Çocuğa cinsel istismarda 7 yıl bekleyen dosyalar var
MEHVEŞ EVİN
Kısa Dalga - Narin Güran cinayeti, kamuoyunun çok tartıştığı çocuğa şiddet vakasıydı. Olayın yargıya taşınması ve duruşmaların hızı, bu ilgi sayesinde gerçekleşti diyebiliriz.
Anne, abi ve amcanın ağırlaştırılmış müebbet ceza almasına rağmen küçük Narin’in neden, nasıl ve tam olarak kim(ler) tarafından öldürüldüğü soruları hâlâ yanıtsız.
Ne yazık ki Türkiye’de ağır istismar sonucu hayatını yitiren, intihara sürüklenen veya sağlığı bozulan çocuklar, hatta bebekler var. Verilerin özenle kısıtlanması ve gizlenmesine rağmen çocuklara yönelik şiddet başvurularında artış olduğu bir gerçek.
Türkiye’de cinsel istismar ve küçük yaşta kızların evlendirilmesine dair suçlardan (TCK 103, 230, 234) 127 binden fazla dosya açıldı ancak sadece yüzde 15.26’sı kamu davasına dönüştü. Bu davaların yüzde 40 kadarı mahkumiyetle sonuçlandı. (2022’den devreden ve 2023’te açılan toplam dosyaların sayısı için tıklayın.
CHP’nin İnsan Haklarından Sorumlu Genel Yardımcısı, Denizli milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 4. Yargı Paketiyle birlikte cinsel istismar suçlarında tutuklama için somut delil şartı aranmasına dikkat çekiyor:
“Artık cinsel istismar şüphelisinin tutuklanabilmesi için kuvvetli şüphe yeterli değil. Bu durum, birçok davada mağdur tarafın adalet duygusunu ciddi anlamda zedeliyor.”
Hal böyleyken davaya dönüşenlerin sonuçlanması da yıllar alıyor. Bazen de cezası kesinleşenlerin bile serbest bırakıldığına, hatta “iyi hal”den yararlandığına tanık oluyoruz.
CHP milletvekili Karaca, erken yaşlardan itibaren iki erkeğin nitelikli cinsel istismarına maruz bırakılan C.E’nin yaşamını sonlandırdığını hatırlatıyor:
“Dosya, bir yıldır istinaf aşamasındaydı ve tutuklama için somut delil olmadığı gerekçesiyle failler beraat ettirilmişti. Bu durum, onlarca istismar mağduru çocukların yaşadıkları, ya da yaşayamadıklarına sadece bir örnek.”
İYİP Milletvekili Turhan Çömez’in gündeme getirdiği, Urfa’da beş yaşında bir kız çocuğunun ölümüne neden olan cinsel istismar davasındaysa Adli Tıp Raporu’nda bulguların silinip sanığın salıverildiğine şahit olduk.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının sadece kadınlar değil, çocuklar üzerinde de son derecede ölümcül etkileri olduğuysa pek konuşulmuyor. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284) dahi uygulanmıyor, koruyucu ve destekleyici tedbirler zayıf kalıyor.
Bunun anlamı şu: Aileler, köyler, aşiretler, nüfuzlu kişiler, hatta imaj, çocukların korunmasından daha önemli!
Peki sözde üzerine titrenen, en değerli ve masum varlıklar neden ve nasıl yapayalnız bırakılıyor?
Tüm dünyada çocuklara şiddet ve istismarın büyük çoğunluğunun (yüzde 80 ila 90) aile içinde olduğu bilinirken ailenin yüceltilmesi nasıl sonuçlar doğuruyor?
Bir çocuğun başına gelen kötülüğü anlamlandırması son derecede zorken ancak bir yetişkinden destek alıp başvuruda bulunabilenler, nelerle karşılaşıyor?
Kovuşturmadan soruşturmaya, mahkemeden korunmaya, hangi sorunlar yaşanıyor?
Bu sorulara cevap bulmak için çocuk istismarı konusunda çalışan hukukçu, akademisyen, sivil toplumcu, siyasetçi, adli tıp profesörü, emekli çocuk polisi ve gazetecilerle görüştüm.
Çocuk istismarı konusu, ihmalden tutun dijital şiddete, çok boyutlu ve geniş bir alan olduğundan bu dosya özelinde cinsel istismar vakaları, çocuk yaşta evlilik ve pedofili üzerine yoğunlaştım.
Hak ihlali verilerin gizlenmesiyle başlıyor
Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne taraf olduğundan belli dönemlerde BM Çocuk Hakları Komitesi denetimine tabi. Komite, yıllardır ısrarla şunu söylüyor:
Türkiye'de etkili çocuk hakları politikası üretmeye yeterli veri yok. Yeterince net bir şekilde tutulmuyor ve yayınlanmıyor. Bu da çocuk haklarıyla mücadele biçimini etkiliyor.
“Veri eksikliği, başlı başına bir hak ihlali” diyen akademisyen ve avukat Selmin Cansu Demir, bu nedenle çocukları koruma politikalarının eksik kaldığına dikkat çekiyor:
“2021’den beri sadece adalet istatistikleri açıklanıyor. Öncesinde yayımlanan adli istatistiklerden çok daha ayrıntılı analiz yapabiliyorduk. Artık sadece belirli suç tipleri üzerinden, belirli durumlara bakabiliyoruz. Bir de TÜİK verileri var. Her yıl güvenlik birimine gelen çocukların sayısını açıklıyor. Ama burada da problemimiz şu, ayrıştırılmış verimiz yok.”
2023 Adalet İstatistiklerine göre Çocukların Cinsel İstismarı (TCK 103) suçuna dair önceki yıldan devredenlerle birlikte açılan dosyalar ve hangi karara bağlandıkları, birkaç satıra sığıyor.
Soruşturma evresinde açılan dosya sayısı 66,138 iken karara bağlananlar bunun yüzde 63’üne (41.710) tekabül ediyor.
Soruşturma evresinde karara bağlanan dosyalar
- Toplam dosya sayısı: 41,710
- Kovuşturmaya yer olmadığı: 14,184
- Kamu davası açılan: 14,299
- Diğer kararlar: 13,227 (Fezleke, başka büroya gönderme)
Buna göre bir yılda TCK 103’ten yapılan toplam başvuruların sadece yüzde 21.45’i kamu davasına dönüşüyor.
Soruşturmaya 221, kovuşturmaya 303 gün
Diyelim ki cinsel istismar suçuyla (TCK 103) kamu davası açıldı. Son verilere göre bu suçtan açılan dosya ve sanık sayısı şöyle:
Toplam Dosya Sayısı: 14.919
Toplam Sanık Sayısı: 16.472
Karar dağılımına gelince… Mahkumiyet verilen dosya sayısı (6.656) toplamın yarısına bile ulaşmıyor. Beraat verilen dosyaların sayısıyla (6.211) başa baş. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ve “diğer” kararlarla birlikte tablo şöyle:
Çocuk istismarının boyutunu anlamak için sadece cinsel istismar suçunu değil, TCK’da düzenlenen “Aile Düzenine Karşı Suçlar”a da bakmakta fayda var. Zira “çocuğun kaçırılması ve alıkonulması” (TCK 230) ve “hileli evlilik, çoklu evlilik, dinsel tören yapmak” (TCK 234) suçlarından açılan dosyaların hemen hepsi, küçük yaşta kız çocuklarının zorla evlendirilmesiyle ilgili...
Adalet İstatistiklerine göre soruşturma evresinde gelen dosya sayısı 60.911.
Bunun yüzde 80.93’ü karara bağlanmış. Ancak kamu davasına dönüşen dosya sayısı
5.084 ile yüzde 10.3’üne tekabül ediyor yani çoğu başvuru sonuçsuz kalıyor.
Özetle, cinsel istismar ve aile düzenine karşı suçlarla ilgili bir yılda yapılan toplam başvuruların davaya dönüştürülmesi, yüzde 15’lere düşüyor.
Senin adın “çocuk” zaten, ciddiyetin yok
Kısıtlı adalet verilerinin gösterdiği bir başka kritik boyut, cinsel istismar suç tipine ilişkin soruşturmanın ortalama 221 gün, kovuşturmanın ise 303 gün sürmesi. Avukat Demir, üst derece mahkemelere ilişkin bilgi verilmediğini ancak burada dosyaların yıllarca beklediğini belirtiyor. Bizzat baktığı bir dosya, 7 senedir beklemede…
Delillerin etkili bir şekilde soruşturulması için öncelik, çocuğun anlattığını esas almak. Maalesef Türkiye’de savcılığın etkin soruşturma yapmadığı/yapamadığı çok sayıda dosya oluyor. Oysa Anayasa Mahkemesi’ne göre çocuklarla ilgili suçlarda her dosyada ciddiyetle hareket etmeli... Hukukçular, çoğu soruşturmada tanıkların bile dinlenmediğini söylüyor.
Avukat Demir, çocuk haklarının insan hakları mücadelesinin bir yansıması olarak görülmediğini vurguluyor. Yani hakim, savcı, polis nezdinde de “ciddiyetli bir iş değil” gibi algılanıyor.
Görüştüğüm emekli çocuk polisi Ömer Altan, emniyette de “çocuk” şube hafife alındığından bahsetti: “Kimisi bir ihbarda hızla harekete geçmemiz için destek veriyor. Kimisi ya zaten sen çocuk şubesinde iş yapıyorsun. Adın çocuk zaten diyor.”
Yarın: Çocuk polisi, ensest vakalarındaki kirli oyunları anlatıyor… İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması şiddet gören çocukları nasıl etkiledi?
Kaynak:Haber Merkezi
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.