 yıl okula gitmiş bir toplum. Buna rağmen böyle bir korku var ve merkez siyaset bu korkuyu iyi yönetemeyince, toplum uçtaki partilere kayabiliyor" diyor.
"Günlük hayatımızı etkilemesinden endişe ediyoruz"
Türkiye kökenli göçmenler ise aşırı sağın yükselişinin günlük hayatlarına olumsuz yansımasından endişe ediyor.
"Zaten son birkaç yıldır insanların göçmenlere karşı olumsuz tutumları hissediliyordu. Seçim sonuçlarıyla birlikte insanların olumsuz tutumlarının artık daha da kuvvetli biçimde günlük yaşamda karşımıza çıkacağından endişe ediyoruz" diyen İsmail Davul, bu endişeye çevresindeki diğer göçmenlerin de sahip olduğu gözlemini aktarıyor:
"Bu, günlük hayat ve kurumlardaki yabancı düşmanlığının ve ırkçılığın artması ve bu durumun normalleştirilmesi, göçmenlere karşı sözlü ve fiziki şiddet eylemlerinin artacağı endişesini oluşturuyor."
Almanya Türk Toplumu Eş Başkanı Aslıhan Yeşilkaya-Yurtbay da DW Türkçe'ye değerlendirmesinde bu tehlikenin varlığını onaylıyor. Yeşilkaya-Yurtbay, "Türkiye kökenliler ve diğer göçmenler için Almanya giderek daha tehlikeli hâle geliyor" diyor.
"Seçim sonucunun insanların bilinçli olarak faşistlere oy verdiği anlamına geldiğini ve seçmenlerin ciddi bir kısmının günümüzün Nazileri olduğunu" dile getiren Yeşilkaya-Yurtbay, AfD'ye oy verenlerin aslında ülkeye zarar verdiğini söylüyor:
"Doğu Almanya'nın nüfusu giderek azalıyor ve ekonomik olarak daha zayıf hale geliyor. Bu nedenle insanların yüzde 30'unun faşistlere oy vermesinin hiçbir faydası yok."
Terk etme planları yaygınlaşıyor
Söz konusu eyaletlerde yaşayan göçmen kökenliler arasında aşırı sağın giderek güçlendiği ortamda, yaşadıkları yeri terk etme yönünde düşünceler de giderek yaygınlaşıyor. Kendisinin de göçmen kökenli olduğunun altını çizen Ulusoy, bu korkuları paylaştığını ifade ediyor.
Saksonya ve Thüringen'de yaşayan birçok yabancı kökenlinin, buraları terk etme düşüncesinin yaygınlaştığını söyleyen İsmail Davul da "Birçok kişinin B planı var. Nereye gidebilecekleri, gittikleri yerde iş imkanları, ev ve okul bulma zorluğu gibi konularda araştırma yaptıklarını biliyorum" diyor.
Memnuniyetsizliğin yalnızca göçmen kökenliler arasında değil, toplumun tümünde hüküm sürdüğüne dikkat çeken Bozkurt, "Eyaleti terk etme fikri seçim sonuçlarından bağımsız olarak hem göçmenler hem de Almanlar arasında yaygın. Hep yaygındı" diye konuştu.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.