Aile yılının faturası LGBTİ+’lara kesiliyor
GAMZEGÜL BAYAZIT
Meclise sunulması planlanan yasa taslağında, eşcinsellere yönelik düzenlemelerin yanı sıra toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yönelik ağırlaştırıcı hükümler de yer alıyor.
Yasa teklifinde LGBT+’lerin açıkça hedef alındığı, özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik maddelerin getirildiği belirtiliyor. LGBT+, kadın ve hak savunucusu derneklerden konuyla ilgili açıklamalar ve itirazlar yükselirken, teklifle getirilmesi planlanan değişiklikler özetle şöyle:
Cinsiyet uyum süreci
Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesinde yapılması planlanan değişikliğe göre, taslak yasalaşırsa 18 olan cinsiyet uyum sürecine başlayabilme yaşı 21’e çıkarılacak.
Ayrıca cinsiyet uyum sürecine başlamak isteyen kişilerin “üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu ve cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olduğunu gösterir belgenin, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü bir eğitim ve araştırma hastanesinden alması gerekecek.
Üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunma şartı, daha önce de kanunda yer almış ancak, Anayasa Mahkemesi tarafından 2017 yılında iptal edilmişti.
Söz konusu resmî sağlık kurulu raporu, en az üçer ay aralıklarla yapılacak dört değerlendirme sonucunda verilecek.
Bu bağlamda kanun maddesine “İzin alınmadan cinsiyet değişikliğine yönelik hiçbir tıbbi müdahale yapılamaz” ifadesi eklenecek.
Cinsiyet uyum sürecini tamamlayan kişilerin, cinsiyet hanesini değiştirmesi de zorlaşacak. Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen tam teşekküllü eğitim araştırma hastanesinden alınabilecek resmi sağlık kurulu raporunun doğrulanması halinde, cinsiyet hanesinin değişmesine mahkeme tarafından karar verilecek.
Avukat İlayda Doğa Karaman, kanun taslağı ile ilgili Kısa Dalga’ya yaptığı açıklamada düzenlemeyi eleştirerek “Mevcut süreci zorlaştırmak için uygulanan pratikleri ağırlaştırarak yasalaştırıyorlar. Cinsiyet uyum sürecini tamamen izne bağlıyor ve izinsiz yapılan tıbbi işlemler için de hem özneleri hem de bu işlemi yapan kişileri cezalandırmayı ön görüyorlar” dedi.
Karaman, “Tasarının kendisi yerleşik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına açıkça aykırı. TMK madde 40'ta Anayasa Mahkemesi kararı ile kaldırılan üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunma şartı tıpkı kadının soyadında olduğu gibi tekrar yasalaştırılmaya çalışılıyor” açıklamalarında bulundu.
Mevcut yasaya göre süreç nasıldı?
Cinsiyet uyum sürecine başlamak isteyen bireylerin, öncelikle cinsiyet geçişinin tıbben zorunlu olduğuna dair herhangi bir tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanesinden psikiyatri raporu alarak mahkemeye başvurması gerekiyor. Mahkemeden alınan izinle cinsiyete yönelik cerrahi müdahale gerçekleştiriliyor ve verilen izne bağlı olarak ameliyat gerçekleştirildiğinin saptanmasıyla uyum süreci yasal olarak tamamlanıyor.
Yeni cezalar yolda
Ceza Kanunu’nun “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” bölümüne eklenecek yeni madde ile, izin almadan cinsiyet uyum sürecine ilişkin operasyon yapanlar üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası; yaptıranlar ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
Mevcut kanunda ise izin almadan cinsiyet uyum sürecine ilişkin operasyon yaptıranlar herhangi bir cezai yaptırımla karşılaşmıyor.
Yurt dışında cinsiyet değişikliği yaptıranlar da cezalandırılacak
Planlanan değişikliğe göre, Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesindeki yöntemi izlemeden, yurt dışında yapılan cinsiyet uyum süreci ameliyatlarının da cezalandırılması amaçlanıyor.
Cinsiyet değişimini başka bir ülkede tamamlayan bireyler, Türkiye’de cinsiyetinin tanınması için başvuru yaptığında ameliyatın izinsiz yapıldığı anlaşılacağından, cezayla karşılaşmamak için bu talepte bulunamayacak. Bu yöntemle yurt dışında tamamlanan tanıma süreçleri yasadışı ilan edilerek, bu bireylerin yeni cinsiyet kimliğinin Türkiye’deki nüfus sicilinde tanınmamasının önü açılacak.
Eşcinselliğe “hayasızca hareket” cezası
Taslağın yasalaşması halinde, Türk Ceza Kanunu’nun “Hayasızca Hareketler” başlıklı 225’inci maddesine “biyolojik cinsiyet” ifadesi eklenecek. LGBTİ+ ifade biçimleri “hayasızlık” olarak nitelendirilerek, bu ifade biçimlerini görünür kılmak da cezaya tabi tutulacak.
Kanuna Eklenecek hükümde şu ifadeler yer alacak:
“Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Eklenecek bu yeni madde ile toplumsal cinsiyet rollerine göre atanmış cinsiyetinden başka bir cinsiyetle özdeşleştirilen davranışların cezalandırılmasının önünü açacak.
Maddede yer alan “Alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi” ifadesi doğrultusunda, LGBTİ+ hak savunuculuğu yapan sivil toplum kuruluşlarının da yasal takibe alınması söz konusu olacak. Bu kapsamda, cinsiyet ifadesi üzerine çalışan, bunu ifade özgürlüğüyle ilişkili olarak ele alan ve savunuculuğunu yapan derneklerin yönetici ve çalışanları; ayrıca, cinsiyet kimliği yasal olarak henüz tanınmamış bir birey, aktivist veya sanatçıyla röportaj yaparak onların görünürlüğünü artıran gazetecilerin de cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalma riski doğacak.
Ayrıca düzenleme, aynı cinsiyetteki LGBTİ+ çiftlerin sembolik de olsa düzenleyecekleri düğün, nişan gibi törenleri yasaklamasını ve cezalandırılmasını da öngörüyor.
Avukat Karaman, söz konusu düzenleme ile ikili cinsiyet normları dışında kalan bütün davranışların cezalandırılmasının amaçlandığını vurguladı. Karaman, cezalandırmaların gerçekleşmesinin ardından, ulusal yargı sisteminde bütün kanun yolları tüketildikten sonra bu değişiklerin AİHM’e taşınabileceğini ve burada ihlal çıkacağını söyledi.
Gösterilere ağır cezalar
Avukat İlayda Doğa Karaman, kanun taslağında sadece LGBT+’ları değil, toplumun genelini ilgilendiren düzenlemeler olduğunu belirtti. Planlanan değişiklikleri ikiye ayıran Karaman, “Bunlardan biri; ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı alanlarında yapılan değişiklikler. Diğeri ise doğrudan LGBTİ+’ları ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair konuşan herkesi etkileyen değişiklikler” dedi.
Protesto ve gösteri yürüyüşlerini terör örgütü altında cezalandırmanın amaçlandığını söyleyen Karaman, “Örgüt üyesi olmasan da örgüt adına suç işlemeyi daha geniş bir kapsama taşıyorlar. Bununla birlikte tutuklanma şartlarında takdir yetkisini genişlettiklerini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Söz konusu değişikliklerin kişilerin ifade özgürlüğü, örgütlenme, öz belirleme haklarına ve özel hayatlarına yönelik bir saldırı niteliği taşıdığını söyleyen Karaman, “Bu haklar uluslararası sözleşmeler ve anayasa ile korunuyor olmasına rağmen konuşulan tasarı hakların özüne yönelik ağır ihlallere sebebiyet verecek” dedi.
Yasanın meclisten geçmesi durumunda başvurulabilecek yollar hakkında konuşan Karaman, öncelikle siyasi partilerin yasanın iptali için anayasa mahkemesine başvuru yapmaları gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri ekledi:
“Bireysel olarak ancak bu yasalar sebebiyle bir yargılamaya maruz kalınması halinde sadece soyut norm denetimi talep edilebilir ya da yargılamada aleyhe verilen kararlar Anaysa Mahkemesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınabilir.”
Yasanın meclisten dönmesi için kesişimsel örgütlü mücadelenin önemini vurgulayan Karaman, “Yasadan LGBTİ+’lar başta olmak üzere muhalif olan ve toplumsal cinsiyet eşitliği konuşan herkes etkilenecek. Hep birlikte sesimizi çıkarmalı, herkese kendimizi anlatmalı ve özgürce yaşamak için mücadele etmeliyiz” açıklamalarında bulundu.
Sadece LGBT+’ları değil, tüm vatandaşları ilgilendiriyor
Konuyla ilgili kısa Dalga’ya konuşan ÜniKuir derneği genel koordinatörü Özgür Gür, 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda öngörülen değişikliklere değinerek bu yasa teklifinin sadece LGBT+’ları değil, bütün hak savunucularını ve hatta bütün vatandaşları ilgilendirdiğini söyledi.
Gür, “Önceden yaşanan, uzayan sağlık kurulları, hormona erişimin kısıtlanması gibi zorluklarla kıyaslandığında, bu kanun teklifinin çok daha ciddi bir zorlaştırma prosedürü olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Ayrıca reşit olma yaşının 18 olduğu ülkemizde cinsiyet uyum sürecine başlama yaşının neden 21’e çıkarılmaya çalışıldığına anlam veremediklerini de ekledi.
Suçlamalar için üç yıla kadar hapis isteminde bulunulmasıyla tutuklu yargılamanın önünün açılmaya çalışıldığını iddia etti.
Kaynak:Haber Merkezi
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.