Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir
Erdoğan, "Katar'a yönelik saldırı göstermiştir ki İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu'nun barış yapmaya da rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı anlaşılmıştır" dedi.

Kısa Dalga - Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin New York şehrinde Birleşmiş Milletler 80. Genel Kuruluna katılarak bir konuşma yaptı.

Erdoğan, "Bugün Gazze'de sadece insanlar öldürülmüyor. Gazze'de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor. Gazze'de tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar, Gazze'de asırlık zeytin ağaçları yok ediliyor. Gazze'de sular yok ediliyor, kirletiliyor. Gazze'de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, tarihi yapılar bilinçli bir şekilde yıkılıyor. Gazze'nin toprağı insan için de, hayvan için de, bitki için de artık işe yaramaz hale getiriliyor. İşte sizlere bir başka fotoğraf daha. Şimdi size soruyorum, elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adı canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık değil midir?" diye konuştu.

4d89a411-9d15-447f-9b83-ce85b2f46fa3-w.jpg

"Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir"

"Gazze'de bir savaş yoktur. Gazze'de iki taraftan söz edilemez. Gazze'de bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu. Diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar var. Bu terörle mücadele değildir" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Bu 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım, daha doğrusu bir toplu kıyım politikasıdır. Bugün Gazze, Hamas bahanesiyle yok edilirken es zamanlı olarak Hamas'ın yönetimde olmadığı Batı Şeria da adım adım işgal edilmekte, infazlarla masum siviller katledilmektedir. Üstelik İsrail, Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor. Suriye'ye, İran'a, Yemen'e, Lübnan'a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit ediyor. En son arabulucu Katar'da ateşkes müzakereleri için toplantı yapan heyete, İsrail saldırısı gerçekleşmiştir. Katar'a yönelik saldırı göstermiştir ki İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu'nun barış yapmaya da rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır.

Sadece komşuları değil, Orta Doğu'daki tüm ülkeler İsrail hükümetinin pervasız tehditlerine muhatap oluyor. Şunun da farkına varalım. İsrail'in artan saldırganlığı sebebiyle Avrupa başta olmak üzere Batı'da İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan değerler de çok ağır yara almıştır. En temel insan hakları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, gösteri ve protesto özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Gelinen noktada hepimiz şu gerçeği görmek zorundayız. Değerli dostlar, vaat edilmiş topraklar saplantısıyla hareket eden İsrail yönetimi, yayılmacı bir politikayla bölge barışına ve insanlığın müşterek kazanımlarına kastetmektedir. Üç semavi dinin kutsal beldesi, insanlığın ortak mirası olan Kudüs-ü Şerif, bu radikalizmin doğrudan hedefidir.

Tüm dünyada antisemitizmi körükleyen bu cinnet hali artık daha fazla devam edemez. Gazze'de ateşkes bir an önce sağlanmalı, saldırılar durmalı, insani yardımların engelsiz girişine mutlaka izin verilmelidir. Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleşecektir. Gazze'de yaşanan barbarlığa karşı sesini yükseltmeyen, tavır almayan herkes bu vahşetin sorumluluğuna ortaktır. Buradan bütün devlet ve hükümet başkanlarına samimiyetle sesleniyorum. Gün bugündür. Gün, insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günündür. Halklarınız Gazze'deki barbarlığa tepki gösterirken gelin sizler de adım adım cesaretinizi gösterin. Çocukların çocukları büyüttüğü Gazze'ye karşı insanlık görevinizi yerine getirin."

31faf917-22d0-4fe8-8d0a-bd93aef7b007-w.jpg

"Aile kurumu, günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar tehdit altında"

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Irkçılık, yabancı karşıtlığı ve bilhassa İslam düşmanlığının vahim boyutlara ulaştığı günümüzde bir arada yaşama kültürünü tehdit eden bu akımlarla mücadele insanlık için zaruret halini almıştır. Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Sayın Moratinos'un Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin İslamofobiyle mücadele özel elçisi olarak da atanması kıymetlidir. Geçen sene burada ifade ettiğim gibi; aile kurumu, günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Kadın ve erkekten oluşan aileyi savunmak aynı zamanda insanı, fıtratı, yaşamı ve geleceği savunmak demektir. Türkiye olarak artan saldırılar karşısında aileyi savunmaya devam edeceğiz.

İnsanlığın bir daha savaş felaketi yaşamaması için kurulan Birleşmiş Milletler'in kökleri, içinde bulunduğumuz karanlık döneme ışık tutacak değerlerle doludur. Genel Sekreter Sayın Guterres'in teşkilatımızı etkin ve verimli hale getirmek amacıyla başlattığı Birleşmiş Milletler 80 girişimine desteğimiz tamdır. Bu girişimin Birleşmiş Milletler'in tüm faaliyetlerini daha da güçlendirecek bir süreç olarak başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. Bu sürece İstanbul'u bir Birleşmiş Milletler merkezi haline getirme vizyonumuzdan da hareketle güçlü destek vermeye hazırız. 80. yılda Birleşmiş Milletler'i kuruluş ruhuna döndürecek adımları atmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Biz güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar dünya 5'ten büyüktür demeye devam edeceğiz. Görevimiz sistemi terk etmek değil, onarmak ve yeniden işler hale getirmektir. Hiç şüphesiz, daha adil bir dünya büyüktür. Türkiye, daha adil bir dünya için mücadelesini sabırla devam ettirecektir."

Kaynak:ANKA

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.