Bakırhan’dan Bahçeli’ye: Konuşmamızın önündeki engel nedir?

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli’ye seslendi. “Yıllarca birbirimize söylemediğimiz söz kalmadı ama bir türlü barışı ve çözümü konuşamadık. Biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz. O zaman konuşmamızın önündeki engel nedir?”

Kısa Dalga - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis’te partisinin grup toplantısında konuştu.

Kayyım atamalarına tepki gösteren Bakırhan, Bahçeli’ye çağrı yaptı.

“Bu vesileyle Sayın Bahçeli'ye seslenmek istiyorum; geçen hafta yaptığınız grup toplantısında ikinci yüzyılı Türk ve Kürt yüzyılı olması gerektiğini söylediniz. Biz bu çerçeveyi önemli görüyoruz. Yıllarca birbirimize söylemediğimiz söz kalmadı ama bir türlü barışı ve çözümü konuşamadık. Her hafta siz grup toplantısında kararınızın arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz. Biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz. O zaman konuşmamızın önündeki engel nedir? Gelin bu kısır döngüden çıkalım diyorum. Bizler DEM Parti olarak tehditlere, yanlış uygulamalara boyun eğmeyiz. Ancak bu ülkenin çocukları, gençleri, anneleri için onurlu bir barış inşa edilecekse bu konuyla ilgili bize atılacak her adıma en az iki adım atarak karşılık vereceğimizi belirtmek istiyorum.”

Etrafınıza bakın

Erdoğan’ın kayyım atanan belediye başkanları ile ilgili açıklamasına da tepki gösteren Bakırhan, şunları söyledi:

“Yetmiyor bir de belediye eşbaşkalarımıza ‘Ne idiği belirsiz’ diyor. Bizim idiğimiz belli. Bak burada adalet, barış, demokrasi isteyen insanlarız. Ne idiğü belirsiz senin atamış olduğun kayyımlardır. Ne idiği belirsiz aç açıkta olan insanın hakkını, hukukunu yemektir. Hırsızlık, yolsuzluk yapmaktır. Bizim defterimizde, bizim mücadelemizde asla böyle şeyler olmaz. Bin yıllardır bu topraklarda barış, demokrasi, hak ve hakaniyet mücadelesi veren bir geleneğiz. Ne idiği belirsiz insanlar arıyorsanız kendi etrafınıza ve çevrenize bakın.”

Bizim partide terörist yok

“Açık konuşalım; önce minareyi çalıyorlar, sonra kılıfına uyduruyorlar. 'Terör' filan diyorlar. Tam bir safsata, tam bir yalan. Öyle pervasızlaşmışlar ki ayakları bir çakıla değse; canları sıkılıp DEM Partili belediyelere kayyım atıyor. Saray'ın aşçısı güzel çorba yapmadığında canı sıkılıyor, sinirleniyor belediyelerimize kayyım atıyorlar. Yetmiyor bir de 'terör' diyor. Bu 'terör' yalanına sadece kendileri inanıyor. Bizim partide 'terör' yok, 'terörist' yok. Biz biliyoruz siz Kürtlerin tamamına 'terörist' diyorsunuz.”

Mehmet Uçum'u mu aday yapsaydık?

Bakırhan konuşamsında özetle şunları söyledi:

“Erdoğan ‘Yargı dirayetli durdu, tebrik ediyorum’ dedi. Gerçekte ortada bir yargı var mı? Hangi yargıdan bahsediyor? Dirayet dedikleri apaçık Kürtlerin, Türklerin, emekçilerin, yoksulların iradesine kayyım atamaktır. Kayyım atanmasını onaylıyor bir de tebrik ediyor. Erdoğan çıkmış diyor ki 'Temiz adaylar gösterseydiniz.' Temizliğin ölçüsü nedir? Keşke temizliği ölçen bir alet olsaydı da kimin ak, kimin kara olduğunu hep birlikte anlasaydık. Ya Sayın Erdoğan, memlekette 'terörist' yaftası yapıştırmadığınız tek bir insan kaldı mı? Ne yapacağız peki? Mardin’e siyaset kayyımı Mehmet Uçum’u mu aday yapsaydık. Batman’a ihale kayyımı Cengiz Holding'i mi aday yapsaydık? Biz yapsaydık da kim oy verecekti ki bunlara? Bir de temiz adaylardan bahsediyor.

Meclis'e çağrı

Bu vesile ile Meclis'te grubu bulunan bütün siyasi partileri ve Meclis Başkanı'nı kayyım yasasını görüşmeye davet ediyorum. Bir günde bu yasayı görüşerek, demokrasi önünde engel olan bu yasayı ortadan kaldıralım, halkın seçtiği yöneticileri bir sonraki seçime kadar o kenti yönetmesinin önünü açalım. Bu konuda da sayın Meclis Başkanına büyük görevler düşüyor.

Bu krizler böyle çözülmez

Şimdi iktidar temsilcileri Trump’ın seçilmesini fırsata çevirmek istiyorlar. Günlerdir yorum yapıyorlar neredeyse kutlama yapacaklar. Niye? Çünkü bunu Rojava'ya yönelik bir askeri operasyonun zemini haline getirmeye çalışıyorlar. İktidar izlediği politikalarla bugüne kadar büyük krizler yaratı. Şimdi de Rojava’da Kürtlere saldırarak krizi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu krizler böyle çözülmez. Rojava'ya savaş açarak, saldırarak bu krizleri ortadan kaldırılmaz. İktidar temsilcileri ısrarla Trump’ın seçilmesini ve yeni dönemi bir fırsat penceresi çerçevesinde değerlendiriyor. Açık söylüyorum Türkiye için bir fırsat penceresi varsa -ki var-, Kürt sorunu demokratik yollarla çözerek en büyük fırsat penceresini açmış olur.

Bir hafta geçmeden kayyım atandı

1 Ekim’den beri Türkiye’de önemli tartışmalar yürüyor. Sayın Bahçeli’nin el uzatması ile başlayan ve partimizin ortaya koyduğu güçlü çözüm iradesiyle toplumda bir umut oluştu. Sayın Erdoğan Bahçeli’nin açıklamalarından sonra uzun bir süre sessizliğini korudu. En son bu mesele ile ilgili yaptığı konuşmada da 'Kürt kardeşim senden bu eli samimiyetle sımsıkı tutmanı bekliyoruz' dedi. Ama bir hafta geçmeden elimi sımsıkı tutun dediği Kürt halkının iradesine kayyım atadı.

Bahçeli konuşuyor Erdoğan set çekiyor

Kürtlere elimi sımsıkı tutun diyen Erdoğan kayyımlara sımsıkı tutunmaya çalıştı. Sayın Bahçeli cephesinden de Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, kurucu Meclis ruhu, umut hakkı demokratik siyasetin öneminden bahsetti. Bu açıklamaları önemli bulduğumuzu belirtmiştik. Peki ne oldu? Bahçeli’nin bu açıklamalarından sonra Sayın Öcalan’a 3 aylık disiplin cezası verildi. Bahçeli konuşuyor, Erdoğan önüne set çekiyor. Bakalım önümüzdeki dönemde bu ikili arasındaki tartışmalar nereye evrilecek.

İktidar cephesinde muhatap belli değil

Sonuç olarak ortada Kürt sorunun çözümüne dair bir çağrı var. Fakat iktidar cephesinde muhatap kim belli değil. Sayın Bahçeli’nin dediğini bütün dünya duyuyor ama Erdoğan duymamazlıktan geliyor. Bahçeli sözünü tekrarlıyor, AKP etrafında dolanıyor. Sayın Meclis Başkanı da son dönemlerdeki tartışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Aynen şöyle diyor Numan Kurtulmuş bey, ‘Bu konuda atılacak adımlar Türkiye’yi rahatlatır. Çözüm adresi Meclis'tir.’ Gerçekten sormak istiyoruz; madem atılacak adımlar Türkiye’yi rahatlatacak ve çözüm yeri bugün çatısı altında bulunduğumuz Meclis'te o zaman buna engel olan kim? Bence bunun cevabını siz verin. Bunun önündeki engeli tespit edip, engeli kaldırarak Türkiye’nin geleceğine katkı sunarak bu meseleyi çözelim.

Birinci derece sorumlu sizsiniz

Sayın Erdoğan Mustafa Kemal’in ölüm yıldönümünde Anıtkabir defterine aynen şöyle yazdı; ‘Barışın adaletin egemen olduğu bir Türkiye inşa edene kadar durmadan dinlemeden yürüyeceğiz’ dedi. Kürtler demokratik çözüm iradesini ortaya koydu, tarihi bir barış sağlamak demokratik çözümü bu ülkeye armağan ederek tarihe tarihin en yerinde yer almak önündeki engel nedir? Sayın Erdoğan’a sormak istiyorum; Buyurun tarihin önünde Türk ve Kürt barışını sağlayacak engelleri kaldırın. Birinci derecede sorumlu sizsiniz.

Bahçeli dilini değiştirsin

Bugün yine Sayın Bahçeli grup konuşmasını dinledik. Birçok şey vardı ama özellikle bizi ilgilendiren boyutlara bakmak gerekiyor. Kendisi 'Günü değil geleceği kurtarmalıyız' dedi. Peki geçmişi inkar ederek geleceği nasıl kurtaracağız. Bunun cevabını bizler bilmiyoruz. Madem dönem siyaset ve dünya değişiyor; o zaman en önce Sayın Bahçeli dilini değiştirsin. Geleceği zehirli bir dille kuramazsanız. Geçmişi inkar ederek geleceği inşa edemezsiniz. Ortak bir gelecekten bahsediyorsanız; tasfiye ve inkar politikalarından ve bizi tehdit etmekten vazgeçin. Tarihsel ve yakıcı meseleleri konuşurken Kürt halkının tarihsel değerlerine saygı gösterin. Biz kimseyi tehdit etmedik. Ama kimsenin tehditlerine de boyun eğmeyiz. Bunu en iyi iktidardakiler bilir. Eğilmeyen bir gelenek, bir mücadele var. Biz hakikatlerle yüzleşin diyoruz, hakikatlerle yüzleşmeden gelecek kurulmaz diyoruz. Hakikatlerle yüzleşmeden yeni bir dönemin inşa etmenin imkansız olduğunu belirtiyoruz.”

(Haber Merkezi)

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem