TÜRK-İŞ Başkanı Atalay, hükümete yüklendi: ‘Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil’

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay, hükümete yüklendi: ‘Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil’
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, AKP hükümetine karşı sert eleştirilerde bulundu. Mehmet Şimşek'e tepki gösteren Atalay, grev yasaklarına karşı mücadele sinyali verdi.

Kısa Dalga - Türkiye’nin en büyük sendikası olan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, kamu toplu iş sözleşmeleriyle ilgili basın toplantısı düzenledi ve AKP hükümetine karşı bugüne kadarki en sert konuşmasını yaptı.

Son dönemde yaşanan tutuklamalara tepki gösteren Atalay, grev yasaklarını tanımayacakları sinyalini verdi.

‘Maliye Bakanını şu madenin bir altına bir soksalar bir görseler o işçi nasıl çalışıyor’

Atalay, işçinin geçim mücadelesine dikkat çektiği konuşmasında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i hedef aldı.

Şimşek'ten emekçi için asla da iyi bir adım beklemediğini söyleyen Atalay, "Sayın Cumhurbaşkanı bir gün şu Maliye Bakanını, şu bakanların yarısını, şu madenin bir altına bir soksalar bir görseler o işçi nasıl çalışıyor" dedi.

‘Şimşek’in politikaları hiç kimseye bir fayda getirmiyor’

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i eleştiren Atalay, “Sayın Maliye Bakanı bunların bir tanesini duymuyor, görmüyor, bir politika izliyor. Onun izlediği politika bu ülkede ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona, ne staj mağduruna bir fayda getiriyor, hiç kimseye bir fayda getirmiyor” dedi.

'Köle ücretiyle işçi bulamazsınız, nereye gidiyorlarsa gitsinler'

Kamu işçilerine ödenen maaşların yetersizliğine vurgu yapan Atalay, şu ifadeleri kullandı:

"34.000 lira, 40.000 lira ücret. Değerli arkadaşlar, İŞKUR ilan yapıyor, gazeteler, televizyonlar ilan yapıyor. Diyorlar ki "İşçi bulamıyoruz." Bu ücrete işçi bulamazsınız. Bu ücret köle iş ücreti. Diyorlar ki "Patronlar Mısır'a gidiyor, Ürdün'e gidiyor." Nereye gidiyorlarsa gitsinler. Yani bu ülkede bu işçiye 30.000 lirayı, 40.000 lirayı fazla gören patronlar varsa nereye gidiyorsa gitsinler. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin hiçbir anlamı yok. Onun için bu ülkede TÜRK-İŞ bu ülkede, bu ülkeden yana oldu.”

‘Bazı memur sendikaları aklını başına alsın’

Bazı memur sendikalarının da işçilere yönelik bakışını da Atalay çok sert eleştirdi:

“Bazı memur sendikaları da işçiyi öyle görüyor, sanki biz marabayız. Yani burada, affedersiniz, lağımından çöpüne kadar, ekmeğinden savunma sanayisine kadar, yerin altına kadar, özellikle ifade ediyorum, Sayın Cumhurbaşkanı bir gün şu Maliye Bakanı'na, şu bakanların yarısını, şu madenin bir altına bir soksalar bir görseler o işçi nasıl çalışıyor? Hangi şartlarda çalışıyor? Hangi zahmeti, hangi sıkıntıyı çekiyor? Geçen gün bir yazı, memur sendikaları müracaat ediyor Cumhurbaşkanlığı'na, diyor ki "İşçiden amir olmaz." Değerli arkadaşlar, bu ne demek onu da bilmiyoruz. Sonra bir araştırdık. Düşünün, üniversitede işçi kadrosuna girmiş üniversite mezunu arkadaşlarımız var işçi kadrosunda, 20 senedir çalışıyor.

Onun için başta bazı memur sendikaları aklını başına alsın. Memur da bizim, emekli de bizim, işçi de bizim. Yani bizi ayrıştırmasınlar. Çünkü biz bu ülkede, dünyanın hiçbir ülkesinde bedenen çalışanla masada başında çalışan aynı ücreti almıyor, alamaz. Yani bedenen çalışanla masa başında çalışan, ortalama her gün 5 tane arkadaşımız iş kazasından değil, iş cinayetinden can vermeye devam ediyor.

Bunu Soma'da, Ermenek'te, Amasra'da, her yerde, en son İliç'te görmeye devam ediyoruz. Yani onun için işçinin talebine, sendikacıların talebine bir an evvel kulak versinler.

Buradan hükümete bir daha sesleniyorum. İşçinin talebine kulak verin. İşçinin dayanma gücü kalmadı. Şu anda 10 yıllık usta bir işçi ortalama 35.000 lira, 40.000 lira civarında maaş alıyor. Bu maaşlar, bu maaş, şu anda işverenler bizim dışımızda, dışarıdan işçi alıyor."

Grev yasağına karşı mücadele mesajı

Toplu sözleşme sürecine dair takvimi de paylaşan Atalay, “Demiryolları 5 Mayıs’ta tarafsız arabulucuya gitti. 15 gün süresi var. Ardından süreç çalışıyor. İki ay içinde grev kararı almak ve uygulamak zorundayız” dedi.

Enerji ve karayollarında da benzer süreçlerin başladığını belirten Atalay grev sinyali verdi.

Atalay, milli güvenlik gerekçesi ile grevin yasaklansa da emekçinin sesini duyurayacağını söyledi.

Atalay şöyle konuştu:

“Tabii öyle bir 12 Eylül'den kalan bir grev yasağıyla ilgili bir tablo var. İşte enerji bunun dışında kalıyor. Savunma sanayi bunun dışında kalıyor. Bu, şu demek değildir, bunun dışında kalıyor diye işçi tepkisini, sıkıntısını her noktada, her alanda göstermek durumundayız.

Mesaisinden, gece zammından, servisinden yemeğine kadar şu anda 2 kap yemek yediğin zaman bu ülkede 300 liraya 400 liraya yiyemezsin.

Bunu da konuşmak durumundasın ama işveren sendikası diyor ki; benim yetkim yok. Herkes gözünü dikmiş Maliye Bakanına. Maliye Bakanı da bugüne kadar işçi ile ilgili hiç müspet bir şey yaptığını geçmiş dönemde de görmedim, bu dönemde de görmedim.

Yani göreceğimi de hiç zannetmiyorum çünkü onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka. O bir dar çerçeveden tabloya bakıyor.”

Atalay, işveren sendikasının parasal konulara yanaşmadığını belirterek, “Arkadaşlarımız 27 Şubat’ta 21 maddelik teklif sundu. İşveren sendikası, ‘Parasal konuları konuşmam’ diyor. Ne konuşursun o zaman? Bizim sıkıntılarımızın hepsi parayla ilgili” ifadelerini kullandı.

‘Bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil’

Atalay, Türkiye'de vasıflı işçilerin bittiğini bunu işyerlerinde çalışan emekçilerin ve sendikaların düşündüğünü fakat iktidarın farkında bile olmadığını söyledi:

“Sen sıradan bir adam getirip de Milli Denizaltı'yı yapamazsın. Sıradan bir adam getirip dışarıdan, karın lapa lapa yağdığı yerde 80 metre elektrik direğinin tepesinde çalıştıramazsın. Makine Kimya'da arkadaşlarımız emekli oldu. Öyle bir ustaya ihtiyaç var ki, sonra Makine Kimya'nın sendika başkanı arkadaşlarımızı geri döndürdük.

Dedik ki ‘Ya gelin 3 ay durun burada. Size ihtiyacımız var. Bu yeni gelenlere bunu öğretin.’ Biz bunu düşünüyoruz, işçi bunu düşünüyor, sendika bunu düşünüyor. Bu ülkeyi idare eden, maliyenin başında olan, bu ülkeyi idare eden bakanlıkların başında olanlar bunları düşünmüyor. Onun için bu ülke kimsenin babasının çiftliği değil. Bu ülke bizim hepimizin ülkesi. En ufak sıkıntı olduğu zaman bedeli hep beraber ödemeye devam ediyoruz.”

Tutuklamalara tepki

Atalay, son dönemdeki tutuklamalara da tepki gösterdi, bilerek yanlış karar verenlere 'beddua' okudu. Atalay,"Allah kahru perişan etsin ama orada kapı gibi doğru duran bir sürü insanımız var." dedi.

Atalay şunları ifade etti:

"TÜRK-İŞ bu ülkeden yana oldu. Emekten yana oldu. Haktan yana oldu, demokrasiden yana oldu. Biz bu ülkede en ufak mesele olduğunda bedeli biz ödüyoruz. İstanbul'daki tutuklamalar oldu, gittik madende, ayın 20'sinde denmemiz gerekeni söyledik. Bu başkanlar kurulunda beraber ifade ettik.

Aynısını hiç görmedim hayatımda. Halk Televizyonu genel yayın yönetmeni, Çimse-İş kongresinde çıktık, haksızlık yapıldığını, kamuoyunun önünde çıktık, dedik ki "Bu doğru değildir." Kesinleşmeden karar vermenin, içeri atmanın bir anlamı yok. Geç gelen adalet, adalet değil. Demokrasiden yana olmak mecburiyetindeyiz.”

Kaynak:ANKA

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.