Burak Dalgın: Ekonomik kalkınma için beş temel tuzak aşılmalı

Burak Dalgın: Ekonomik kalkınma için beş temel tuzak aşılmalı
Kısa Dalga Parantez’in bu haftaki konuğu DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın oldu: "Türkiye’nin seçimi vasatlık mı, atılım mı?"

Kısa Dalga - DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, Berna Can’ın sorularını yanıtladı. Dalgın, Türkiye’nin ekonomik kalkınmada karşılaştığı beş temel tuzağa dikkat çekerek, bu tuzakların aşılması için kapsamlı bir reform ve seferberlik çağrısında bulundu.

Dalgın, demografi, orta gelir, bölgesel kalkınma, küresel gelişmeler ve sıkışmışlık tuzaklarını çözmenin gerekliliğine vurgu yaptı.

"Genç nüfus artık avantaj değil: Demografi tuzağı"

Dalgın, Türkiye’nin uzun yıllar genç nüfus avantajına sahip olduğunu, ancak bu avantajın artık kaybolmaya başladığını belirterek, "Türkiye'nin ortanca yaşı 34’e çıktı. Eskiden genç nüfusumuz bir avantaj olarak görülüyordu ancak bugün bu avantaj kayboluyor. Avrupa’ya göre daha genç olabiliriz, ancak dünya ortalamasının üzerinde yaşlanıyoruz. Bu durumun ekonomik etkilerini henüz tam anlamıyla görmedik, ancak fırsat penceresi kapanıyor" dedi.

Dalgın, 2009-2019 yılları arasında Türkiye’nin iş gücüne katılan 9 milyon kişinin, ülke için büyük bir fırsat oluşturduğunu, ancak bu fırsatın doğru yönetilmediğini vurguladı.

Dalgın, "O dönemde dokuz milyon insan çalışma hayatına katıldı ama biz bu fırsatı değerlendiremedik. Bu demografik fırsat penceresi, kötü yönetim nedeniyle kapandı. Şimdi ise yaşlanan bir nüfusla karşı karşıyayız ve bu durumu tersine çevirecek fırsatları kaçırıyoruz" diye konuştu.

Dalgın, Türkiye'nin yaşlanan nüfusu ve çalışma hayatındaki dengesizliklerin ekonomik olarak sürdürülemez olduğunu belirterek, hükümetin bu konuda acil adımlar atması gerektiğini ifade etti.

"Orta gelir tuzağından çıkış: Türkiye vasatlığa sıkıştı"

Orta gelir tuzağını, Türkiye’nin ekonomide vasatlığa sıkışması olarak değerlendiren Dalgın, "Türkiye 40 yıldır dünyanın 18. büyük ekonomisi olmayı sürdürüyor. Ancak kişi başına gelirde sıralamada 70. sıradayız. Yani büyüklük olarak aynı kalıyoruz, fakat kişi başına düşen gelirde çok gerideyiz" dedi.

Güney Kore ve Polonya gibi ülkelerle kıyaslamalar yapan Dalgın, Türkiye’nin bu ülkelerle aynı seviyede başladığını, ancak bugün Güney Kore’nin kişi başına düşen gelirde Türkiye’nin üç katı olduğunu belirtti.

Dalgın, "Türkiye’nin kişi başına düşen gelirini artırmak için üretim verimliliğini artırmamız gerekiyor. Ancak biz kaynak odaklı bir büyüme modeli izliyoruz, yani sürekli daha fazla kaynak kullanarak büyümeye çalışıyoruz. Bu yaklaşım, uzun vadede sürdürülebilir değil. Bizim daha fazla kaynağı değil, elimizdeki kaynakları daha verimli kullanmamız lazım" ifadelerini kullandı.

Dalgın ayrıca, Türkiye’nin ihracat kilogram değerinin 1,5 dolar olduğunu, bu rakamın Polonya’da 2 dolar, Güney Kore’de 3 dolar, Almanya’da ise 4 dolar olduğunu belirterek, "Bizim ürettiğimiz malların katma değeri düşük. Türkiye'nin katma değeri yüksek üretim yaparak bu vasatlıktan kurtulması gerekiyor" dedi.

"Makro ekonomi fetişi Türkiye’yi yanıltıyor"

Dalgın, Türkiye’nin ekonomik tartışmalarının büyük ölçüde makroekonomik göstergeler üzerinden yapıldığını ve bunun yanlış bir bakış açısı olduğunu savunarak, "Türkiye’de bir makro ekonomi fetişi var. Herkes döviz kuru, faiz oranları, CDS primi gibi makro ekonomik göstergelere odaklanmış durumda. Oysa ki vatandaşın günlük hayatını ilgilendiren mikro ekonomi, yani şirketlerin ve bireylerin günlük yaşam mücadelesi çok daha önemli. Ancak bu konular yeterince konuşulmuyor" dedi.

Türkiye’nin makro ekonomi konularına aşırı odaklanmasının, ekonomideki gerçek sorunların göz ardı edilmesine neden olduğunu vurgulayan Dalgın, "Sürekli olarak dolar kuru ve faiz oranlarını konuşuyoruz, ama bir yandan da esnaf kepenk kapatıyor, sanayi şirketleri üretimi azaltıyor. Bu gerçek hayatın gündemi mikro ekonomidir ve biz bu gerçeklerle yüzleşmek zorundayız" diye ekledi.

aaa.png

"Bölgesel kalkınma tuzağı: Türkiye’nin ekonomisi birkaç şehirde toplanmış durumda"

Bölgesel kalkınma dengesizliklerine dikkat çeken Dalgın, Türkiye’nin ekonomik faaliyetlerinin büyük bir kısmının sadece birkaç büyük şehirde yoğunlaştığını, bunun da ciddi bir dengesizlik yarattığını söyledi.

Dalgın, "Türkiye’nin toplam ekonomisinin üçte biri sadece İstanbul’da gerçekleşiyor. Diğer dokuz büyük il Türkiye’nin bir diğer üçte birini oluşturuyor. Geri kalan 71 il ise ekonominin sadece üçte birini oluşturuyor. Bu ciddi bir bölgesel dengesizlik" dedi.

Dalgın, bu dengesizliğin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal sonuçlar da doğurduğunu vurgulayarak, "İstanbul gibi büyük şehirlerde iş fırsatları ve yaşam standartları yüksekken, Anadolu’daki pek çok ilde vatandaşlarımız çok daha düşük bir yaşam kalitesine sahip. Bu, Türkiye’nin uzun vadeli kalkınmasını tehdit eden bir durum" dedi.

Anadolu’dan en az 20 yıldız şehir çıkarılması gerektiğini belirten Dalgın, bu şehirlerin kalkınması için altyapı yatırımlarına öncelik verilmesi gerektiğini söyleyerek, "Türkiye’nin bölgesel kalkınma tuzağından çıkması için altyapı projelerine ağırlık vermesi gerekiyor. Organize sanayi bölgelerine ulaşımı kolaylaştırmak, demir yolu ağlarını genişletmek, teknolojiye yatırım yapmak şart" diye konuştu.

"Teknolojik sıçrama yapmadan geride kalacağız"

Dalgın, küresel gelişmeler bağlamında teknolojinin önemini vurguladı ve Türkiye’nin teknolojide "takip değil, sıçrama" yapması gerektiğini belirtti.

Dalgın, "Dünya teknoloji devleri Amerika ve Çin, arayı açıyor. Avrupa bile bu yarışta geride kalıyor. Türkiye, bu büyük küresel yarışta geri kalmamak için teknolojik bir sıçrama yapmak zorunda" dedi.

Dalgın, yapay zeka, büyük veri ve kripto para gibi alanlarda Türkiye’nin öncülük yapabilecek fırsatlara sahip olduğunu vurgulayarak, "Türkiye’nin takiple bu yarışta yer alması mümkün değil. Bizim yeni gelişen teknolojilere yatırım yapmamız ve bu alanlarda sıçrama gerçekleştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, global rekabetin gerisinde kalacağız" ifadelerini kullandı.

Teknolojinin eğitimde de devrim yaratabileceğini belirten Dalgın, "Yapay zeka sayesinde her öğrencinin kişiye özel müfredat alması mümkün. Eğitimde bireyselleştirilmiş programlarla büyük bir sıçrama yapabiliriz. Öğrenciler, kendi hızlarında, kendi yeteneklerine göre eğitim alabilirler ve bu da Türkiye’nin eğitim kalitesini artırır" diye ekledi.

"Sıkışmışlık tuzağı: Gençler umutlarını yitiriyor"

Dalgın, Türkiye’nin en büyük sorunlarından birinin de "sıkışmışlık tuzağı" olduğunu belirterek, gençlerin geleceğe dair umutlarını kaybettiğini söyledi.

Dalgın, "Belki de yüz yıl sonra ilk defa bir nesil, ebeveynlerinden daha kötü şartlarda hayata başlıyor. 1980 doğumlular, 1950 doğumlulara göre çok daha rahat bir yaşam sürdüler. Ancak 2000’li yıllarda doğan gençler, anne babalarından daha zor koşullarla karşı karşıya" dedi.

Gençlerin yurtdışına gitme eğiliminin arttığını ifade eden Dalgın, "Birçok genç yurt dışında bir gelecek arıyor. Ancak ne yazık ki yurt dışında da her şey mükemmel değil. Türkiye, bu gençleri kaybetmemek için onları ülkeye bağlayacak adımlar atmalı" dedi.

Dalgın, bu sıkışmışlık tuzağından çıkışın mümkün olduğunu, ancak bunun için gençlere daha iyi fırsatlar sunulması gerektiğini belirtti. "Bu çaresizlik hissini kırmalıyız. Gençlerimize gelecek vadeden bir ülke inşa etmek zorundayız" diye ekledi.

"Çözüm: Kalkınma seferberliği ve yapısal reformlar"

Burak Dalgın, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek için beş temel misyon önerdi: iç ve dış entegrasyon, kalkınma seferberliği, teknolojik atılım, bölgesel kalkınma ve sıkışmışlıktan kurtulma.

Dalgın, Türkiye'nin bir "kalkınma seferberliği" başlatması gerektiğini ve bu seferberliğin tüm toplumu kapsaması gerektiğini belirterek, "Kalkınma sadece döviz kuru, faiz oranlarıyla olmaz. Türkiye’nin üretim kapasitesini artırması, bölgeler arasındaki farkları gidermesi ve teknolojide atılım yapması gerekiyor" dedi.

Türkiye’nin kaynak sorunu olmadığını ancak bu kaynakları verimli kullanamadığını belirten Dalgın, "Türkiye’de kaynak sorunu yok, idrak sorunu var. Mevcut kaynaklarımızı doğru kullanarak büyük bir kalkınma hamlesi yapabiliriz" ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Milletvekili Burak Dalgın, Türkiye'nin bu kalkınma sürecini toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir şekilde yürütmesi gerektiğini ve bu sürecin bir liderlik ve sorumluluk gerektirdiğini vurguladı.

Dalgın, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu dört temel riskin altını çizdi. Burak Dalgın, "Dört K Tuzağı" olarak tanımladığı bu sorunların kredi batağı, kolay para, kayıt dışılık ve kara para olduğunu belirtti. Özellikle sanal bahisler üzerinden dönen çeteleşmelerin bu dört tuzağın sonuçları olduğunu vurgulayan Dalgın, hükümetin yanlış ekonomi politikalarının bu durumun başlıca nedeni olduğunu söyledi.

"Sanal bahisler ve dört K tuzağı"

Gazeteci Berna Can’ın "Sanal bahislerde bir sıçrama yapıyor muyuz" sorusu üzerine Dalgın, sanal bahislerin büyüyen bir sorun olduğunu ve tehlikeli bir çeteleşmeye dönüştüğünü belirtti. Dalgın, bu sorunun, Türkiye'nin ekonomi politikalarının bir sonucu olduğunu vurguladı ve "Bu, insanların önlerini görememesi ve emeğiyle, alın teriyle bir yaşam kurabileceklerine dair inançlarını yitirmelerinden kaynaklanıyor" dedi.

Dalgın, bu durumun sadece sanal bahislerle sınırlı olmadığını, toplumun genelinde bir "dört K tuzağı" olduğunu belirterek, başlıkları sıraladı:

  1. Kredi batağı: İnsanların borç yükü altında ezilmesi.
  2. Kolay para: Bahis ve benzeri yöntemlerle hızlı yoldan zengin olma arayışının artması.
  3. Kayıt dışılık: Ekonomide büyüyen kayıt dışı faaliyetler.
  4. Kara para: Bu süreçlerin kara para aklamaya dönüşmesi.

Dalgın, "Siz toplumun önüne hangi rol modellerini koyarsanız, insanlar da o yöne gider. Yanlış rol modelleri ve hükümetin kararları, bu tuzakları derinleştiriyor" dedi.

"Teknolojik atılım ve siber kuvvetler gerekli"

Dalgın, konuşmasında Türkiye’nin teknolojik sıçramalar yapması gerektiğine de vurgu yaptı. Özellikle siber güvenlik konusuna değinen Dalgın, "Nasıl ki bir hava kuvvetlerimiz varsa, artık siber kuvvetlerimiz de olmalı. Yeni savaşlar siber alanda olacak" dedi.

Hatay’da yaşanan bir olayı örnek gösteren Dalgın, insanların navigasyon sistemlerinde kendilerini yanlış yerlerde bulmalarının, siber saldırılardan kaynaklandığını belirtti ve Türkiye'nin siber savunma gücünü acilen artırması gerektiğini ifade etti.

"Yapay zeka kamu mimarisi için kritik rol oynayacak"

Dalgın, kamu yönetiminde teknolojinin önemine dikkat çekerek, Türkiye'nin yapay zeka ve büyük veri analizleri ile karar süreçlerini daha etkin hale getirmesi gerektiğini savundu. Örneğin, Merkez Bankası'nın faiz oranlarını belirlemede veya enflasyon oranlarını hesaplamada yapay zekadan daha etkin şekilde yararlanabileceğini ifade ederek, "Siri bir gün Bakan olabilir mi? Evet, belki doğrudan olmaz ama karar destek süreçlerinde yapay zeka kullanmak kaçınılmaz olacak" dedi.

"AB ile ilişkilerde Gümrük Birliği ve vize sorunu çözülmeli"

Türkiye'nin dış politikadaki durumuna da değinen Dalgın, Avrupa Birliği ile ilişkilerde büyük sorunlar yaşandığını belirterek, "AB ile ilişkilerde büyük duygusal meseleler var, ama bu meseleleri çözmek bir yana, ticaret ve iş birliğini geliştirebilecek adımlar atmıyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize sorunlarının çözülmesi gerekiyor, ancak bu konularda ilerleme kaydedilemiyor" diye ekledi.

"Türkiye'nin seçimi: Vasatlık mı, atılım mı?"

Dalgın, Türkiye'nin önünde iki seçenek olduğunu belirtti:

"Ya meseleleri görmezden gelip vasatlığa saplanacağız, ya da bu sorunlarla yüzleşip büyük adımlar atacağız." Türkiye’nin sorunları aşabilecek güce sahip olduğunu vurgulayan Dalgın, "Yeter ki isteyelim ve doğru adımlar atalım" diyerek geleceğe dair umutlu olduğunu dile getirdi.

"Dört K tuzağına karşı önlem alınmalı"

Sanal bahislerden kredi batağına kadar birçok ekonomik sorunun, hükümetin yanlış politikalarından kaynaklandığını ifade eden Dalgın, "Bu durumlar sürpriz değil, doğrudan tercihlerin bir sonucu" dedi.

Dört K tuzağı olarak tanımladığı sorunların çözülmesi için ciddi yapısal reformlara ihtiyaç olduğunu belirtti ve vatandaşlara "Enseyi karartmayın" mesajı verdi.

Dalgın, konuşmasını Türkiye’nin bu sorunları aşabilecek güce sahip olduğunu belirterek tamamladı: "Türkiye bunları aşar, yeter ki doğru yönde ilerleyelim ve çaba sarf edelim."

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Podcast