Gergerlioğlu: Tutarsız bilgiler var; Yüksel Güran bu cinayeti niye işlesin?

Gergerlioğlu: Tutarsız bilgiler var; Yüksel Güran bu cinayeti niye işlesin?
“Güran ailesinin suçsuz olduğunu” söyleyen Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Narin Güran cinayetini ve bu kanıya nasıl vardığını konuştuk...

SADIK GÜLEÇ

Diyarbakır’da Tavşantepe Mahallesi'nde 8 yaşındaki Narin Güran’ın okul dönüşü köy içinde kaybolması ve daha sonra cesedinin bulunması Türkiye gündemine oturdu. Güran ailesinin ve köyün bütün geçmişi, politik yapısı ilişkilerine ilişkin gerçekle, söylentinin birbirine karıştığı bilgiler yayınlandı. Anne Yüksel Güran oğlu Enes, amca Salim Güran ve cesedi amcadan alarak bir dere yatağına gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar tutuklandı.

Yargılamalar sonucunda 28 Aralık 2024 yılında Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi Anne Yüksel Güran, amca Salim Güran ve Ağabey Enes Güran’a kasten öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Nevzat bahtiyar ise 4 yıl 6 ay ceza aldı. Başlangıçta bütün ailenin suçlu olduğuna ilişkin teoriler ileri sürülürken tarafsız kimliği ile tanınan bazı isimler bir toplumsal histerinin yaşandığını ailenin suçsuz olabileceğini yazmaya söylemeye başladılar. İnsan hakları konusundaki çalışmaları ile bilinen DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu cezaevinde aileye yaptığı bir ziyaretin ardından “ailenin suçsuz olduğunu” ifade eden bir açıklama yaptı. Gergerlioğlu ile Narin Güran cinayetini ve böylesine kesin bir kanıya nasıl vardığını konuştuk.

"Beni köye götürdüler ve karış karış bölgeyi gezdim"

Geçen hafta cezaevinde Güran ailesini ziyaret ettiniz. Kamuoyunda bu dava çok tartışıldı. Ve bütün Türkiye ailenin hatta tüm köyün bir çocuğun öldürülmesine dahil olduğuna inanıyordu. Siz cezaevi çıkışında yaptığınız açıklamada ailenin suçsuz olduğuna inandığınızı söylediniz. Öncelikle sormak istiyorum. Sizi bu kanıya vardıran nedenler neler oldu?

Ben uzun süre bu meseleye uzaktan bakmıştım. Çok yoğun bir şekilde medyada aşırı bir çatışma ile aşırı bir ajitasyon ile masaya yatırılmışken ben konuya çok yaklaşmıyordum. Böyle şeylerden de biraz bir insan hakları savunucusu olarak rahatsız olurum. İnsanlar adeta bu meselenin üzerinde tepiniyorlardı. Medyatik oluyor. Hakikati bulmak değil. İşte kendi reklamını yapmak, oradan sesini duyurmak, oradan reyting almak falan. Gazeteciler böyle işler yapmaya başladı. Bu beni çok rahatsız etti. Yani böyle bir ortalık durulsun istiyordum.

Sonrasında aile beni aradı ve işkence gördüklerini, çok ağır bir yargısız infaza uğradıklarını, insan hakları savunucusu olarak beni bildiklerini, niye kendilerine kulak kabartmadığımı sordular. Ben hakikaten konuya çok vakıf değildim.

Yani hani mahkemelere gitmiş, dosyayı ayrıntılı okumuş durumda değildim. Ama, bir insan hakları savunucusu olarak bu işkence meselesi tabii ki beni rahatsız eder.

Burada araya girerek sormak istiyorum. İşkenceden kastettikleri nedir? Yani somut bir şeyden mi söz ediyoruz yoksa kendilerine bu kadar yüklenilmesinin bir işkence haline geldiğini mi söylüyorlar?

Yok, onlar gözaltına alındıklarında jandarma karakolunda her birine ağır bir işkence, hakaret, dayak, darp, işte dişlerini kırmaya kadar varan ağır bir işkence gördüklerini söylediler.

İşkence görenler tam olarak kimler? Anne ve oğlu da dahil mi?

Evet ve Güran ailesinin diğer fertleri. Salim Güran'ın yakınları, Arif Güran'ın yakınları böyle bir iddiada bulundular. Bunun üzerine ‘buyurun gelin biz köyde size anlatalım bunu’ dediler. Ben de köye gitmeyi kabul ettim. Yani hiç tanımadığım, bilmediğim insanlar ama ‘buyur gel biz sana hem gördüğümüz işkenceleri hem de uğradığımız yargısız infazı anlatacağız. Köyde de bahse konu olan yerleri görün, size anlatalım’ dediler. Ben de bunun üzerine Diyarbakır’a gittim. Beni köye götürdüler ve karış karış bölgeyi gezdim. Zaten çok büyük bir alan değil.

Köye gidişiniz tam ne zaman oldu?

Şöyle bir hatırlamaya çalışayım. 3-4 ay önce, falan ben köye gittim. Yani neye geliyor? İşte Şubat civarında köye gitmişim demek ki. Ve köyde bana olayın nasıl olduğunu falan anlattılar. Ve tabii bölgeyi de görüyorsunuz. Orada işte cami, efendim Salim'in evi, Arif'in evi, okul falan. Dışarıdan bakanlar açısından bunlar hayali yerler. Bu konuyu anlamak isteyenler köye gitmeli, köyde net olarak bu yerleri görmeli. İnsanlar köye falan gitmeden, bakmadan, etmeden, oraları tetkik etmeden kafasından konuşuyordu. Benim için çok iyi oldu açıkçası. Ve gidip de oraları böyle tanımam, yerleri görmem, işte değişik açılardan olayı incelemem iyi oldu. Ve sonra uzun uzun konuştuk. Orada işte Jandarma Karakolu'nda gördükleri işkenceleri falan anlattılar. Ve en önemlisi olayı anlattılar. Olayı anlattıkları zaman farklı kişiler olayı anlattığı halde hep aynı ifadeler, birbiriyle örtüşen ifadeler olarak anlatılıyordu. Ben onları dinledikten sonra dosyaları da okumaya başladım. Bu arada tabii cinayetin işlendiği ileri sürülen Arif'in evinin içini de gördüm. Nevzat ifadesinde diyor ki, "Şu odada maktulü gördüm.” Odanın içini gördüm. Ondan sonra evdeki fertlerle konuştum.

Yüksel Güran'ın annesi, kız kardeşi, efendim diğer insanlar uzun uzun bana meseleleri anlattılar. Saatlerce orada kaldım. Daha sonra işte dediğim gibi dosyaları okumaya başladım. Oturdum bayağı bir yüzlerce sayfa dosya okudum. İddianameleri, duruşmaların çıktılarını okudum. Hukukçularla, gazetecilerle görüştüm.

Mahkemeye giden, her gün duruşmaları takip eden insanlarla görüştüm. Ve bir kanaat oluştu kafamda. Benim kanaatim Güran ailesinin cinayet ile alakasının olmadığı yönündeydi. Çünkü telefon kayıtları, birbiri ile çelişkiye düşmeyen ayrıntılı ifadeler ailenin cinayetten haberi olmadığını gösteriyordu.

Yani iddialar şunlardı; Salim'le Yüksel gayrimeşru ilişki yaşıyordu. Böyle bir laf ortaya atıldı ve buna inanıldı. Yani sabah kuşağı programlarındaki o onunla düşmüş kalkmış, yani kayınvalide damatla kaçmış gibi şeyler ilgi çekiyor. Bizim millet bunlara meraklı.

"Maktulle en yakın ilişkide görülen kişi Nevzat Bahtiyar"

Peki size çarpıcı gelen, yani bu kadar da olmaz dedirten şey ne oldu. Suçsuz olduklarına ilişkin çarpıcı temel birkaç ayrıntı verebilir misiniz?

Bir kere Salim Güran’ın internet trafiği apaçık ortada, cinayet anlarında altın fiyatlarına bakıyor, banka faturası ödüyor. Bu işlerle uğraşıyor. İşte Salim Güran saat 3'e 10 kala eve geliyor. Kamera görüntülerinde sabit. Eve geliyor. Adam internete giriyor. Ondan sonra yemek yiyor. Ondan sonra internette yine biraz sörf yapıyor. Elektrik faturası ödüyor. 4'e 10 kala çekiyor, gidiyor. İşte mısır tarlalarında işçileri varmış oralara gidiyor. Ve mesela o sırada 45 adımlık bir yürüme trafiği var. Mahkeme orada baz kayıtlarına bakmış. O baz kayıtları Salim Güran’ı Arif’in evinde gösteriyor. Bir başkasında bir tarafta gösteriyor. O baz kayıtları ile hareket etmek doğru bir şey değil. İnternet trafiğine bakmanız yeterli. Telefondaki adımsayar uygulamasına bakıyorsun, 45 adım atmış bu adam neredeyse bir saat içinde.

Ama iddialara bakarsanız Salim, Arif’in evine gelmiş çocuğu boğmuş, elli altmış metre koşturmuş Nevzat’ı çağırmış. Nevzat yukarı çıkmış. Ondan sonra çocuğu almışlar, bir çuvala koymuşlar. Bir rivayete göre yok ahırda öldürmüşler, ahırdan eve getirmişler yani burada bu kişinin bir sürü adım atması lazım. Bir kere öyle bir adım yok. Sonra aşağıdan Nevzat'ın yukarıya çıkış görüntüleri de yok aslında. Nevzat yukarı çıktı deniliyor. Öyle bir görüntünün izi tozu yok ortada. Şimdi apaçık bir Nevzat'ın ifadelerine ben baktım. Şimdi Nevzat sürekli ifade değiştiren, sorulara kısa kısa cevaplar veren, hatırlamıyorum, bilmiyorum diyen biri. Üç dört kez ifade değiştirmiş. İnanılmaz bir şekilde adeta korunan, yani cinayet ona yakıştırılmayan birisi. Yani aile içinde bir cinayet işlenmiş oda alıp götürme rolü verilen birisi. Mahkeme, avukatlar, herkes meseleye buradan bakıyor.

Ama en çok şüphelenmen gereken kişi o. Bir cinayet var ve tamam birtakım bulgular eksik. Ama maktulle en yakın ilişkide görülen kişi kim? Nevzat Bahtiyar.

Diğer kişilerin birebir Narin ile alakasını olay anında bir kere tespit edemiyorsunuz. Birtakım iddialar var. Ama direkt Nevzat yani cenazeyi alıp götüren kişi.

Nevzat ifadesini sürekli yeniliyor ve değiştiriyor?

Evet. Sürekli üç dört değişen ifadesi var. Ben zabıtlara baktım. Nevzat’a baştan itibaren bir rol verilmiş. Bir gayrı meşru ilişki vardı. Çocuk gördü ve öldürüldü. Sen de aldın bunu gömdün. Bakın o anda evde kimler var? Şimdi evde iki tane küçük çocuk var. Bir tane Enes var, bir de anne var. Şimdi orada güya evin içinde bir çocuk öldürülmüş. Efendim bir de amca var. Yani bunların hiçbiri cenazeyi ortadan kaldırma konusunda bir girişimleri yok. Kim kaldırıyor. Üç aydır konuşmadıkları Nevzat kaldırıyor. Adamla zaten üç aydır konuşmuyorlar. Aralarında ciddi bir araba meselesi var. Nevzat çalıntı araba almış ona satmış aylarca aralarında tartışmışlar konuşmuşlar. Birbirlerine küsmüşler.

Orada cinayetin nedeni konusunda bir belirsizlik var. Yani Nevzat’ın bu cinayeti neden işlemiş olabileceği konusunda çalıntı arabayı Narin Güran’ın babasına satması ve bunun sorun olması bir neden olarak görülebilir. O olay nasıl olmuş?

Nevzat çalıntı bir aracı Narin Güran’ın babasına satmış. O da başkasına satmış. Ondan sonra aracın çalıntı olduğu ortaya çıkmış. Hadi bakalım bu faturayı kim ödeyecek diye bir tartışma yaşanmış. Oturmuşlar, konuşmuşlar, etmişler bir sürü günlerce birbirlerine bir ton laflar ederek oturmuşlar. İtiş, kakış, çekişme, lafları gidip geliyor falan. Sonunda Nevzat'a demişler sen ödeyeceksin. Ben ödemem demiş. Yok, sen ödeyeceksin paran yoksa bunun karşılığında sıva yap denmiş. Orada ciddi bir sorun yaşanmış. Şimdi Yüksel Güran mesela anne bu cinayeti niye işlesin?

Tek ailenin gözü gibi baktığı bir kız çocuğu bu. Ailenin tek kız çocuğu. Yani annenin ifadeleri o kadar net ve diğerleriyle de örtüşüyor ki, anne ile alakalı hiçbir şey olmadığı apaçık ortada aslında. Bu cinayetin işlendiği sırada ortada dolaşan iki çocuk da var.

Bu arada o iki ufak çocuğun yaşları ne kadar? Yani bu çocuklar alınan ifadelerinde kendilerini ifade edebildiler mi?

Çocuklardan biri beş yaşlarında diğeri dokuz yaşlarında. Psikolog eşliğinde alınmış ifadeleri. Çocuklar Yüksel Güran’ın ifadesini doğruluyorlar. Yani çocuk diyor ki ‘Hediye teyze eve geldik, annem uyuyordu. Hediye teyze çamaşırları getirdi. Ondan sora annemle oturdular konuştular.’ Çocuk orada çocuk saflığıyla annesinin dediğini doğruluyor.

Ondan sonra, anne ile Enes'in dediği tamamen bir birini doğruluyor. Yani Salim'in eve girdiğine dair bir ifade yok ama bir baz kayıtları meselesi var. Narin ile Salim’in evleri birbirine yakın. Uzaktan gelen bir baz kaydı var. Ama bu baz kayıtlarına çok güvenilmiyor.

"22 dakikada bu cinayet işleniyor"

Galiba baz kayıtlarında da bir dakikalık bir hata payı öngörülmüş. Evlerin çok yakın olduğu bir köyde aslında önemli bir süre sayılabilir.

22 dakikada bu cinayet işlenmiş. Çok net burası. Çünkü Narin 3'ü 11 geçe patikayı çıkmaya başlıyor. Ben o patikayı gördüm. Oldukça sıcak bir hava. Yani orada da bir küçük kız çocuğu hızla fişek gibi çıkamaz.

50-60 metre o patikadan çıkacak, evine gidecek. Şimdi düşünün çocuk çıkmaya başlıyor ve 22. dakikada Nevzat arabayla o bölgeden ayrılıyor. O görüntü çıkıyor kamera görüntüsünde. Yani demek ki 22 dakikada bu cinayet işleniyor.

Şimdi diyelim ki o evde bir cinayet işlendi ki o çocuk eve varamamış. Benim gördüğüm net bir şey. Çocuk yarı yolda kalmış. Yani Nevzat'ın evinin hizasından yukarı çıktığını sanmıyorum. Yani çok net şeyler yok ama. Belli ki 22 dakikada bu cinayet işlendi.

Yani bu 22 dakikada önce güya ahır tarafına gidiliyor. Olay yazın 21 Ağustos’ta oluyor. Şimdi o bölge tamamen diken dolu. Çocuğun direkt patikadan eve gitme yolu var. Güya çocuk yolunu değiştirmiş. Bu dikenlerin arasına girmiş. Allah Allah çocuk oraya niye gitsin? Orada köpekler falan da dolaşıyor. Bir tane çok, çok belirsiz bir karaltı görünüyor, köpeklerin görüntüsü de olabilir. Ya ortalıkta köpek dolaşıyor, ne bileyim kedi dolaşıyor, tavuklar dolaşıyor

Yani çocuk normal bir yoldan niye gitmiyor da tamamen böyle dikenlilerin olduğu bir yerin içine girip orayı geçip ahıra niye gitsin? Ahıra gitmiş, güya orada işte Salim'le, Yüksel’i uygunsuz vaziyette görmüş. Onlar orada boğmuşlar. Ondan sonra eve getirmişler.

Sonra yani düşünün bu böyle aralarda mesafeler var. Sonra evde bakın iki tane çocuk var. Sonra Enes var, 17-18 yaşında bir çocuk. Sonra anne var. Sonra Salim 50-60 metre aşağı koşup Nevzat'ı çağıracak.

Nevzat 50-60 metre o sıcakta yukarı çıkacak. Sonra gelecek bakacak, orada bir çocuk ölmüş. Sanki çok sıradan bir olay yaşanmış.

Diyelim ki böyle bir şey oldu. Ya evde kıyamet kopar yani. Şimdi siz diyelim böyle bir şey yaptınız. Yani saniyesinde hemen koşturalım Nevzat'a çağıralım, gelsin buradan cesedi götürsün mü dersiniz? Sanki eşya götürüyor. Yani evde bir sürü çoluk çocuk var.

Bu davada benim de aklıma takılan bir soruydu. Yani aile bu cinayeti işlediyse, neden olaya nasıl bakacağını bilmedikleri bir dördüncü kişiyi dahil etsinler?

Aile içinde bir cinayet işlendiyse neden üç aydır konuşmadığın adama koşturuyorsun, güya para teklif ediyorsun. Kim yapar bunu? Hani bütün internet bulgularını bir kenara bırakın, bir kere akla mantığa uymayacak bir hikâye uydurulmuş. Neden? Çünkü sabah kuşağı programlarına uygun bir şey var. Milletin de çok hoşuna gidiyor. Millet herkes ağzında bunu sakız gibi çiğneyecek ya.

Böyle güya bir taraftan herkes çocuğa üzülüyor ama olayın arka planında çok böyle sakız gibi çiğnenecek bir olay var. İşte böyle tam magazinel bir olay. Efendim Salim'le Yüksel ahırda basılmış. Bunların zaten önceden de bir engelli çocuğu varmış. Katil bir aile büyük ihtimal o çocuğu da öldürmüşler. Bunlar zaten eli kanlı korkunç bir aile.

21 Ağustos en şiddetli sıcakların olduğu günlerdir Diyarbakır için. O sıcakta iki dakikada 50-60 metre aşağıdaki evdeki adam koştura koştura gelecek. Görüntülerde de öyle bir görüntü yok.

Aşağıdan yukarı gelen bir adam da yok. Yukarıdan aşağı inen birisi de yok yani. Görüntülerde.

Gazete Duvar’da muhabir bir arkadaşımız engelli çocuğun bir hastalık neticesinde Diyarbakır Devlet hastanesinde öldüğünü ortaya çıkarmıştı. Yani bir şaibe gözükmüyor.

Öyle bir şey de yok yani hani böyle bir merdivenden düştü, öldü, bilmem ne gibi bir sürü şey yazıldı, çizildi. Bütün aile her akşam toplanıp planlar yapıyormuş. Böyle sanki korkunç Frankenstein tipler.

Salim Güran'la ilgili tek aleyhte olan şey aracın şoförünün ön koltuğunda Narin’e ait bir DNA bulgusuna rastlanması. Aile bireyleri de Narin'in bu aracın ön koltuğunda hiç bulunmadığını söylüyorlar. Bu bulguyu nasıl değerlendirmek gerekir? Bu sizin açınızdan da bir soru işareti oldu mu?

Salim de oradaki herkes de aynı şeyi söylüyor. Araba böyle sağı solu, kapısı açılan, camı açık bir araç. Çocuklar içine girip oynuyorlarmış. Yani saçın ne bileyim vücut hücrelerinizden parçalar düşer. Böyledir yani.

Bunu güçlü bir delil olarak görmemek gerekir diyorsunuz?

Arabada saç kılı bulunmuş. Bence normal bir hadise. Ama mahkemenin çizdiği senaryonun olması çok zor. Milyonda bir olabilecek bir olay, hatta olamayacak bir durum.

"Çocuk refleksle boğazını kurtarmak için saçını çekmiş olabilir"

Peki araştırma sürecinde kolluğun tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Sanki her şey anında medyaya servis edildi.

Bu olayda inanılmaz bir beceriksizlik var. Olay aniden büyüyünce de ne yapacaklarını bilemeyen bir kolluk var. Yani düşünün bir köyde bir tane çocuk öldürülmüş. Beceriksiz bir kolluk. Olayı başta çok ciddi yaklaşmıyor. Sonra aniden olay bir büyüyor, bütün Türkiye’ye mal oluyor. Kolluk ne yapacağını şaşırıyor. Bir de on dokuz gün ceset bulunamıyor.

Olayın her gün medyada yer almasından sonra bunlar aileyi alıp karakola çekmeye başlıyorlar. Aile hakkında çıkan her şey şüpheli olarak ele alınıp onlar üzerinde bir senaryo oluşturuluyor. Yüksel hanımı almışlar. İki buçuk saat boyunca gözyaşları içinde yaşadıklarını anlattı. Bir anne düşünün ki bu kadar numara yapabilir mi? Kadına jandarma karakolunda ne ağır hakaretler yapılmış. Önceden bir kadın hastalığı yaşamış. Bak kocan yetmiyormuş bir de Salim’le yatıp kalkıyormuşsun. Kadın hastalığı olmuşsun. Kadın yaşadığı şoktan dolayı başka çocuklarını korumaya çalışıyor. Enes’in başına bir iş gelmesin inşallah çocuğum bulunur. Böyle bir modda kadın. Savcı ‘bak sen ağlamıyorsun. Sen ahlaksız bir kadınsın.’ Annenin görüntülerini Enes’e, Enes’in sorgu görüntülerini anneye izletiyorlarmış.

Bunlar anne Yüksel Güran ve Enes’in size anlattıkları mı?

Ben ikisiyle de görüştüm. İkisi de ağırlıklı bir şekilde işkenceden bahsettiler.

Narin’in avucunda saç örnekleri bulundu. Ve raporda bu örneklerin aile ile uyumlu olduğu yer aldı. Bu nasıl olmuş olabilir?

Raporda genetik olarak Güran ailesi ile alakalı olduğu yönünde bir bulgu var. Ben hekim olarak baktım rapora. Diyor ki: "Güran ailesinin genetik kodlarına uygun bir saç teli diyor."

Cinayet anında çocuğun boğazına sarılan birisi var. Çocuk da refleksle boğazını kurtarmak için saçını çekmiş olabilir. Saçı elinde kalmış.

Kendi saçı olabilir diyorsunuz.

Bence kendi saçı bu. Hani uzun da bir saç. Böyle hani bir kadın saçı gibi bir saç. Bana biraz öyle geliyor. Düşünün sizin de biri boğazınıza canlıyken uyumuyorken boğmaya çalışırsa o eli sıkan eli çözmeye çalışırsınız. Uzun saçlı bir kız. Bir şekilde can havliyle onu çekmişsinizdir.

Cinayet konusunda birbiri ile yan yana gelemeyecek tüm toplumsal kesimler ortak bir tutum içindeydi. Bu çocuk cinayetinin ötesine geçen bir şeydi sanki. Neydi bütün bir toplumu bu olayın peşinden sürükleyen etmenler?

Bu olay çok sosyolojik bir mesele aynı zamanda. Düşünün bir çocuk cinayeti nasıl bu kadar inanılmaz bir siyasi kutuplaşmanın, siyasi ithamların malzemesi olabilmiş. Bu Türkiye’de aslında çıldırmışlığın bir görüntüsü. Vay aile Hizbullahçıymış vay AKP’liymiş, vay JİTEM’ciymiş, ocuymuş, bucuymuş. Ortada bir çocuk cinayeti var ya. Onu öldüren bir şeycinin kızı diye öldürmemiş ki, bir intikam olayı, ya da tecavüz için öldürdü. Ortada siyasi bir şey yok. Bakın ben DEM’liyim. Ama şuna çok şaşırdım. Galip Ensarioğlu kalktı dedi ki ‘Aileyi tanırım.’ Bütün muhalefet diyor ki ‘Aile iktidar tarafından korunuyor’. Muhalefetten bir milletvekili bir laf etseydi, bütün iktidar tarafı diyecekti ki “bak DEM’ciler bu işi yapmış.”

Bu cinayet Türkiye’deki insanların nasıl vicdanlarından ayrıldığı, nasıl bir kutuplaşmanın esiri olduğunun fotoğrafı. Herkes kendi siyasi meşrebine göre yorum yapıyor. Allah aşkına o çocuktan utanın. Çocuk ölmüş. Herkes üstünde tepiniyor. İnanın ki hani ben bütün bu dosyaları okudum. Böyle dona kaldım. Keşke dedim en baştan olaya müdahil olsaydım. Ben böyle sansasyonel olaylardan uzak dururum. Ama sonra girince bu nasıl bir kurban edilme olayı dedim. Bu karar çok büyük bir medya baskısıyla verildi. Karar verilirken de mahkeme bu cinayet neden işlendi sorusuna yanıt veremedi.

Ekleyeceğiniz son bir şey var mı?

Mahkeme bir karar verdi. Ama orada itiraz eden bir hakim 16 sayfalık bir şerh yazmış... Özetle söylediği şu. Burada çok çelişkili tutarsız bilgiler, bulgular var. Hani belki yine iddia edilen kişiler çıkar ama böyle olmaz.

Kaynak:Haber Merkezi

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.