Dervişoğlu: Bu sistem değişmeden, Türkiye’de hiç kimse, gün yüzü görmeyecek
Kısa Dalga - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu.
Dervişoğlu, "Bugün önümüze konan tablo, yeni değil. Biz bu filmi, 2000’li yılların başından beri izliyoruz. Adına, önce 'Büyük Ortadoğu Projesi' dediler. İsmi değişse de hedefi tektir ve aynıdır; Ulus ve üniter yapılı Cumhuriyet Türkiye’sini, 'Hem madden hem manen zayıflatmaktır'. Sivil ve askeri milli direnç noktalarını, 'Önce yıpratmak, sonunda da tamamen ortadan kaldırmaktır'. Sonrası ise malum, 'Yerli ve milli' kisveli izmihlalidir. Sınırları değiştirmek için, zihinleri parça parça ediyorlar" dedi.
"Türkiye demokratikleşecek dediler, belediye başkanları tutuklandı"
Yıllarca üç büyük gerekçe öne sürüldüğünü söyleyen Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Birincisi; 'Türkiye demokratikleşecek' dediler. O günden bugüne ne oldu? Seçilmiş belediye başkanları tutuklandı. Kayyum rejimi, kalıcı hâle geldi. Basın kuruluşlarına, kayyum atandı, gazeteciler, cezaevlerine dolduruldu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, açıkça yok sayıldı. Tweet atan, bir espriye gülen gençler hakkında dahi soruşturmalar açıldı. İnsanlar hapsedildi. Yani Erdoğan, hukuka ve demokrasiye bir gram taviz vermedi, bir adım yaklaşmadı. Erdoğan’la masaya oturanların derdi de sözde demokrasiydi. Sözde demokrasi diyorum, çünkü kurulan masalarda toplaşanların tek derdi ikbal pazarlıklarıydı. Kurdukları her masanın, her ittifakın, her koalisyonun ortak paydası ve milletten gizlenen ajandası, ulus devlet ve Cumhuriyet düşmanlıklarıydı. Biri, 'reklam arası' dedi, diğeri '100 yıllık zulüm'. Bu had bilmezlerin dillerinde, bu gafillerin rüyalarında, millete ve Cumhuriyet'e karşı aynı şuursuz saldırı cüreti var.
"Erdoğan, Amerika ile ilişkilerini yeniden ısıtmak için her kapıyı çalıyor"
İkincisi; 'Jeopolitik mecburiyet var' dediler. Amerika’yı, İsrail’i gösterdiler. 'Tehdit o kadar büyük ki ancak PKK ile barışırsak ayakta kalabiliriz' dediler. Bu söz, en iyi ihtimalle istifa, en makul ihtimalle yüce divan konusudur. Bu ne anlama gelmektedir biliyor musunuz? Biz iktidarda kaldığımız, çeyrek asır boyunca, öyle yanlışlar yaptık ki, ceplerimiz, koltuklarımız ve şahsi çıkarlarımız için, Türkiye’yi, öyle bir ipotek ettik ki, gelinen noktada, Türkiye’nin güvenliğini ancak Türkiye’nin, en büyük düşmanlarına el açarak, el uzatarak sağlayabiliriz demektir. Yapılan itirafların, meali tam olarak budur. Peki sonuç? Erdoğan, Amerika ile ilişkilerini yeniden ısıtmak için her kapıyı çalıyor. Gazze’de ateşkes sağlanır sağlanmaz, İsrail’le ilişkileri normalleştirmenin, yollarını arıyor. Ama görünen o ki Suriye’de, Şam yönetimi ile SDG arasındaki entegrasyon trafiği barıştan çok yeni çatışmaların, yeni paylaşım kavgalarının habercisidir. Yani ne bölgesel tehdit azaldı, ne Türkiye daha güçlü oldu ne de o meşhur 'jeopolitik akıl' bizi güvenli bir limana çıkardı.
"Madem PKK silah bırakmakta direniyor, bu 'sözde çözüm süreci'nin ne anlamı kaldı"
Üçüncüsü; 'Silahlar susacak, barış gelecek' dediler. Bugün görüyoruz ki 'terörist teröristliğini, katil katilliğini' bile kabul etmiyor. Çünkü bu cüreti onlara verenler, bebek katilini kurucu önderlikle taltif ediyor. Devlete, danışman diye dayatıyor. Kürt'ün önüne, al senin temsilcin diyor. Bizden başka da hiç kimse, bu vahametin, Kürtlere kurulan en büyük tuzak olduğunu söylemiyor, söyleyemiyor. Tüm bu açıklamalar, apaçık gösteriyor ki ortada, silah bırakma iradesi de pişmanlık emaresi de yoktur. Hiçbir zaman da olmamıştır. Masanın merkezinde, Öcalan’ın statüsü dururken, Erdoğan’ın, ömür boyu başkanlık hayali sürerken, ortakları, millet yerine iktidar nimetlerinden istifadeyi tercih ederken, Türk Devletinin eline geçen tek bir somut kazanım yoktur. Şimdi size soruyorum: Madem demokratikleşmiyoruz, madem jeopolitik denklem bizi bu yola zorlamıyor, madem PKK silah bırakmakta direniyor, bu 'sözde çözüm süreci'nin ne anlamı kalmıştır? Bir taraf süreçten sadece Öcalan’ın serbest bırakılmasını bekliyor, diğer taraf Öcalan’ın liderlik egosunu okşayarak netice almaya çalışıyor. Buna da 'barış süreci' diyorlar. Ortada basit bir oy hesabıyla başlayan, gerekirse Öcalan'la bile müzakere etmeyi sindirebilecek bir mideyle yürütülen, bu ülkenin hiçbir vatandaşına zerre faydası olmayacak kirli bir pazarlık vardır."
"Kişilerin değil, kuralların Türkiye’si için sonuna kadar çabalayacağız"
Dervişoğlu, "Bir önemli husus daha vardır: Erdoğan’ın başkanı olduğu MGK, toplanıyor PKK’yı terör örgütü olarak tanıdığını ilan ediyor. Ama Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak susuyor, AK Parti Genel Başkanı olarak İmralı’ya gidişe destek veriyor. Bu ülkede nihai karar verici Erdoğan’dır. Ama hangi Erdoğan'dır bu? MGK Başkanı Erdoğan mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan mı? Yoksa AKP Genel Başkanı Erdoğan mı? İşte bu belirsizlik, Türkiye’yi hem içeride hem dışarıda savunmasız bırakan asıl zaafın adıdır. Bu sistem değişmeden, Türkiye’de hiç ama hiç kimse, sistemin banileri dahi, gün yüzü görmeyecektir. Bu zorlama, Türkiye’yi hiçbir yere götürmeyecektir. İYİ Parti ne olursa olsun, Türkiye’yi bu çıkmazdan kurtaracaktır, kişilerin değil, kuralların Türkiye’si için sonuna kadar çabalayacaktır" dedi.
"Belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmalarının önü açılmalıdır"
"Türkiye, öyle bir noktaya sürüklenmiştir ki; artık, mahkeme salonlarında hukuku değil, iktidarın hıncını tartışıyoruz. Türkiye haksız gerekçeler ve siyasi saiklerle yapılan soruşturmalar ve yargılamaların gölgesinde yaşamaktadır" iyen Dervişoğlu, şunları ekledi:
"Belediye başkanları, gazeteciler, gençler ve daha niceleri, tedbir boyutunu aşan ve cezalandırmaya varan tutukluluk süreçleriyle karşı karşıyadırlar. Suç varsa, elbette ki cezasız kalmamalıdır. Ancak, tutuksuz yargılamalar mümkünken ve benzer suçlarla alakalı böyle uygulamalar yapılmışken, başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmalarının önü açılmalıdır. Özgürlüklerin susturulduğu yerde, mahkemeler karar vermez, talimatları okur. Yargı, adalet dağıtmaz, sadakat ölçer. Biz özgürlükleri savunurken, bir kişiyi değil; Cumhuriyet’in özünü savunuyoruz. O öz ise hürriyettir. Adaletle korunan bir hürriyet."
Hatimoğulları, Bakırhan, Bahçeli, Dervişoğlu’ndan Özgür Özel'e tebrik telefonu
Kaynak:ANKA
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.