Babacan: DEVA Partisi'ni kurduğumuzdaki itirazlar hâlâ geçerli

Babacan: DEVA Partisi'ni kurduğumuzdaki itirazlar hâlâ geçerli
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, kuruluş itirazlarının (hukuksuzluk ve menfaat şebekesi) hâlâ geçerli olduğunu belirtirken, Meclis'teki tartışmalı fotoğraf karesi için "Kimseye hesap verecek durumumuz yok" dedi. Babacan, çözüm süreci komisyonunda ise Öcalan'ın söylemek istediklerinin bir şekilde komisyona iletilmesini "prensip olarak faydalı" bulduklarını açıkladı.

Kısa Dalga – DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da gazetecilerle bir araya gelerek güncel ekonomik sorunları, siyasetteki fırsat eşitsizliğini, servet dağılımındaki adaletsizliği, çözüm süreçlerini ve Gazze’deki gelişmeleri değerlendirdi.

Kendisine AKP’den ekonominin başına geçmesi teklifleri yapıldığı iddia edilen Babacan, özellikle AKP'den ayrılma nedenleri olan hukuksuzluklar, adaletsizlikler ve büyüyen menfaat şebekesinin hâlâ varlığını sürdürdüğünü belirterek, partisinin kuruluş gerekçelerinin geçerliliğini koruduğunu vurguladı.

Yüksek enflasyon ve baskılanan döviz kuru nedeniyle üretim maliyetlerinin arttığını dile getiren Babacan, özellikle tekstil ve hazır giyim gibi ihracatçı sektörlerin zorluk yaşadığını söyledi. Çoğu üründe döviz bazındaki satış fiyatının maliyeti karşılamadığını belirten Babacan, bu sektörün devlet destekli özel para kazanma imkânı sunulan bir sektör olmadığını ifade etti.

Ekonominin her alanında fırsat eşitliğinin önemine dikkat çeken Babacan, aynı konuda iş yapan şirketlerin adil şartlarda rekabet etmesi gerektiğini savundu. Merkezi ve yerel yönetimlerdeki ihalelerde liyakat yerine "il veya ilçe başkanının akrabasına daha pahalıya iş verme" gibi durumların yaşandığını eleştirdi.

Servetin yüzde 40'ı nüfusun yüzde 1'inin elinde

Babacan, Türkiye'de büyük bir "servet transferi" yaşandığını iddia etti. Credit Suisse verilerine atıf yaparak, servetin yüzde 40'ının nüfusun yüzde 1’inin elinde olduğunu, en alttaki %50’lik kesimin ise toplam servetin sadece yüzde 4’üne sahip olduğunu belirtti. Bu durumun, bazı sektörlere ve şirketlere tanınan özel haklar ve menfaat şebekeleri nedeniyle oluştuğunu öne sürdü.

AKP'den ayrılma nedenleri hâlâ geçerli

AK Parti'ye dönüp dönmeyeceği yönündeki bir soruya cevaben, 2013-2015 yıllarında hukuktaki ve eğitimdeki kötü gidişat ile yolsuzlukla mücadeledeki eksikliği dile getirdiğini hatırlattı. Babacan, bu konularda düzelme iradesi görmediği için ayrıldığını belirterek, "Ayrılmamın kök sebeplerine baktığınızda hukuksuzluklar var, adaletsizlikler var. Bu büyüyen menfaat şebekesi ve bununla ilgili bir şey yapılmaması var. O kök sebepler orada olduğu gibi duruyor. Değişen bir şey yok" ifadelerini kullandı. Bu nedenle DEVA Partisi'ni kurdukları gün ortaya koydukları ilke ve itirazların hâlâ geçerli olduğunu söyledi.

Muhalefet seçmeni için güçlü bir alternatif ihtiyacı

Babacan, eski AK Parti seçmeninin aradığını bulamayan, yanlışları gören ve yeni bir tercih arayan kesimin ciddi, güçlü ve güveneceği bir alternatife ihtiyacı olduğunu söyledi. AK Parti'den ayrılan seçmenin doğrudan CHP'ye yönelmesinin "biraz zor" olduğunu, siyasette çok sesliliğin ve rekabetin faydalı olduğunu düşündüklerini belirtti.

Muhalefet belediyelerine kaynak engeli

Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik bir soru üzerine, muhalefet partilerinin belediyelerine mali konularda ciddi baskı ve engelleme uygulandığını, AK Parti belediyelerine sağlanan imkanların muhalefet belediyelerine sağlanmadığını, hatta kendi çabalarıyla buldukları kaynakların bile engellendiğini ifade etti.

babacan-tayyip-001.webp

Meclis Resepsiyonu fotoğrafı ve CHP eleştirisi

Meclis resepsiyonunda Cumhurbaşkanı ile çekilen fotoğraf karesi sonrası yaşanan tartışmalara değinen Babacan, CHP yönetimi veya kurumsal yapısıyla sorunları olmadığını, ancak CHP'yi desteklediğini söyleyen bazı medya ve sosyal medya gruplarının kendilerini rencide edici şekilde tanımladığını ve bu grubun genel muhalefet tablosuna zarar verdiğini savundu. Bu grupla sorununun olduğunu ve bağımsız bir siyasi parti olarak kimseye hesap verme durumlarının olmadığını söyledi.

Çözüm süreci komisyonu ve Öcalan

Meclis’te kurulan komisyonun öncelikle örgütün fesih süreciyle ilgili yasal zemin hazırlaması gerektiğini belirten Babacan, komisyonun ikinci aşamada hak ve özgürlük konularını da (Kürt meselesi, Alevi vatandaşların talepleri dahil) gündeme alması gerektiğini söyledi. Abdullah Öcalan’ın bu süreçlerle ilgili söylemek istedikleri varsa, bunun komisyona bir şekilde iletilmesini prensip olarak faydalı bulduklarını, ancak yöntemin komisyon içinde tartışılması gerektiğini ifade etti.

Gazze anlaşması: Ateşkes değil, İbrahim Anlaşmaları'nın özü

Gazze'deki ateşkes ve sonrasında imzalanan anlaşmayı da değerlendiren Babacan, ilk belgenin bir barış planı değil, yalnızca bir ateşkesin ilk aşaması olduğunu ve uygulama sorunları barındırdığını belirtti. 13 Ekim belgesinin ise tamamen farklı olduğunu ve içeriğinin 2020'deki İbrahim Anlaşmaları’nın özü olduğunu söyledi. Babacan, Türkiye'nin Erdoğan’ın da imzası olan bu anlaşmayla, İsrail’in güvenliğini önceleyen ve İsrail merkezli bir anlaşmaya ilk defa imza atmış olduğunu, metne "terörle mücadele" olarak giren ifadenin ise aslında Filistin direnişini kastettiğini savundu. Babacan, buna rağmen "Artık insanlar ölmeyecek, bu güzel bir şey kendi başına" diyerek, can veren Filistinlilerin davasını unutmamak gerektiğini vurguladı.



Kaynak:Haber Merkezi

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.