Seçimler, Kıbrıslı Türklerin beklentisi ve Tufan Hoca’nın zor sınavı
Dr. Sıla Uluçay*
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı Tufan Erhürman’ın zaferinin ardından, Türkiye medyasında Kıbrıs demokrasi ve özgürlük ekseninde tartışılıyor. Seçim sürecinde, önceki Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı desteklemek için Türkiye’deki iktidara yakın birçok siyasetçi, sporcu ve sanatçı adaya gelip kampanya çalışmalarına katıldı. Tatar’ın seçim ve iletişim stratejisinde Türkiye’den profesyonel isimlerin etkili olduğu biliniyordu; hatta tasarlanan afişlerden birinde, temsili bir avukatın Kuzey Kıbrıs mahkemeleri yerine Türkiye mahkemelerinde giyilen cübbe ile yer alması büyük tepki çekti.
Kıbrıslı Türklerin kimlik, aidiyet ve ihtiyaçlarının geri planda kaldığı eleştirileri, Ersin Tatar’ın Türkiye ile ilişkilerde toplumu temsil edecek ağırlığı ortaya koyamamasıyla daha görünür hale geldi. Vurgulanması gereken nokta, toplumda yaygın olan tepkinin Tatar’ın Türkiye ile birlikte çalışıp politika üretmek ve Kıbrıslı Türklerin önceliklerini ortaya koymak yerine takipçi olmaktan memnun, edilgen bir tavır içerisinde olmasına yönelikti.
Kuzey Kıbrıs parlamenter sistemle yönetiliyor ancak Cumhurbaşkanı halk tarafından doğrudan seçiliyor. Cumhurbaşkanı’nın temel işlevi yurt dışında Kıbrıslı Türklerin temsili, yurt içinde ise denetim ve atama yetkileridir. Erhürman seçim kampanyası boyunca, uluslararası toplumda Kıbrıslı Türklerin enerji siyaseti ve mülkiyet meseleleri gibi konulardaki haklarını savunacağını; AİHM tarafından tanınan Taşınmaz Mal Komisyonu gibi hukuki mekanizmaları güçlendireceğini vurguladı. Bir hukukçu olarak hukuka uygunluk ve liyakat ilkelerini özenle gözetme sözü verdi. Saldırgan bir dil yerine kapsayıcı, birleştirici bir üslup benimsedi. Belki de en önemlisi, Kıbrıslı Türklerin “yeniden kendileriyle gurur duyacakları” bir dönemi vaat etti.
İki bölgeli federasyon çözümü
Son beş senedir üzerine ölü toprağı serilen müzakerelerin bu yeni dönemde tekrardan hareketlenmesi bekleniyor. Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Erhürman’ın Kıbrıs sorununa iki toplumlu iki bölgeli federasyon temelli bir çözüm yaklaşımları var. Kıbrıslı Rum lider Hristodulidis seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz “Görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum” diye bir açıklama yaptı.
Erhürman zaten seçim süresince Kıbrıslı Türklerin masadan kaçan taraf olmayacaklarını vurgulamıştı. Ancak çözüm iradesini defalarca ortaya koymuş Kıbrıslı Türklerin artık bir takvim içerisinde ilerleyecek, sonuç odaklı ve ucu açık olmayacak bir müzakere süreci talep edeceklerini de birçok kez belirtti.
Sonuçta, 35 yıldır ilk turda ulaşılamamış bir oy oranıyla yüzde 62,76 destek alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Üstelik bu başarıyı muhalefet lideri olarak, devletin ne maddi ne de manevi desteğini almadan gerçekleştirdi. Seçimdeki katılım oranı, yüzde 64,82, hem 2020 seçimlerinden (ilk turda yüzde 58,29) hem de 2015 seçimlerinden (ilk turda yüzde 62,35) daha yüksekti. Bir diğer sosyal demokrat parti Toplumcu Demokrasi Partisi’nin desteği de bu kesimde birlik ve beraberliği sağladı. 2020 seçimlerinde ikinci tura kalamayan Erhürman’ın bu kez elde ettiği yüksek oy oranı, yalnızca parti tabanından değil, toplumun çok farklı kesimlerinden aldığı desteğin göstergesiydi.
Tufan Hoca’dan beklentiler…
1970 yılında kurulan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), kuruluşundan bu yana adanın bölünmesine ya da Yunanistan’a bağlanmasına karşı çıkan; Birleşik Kıbrıs idealini savunan bir parti oldu. 1960’lardan itibaren Türkiye’de sol öğrenci hareketlerinde yer alan birçok Kıbrıslı öğrenci adaya döndükten sonra siyasi aktör olarak öne çıktı. Bunlar arasında bir kesim CTP’nin içinde yer aldı ve partiyi sol çizgide devam ettirdi.
Genel olarak, rakipleri tarafından ya “yeterince milliyetçi olmamakla” ya da “yeterince solcu olmamakla” eleştirilen CTP, hem adanın kuzeyinde kurulan ilk parti olması hem de siyasi sürekliliğiyle, Kuzey Kıbrıs’ın en köklü kurumlarından biri olarak varlığını sürdürdü. Günümüzde sosyal demokrat çizgiyi temsil eden parti, Tufan Erhürman’ın liderliğinde kurumsal reform ve hukuk devleti vurgusuyla yeniden şekillendi.
Hukuk doçenti olan Tufan Erhürman, siyasete girmeden önce Kıbrıslı Türk toplumunda sol aydın kimliğiyle tanınıyordu. Uzun yıllar boyunca çeşitli dergi ve gazetelerde hem sosyolojik ve politik analizler hem de kültürel yazılar yazdı, çok sayıda kitap kaleme aldı. Ayrıca üç romanı yayımlandı. Dolayısıyla hem CTP hem de Kıbrıslı Türk toplumu açısından, akademisyen, hukukçu ve yazar kimliğiyle siyasete sonradan katılan bir liderin yükselişi, önümüzdeki dönemde yakından izlenecek bir deneyim olacak gibi görünüyor.
Kıbrıs’ta Erhürman’a, ya da biz Kıbrıslıların deyişi ile “Tufan Hoca”ya oy verenler arasında uluslararası toplumda Kıbrıslı Türklerin haklarını etkili şekilde aramasını bekleyenler, Türkiye ile ilişkilerde temsiliyete önem vermesini isteyenler ve genel olarak hem kucaklayıcı tavrının hem de dik duruşunun devam etmesini arzulayanlar var. Süreç yeni Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir yol izleyeceğini bize gösterecek.
* Dr. Sıla Uluçay
Lisans eğitimini hukuk alanında University College London’da tamamladıktan sonra Kıbrıs AB Dönem Başkanlığı için çalıştı. Ardından School of Oriental and African Studies’de Ortadoğu Siyaseti alanında yüksek lisans eğitimi aldı ve Türkiye’de siyasi hukuk rejimi üzerine araştırma yaptı. İkinci yüksek lisans eğitimini 2017 senesinde Ortadoğu çalışmaları alanında Dr.Walter Zander birincilik ödülünü alarak Oxford Üniversitesi’nde tamamladı. 2023 yılında Oxford Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Hukuk Siyaseti ve Sosyolojisi alanında doktora derecesini aldı. Doktora tezi için İstanbul’da on dört ay boyunca yayıncılık sektörü ve mahkemelerde saha araştırması yaptı. Oxford Üniversitesi’nde Ortadoğu Siyaseti alanında ve Kuzey Kıbrıs ODTÜ’de Anayasa Hukuku alanında ders verdi.
Kaynak:Haber Merkezi
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.