Erbakan'ın derdi: Taksim'e cami yapıldı, İmam Hatipler arttı ama 22 LGBT derneği de kuruldu
Kısa Dalga - Yeniden Refah Partisi, 3. Büyük Kongresi Ankara Arena Spor Salonu'nda "İş Başa Düştü" sloganıyla düzenledi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, "Cumhurbaşkanı adayımız, Genel Başkanımız" anonsuyla salona davet edildi. Kongrede 26. Dönem AK Parti Milletvekili Mehmet Ali Aslan da Yeniden Refah Partisi'ne katıldı.
Erbakan kongrede yaptığı konuşmada, partisinin 23 Kasım 2018'deki kuruluşuyla millete umutsuzluk, çaresizlik, seçeneksizlik döneminin sona erdiğini ifade ettiklerini, "Artık Yeniden Refah var" dediklerini anlattı.
Erbakan, "23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde birtakım hayırlı hizmetler yapılmış olmakla beraber ekonomi başta olmak üzere hukuk ve adalet, dış politika, sosyal politikalar, eğitim ve manevi kalkınma gibi en önemli alanlarda sınıfta kalındığını" ifade ederek, şöyle konuştu:
"Evet, Ayasofya ibadete açıldı. Evet, başörtülü bakan, milletvekili, büyükelçi, hakim, savcı, polis ve subaylarımız oldu. Gelin görün ki bu önemli kazanımların yanında çok önemli kayıplarımız da oldu. Milli ve manevi değerler, aile yapısı büyük bir erozyona uğradı, değerler aşındı, deizm ve ateizm yaygınlaştı. Ne yazık ki paylaşımda adaletten, yönetimde liyakatten, yargıda adaletten eser kalmadı. Evet, İHA’lar, SİHA’lar yapıldı, ama aynı zamanda Erbakan Hocamızın kurmuş olduğu fabrikalar, sanayi tesisleri satılıp yok edildi. devlete ait yüzlerce sanayi tesisi ve fabrika satılıp yok edildi. Bu satışlardan elde edilen gelirler çarçur edildi. 23 senede tam 650 milyar dolar faize aktarıldı.
"Tek gerçek alternatif..."
Türkiye son 20 çeyrektir aralıksız büyüdü ama oluşan refahtan ne emekli ne asgari ücretli ne memur ne de engelli vatandaşlarımız istifade edebildi. Büyümeden tüm kesimlerin alması gereken refah payı, imtiyazlıların payı haline geldi. Evet, AK Parti iktidarı döneminde Taksim'e cami yapıldı, İmam Hatip Okulları arttı, Kur'an kursları çoğaldı ama aynı zamanda 22 tane LGBT derneği İçişleri Bakanlığından kuruluş iznini aldı. 6284 sayılı kanunla ailenin temelleri parçalandı. Evet, AK Parti iktidarı "Dünya beşten büyüktür" dedi ama bu sözü hayata geçirecek adımları atmadı. Dış politikada söylemde şahin, eylemde güvercin oldu. Bu süreçte sınıfta kalan yalnızca iktidar partisi olmadı. İktidarın akına da kara çalan, az da olsa hayırlı işlerinde de şer bulan, muhalefet etmeyi eleştirmekle sınırlı tutan, çözüm sunmayan, yol açmayan, başta ana muhalefet olmak üzere diğer sistem partileri de iktidarla birlikte sınıfta kaldı, milletimize umut olmaktan uzaklaştı. Allah’ın izniyle Yeniden Refah Partimiz bugün sadece iktidarın değil, muhalefetin de tek gerçek alternatifidir. Çözümün adresidir. Umuttur, çaredir.
"Yüzde 45 açlık sınırı, yüzde 80 yoksulluk sınırının altında"
İşte, ekonominin gerçekleri: Faiz oranlarında; dünya ikincisi, Avrupa birincisiyiz. Enflasyonda Avrupa birincisi, dünya sekizincisiyiz. Gıda enflasyonu Eylül 2025 itibarıyla yıllık yüzde 36. Dış borç aldı başını gitti. 2002 yılında 129 milyar dolar olan dış borç stoku 2025 yılında 600 milyar dolara ulaştı. 2025 Temmuz itibarıyla cari açık 19 milyar dolar, dış ticaret açığı 88,4 milyar dolar oldu. İç borcun, anapara ve faiz ödemelerinin tamamı, yeni borçlanmalarla ödenir hale geldi. Yani Türkiye para artıramayan mevcut borçlarını yeni borçlarla ödeyen bir ülke haline geldi. Bunun adı ekonomideki ifadesiyle teknik iflastır. Yoksulluk sınırı 92 bin lira oldu, açlık sınırı 28 bin lira oldu. Bu şartlarda emeklinin 16 bin, asgari ücretlinin 22 bin lirayla geçinmesi bekleniyor. Halkın yüzde 45’i açlık, yüzde 80’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Son 23 yılda nüfusun en zengin yüzde 20’si dışında zenginleşen, serveti artan olmadı. Yoksul daha da yoksullaştı, orta direk ortadan kalktı, artan gelirden aslan payını imtiyazlılar kaptı. Engelli maaşları yerinde saydı, engelli istihdamı için verilen sözler tutulmadı. Engellilerimizin yaşam koşulları kolaylaştırılmadığı gibi araç sahibi olmaları zorlaştırıldı.
"Boşanma sayıları, evlenme sayılarının yarısına ulaştı"
Eğitimde, kültürde ve ailede bizzat Sayın Cumhurbaşkanı'nın da kabul ve ikrar ettiği başarısızlık hayatımıza ahlaki yozlaşma ve değerlerin aşınması olarak yansıdı. Bebek öldüren doktorlar, hastasına eziyet eden yoğun bakım hemşireleri, rüşvet alan yargı personeli, yolsuzluk yapan bürokratlar ve diğerleri. Toplumda, ailede ve eğitimde yaşanan çözülme ve çürüme ceza ve tutukevlerini patlama noktasına getirdi. Kapasite 304 bin. Mevcut sayı 420 binin üzerinde. Doluluk oranı yüzde 140. Türkiye cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı İngiltere, İtalya, İspanya, Portekiz, Fransa ve Almanya’nın toplamından fazla. 420 bin kişinin 3’te 1’i uyuşturucu suçlarından hapiste. Biz nereye gidiyoruz? Nereye gidiyor Türkiye? Neler oluyor bize? Uyuşturucu kullanma ve bulundurma suçları yüzde 33, ticareti yüzde 21 oranında arttı. Aile mahkemelerinde dava sayısı son 10 yılda iki katına çıktı. 2015’te 252 bin olan dava sayısı 2024’te 435 bine ulaştı. Boşanma sayıları, evlenme sayılarının yarısına ulaştı."
"Bizler için Kürt sorunu değil, terör sorunu vardır"
Bizler için Kürt sorunu değil, terör sorunu vardır. Kürt kardeşlerimiz, bu milletin ayrılmaz parçasıdır. Kadim kardeşliğimizin sarsılmaz temelleri vardır. Bireysel ve toplumsal hak ve özgürlükleri herkes için anayasal güvence altına alacağız. Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e topyekûn kalkınmayı sağlayacağız. Kardeşlik ve eşit yurttaşlık bilinci ile "Tek Millet, Tek Vatan, Tek Bayrak, Tek Devlet" idealimizi güvence altına alacağız.
Merhum Erbakan Hocamızın her zeminde ifade ettiği gibi, 'Türk’ü Kürt’ten, Kürt’ü Türk’ten ayırırsanız ortada ne Türk kalır ne Kürt kalır. Ama Türk ile Kürt beraber olursa onu ne Amerika ne İsrail durdurabilir'. Aynı inancın mensupları olarak bin yıllık kardeşlik hukukumuzu bu şuurla güçlendirecek, muhafaza edecek ve daha da sıkı kucaklaşacağız."
Kaynak:ANKA
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.