Elif Çohaz: Bakış açımı genişletmeye ve kendimi keşfetmeye çalışıyorum

Elif Çohaz: Bakış açımı genişletmeye ve kendimi keşfetmeye çalışıyorum
“Yelkenler”i tüm dijital platformlarda dinleyiciyle buluşturan müzisyen Elif Çohaz’la yeni şarkısını ve müzikal yolculuğunu konuştuk...

Burak Soyer

17. Nardis Caz Vokal Yarışması ve IKSV Genç Caz+ gibi projelerden tanıdığımız caz kökenli genç müzisyen Elif Çohaz, yeni teklisi “Yelkenler”i tüm dijital platformlarda dinleyiciyle buluşturdu.

Alternatif pop sularında gezinen şarkı, gönül meselelerindeki güven sorununu kendi hâline bırakmayı salık verirken diğer yandan da iç huzurun peşinden gidiyor. “Bence sanat dediğimiz şey, kalıplarla tanımlanacak bir alan değil. Kendi sınırımı çizmeye çalışmıyorum; aksine bakış açımı genişletmeye ve kendimi keşfetmeye çalışıyorum. Bu yüzden cazdan da kopmayı düşünmüyorum, çünkü o benim müzikal temelim. Yani mesele yön değiştirmek değil, genişlemek” diyen Elif Çohaz’la yeni şarkısını ve müzikal yolculuğunu konuştuk.

Müziğe erken yaşta, şu an yaptığın müziğe ise üniversite yıllarında başlamışsın. 17. Nardis Caz Vokal ve 2022 İKSV Genç Caz + 2022 gibi prestijli yarışmalarında derecelerin var. Nasıl geliştir olaylar önce oradan başlamak isterim…

Elbette. Aslında her şey biraz içgüdüsel gelişti. Çocukluktan beri müziğin içindeydim ama üniversiteyle birlikte müzik, hayatımda daha ciddi bir yer kaplamaya başladı. Cazla tanışmam ve sonrasında Elif Çağlar Muslu’yla çalışma fırsatım hem teknik hem duygusal olarak ciddi bir eşikti. Nardis ve İKSV gibi platformlar da bu yolda birer durak oldu. Ama yol hâlâ devam ediyor; yarışma, sahne, kayıt derken ben hâlâ öğrenmeye, gelişmeye ve dönüşmeye devam ediyorum.

Yola çıkarken kafanda nasıl bir sound vardı? Şimdi o sound’un neresindesin?

Yola çıkarken kafamda net bir sound’dan çok, net bir his vardı: Duygusal olarak içten, yapısal olarak sade ama dokunaklı bir dünya kurmak istiyordum. Zamanla bu his, popun melodik yapısıyla cazın serbestliği arasında bir yerde konumlandı. Ama sound dediğimiz şey öyle “ilk günden belli” bir şey değil; ben de deneye deneye, her üretimle biraz daha aydınlanarak ilerliyorum.

İlk teklin “Aşk Kolay Olmalı”da kafası karışık birinden nağmeler dinlemiştik. Yeni teklin “Yelkenler”deyse ayakları yere daha sağlam basan, ne yaptığını, hangi yolda olduğunu bilen bir kadın var. Bunların ne kadarı seninle direkt bağlantılı?

Aslında “Aşk Kolay Olmalı”da kafası karışık birinden nağmeler dinlediğimizi düşünmezdim. Daha çok, yaşadığı şeyleri karışık bulan birinin bunu sadeleştirme isteğiydi. Her iki şarkı da benimle doğrudan bağlantılı ve ben ikisinde de ayakları yere basan bir anlatım olduğunu düşünüyorum. Öyle olsa bile, insan hiçbir zaman sabit bir ruh hâlinde değil. Dolayısıyla şarkılar da öyle olmak zorunda değil. “Aşk Kolay Olmalı” ve “Yelkenler”, sadece farklı zamanlardaki iki farklı yansımam.

elif-cohaz-yelkenler-kapak-001.jpeg

“Aşk Kolay Olmalı” senin asıl tarzına daha yakın bir şarkıydı. “Yelkenler”de ise o kadar keskin olmasa da bir makas değişikliği görüyoruz. Biraz gelişine takılıyorsun gibi sanki…

Gelişine takıldığım ve bunu bilinçli yaptığım doğru -çünkü bazen en sahici üretimler tam da oradan çıkıyor. Öte yandan hâlâ sesimi arıyorum. Benim müzikteki yolculuğum tek bir tarzın peşinde değil; bu yüzden “makas değişikliği” olarak görülen şey aslında genişleyen bir yelpaze. Bence sanat dediğimiz şey, kalıplarla tanımlanacak bir alan değil. Kendi sınırımı çizmeye çalışmıyorum; aksine bakış açımı genişletmeye ve kendimi keşfetmeye çalışıyorum. Bu yüzden cazdan da kopmayı düşünmüyorum, çünkü o benim müzikal temelim. Yani mesele yön değiştirmek değil, genişlemek.

“Yelkenler”le ilgili olarak şunları söylüyorsun: “Şarkı, ilişkide yalnızca kendisi değil, iki taraf için birden ayakta durmaya çalışan bir kadının kırılma anına ışık tutuyor; karşılıksız emeğin, yorulmuş sevginin ve içten içe büyüyen hayal kırıklığının samimi bir portresini çiziyor. Ama aynı zamanda, bütün yaşananlara rağmen kendi yolunu açan ve bu yolda devam eden, geçmişi artık gülümseyerek hatırlayan bir kadının içsel dönüşümüne de tanıklık ediyor.” Aslında bu içinde zıtlıklar barındıran bir açıklama ancak bazen her şey o zıtlıkların kendi içindeki doğal dengesinden doğuyor değil mi?

Kesinlikle. Açıklama zıtlıklarla dolu görünse de bir insanın deneyim kazanma hikâyesi zaten tam olarak böyle bir şey. Bazen yaşarken “kötü” dediğin bir şey, sana sonradan çok şey öğrettiğini fark ettiğin “iyi” bir tecrübeye dönüşüyor. O yüzden zıtlıklar aslında bir çelişki değil, gelişimin doğal bir parçası. “Yelkenler” de tam olarak bu ruh hâlinden çıktı; hem hayal kırıklığını hem kabullenişi hem yorgunluğu hem yeniden ayağa kalkmayı aynı anda içinde taşıyan bir şarkı. Hayatın dengesi biraz böyle kuruluyor zaten. Tek bir duyguyla değil, onların iç içe geçmesiyle.

Son olarak bu yıl için ajandanda neler var?

3 Ekim’de yeni bir single yayınlayacağım—o da şu ana kadar yayınladıklarımın yanında deneysel kalıyor mesela, sorularınızı o zaman da yanıtlamak isterim. Aynı zamanda yeni şarkılar üzerinde çalışıyorum. 2025’in sonuna az bir vakit kaldığını düşünürsek, gerçekçi planım birkaç single daha yayınlamak. Eğer süreç istediğim gibi ilerlerse, bu parçaları bir EP’ye dönüştürüp bir lansmanla bir sahnelemek de hedeflerim arasında. İçime sinen ve içimden gelen işler yaparak devam etmek istiyorum.

Kaynak:Haber Merkezi

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.