Ümit Özdağ: Öcalan'a verilen sözleri yerine getirmeden beni bırakacaklarını sanmıyorum
Kısa Dalga - Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret eden Fatih Altaylı, konuya ilişkin kaleme aldığı yazısında, Özdağ'ın "Anayasa değişikliğini kotarmadan ve Öcalan’a verilen sözleri yerine getirmeden beni bırakacaklarını zannetmiyorum" dediğini duyurdu.
Gazeteci Fatih Altaylı, 40 gündür tutuklu olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaretine ilişkin izin sürecini şu sözlerle anlattı:
“Ümit Özdağ ile son haftalardaki gelişmeler ve Öcalan’ın olası çağırısı üzerine küçük bir sohbet yapmak için görüşmek istiyordum. Bunun için önce Özdağ’ın hukukçuları ile görüştüm, Özdağ’dan olumlu yanıt gelince Adalet Bakanlığı’na “görüşme izni” için başvurdum. Ne yalan söyleyeyim, izin için çok da umutlu değildim. Ne var ki, hiç beklemediğim bir şekilde görüş izni bir iki gün içinde çıktı.”
Cezaevi girişinde geniş bir güvenlik kontrolünden geçtiğini anlatan Altaylı görüş sürecini şu sözlerle anlattı:
"Ümit Özdağ’la ortada, üzerinde çiçekli bir örtü olan masaya oturduk.
Hemen elindeki kalın dosyayı masaya koydu ve heyecanla anlatmaya başladı.
Göz altına alınmasına neden olan Antalya’daki Cumhurbaşkanı’na hakaret davası Antalya’ya geri yollanmıştı. Halen tutuklu olmasının gerekçesi olan Kayseri’deki olayları başlattığı yolundaki iddialardan dolayı tutukluydu.
“Hukuken o dosyanın da Kayseri’ye gitmesi gerekmiyor mu?” diye sordum.
“Gerekiyor ama hukuk mu kaldı. Buna itiraz ettik” dedi.
Tutukluğunun gözden geçirileceği son oturum, olması gerekenden bir gün önce yapılınca avukatları gelememişti ve savunma yapamamışlardı. Özdağ bunun planlı bir komplo olduğuna inanıyordu.
Kayseri ile ilgili iddialardaki tutarsızlıkları anlattı.
Kayseri Emniyeti’nin olaylardan sonra hazırladığı raporda, olaylarda Zafer Partisi’nin ve kendisinin rolü ile ilgili bir şey yokken, kendisinin gözaltına alınmasından sonra hazırlanan raporda, zorlama bir şekilde partisinin ve kendisinin bu işe dahil edilmeye çalışıldığını ama buradaki iddiaların bile olaydan çok öncesine ya da sonrasına dayanan tutarsız iddialar olduğunu anlattı ve o iddialardaki suçlamaların yöneltildiği kişilerle ilgili takipsizlik kararlarını gösterdi.
“Bu durumda kısa sürede serbest kalırsınız” dedim.
“Anayasa değişikliğini kotarmadan ve Öcalan’a verilen sözleri yerine getirmeden beni bırakacaklarını zannetmiyorum. Duyumlarımıza göre hakkımda yeni yeni dosyalar oluşturuluyormuş.” diye karamsar bir yaklaşım sergiledi.
Güncel konulara geçtik. Güncel deyince en günceli, bir gün önce Öcalan’ın yayınlanan mektubu ve DEM’in basın toplantısı idi. “Öcalan’ın açıklaması hakkında ne düşündünüz, ne demek istedi. Satır aralarında bizim göremediğimiz bir şey gördünüz mü?” dedim.
“Çok açık biçimde Öcalan’a ‘Sen bir şey isteme biz sana istediğinden fazlasını vereceğiz’ demişler. Ben bunu gördüm” dedi.
Örtülü ya da açık af çıkabilir
Sonra anlattı:
“Öcalan’da kendine dönük bir özeleştiri görmedim. Soğuk Savaş’a hatta iki dünya savaşına kadar götürdü işi. Haklıydık dedi. Peki o zaman 1990 sonrasını nasıl açıklıyor. O zaman niye hâlâ kan akıtmaya devam etmiş. Ki PKK’nın en fazla kan döktüğü, en fazla insan öldürdüğü dönem 90’ların ilk yarısıdır. O zaman soğuk savaş mı vardı! 2000-2025 arasını nasıl açıklayacak. O zaman niye hâlâ terör estiriyordu örgütü. Daha geçen hafta şehitlerimiz var. Bence geçerli hiçbir anı yok söylediklerinin. Benim anladığım kendisine bir söz verilmiş.”
İmralı, Öcalan’ın özel adası olur
“Ya Öcalan’ın durumu. O da affedilir. O da topluma karışır mı?”
“Onu yapmazlar. Öcalan da istemiyor zaten. İmralı, Öcalan’ın özel adası ve ofisi olur. Gelen giden artar. Öcalan orayı çalışma yeri yapar. Öcalan ‘Sisteme dahil olalım. Suriye’deki petrol alanları bizde. Oradan bir gelir elde edelim. İnsanlar nemalansın. Petrolü Akdeniz’e ulaştıracak yolları garantiye alalım. Otonomiyi güçlendirelim. Sonra devleti oluştururuz’ diye bakıyoruz meseleye.”
“Konuya girerken Öcalan’a, sen isteme bir fazlasını veririz, demişler diye bir yorum yaptınız. Ne o fazlası”
“Binali Yıldırım’ın sözlerine bakarsanız anlarsınız fazlasını. Ne dedi Binali Bey, ‘Anayasa’dan Türklüğü çıkaralım’ Sonra neleri çıkarırlar kim bilir”
MHP’nin iki adayı var
Öcalan’ın açıklamalarıyla ilgili değerlendirmelerinden sonra MHP’yi konuşuyoruz biraz da.
“Devlet Bey’in sağlık durumunu bilemem. Ama muhtemelen bundan böyle siyasetin içinde aktif biçimde rol almayacaktır. Görünen, konuşulan o. Parti içinde de bu kanaat hakim olmalı ki, Devlet Bahçeli sonrasının hesapları yapılıyor. İzzet Ulvi Yönter, Sinan Ateş meselesi sonrası şansını kaybetti ve bunu görüyor. Şu anda iki aday var. Biri Celal Adan, diğeri İlyas Topsakal. Güçlü isimler bu iki isim arasında paylaşıldı. Bahçeli sonrası dönemde bunlardan biri partinin başına geçecek gibi görünüyor”
“Peki bu MHP’nin Cumhur İttifakı’ndaki durumunu nasıl etkiler”
“Etkilemez. Cumhur İttifakı aynen devam eder”
Türkiye’de seçim gündemi yok
“CHP’deki gelişmeleri de sormak isterim size. Geçmişte Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayınız olarak ilan etmiştiniz. Ancak Mansur Bey aday olmadı. CHP’de yine bir adaylık tartışması ya da arayışı var. Önseçim ile aday belirlemek için harekete geçtiler. Siz hâlâ Mansur Yavaş’tan yana mısınız?”
“Buna yanıt vermek istemem. Çünkü bana göre Türkiye’de şu an bir seçim gündemi yok. Böyle bir ortamda aday belirlemenin ya da adaylık tartışmasının da kimseye faydası yok. Türkiye’nin çok daha önemli meseleleri var. Seçimde kimin aday olacağını, nasıl aday belirlemek gerektiğini o zaman konuşuruz. 2023 seçimlerinden hemen sonra sizin yaptığımız programda ben seçimlerin 2027’de olacağını söylemiştim. O gün yaklaşsın konuşuruz.”
Kaynak:Alıntı: Fatih Altaylı
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.