İmamoğlu: 572 yıllık İstanbul Üniversitesi'ni rezil etmeye bile hazırlar

İmamoğlu: 572 yıllık İstanbul Üniversitesi'ni rezil etmeye bile hazırlar
İmamoğlu, diploma tartışması konusunda savcılığın İstanbul Üniversitesi'ne 2. kez yazı gönderdiğini belirterek, 23 Mart öncesi cumhurbaşkanlığı adaylığının engellenmek istendiğini söyledi.

Kısa Dalga - Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart'ta yapılacak CHP'nin cumhurbaşkanı adayını belirleme seçimi öncesi Türkiye turuna devam ediyor.

Bursa'da vatandaşlara seslenen İmamoğlu, diploması üzerinden sürdürülen tartışmalar, ekonomi, yargı ve cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecdine ilişkin konuştu.

İmamoğlu, özetle şunları dedi:

"3 bin liraydı 4 bin oldu, daha ne olacak diyor?"

"Bugün, bugün milletin, zor günler yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Kime sorsanız tadımız kaçtı. Elimize, geçen paranın bereketi, kıymeti kalmadı. Daha dün 200 lira büyük para diye düşünüyorken, fazla değil 8-10 yıl önce, bugün bozuk para bile değil. Paramız da pul oldu, itibarımızı da yerle bir ettiler. Dünya ölçeğinde ülkemizin bulunması gerektiği yerden çok aşağılardayız. Niye bu haldeyiz biliyor musunuz?

Çünkü bir iktidar adalet duygusunu yitirirse o memleketin ne yaparsanız yapın bereketi kaçar. Orada ne refah olur, ne huzur olur. Bizim en büyük sorunumuz, ülkeyi yönetenlerin zerre adalet duygusu kalmadı. Vicdanları köreldi.

Borçlanmak bir iş insanı, bir üretici, bir sanayici için normal olabilir ama bu ülkede artık emekli borçlanıyor emekli. İş kurmak için değil. Yaşamak için, borçlanmadan yaşayamayan, borçlanmadan hayatını sürdüremeyen milyonlarca dar gelirlinin hali bu iktidarı yönetenlerin umurunda değil. Ve şükredin derken onu bile fırça atarak söylüyor.

Halkına fırça atarak söylüyor. 3 bin liraydı 4 bin oldu. Daha ne olacak diyor? Daha ne olacak diyor?

Bunlar emekliye bile verilen maaşı kendi parası gibi verdiğini düşünerek o emekliye hakaret etmeyi normal görüyor. Bu var ya dünyada, yeryüzünde görülmüş bir şey değil. Bu edebin ayaklar altına alınması demektir. Utanç duyulacak bir durumdur.

"Adalet yok"

Kendine ait zannettiği koltuğunu korumak, saraydan çıkmamak. Millet seni evine yollayacak, evine yollayacak.

Millet adaletsizliğin pençesinde, can derdinde. Sevgili hemşehrilerim, gelir dağılımında adalet yok, eğitimde adalet yok, sağlıkta adalet yok. Devlet kurumlarının uygulamalarında, işe alımlarda adalet yok. Yahu seçimden bu yana neredeyse 2 sene geçiyor, öyle değil mi? Genel seçimlerde zorda kalınca mülakatı kaldıracağım demedi mi?

Ya devletin başındaki insan sözünü tutmaz mı ya? Böyle bir şey olabilir mi? Bakın, sevgili gençlerin ve hanımefendilerin, beyefendilerin haykırışından sonra bunu söylemek ayıp ama mahkemelerde adalet yok. Bu iktidarın elini kolunu soktuğu hiçbir yerde adalet yok. Bunların içinde adalet duygusu kalmadığı gibi amacı adaleti sağlamak olan yüce Türk yargısının saygıdeğer, namuslu hakimlerini, savcılarını bile zor durumda bırakıyorlar. Adaleti sağlamak için uğraşan her kişiye düşman oluyorlar.

"Kent lokantasına, kreşe yenildiler"

Sevgili dostlarım, insanlarımız zor şartlarda kendi paralarıyla, onurlarıyla bir öğün karınlarını doldurabilsinler diye biliyorsunuz, gurur da duyuyorum, kent lokantaları açtık, kent lokantaları. Burada ve bulunmayan Türkiye'nin her yerindeki yerel yönetici arkadaşlarım kent lokantası markasıyla her yerde kent lokantalarını açtılar.

Bütün güçleriyle nereye saldırıyorlar? En büyüğü 100 metrekare olan kent lokantasına saldırıyorlar. Demediklerini, yapmadıklarını bırakmadılar. Hâlâ da uğraşıyorlar. Hâlâ da orada gitti yemek yedi diye bir insana soruşturma açıyorlar. Yahu utanılacak bir durumdalar, utanılacak.

Memleketimizi sıkıntıya sokuyorlar. Biz neyle uğraşıyoruz, onlar neyle uğraşıyorlar? Biz, işte bütün belediye başkanlarımız dar gelirli ailelerin çocukları okul öncesi eğitim alabilsin, anneleri iş bulup çalışabilsin diye kreşler açtık, açmaya devam ediyoruz. Onlar ne yapıyor? Kapatmak için uğraşıyorlar. Kapatmak için genelge yazıyor belediye başkanlarına. Sonra yaptıkları hatayı, milletin tepkisini görüyorlar.

Kreşe saldırıyorlar. Kent lokantasına saldırıyorlar. Niye biliyor musunuz? Onların dev proje, mega proje dedikleri, milletin cebindeki parayı boşaltan projeleri, kent lokantası, 100 metrekarelik kent lokantası, bir küçücük kreş onların mega projelerini tuş etti diye, yendi diye, saldırılar ondan.

"Savcı o"

FETÖ kumpaslarıyla organize edilmiş Ergenekon davaları için ben bu davaların savcısıyım diyen zat şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve bana açılan davaların savcılığına soyunmuştur. Savcı aramayın, savcı o. Siyasi amaçlarla, siyasi amaçlarla yargı eliyle geçmişte bu iki ortak, bu iki ortak yargı eliyle siyasi amaçlarına ulaşmayı çok iyi bilirlerdi. Şimdi aynı taktiklerle sandıkta yenemedikleri, bundan sonra da asla yenemeyecekleri Cumhuriyet Halk Partisi'ne yargı eliyle boyun eğdirmek istiyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi'ne boyun eğdirirsek, millete de boyun eğdiririz diye düşünüyorlar. Ama ne biz boyun eğeriz, ne de bu aziz millete boyun eğdirecek, bırak kişiyi, ne devlet, ne başka bir unsur, anasının karnından doğmadı, doğmayacak. Bu aziz millet büyüktür. Bizler bizler zalimin değil, bizler bizler yalnızca milletin iradesi karşısında boyun eğeriz.

Bakın, ben 2019'dan bu yana her Allah'ın günü bir soruşturmayla, bir davayla karşı karşıyayım. Sevgili başkanlarımız, deneyimli politikacı büyüklerimiz, devletin farklı aşamalarında görev yapmış dostlarımız, abilerimiz, ablalarımız, belediyemiz son 6 yılda 1.200 teftiş, inceleme, soruşturma geçirdi. Hepsinden elleri boş döndüler, hepsinden.

Ama içlerini öyle bir korku bürümüş ki bana dava açmadan duramıyorlar. Şimdilik şimdilik 25 yıl hapis, 5 kez de siyaset yasağı isteniyor hakkımda. Belli ki belli ki belli ki Ekrem'den böyle kurtulursak önümüzdeki 5 seçimi garanti alırız diye düşünüyorlar. Herhalde matematiğini böyle hesap ettiler. Yahu sizin Ekrem İmamoğlu ile hesabınız olsa ne olur, olmasa ne olur?

"Savcılık üniversiteye 2. kez yazı yazdı"

Gözlerime bakın. Milletin sizinle hesabı var, milletin! Bu büyük milletin sizinle hesabı var! O hesabı görecek. Öyle sabırsızlar ki öyle sabırsızlar ki... Beni izliyordur diye kameraya baktım ha yanlış anlamayın. Beni izliyor, onun için kameraya baktım. Ya da izleyen arkadaşları görsün. 35 yıl sonra benim diplomamı iptal ettirmeye çalışıyorlar. Öyle aceleleri var ki, savcılık 2. kez yazı yazmış üniversiteye. Savcılık ikinci kez yazı yazmış üniversiteye. Ekrem İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili işleri hızlandır, acele et.

Halbuki üniversite bu konuda zaten 5 yıl önce karar almış. Ekrem İmamoğlu'nun diplomasıyla ilgili hiçbir usulsüzlük yoktur demiş 5 yıl önce. Ama davanın asıl savcısı var ya Ankara'da, malum şahsın acelesi var. 23 Mart'tan önce diplomayı iptal edilsin diyor. Ekrem karşıma rakip çıkmasın. O günü bugünden kesmek istiyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayını da kendi belirleyecek aklı sıra. Cumhuriyet Halk Partisi'nden senin karşına bu Ekrem'in önünü kesersen, bu partide milyonlarca Ekrem var, milyonlarca Ekrem var. Bunu bilmiyor.

"Kimse elindeki resmi evraka güvenemez"

Ama meselenin, bakın burayı iyi dinleyin. Anneler, babalar, hanımefendiler, hayatını bu ülkeye feda etmiş, görevler yapmış beyefendiler, meselenin beni aşan önemli yönleri var. Fakültenin verdiği, üniversiteden, üniversitesinden Yükseköğretim Kurumu'na, Milli Savunma Bakanlığından Yüksek Seçim Kurulu'na, pek çok devlet kurumunun geçerli kabul ederek işlem yaptığı bir diploma bu.

Böyle bir resmi belge, 35 yıl sonra bir kişinin siyasi amaçları, siyasi ihtirası, siyasi çıkarlarıyla iptal edilirse artık bu ülkede hiç kimse elindeki resmi evraka güvenemez. Benim 35 yıllık diplomamı iptal ettirmeye çalışanlar başarılı olursa yarın da sizin 40 yıllık, 50 yıllık, 60 yıllık zeytin tarlalarınıza, aileden kalma tarım alanlarınıza, bağınıza, bahçenize, bankadaki paranıza çöker bunlar, çöker bunlar.

İktidarın kendisi değil, devlette, yargıda etkisi olan, adamını bulan her şahıs bir kumpas kurar, elinizdeki 40 yıllık, 50 yıllık tapuyu, mahkeme kararını iptal ettirir. Devletin verdiği evraklar siyasi amaçlarla, kişisel hırslarla, ihtiraslarla böyle kolayca geçersiz ilan edilirse bu milletin devletine güveni kalır mı? Kalmaz.

"Allah sizi bildiği gibi yapsın"

Beni, Ekrem'i seçim yarışı dışına itmek için Türkiye Cumhuriyeti, hepimizin canını vermeye hazır olduğu, bu memleket için kendini feda etmeye hazır olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bu hale düşürmeye razı bunlar.

Aynı zamanda 572 yıllık İstanbul Üniversitesi'ni rezil etmeye bile hazırlar. Oradaki bilim insanlarını, oradaki dekanları, rektörleri, oradaki akademisyenleri rezil etmeye hazırlar. Onları itibarsız etmeye hazırlar. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Allah sizi ıslah etsin. Allah sizi bir an önce bu memleketin başından uzaklaştırmamıza yardım etsin. Yüce Allah'a güveniyorum. Yüce Allah'a sığınıyorum. Milletimize güveniyoruz.

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Gündem