DEM Parti heyeti Van'da: "Karar verin; müzakere mi, Kürt düşmanlığı mı?"

DEM Parti heyeti Van'da: "Karar verin; müzakere mi, Kürt düşmanlığı mı?"
Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasının ardından protestolar devam ederken DEM Parti heyetinin açıklamasına halkın girişi engellendi. Parti Eş Başkanı Bakırhan, "Bu işgal değil de nedir" diye sordu.

Kısa Dalga - Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasının ardından kentteki protestolar devam ediyor.

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın katılımıyla parti il binasından kent meydanına doğru yürüyüşe geçen DEM Parti heyeti sık sık engellenirken ablukanın dışında kalan halkın, alana girip heyetle buluşmasına da izin verilmedi.

Görüntüleri X hesabından paylaşan gazeteci Ruşen Takva, heyet dışında kalanlar gözaltına alındığını, basının görüntü almasına izin verilmediğini yazdı. Görüntülerde Eş Genel Başkan Bakırhan’ın polise, “Bizim yanımızda kimseye işkence etmeyin. Bırakın programımıza yapalım. Lütfen, açın gidelim” dediği görüldü. Polisin ise “Sizin güvenliğiniz için yapıyoruz” dediği duyuldu.

Ardından açıklama için alana geçen heyetten Bakırhan, polis müdahalesine tepki göstererek “Allah aşkına şu an alınan önlemlere, TOMA’lara Türkiye’nin dört bir yanından buraya yığılan kolluğa bakılırsa bu ülkede demokrasi olduğunu söyler misiniz? Van bu ülkenin bir kentidir der misiniz? Bu bir işgal değil de nedir? Böyle bir görüntü Türkiye’nin başka bir yerinde var mı? Bu sömürge hukuku değil de nedir” diye sordu.

“Tekçi politikalardan vazgeçin”

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre, Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gençlerin işkenceyle gözümüzün önünde gözaltına alındığı, insanların bizimle buluşmasının engellendiği, Van halkıyla bizim aramıza bariyer kalkan koymaya çalışan bu aklı kınıyorum. Bu akıl yüzyıldır bu topraklarda hüküm sürüyor. Bu tekçi politikalarınızdan artık vazgeçin

“Van halkı, ‘Bekir Kaya’yı alırsınız, belediyeyi gasp edersiniz ama ben de sandıkta hesabı 14-0 ile sorarım’ dedi. Sizler buradan ders çıkarma yerine 3 dönemdir Kürt halkının iradesine kayyım atayarak, bu halkı durduracağınızı, kıracağınızı davasından, kimliğinden vazgeçireceğinizi mi düşünüyorsunuz? Büyük yanılırsınız.

“Halkımız için işkence de görürüz”

“Kürtler ‘siyaset yapamaz Kürtler seçemez’ mi diyorsunuz. ‘Kürtler belediye alamaz’ mı diyorsunuz? Dünyanın neresinde bir halkın iradesine 3 dönemdir kayyım atanıyor, gasp ediliyor. Hem de nasıl bir gasp. Gecenin ikisinde yabancı bir devletin bir kentini işgal ediyormuş gibi plastik mermilerle, coplarla, gazlarla onuruna sahip çıkan halkı yerlerde sürükleyerek döverek gözaltına alarak vazgeçiremezsiniz. Eş Başkanımızın gözünü morartabilirsiniz ama direncini, onurunu, bağlılığını asla geri çeviremezsiniz. Bu morarmış göz sizin için büyük bir kötülük, bizim için onurdur.

“Halkımız için dövülürüz de sürükleniriz de, cezaevleri de yatarız, işkence de görürüz ama asla pes etmeyiz, asla eğilmeyiz, asla yorulmayız. Bu halkın davası onurlu bir davadır. Bu onurlu davanın demokratik bir barış ve eşit haklarla sonuçlanması için de mücadele etmeye kazanmaya, halkın iradesine onuruna sahip çıkmaya devam edeceğiz. Yargı kumpasıyla bizi vazgeçireceğimizi mi sanıyorsunuz.

“Bu düşmanlıkla barışa nasıl ulaşacaksınız?”

“Sayın Öcalan ısrarla inatla 26 yıldır çatışma ve şiddet zemininden siyasal zemine geçmek için didiniyor uğraşıyor yakın yakın zamanda da bir yol haritası açıklayacak. Siz ne yapıyorsunuz? Siz çözüm istiyor musunuz? Siz Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesinden yana mısınız? Siz bu irade gaspıyla nasıl çözeceksiniz? Siz bu Kürt düşmanlığıyla nasıl barışa ulaşacaksınız?

“Barış mı istiyorsunuz, çözüm mü istiyorsunuz yoksa Kürt düşmanlığımı istiyorsunuz? Kürt düşmanlığı mı yapacaksınız bunu açık söyleyin. Bu el barış istiyor, bu el çözüm istiyor. Bu el istiyor ki Kürt halkı kendi iradesini seçsin, kendi iradesi ile yönetilsin. Bu el diyor ki şiddet ve çatışma yerine demokratik zeminde sorunları müzakereyle, diyalogla çözelim. Kayyım atayarak, tutuklayarak, yargı sopasıyla muhalifleri, Kürtleri terbiye ederek mi çözeceksiniz? Anti demokratik ülkeler, otoriter rejimler, diktatörler teker teker çöküyor, Ortadoğu’dan dersler alın.

“Karar verin”

“Türkiye’nin kurtuluşu kayyımda, gaspta, irade hırsızlığında değil; Türkiye’nin geleceği demokratik bir zeminde birlikte bütün renklerin başta Kürtler olmak üzere kardeşçe eşit bir şekilde yaşamasındadır. Bu halkın iradesine saygı duyun. Kürt halkına düşmanlık etmeyin.

“En önemlisi son sözüm; karar verin. Demokratik çözüm mü, müzakere mi, diyalog mu, Kürt düşmanlığı mı? Buyurun bunun cevabını siz verin. Onurlu Van halkının mücadelesi ve davası önünde saygıyla eğiliyorum. Burada bugün bariyerler olmasa yüzbinlerle bizi karşılayacağınızı da biliyorum. Ama bu günler de gelecek.”

Kaynak:Alıntı: Mezopotamya Ajansı

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem