Bir üniversitenin çöküşü (1): CHP’den kaçanlar, 16-9 aktörleri ve özel atamalar
CANAN COŞKUN
Türkiye’de rektörlerin Cumhurbaşkanı kararıyla atanması, akademik özerklik tartışmalarının odağında yer alıyor. Boğaziçi Üniversitesi'nin kurum kültüründe meşruiyetin temel şartı, rektör adaylarının kendilerini tüm üniversite bileşenlerine anlatması ve akademik genel kurulun rızasını almasıydı. “Boğaziçili olmak” ise bu süreçte sadece bir denge unsuru sayılıyordu. 2021 yılında, tüm bu demokratik süreçler yok sayılarak üniversite dışından Melih Bulu’nun atanmasıyla bu denge tamamen bozuldu.
Melih Bulu’nun ilk icraatlarından biri, genel sekreterliğe Nedim Malkoç’u vekaleten atamaktı. Malkoç, Bulu sağlık iznindeyken yerine vekalet eden bugünkü “kayyım rektör” Naci İnci tarafından 1 Haziran 2021’de genel sekreter olarak atanmıştı. Malkoç, geçmişte Osmanlı Eğitim Ocakları Kocaeli şube başkanvekilliği yapmıştı ve Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’un yeğeniydi.
Malkoç’un ardından bu koltuğa Hasan Fehmi Topal oturdu. Topal, hem okulda lisans öğrencisi olması hem de iktidara yakınlığıyla bilinen Boğaziçi Üniversiteliler Derneği (BURA) başkanlığı yapmasıyla dikkatleri üzerine çekti.
Üniversitedeki idari birimlerin bağlı olduğu, işe alımların yetkilisi ve dolayısıyla kadrolaşma iddialarının muhattabı Genel Sekreterlik makamında oturan Hasan Fehmi Topal ile ilgili iddiaları aktardıktan sonra idari birimlerdeki dikkat çekici güncel atamalara geçelim.
Berat Albayrak’ın posta kutusundaydı
Hasan Fehmi Topal, 2012’de Boğaziçi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Sonrasında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) mimarlık yüksek lisansı yaparken TÜBİTAK bursu ile YTÜ’de mimarlık tarihi doktorasına başladı. Daha sonra doktorayı bırakıp 2018 yılında “Ecnebi memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun” çerçevesinde verilen bursla Birleşik Krallık’ta bulunan Birmingham Üniversitesi’ne gitti. Burada 2021 yılında İnşaat Mühendisliği Programı’nda doktorasını tamamlayan Topal, yine aynı kanun üzerinden Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’ne doktor öğretim görevlisi olarak atandı.
Topal'ın üniversite kadrosuna alınma süreci, kampüs koridorlarında liyakat tartışmalarını en çok alevlendiren konulardan biri. Süreci yakından takip eden kaynaklar durumu şöyle özetliyor:
"Topal, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) görevliyken devlet bursuyla yurtdışına gitti. Kanun gereği mecburi hizmetini YTÜ’de tamamlaması gerekiyordu. Ancak o dönem Boğaziçi’ndeki ilgili enstitünün hiçbir talebi olmamasına rağmen, Topal buradaki kadroya dahil edildi. Bu, kurumsal işleyişe tamamen aykırı bir süreçti.”
Topal’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın hackerler tarafından sızdırılan e-posta yazışmalarında da ismi geçiyor. Birinde Boğaziçi Üniversitesi tefsir dersi mail grubunda Suriyeli bir aile için yardım topladığı bilgisiyle yer alırken, diğerinde de Berat Albayrak’a Boğaziçi Yöneticiler Vakfı yöneticisi Fatih Elmalı tarafından tavsiye ediliyor ve özgeçmişi yollanıyor. Elmalı, Topal’ı Berat Albayrak’a şöyle anlatmış:
“Selamun aleykum. Ekte CV’si bulunan kardeşimiz Boğaziçi inşaattan mezun çok iyi bir insandır. Şura başkanlığı da yapmış, sosyal yönü kuvvetli, son derece güvenilir, güler yüzlü ve ağırbaşlı özellikle executive asistant (yönetici asistanı) olarak çok çok başarılı olabilecek vasıftadır. Gerçi o normal inşaat mühendisliği işlerine de razı ama sizin için bulunmaz bir executive coordinator (yönetici koordinatörü) olabilir. Cevaplarınızı bekliyorum vesselam.”
Toplamda üç akademik makalesi bulunan ve sonrasında akademik bir çalışma üretmeyen Hasan Fehmi Topal, yeniden atama kriterlerini karşılamadığı halde Naci İnci’nin 10 Şubat 2025 tarihli kararıyla üç yıl süre ile doktor öğretim üyesi kadrosunda görev yapmaya devam edecek.
Hasan Fehmi Topal, Boğaziçi Üniversitesi’nde genel sekreter olduktan sonra işe alım komisyonu başkanlığı da yaptı. Komisyonun işe aldığı kişiler siyasi kadrolaşma iddialarını güçlendirirken bu siyasi gelişmeler de işe alımları şekillendirdi.
CHP’den kaçanlar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’den CHP’ye geçmesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde işe alınanlar da oldu. İBB’nin AKP’li yönetimi sırasında İSKİ’de çalışan Ramazan Kesik, idari ve mali işler daire başkanı, Bahattin Toptaş da iktisadi ve idari bilimler fakültesi sekreteri yapıldı.
2024 yılındaki yerel seçimlerde AKP’nin elindeki Bayrampaşa Belediyesi de CHP’ye geçmişti. AKP’li başkan Atilla Aydıner döneminde mali hizmetler müdürü olarak görev yapan Aziz Uz, yönetim değişikliğinin ardından Boğaziçi Üniversitesi Strateji Geliştirme Daire Başkanı olarak atandı. Uz, bu görevinden sonra geçtiğimiz günlerde tekrar Bayrampaşa Belediyesi’ne döndü ve başkan yardımcısı olarak göreve başladı. Hatırlanacağı üzere Bayrampaşa Belediyesi’nin CHP’li başkanı Hasan Mutlu tutuklanınca belediye meclisinde birkaç kez tekrarlanan seçimler sonucunda yönetim tekrar AKP’ye geçmişti.
31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde Beykoz Belediyesi de 20 yıl sonra AKP’den CHP’ye geçmişti. Belediyenin el değiştirmesinden sonra Destek Hizmetleri Müdürü olarak görev yapan Nihat Mutlu ve Özel Kalem Müdürü olarak görev yapan Muhammed Acar, Boğaziçi Üniversitesi'nde görevlendirildi. Nihat Mutlu, Boğaziçi Üniversitesi İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığına getirilirken, Muhammed Acar da Destek Hizmetleri Şube Müdürlüğü görevine getirildi. Beykoz Belediyesi İnsan Kaynakları Müdürü Oğuzhan Kocatürk de Boğaziçi Üniversitesi Personel Daire Başkanı yapıldı.
Traşlama olayının aktörleri
Boğaziçi Üniversitesi’ne işe alınanlar arasında kamuoyunun gündemine 16-9 kulelerinin traşlanması olayıyla giren aktörler de yer alıyor. Zeytinburnu sahilindeki 16-9 kuleleri, tarihi yarımadanın siluetini bozarken aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da eleştirilerine neden olmuştu. “Traşlama” olarak hatırlanan olayda kulelerin silüeti bozan üst katlarının yıkılmasına karar verilmişti. Daha sonra Zeytinburnu Belediyesi tarafından tıraşlanma ihalesi açılmış ancak ihaleye kimse girmediği için yıkım gerçekleşmemişti. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra söz konusu kararı veren hakimler ve davaya esas olan bilirkişi raporunu hazırlayanlar hakkında Fethullahçı yapıya üye oldukları iddiası ortaya atıldı. İBB’nin bu gerekçeyle yeniden yargılama talebi kabul edilmiş, yargılama sonunda da davacının feragat etmesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmişti.
Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Belediye Başkan Yardımcısı Semih Demirci, Fen İşleri Müdürü Engin Köklü, Etüt Proje ve İhale İşleri Şefi Ahmet Saadeddin Özgül hakkında mahkeme kararı ile kesinleşen yıkım kararını uygulamadığı ve inşaatta yapılacak yıkım için ihaleye katılımı zorlaştıracak şartlar öngören ve gerçekte yapılmayan ihale düzenlediği gerekçeleri ile suç duyurusunda bulunulmuştu. İçişleri Bakanlığı da bu kişiler hakkında soruşturma izni vermemişti.
Bu olayın aktörlerinden Engin Köklü, Boğaziçi Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı olarak görev yapıyor. Ahmet Saadeddin Özgül de geçtiğimiz 13 Aralık’ta rektör Naci İnci’nin kararıyla Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı Proje ve Etüt Şube Müdürü olarak atandı. Atama yazısına göre, Özgül bu göreve atanmadan önce üniversitenin Film ve Medya Çalışmaları Enstitüsü bünyesinde şube müdürü olarak görev yapıyordu.
Hatay üzerinden ‘memuriyet’e eriştiler
Atamalar için bazen bürokratik arka yollar da denendi ve başarılı olundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nikâh şahitliğini yaptığı Ekim 2021’de hayatını kaybeden AKP milletvekili İsmet Uçma’nın damadı Hikmet Balcı’nın hikâyesi buna en net örnek.

Balcı, ilk olarak Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na bağlı sosyal tesiste işe girmesine ve maaşını oradan almasına karşın Kurumsal İletişim’de çalışmaya başladı. Hatay Büyükşehir Belediyesi'ne Bilgisayar İşletmeni olarak işe alınan Balcı, birkaç gün sonra aynı kadro ile Boğaziçi Üniversitesi'ne geçiş yaptı. Bu "hülle" yönteminden sonra 23 Temmuz 2025’te rektör Naci İnci’nin kararıyla Boğaziçi’ne koordinatör yardımcısı olarak atandı. Aynı yöntemin şu an sosyal tesis şube müdür vekili olarak görev yapan Kennedy Lodge Birim Müdürü Ömer Koçyiğit için de uygulandığı iddia ediliyor. Güney Kampüs'teki Kennedy Lodge'ta 30 Ağustos 2025 gecesi 24 ayrı suçtan kaydı olan Ayberk K., 15 yaşındaki işçi Hilal Özdemir'i silahla öldürmüştü.
Boğaziçi Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Kandemir, Personel Şube Müdürü Abdulbasit Körük ve Destek Hizmetleri Şube Müdürü Bahattin Toptaş da Balcı gibi Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne geçenlerden. Ancak bu üç kişi, belediyeyi Boğaziçi Üniversitesi’ne kadrolu geçiş için kullanmak yerine önemli görevlere atandı. Kandemir genel sekreter yardımcısı, Körük yazı işleri ve kararlar daire başkanı, Toptaş ise insan kaynakları ve eğitim daire başkanlığı görevine getirildi.

Yolsuzluk şüphelisi de atandı
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki tartışmalı atamalara verilebilecek örnekler arasında 2014 yılında İmbat dalgası ismiyle İzmir’de gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve bir süre tutuklu yargılanan Faruk Yakaryılmaz da var. Yakaryılmaz’ın 2022 yılında bilgi işlem daire başkanlığına getirilmesi tartışmaların merkezine oturmuştu. Öğrenci, mezun, akademik ve idari personelin kişisel bilgilerini izinsiz bir şekilde üçüncü kişi ve kurumların erişimine açan Yakaryılmaz, göreve başladıktan dört gün sonra iş ilanı açmıştı. Bilgi işlem daire başkanlığına yaklaşık 10 personel alan Yakaryılmaz’ın işe aldığı personellerin KPSS puanının 70’in altında olduğu ortaya çıkmıştı. İlana başvurup işe alınamayanların KPSS puanı 81 ila 89 arasında değişiyordu.
Yakaryılmaz ile birlikte üniversitede işe alınanlardan biri de Üsküdar Belediyesi’ndeki yardımcısı Fatih Çal’dı. Çal, Bilgi İşlem bünyesinde o tarihe kadar bulunmayan "Genel Koordinatörlük" pozisyonunda göreve başladı. Ancak bu görevdeyken, kendi birimi için "sözleşmeli bilişim personeli" ilanı açtırdı. Bu ilana bizzat başvuran Çal, kendisini işe alarak daha yüksek maaşlı bir pozisyona geçti. Şu an maaşını bu kadrodan almasına rağmen fiilen Genel Sekreter Koordinatörlüğü yapıyor. Çal’ın bu süreçte okul arkadaşlarını da işe aldığı iddia ediliyor.
Yakaryılmaz, üniversitesinin işe alım komisyonuna da girerek okula birçok personel almıştı. Komisyonun diğer üyesi Soner Melih Kural da KPSS’den 64 alan kardeşi Umutcan Kural’ı işe almıştı. Kural’ın işe alındığı pozisyona KPSS’den 80 puan alan bir aday daha başvurmuştu.
“Sistematik niteliksizleştirme”
Eğitim Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Burak Çetiner, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi. Çetiner, süreci "sistematik bir niteliksizleştirme" olarak tanımlıyor. Kısa Dalga’ya konuşan Çetiner, şunları söyledi:
“En son Boğaziçi’ne sıra geldi”
"Bu durum Boğaziçi Üniversitesi'ne özel değil ne yazık ki Türkiye'deki birçok üniversitede benzer süreçler yaşanıyor. En son Boğaziçi’ne sıra geldi, denebilir. Beş yıllık süreçte yaşananlar, alt alta yazıldığında bir kitabı doldurabilecek nitelikte. Üniversiteye ciddi bir zarar verildi, Boğaziçi birçok nitelikli hocasından oldu, çalışanların kronikleşen sorunları çözülemedi.”
"Kampüs bir şantiye alanı, kütüphane dahi yok”
"Şu an Boğaziçi Üniversitesi'ne giderseniz, Kuzey Kampüs’ün bir inşaat alanı, bir şantiye halinde olduğunu görürsünüz. Öğrencilerin ve akademisyenlerin çalışabileceği bir kütüphane dahi yok. Isıtma sistemlerinden altyapıya kadar pek çok sorunla boğuşuluyor.”
"Hukuk kararları uygulanmıyor”
"2021 yılından beri hem idari hem de akademik personel, mobbing yoluyla, istifaya zorlanarak, zorla emekli edilerek ya da sözleşmeleri yenilenmeyerek tasfiye ediliyor. Hatırladığım ilk örnek Can Candan hocamızdı ama ne yazık ki tek örnek olmadı. Birçok akademisyen çeşitli yöntemlerle okuldan uzaklaştırıldı. Defalarca açılan soruşturmalar akademik ve idari personel lehine sonuçlanmasına rağmen yönetim bu yöntemden vazgeçmedi; kimi zaman yargı kararları bile uygulanmadı.”
"Sendikalı personele baskı ve sürgün”
"Aynı baskıyı idari personelde de görüyoruz. Özellikle eylemlere destek veren veya sendikalı olan çalışanlara yönelik baskı, mobbing ve sürgün politikası izleniyor. İşyeri temsilcilerimizin çalışma yerleri defalarca değiştirildi. Okul yönetimine karşı açtığımız ve kazandığımız davalara rağmen bu sistematik tasfiye ne yazık ki devam ediyor.”
"Paraşüt" kadrolar ve "doldur-boşalt" yöntemi
"Nitelikli personel okuldan uzaklaştırılırken yerlerine siyasal iktidara yakın, okul yönetimiyle kadrolaşma ilişkisine giren, AKP ve yer yer MHP bağlantılarını kullanan isimler alınıyor. 'Paraşüt' olarak adlandırdığımız bu kişilerin, hem akademik hem de idari kadrolara adeta bir 'doldur-boşalt' yöntemiyle yerleştirildiğini görüyoruz. Yıllarca binlerce öğrenci yetiştirmiş, onlarca yayını ve projesi olan değerli hocaların yerine, sadece siyasi bağlantılarıyla gelen isimlerle karşılaşıyoruz.”
"85 milyonun kamu zararı”
"Ortada ciddi bir niteliksizleşme ve bilimsel gerileme var. Uzaklaştırılan hocaların profiline, yayınlarına ve projelerine bakarsanız, Boğaziçi’nin ne kadar büyük bir değer kaybettiğini görebilirsiniz. Burada en çok mağdur edilenler ise öğrenciler. Diplomanın değeri düşürülüyor; ancak mesele sadece sıralamaların ötesinde. Bu aslında bir kamu zararıdır. 85 milyonluk bir ülkenin gençlerinin faydalanması gereken bir üniversite, bu şekilde kötüye gidiyor."
“Belediye-siyaset-akrabalık" üçgenindeki atamalar
Boğaziçi Üniversitesi’nde son beş yılda ortaya çıkan bu tablo, sadece bir personel değişimi değil, köklü bir kurum kültürünün imhası anlamına geliyor. Atamalardaki "belediye-siyaset-akrabalık" üçgeni, liyakatin yerini sadakate bıraktığını somut bir şekilde gösteriyor.
E-posta referansları, "hülle" yoluyla kazanılan memuriyetler ve düşük KPSS puanlarıyla şekillenen bu yeni kadro, üniversitenin sadece idari yapısını değil, bilimsel geleceğini de ipotek altına alıyor. Nepotizm, Boğaziçi'nin damarlarına sirayet ettikçe, kurumun yarım asırlık akademik saygınlığı da aynı hızla eriyor.
Yazı dizisinin yarınki bölümünde üniversitenin geleneksel yapısına müdahale amacıyla kurulan "paralel" vakıflar ve bu yapılar üzerinden atılan ticari adımları mercek altına alıyoruz.
* Kapak fotoğrafı: Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri
Bir üniversitenin çöküşü: Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyımın beşinci yılı
Boğaziçi'nin ihalesi Binalı Yıldırım'ın seçim kampanyasını yapan şirkete gitti
Boğaziçi’nde vakıf üzerinden huzur hakkı iddiası: 110 bin TL’ye varan ödemeler
Kaynak:Haber Merkezi
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.