Ön seçim tarihini açıkladı: Özel, üçlü zirvede alınan kararları anlattı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Kısa Dalga- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu.

Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’la yaptığı görüşmeye dair konuştu. Ön seçim takvimini açıkladı.

Özel, şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçimle belirleyeceğiz” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi: “Seni rekabete, namuslu bir yarışa korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum”

Başkanlarımızla yaptığımız o görüşmede vardığımız sonuçları birinci ağızdan partinin Genel Başkanı olarak ben söylüyorum. Mansur Bey'le de biraz önce görüştük. O da yılmış bu iki gündür dezenformasyondan. "Siz anlatın. Ben de Genel Başkanımızın söylediklerini bizzat teyit edeyim. Bu kara propaganda bitsin." dedi.

Fikir birliğine vardık

Şimdi o gerçekleri konuşma vakti. O görüşmede, bir: partinin başarısı için herkesin elinden geleni yapacağı, parti kararlarına uyacağı ve milletimizin hayal kırıklığına uğratılmaması noktasında çok hassas bir sürecin yürütülmesi gerektiği konusunda tam mutabakat sağladı. İki: Türkiye'ye umut olmuş iki ismin ön seçim yarışına girerek birbirini yıpratmaması konusundaki talep ve öneriyi konuştuk ve bu konuda fikir birliğine vardık.

Sayın Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçime girmeyeceğini bize bildirdi ve şu cümleyi kurdu, bunun bilinmesini istedi: "Hepsi bizim partililerimiz, bizim üyemiz. Elbette onların verecekleri karara ben de saygılıyım, hepimiz saygılıyız." Ve üç: ön seçim süreci dahil tüm bu süreçlerin hep birlikte ortak akılla yürütülmesi, bundan sonra daha çok bir araya gelinmesi konusunda hemfikiriz.

Devlet imkanlarıyla karşımıza dikilenler avuçlarını yalayacaklar

Amacımız net. Yargı sopasıyla karşımıza dikilenlere karşı, içimizi karıştırmaya çalışanlara karşı hep birlikte dimdik duracağız. Partide bir kaos arayanlar, devlet imkanlarıyla karşımıza dikilip önümüzü kesmeye çalışanlar avuçlarını yalayacaklar.

Benim için en büyük kazanım yıllardır CHP'yi hiziplerin, ayrışmaların, kavgaların merkezi gibi gösterenlere inat her iki Belediye Başkanımızın da göstermiş olduğu birlik ve beraberlik görüntüsüdür. Bu öylesine bir görüntü değildir, suni bir görüntü değildir.

Bu samimi, ahlaklı ve milleti merkeze alan bir tutumdur. Partimizin bir ve beraber, bu birlik görüntüsünün bozulmaması için her iki başkanımızın da olağanüstü çabalarına ben buradan hem Mansur Başkan'ın hem Ekrem Başkan'ın birbirleriyle kurdukları samimi abi kardeş ilişkisine ve "Milleti kurtaralım da ne olacaksa olsun." yaklaşımlarına yürekten teşekkür ediyorum.

Bugün ön seçim takviminin ilk günüdür

Ve son olarak, dün Parti Meclisimizde, ardından Merkez Yönetim Kurulumuzda ön seçim süreciyle ilgili nihai kararı vermiş durumdayız. Belirlenen seçim takvimine göre 11 Şubat 2025 bugün kararın alınması ve ilanıyla birlikte takvimin 1. günüdür.

Takvimin tüm detaylarını Seçim ve Hukuk İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız kamuoyuyla bir özel basın toplantısıyla paylaşacaktır. Ancak ben iki kritik tarihe dikkat çekmek isterim. Bunlardan birincisi 28 Şubat cuma günü saat 17.00'ye kadar Türkiye'yi yönetecek bir sonraki Cumhurbaşkanı'nın belirleneceği ön seçimin seçicisi, seçmeni olmak isteyen Türkiye'nin başta bütün gençlerini harıl harıl partiye online kayıt olan bütün gençlerini ve Türkiye'nin bütün demokratlarını, Büyük Türkiye İttifakı'nın, Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayını belirlemekte görev almak üzere baba evine gelmeye, kaydolmaya ve yapılacak seçimde oy kullanmaya davet ediyorum.

Aldığımız karar gereğince Cumhurbaşkanı adayımızı 23 Mart Pazar günü yapılacak ön seçimle belirleyeceğiz.

Erdoğan'a sesleniyorum

Hayırlı uğurlu olsun. Buradan, buradan Sayın Erdoğan'a sesleniyorum: İçimizi karıştıramayacaksın! Birlik ve beraberliğimizi bozamayacaksın! Yargı aparatlarıyla önümüzü kesemeyeceksin! Bizi yenmenin tek yolu sandıkta yenmektir. Seni rekabete, namuslu bir yarışa korkmadan karşımıza çıkmaya davet ediyorum. Salon adamı Erdoğan, halkın adayı karşında olacak. Sana meydan okuyoruz. Yönetemediğin ülkeyi o yönetecek, biz yöneteceğiz. Krizi bitirecek, zaferi getireceğiz.

Meydanlara çıkmaya, Türkiye İttifakı'nı meydan meydan büyütmeye, bir olmaya, birlikte olmaya, hiç ayrılmamaya, Türkiye İttifakı'nı kazandırmaya, Türkiye'yi kazandırmaya kararlıyız.

ozelyuk.jpg

Özel'in konuşmasından satır başları şöyle:

Bahçeli'ye geçmiş olsun

"Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Sayın Devlet Bahçeli'nin bir kalp kapakçığı operasyonu geçirdiğini, sonra yapılan açıklamalardan öğrendik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Ben şahsen yakından takip ettim.

Kendisinin sağlık durumuyla ilgili belli aralıklarla bilgi alıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün siyasi çelişkilerimize, rekabetimize, bize yapılan bütün haksızlıklara rağmen bu süreçte Sayın Bahçeli ve MHP ile ilgili olumsuz herhangi bir siyasi eleştiri, herhangi bir yaklaşımımız olmadı, olmayacak. Sözüme değer veren herkese de şunu söylüyorum:

Ne olursa olsun, ne olursa olsun hastalık ve ölüm durumlarında asla ve asla, hele hele sosyal medyadan olmadık eleştiriler, parti üyelerimiz asla yapmıyorlar, yapmamalılar. Ama bu konuda biz doğru hattı doğru yere koymamız lazım.

Allah şifa versin, iyileşsin, görevinin başına gelsin. Devlet Bey'le rekabet de ederiz, seçime de gideriz, onları da yeneriz, iktidara da geliriz ama bugün sağlık dilemenin ve iyi duyguları ifade etmenin günüdür."


Yüce Divan için çalışıyoruz

Özel, Kartalkaya yangınıyla ilgili de konuştu. Bilirkişi raporuna dikkat çekti. Özel, Yüce Divan için çalışma yaptıklarını belirterek imza topladıklarını açıkladı.

Özel, "Bir kez daha bütün muhalefet, firesiz hatta bağımsız milletvekilleri katılıyorlar. 260'ı geçti rakam, soruşturma komisyonuna imza atan milletvekilleri. Grubu bulunanların tamamı attı. Grubu bulunmayan milletvekilleri attı. Bağımsızlar atıyor. 260'ın üzerinde ilerliyoruz. 300'ü, 301'i bulursak Yüce Divan'a gidip gitmemesini Meclis soruşturacak. Savcı gibi istediği her belge gelecek Meclis'e.

Ama bizim 35-40 tane ettiği yemine sadık, torununun gözüne bakınca utanmayacak, evladına hesap verme kapasitesi olan, komşusundan utanacak, ilkokul öğretmeninden utanacak 40 milletvekiline ihtiyacımız var daha.

Bunun için AK Parti ve MHP gruplarını da ziyaret edeceğiz. Gerekirse bütün milletvekillerini teker teker ziyaret edeceğiz ve bu vicdani sorumluluğu hatırlatacağız. Ama bir şey hatırlatayım: Bu anayasa, yani her doğana değil, Erdoğan'a yapılan anayasa, yapıldığı günden bir gün öncesine kadar önceki beğenmedikleri anayasada bu rakam 55'ti.

55 milletvekili isterse Meclis her şeyi soruşturmak için bir komisyon önerilebiliyordu. O rakamı 301 yaptılar. Yarısından bir fazla. Meclis'ten vefat eden, Meclis'ten belediye başkanı olup ayrılan, istifa edip Meclis'i boşaltanlar bile hesaba katılacak, yarısından bir fazlası kadar imza bulacaksın. Biz muhalefet ulaşabildiğimiz yere kadar ulaşıyoruz."


Trump'a laf edecek cesaretin yok senin

"Bunlar Filistin'e sahip çıkar." diye. Şimdi hepsi böyle gözlerinin içine bakıyor. Ve, "Şu anda Trump bunu söyledi. Erdoğan ne diyecek? Bakalım nasıl bir tepki verecek?" dedik. Televizyonda karşımda buldum.

Alman Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier, Erdoğan'la görüşmesinden sonra birlikte yaptıkları basın toplantısında, "Kabul edilemez. Uluslararası hukuka aykırı. Bu Almanya'yla Amerika'nın, benimle Trump'ın kuracağımız ilişkileri etkiler.

İyi düşünsün. İlişkilerimizi bozar bu karar. Bu insanlık suçudur." Vallahi burada bizimki duruyor, kafasını bile sallamaya korkuyor o ifadelere. "Hadi Almancasına sallayamadın, tercümesine salla." Tercümeyi duyuyor, böyle bakıyor.

Bir kelime etmedi, 5 gün boyunca. Dedim ki: "Niye konuşmuyorsun? Çık konuş." Dün konuştu, utandırdı beni.

Açıklaması şu: "Konuşmaya değer bir yanı yok." Bak bu konuşma bu. "Konuşmaya değer bir yanı yok." Sonra var gücüyle Netanyahu'ya saldırdı bu konuda.

Eee? O zaman Netanyahu'nun konuşmaya değer bir yanı var. Şimdi, Netanyahu'nun söyledikleri konuşmaya değer de Trump'ınki değersizse nasıl oluyor bu iş? Esas mesele şu: Sen Netanyahu'ya laf söyleyecek cesaretin var da Trump'a laf söyleyecek cesaretin yok senin.

Deniz Gezmiş nerede duruyorsa biz oradayız

Turnusol kâğıdı daha ahlaklı. Biz neredeyiz? Biz Bülent Ecevit nerede duruyorsa oradayız. Yaser Arafat'ın dostu Bülent Ecevit'in durduğu yerdeyiz. Biz neredeyiz? Biz Deniz Gezmiş ve arkadaşları nerede duruyorsa oradayız. Biz, biz bu tip bir alkışı, bu Meclis, grup toplantıları, böyle alkışlar tarihi alkışlardır. Sizin meseleye nasıl sahip çıktığınızı gösteriyor. Ben de 2004'ten hatırlıyorum bu alkışı.


Kurultay soruşturması

İşin aslını söyleyeyim, işin aslını söyleyeyim. Tabii ki meczubun biri Bursa İl Başkanımıza sövmüş, hakaret etmiş, iftira atmış, o da ondan şikâyetçi olmuş. Suç, dosya iftira atanın yargılandığı dosya, ifadesi ortada. Bursa'dan dosyayı Ankara'ya çekmişler.

Ankara'da 1 yıldır tutmuşlar. Savcının ifadesi, yoksa çıkıp söylesin. Bir yıldır dosya açık, 2023 Aralık Bursa, 2024 Ocak'ta geldi. Bir yıldır duruyor. "Son günlerde ki üzerine konuşulduğu için böyle yaptık."

Hiç alakası yok, hiç alakası yok. Ben size işin aslını söyleyeyim. AK Parti'nin, daha doğrusu sarayın bir medya planlaması var.

Medya planlamasında, medya planlamasında dün akşam planlanan Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın katıldıkları üçlü toplantıda, üçlü zirvede çıkan kriz, kavga, birbirine düşen ve parçalanan CHP'ydi. Medya planlaması oydu ama medyaya bu düştü.

Bu fotoğraf düşünce Türkiye'nin gündemine, görmeyen kalmayıp umutları, Çağlayan'daki umutları yeniden ve daha güçlü şekilde ayağa kaldırınca medya planlamasına, CHP'de krizden, CHP'de kendince şaibeli kurultay yalanına döndü.

Tayyip Bey 1 yıldır, 3'tür 4'tür bunu söylüyor. Septik bir alanda, girmiş bir septik alanın içine beni oraya çağırıyor. Beni de pisletecek kendi sözüyle, kötü sözüyle. Girer miyim o çukura? Girer miyim o çukura? Bu iktidar Türkiye'yi adaletten ekonomiye birçoklu krizin içine soktu, çıkaramıyor. Milletten yetki alanlar milleti unuttu.


Belediyelere operasyon

Gecenin, sabahın ilk saatlerinden itibaren, operasyonlar başladığı andan itibaren İstanbul'da arkadaşlarımız takip ediyorlar süreci. Aday olurken temiz belgesi verdikleri, 10 aydır herhangi bir suç işlemeyen, bizden aday olmak istiyor, belediye meclis üyesi.

"Git devletten temiz belgesi al." diyoruz. Bizim belediye meclis üyesini aday yaparken kefalet koyan Adalet Bakanlığı'dır, Türkiye'nin adalet sistemidir. Şu ana kadar işlediği bir şey yok, aldığı bir ceza yok, kesinleşmiş hükmü yok. "Temiz." diyor. "Hukuken ispatlanmış bir suçu yok." diyor. Listemize koymuşuz, milletimiz takdir etmiş, gelmiş.

Bu arkadaşları sabahın köründe topluyorlar. Yok efendim kent uzlaşısı, ment uzlaşısı. Ne demek kent uzlaşısı? İstanbul İttifakı demek. Biz dedik ki: Bir otoritere karşı tek başımıza kazanamayız. Gelin Türkiye'nin sosyal demokratları, muhafazakâr demokratları, milliyetçi demokratları, Kürt demokratları birlikte olalım. Listelerimizde eski AK Partililer var.

Listelerimizde Saadet Partisi'nden gelenler var, Milliyetçi Hareket Partisi'nden gelenler var, Demokrat Parti'de eskiden siyaset yapanlar var. Nasıl alacağız biz İstanbul'dan? Örneğin Demokrat Parti'de siyaset yapmış birisi listeye konduğunda kendi etki alanından dünya kadar oy getiriyorsa, Demokrat Partili dünya kadar oy getiriyorsa, AK Partili, "Biz bunların içine girdik, Erdemliler Hareketi diye, ne olduğunu gördük, yakamı sıyırdım." deyip muhafazakâr mahallerde Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy getirebiliyorsa budur kent uzlaşısı.

Budur İstanbul İttifakı, budur Türkiye İttifakı. Şimdi burada cezalandırılan bu 10 arkadaşımız, 7 arkadaşımız, 9 arkadaşımız değil.

Burada cezalandırılan İstanbul'un iradesine kafa tutuyor. "Siz bütün demokratlar birleşip benim gibi bir otokratı yenerseniz seçtiklerinize çektiririm." diyor. Cürmün kadar yer yakarsın, cürmün kadar, cürmün kadar.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.