Yenidoğan çetesi: Paralar motivasyon için
Kısa Dalga - 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı Yenidoğan Çetesi Davası'nın yargılamasında Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki devam ediliyor.
Pazartesi günü başlayan duruşma perdiyor hafta boyunca devam edecek. Duruşmada sanıkların savunmaları alınmaya devam ediliyor. Duruşma tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım'ın savunmasıyla başladı.
Tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım, suçlamaları reddetti. Hastaneye gelen ve göbeği yanlış delindiği belirtilen bebeğin ölümüyle ilgili şunları söyledi:
Epikriz yazma yetkim yok
“Böyle bir konuşmadan bilgim yok, hastayı da hatırlamıyorum. Ancak o bebek, yabancı uyruklu bir bebek olabilir. O bebek farklı bir bebek, onun göbeğini ben açtım, Dursun Bey açmadı. Hangi bebek olduğunu ismi geçmediği için bilmiyorum; ama o bebeğin göbeğini ben açtım. TRG’de doğdu. Bebek odasından bize geldiğinde mosmordu. Onu kapıya en yakın olan kısma aldım ve o sırada Dursun Bey’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra İlker Bey’i aradım, Dursun Bey’e ulaşacağını söyledi. 3-5 dakika sonra Dursun Bey alana geldi. Bebeği makineye bağladık ve çocuğun akciğer filmi istendi. Bu süreçte bebeğin kalbi durdu, müdahale ettik ama geri döndüremedik. Dursun Bey, bebeğin akciğer filmine baktı ve diyafram hernisi teşhisi koydu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim.”
Akyıldırım, epikriz yazma yetkisi olmadığını sadece kendisine gelen epikrizleri bilgisayara işlediğini söyledi. “Ben yazan kısımda değilim, yazılan ve atılanı işleyen kısımdayım. Benim birebir değiştirme yetkim yok" dedi. Akyıldırım, örgütün lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı ile ilişkisi olduğunu söyledi.
Akyıldırım, kendisine yapılan para transferlerini ise “Medisense şirketinden Fırat bey aylık olarak bana toplu bir para atar, ben de bunu hemşirelere kıdemine göre dağıtırım” diye savundu.
"Denetim dosyasıyla alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Bu epikrizleri nasıl savunayım dediğimde, gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala yapıştır işlemleri yapıyordum . Fırat Sarı; Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi. Ben gözümle görmedim”
Şimdiye kadar
Sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök ,hemşire Deniz Korkmaz, hemşire Hüseyin Günerhan, Fehmi Alperen’in ifadesi alındı. Sanıklar örgüt oldukları iddialarını reddediyorlar.
Tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı, ifadesinde “Neden sadece biz hemşireler tutukluyuz, neden hastane sahipleri tutuklanmıyor? Neden bebek ölümleri olurken müdahale edilmiyor? Kasten öldürme suçuyla yargılananlar tutuklu değil” diye sordu.
Sanık hemşire Hasan Basri Gök’ün dava dosyasında yer alan telefon katıları dökümünde “Bebeği öldür” diye cümlesi vardı. Duruşmada dün kendisine soruldu. “Çirkin bir cümle Sürekli kalbi durup döndürülen bir bebek vardı o yüzden söyledim” diye yanıtladı.
Çeteyle ilgili soruşturma ortaya çıkınca başkaca şüpheli bebek ölümleri yaşayan aileler de davaya müdahil olmak için başvurdu ancak mahkeme heyeti talepleri kabul etmedi.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.
Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında, İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.