Binler Beşiktaş'ta: Beşiktaş Belediyesi önünde büyük miting

İstanbul Cumhuriyet Başsacılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında şafak operasyonu ile gözaltına alınan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'a destekler devam ediyor.

Kısa Dalga - CHP'li belediye başkanları Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın gözaltına alınmasına tepki göstermek için İstanbul Beşiktaş'a geldi.

Türkiye'nin dört bir yanından gelen belediye başkanları ve partililer büyük kalabalık oluşturdu.

Mitinge, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, genel başkan yardımcıları ve CHP'li büyükşehir belediye başkanları katıldı.

adsiz-1280-x-640-piksel-8.jpg

İmamoğlu: Bugün bana yarın sana; bu işin sonu yok

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediyesi önünde toplanan vatandaşlara seslendi. İmamoğlu, "İnsanlarımızın milletin seçtiği belediye başkanlarını görevden alarak siyaset yasağı getirmeye çalışan ve o anlayış aslında millete boyun eğdirme çabasıdır. Bu millet boyun eğer mi? Bu millet zulme karşı boyun eğdi mi hiç? Eğmez Onun için başaramayacak. Hep birlikte direneceğiz. Milletin iradesine hep birlikte sahip çıkacağız. Hukuk ve demokrasi dışına çıkmış bir iktidar şu yada bu kesimin de meselesi değildir buradan tekrar duyuruyorum. Bugün olan biten sadece CHP'nin meselesi değildir. Şu an yaşadıklarımız milletin meselesidir. Bugün bana yarın sana. Bu işin sonu yok" dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da gözaltına alınan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'a destek için belediye önündeki halk buluşmasına katıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, başta olmak üzere çok sayıda CHP’li büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanının yanı sıra, MYK üyeleri, PM üyeleri, milletvekilleri de mitinge katıldı. Beşiktaş Belediye binası önüne yapılan çağrının ardından, farklı il ve ilçelerden parti örgütleriyle birlikte vatandaşlar belediye önünde toplandı. İmamoğlu, belediye önünde toplanan vatandaşlara hitap etti.

İmamoğlu, şöyle konuştu:

"Aslında bugün sizlerle buluşmamızın bu kalabalığın gözleirndeki bakışların neler ifade ettiğini anlatmak heralde işin özeti olacaktır. Elbette biliyorum ki her birimiz aslında kızgınsınız. Kızgınsınız ama bir o kadar da üzgünsünüz. Çünkü bizim milletimize bu kadim şehir İstanbul'da, İstanbul'un tam da göbeğinde merkezinde haksızlıkla hukuksuzlukla birlikte Belediye Başkanı kardeşimiz Rıza Akpolat'a yapılan ve yürütülen işlemin utancını da yaşıyorsunuz. Utanıyorum. Neden utanıyorum biliyor musunuz? 'Bu işi yapanlar utansın' diyeceksiniz ama ben söyleyeyim onlar utanmaz. Bu işi yapanlar utanmaz. Biz utanıyoruz çünkü bu memlekete bu millete bu güzel insanlara bu yakışmaz. Bu cennet vatanın insanları bir ve birlikte olmanın tadını çıkarmak istiyor. Bir ve birlikte olmanın verdiği güçle milletçe dünyanın en güzel yerinde olmak isteyen bir insana sahibiz biz. Neyle uğraşıyoruz? Yargının adaletin uygulamalarının yerle bir olduğu dönem.

"Bunlar oy versinler diye bir böyle bir böyle"

Düşünsenize kafasına estiği gibi hareket eden bir avuç yargı mensubu güdümlü talimatla tabiri caizse otoriter aklın ve anlayışın maşası gibi hareket etme bilinciyle siyasi müsteşarlık yaparak hem de şehvetle yaparak milletin iradesini gasp etmeye çalışıyorlar. Tam da yapılan bu siyasi operasyonlar ortaya koyan bu siyaset eliyle yargıyı dizayn etme çabaları aslında hukuk ve demokrasiyi kabul etmeyen iktidarın bu ülkeyi muhalefetsiz bir hale getirme çabasıdır. Muhalefetsiz bir Türkiye istiyorlar. Aynı 2019 yılında İstanbul'daki seçimi kazandığımız milletin kazandığı 13 bin oyla kazandığımız seçimi dün gibi hatırlıyoruz değil mi? Sakın hatırlatmayı unutmayın herkese. Kimseye unutturmayın. Onlar unutalım istiyorlar. Hayır unutturmayacağız. Niye biliyor musunuz? 13 bin 600 oyla kazandığımız seçimi şu cümlelerle reddetti Sayın Cumhurbaşkanı; 'Sen 13 bin oyla İstanbbul'u kazanacağını mı zannediyorsun' dedi. Halbuki seçim bir oyla bile kazanılır. 13 bin oy sana yeteceğini mi zannediyorsun diyene bu millet 806 bin kez tokat attı. Dersini almadılar sadece beş yıl sonra tam bir milyon kez tokat attı. Bu demokrasi tokadı hala yetmedi. Hala milletle uğraşıyorlar. Milletin iradesiyle uğraşıyorlar. 31 Mart'ta seçimi kazanan CHP'nin birinci parti olmasını kendine yediremeyenler aynı zamanda bir de İstanbul'a düşkünlükleri var. Öyle sevgi, sevda, aşk hikaye. Öyle bir şey yok. Tek dertleri var. Bakın seçimde ağızlarında kanal diye bir şey alabildiler mi? Niye alamadılar? Çünkü millet duyarsa oy vermez diye. Bunlar oy versinler diye bir böyle bir böyle.

"Onun önündeki tek engel CHP'yi umut olarak gören milyonlardır"

Milleti aldatmak, bir oy için her yol mübahtır diyen anlayışı temsil eden bir duruşa sahipler. Ben buradan sesleniyorum; CHP birinci partidir ama CHP'yi birinci parti yapan milletin sağduyusudur, ferasetidir. Dolayısyla CHP değil buradan bu akla sesleniyorum; bu milletin birinci parti olmasıdır. Bundan sorna hep birinci olacak. Bakın bugünkü iktidarın ve Sayın Erdoğan'ın seçilmesiyle ilgili tek engeli vardır. Anayasayı bunların nasıl dinlemediğini yeri geldiğinde biliyoruz. Biliyor ki onun önündeki tek engel CHP'yi umut olarak gören milyonlardır. Bunu biliyor. Onun için kancayı CHP'nin insanlarına atıyor. İnsanlarımızın milletin seçtiği belediye başkanlarını görevden alarak siyaset yasağı getirmeye çalışan ve o anlayış aslında millete boyun eğdirme çabasıdır. Bu millet boyun eğer mi? Bu millet zulme karşı boyun eğdi mi hiç? Eğmez Onun için başaramayacak. Hep birlikte direneceğiz. Milletin iradesine hep birlikte sahip çıkacağız. Hukuk ve demokrasi dışına çıkmış bir iktidar şu yada bu kesimin de meselesi değildir buradan tekrar duyuruyorum. Bugün olan biten sadece CHP'nin meselesi değildir. Şu an yaşadıklarımız milletin meselesidir. Bugün sana yarın bana. Bu işin sonu yok."

"Cumhuriyet Başsavcısı'nın siyasi kariyerine bakan herkes, yapılanların iç yüzünü zaten görecek"

Bakın; İstanbul'da bu operasyonları yürüten aklı, dün tek tek anlattım. Bizler, kamu görevi yapıyoruz. Siyasiyiz. Ama kamu görevi yapıyoruz. Elbette ki kamu görevi çerçevesinde, yasaların çizdiği çerçevede hesap vermekle de yükümlüyüz. Hesap vermek zorundayız. Yanlış yaptığımızda, cezasını da çekmek zorundayız. Ama hukukun bir uygulanma biçimi vardır. Bu biçimi yerle bir eden anlayış, nasıl bir anlayış biliyor musunuz? İşte bugün siyasileşmeye çalıştırdıkları o yargı sisteminde, ne yazık ki işte tam da bugün uygulanan hukukun sözde hukuk olduğunu, görünüşte hukuk olduğunu bize yaşatıyor. İstanbul'daki bütün bu operasyonları yürütmek üzere görevlendirmiş olan Cumhuriyet Başsavcısı'nın siyasi kariyerine bakan herkes, yapılanların iç yüzünü zaten görecek. ‘Hukuki kariyeri’ demedim, bakın, dikkatinizi çekiyorum. ‘Siyasi kariyeri’ dedim. Çünkü bu başsavcı, tamamen siyasi bir kişidir, siyasi bir kişiliktir. Talimatla hareket eder. Talimat neyse, onu yerine getirir. Yasayı, kanunu, hukuku korumakla alakası yoktur. Çünkü, siyasi bir kişiliktir.

"Hep birlikte sesimizi yükseltme zamanıdır”

28 ay boyunca bakan yardımcısı olan bir görev yapan bir kişi, Adalet Bakan Yardımcısı olan bir kişi, sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle, ‘siyasi müsteşardır.’ Ve seçim mevzuatına göre, artık hiçbir hukuki görevde, yargı görevinde bulunamaz. Çünkü, yargının bir mensubu olmaktan çıkmıştır. Taraf olmuştur. Aslında o kanun o kadar ulvi, o kadar kutsal bir maddedir ki. Dün de söyledim; yazanın kalemine sağlık, diye. İşte bugün o şahıs, özel bir ayrıcalıkla buraya atanıyor. Müsteşarlık, siyasi müsteşarlık şapkasıyla da bütün şehvetiyle, bütün gayretiyle, talimatları yerine getirmeye gayret ediyor. Söyleyeyim; tuz kokmuştur, suç yürümüştür. Buradan 86 milyona sesleniyorum. Eğer, ‘Ben demokrasi ve hukuk istiyorum’ diyorsanız, ‘Adalet talep ediyorum’ diyorsanız, hepimiz için bir dönüm noktasındayız. Zaman, siyaseti yargı eliyle düzenlemeye, millet iradesini baskı altına almaya, yargı tacizine, insanları tabi tutmaya cüret edenlere karşı, hep birlikte sesimizi yükseltme zamanıdır.

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"

Siyaset, yargı aracılığıyla yapılacak iş değildir. Siyaset nedir biliyor musunuz? Mertçe rekabet işidir, mertçe. Mertlikle yapılır. Yasak getirerek değil, insanların yetkisini elinden alarak değil, mertçe yapılır, mertçe. Mertliği olan varsa, meydan burası; haydi gelin, yarışalım. Bu kadar net. Siyasetin minderi, sandıktır; hakemi millettir. Buradan söylüyorum; sanmasınlar ki, sandığı dizayn etmelerine izin vereceğiz. İzin verecek misiniz? Sanmasınlar ki, rakipsiz seçime girecekler. İzin verecek misiniz? Sanmasınlar ki, rakiplerini kendileri belirleyecek. Millet ne derse, o olacak. Öyle değil mi? Herkes milletin karşısına çıkacak ve millet, onlara boynunun ölçüsünü verecek. Biz ne diyoruz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu ülküden asla sapmayacağız sevgili dostlarım.

"Şehvetiyle beraber sadece bir kişiyi mutlu etme çabasını önüne koyan aklın bu yaptıklarına, müsaade etmeyin"

Biz buradan, bugün, Rıza kardeşimizin 3 gündür, 4 gündür sürdürülen… Bakın, bütün yargı mensupları diyor. Bugün nasıl savcı adliyeye alıp götürmüşse, dese ki, ‘Gel Rıza Bey, senin ifadeni alacağım’; bugün buradan kalkıp, adliyeye gitmeyecek miydi Rıza Bey? Yahu yargı baskıyla, zulümle, tacizle, şov yaparak iş yapar mı? Yapmaz. Yargı nedir biliyor musunuz? Hukuk nedir biliyor musunuz? Hepimizin koruma şemsiyesidir. Altında biz kendimizi güvende hissederiz. O bizim hani tabiri caizse annemizdir, babamızdır. Devletin dinidir adalet. Sizler adaleti, o yargıyı kötüye kullanarak yerle bir ediyorsunuz. Dün seslendim, cümlelerimi bitirirken bir kez daha sesleniyorum: Bu ülkenin kadim yargı kurumları, bu ülkenin kadim yargı kurumlarının çok saygıdeğer savcıları, hakimleri, mensupları; lütfen, istirham ediyorum. O kutsal mesleğinizi yerle bir eden bir avuç insana asla müsaade etmeyin. Yoksa bu millet, hakkını helal etmez size. Biz, size güveniyoruz. Yargının güzel insanları, saygıdeğer mensupları; bu haksız, bu hukuksuz, bu pervasız, pişkin, şehvetiyle beraber sadece bir kişiyi mutlu etme çabasını önüne koyan aklın bu yaptıklarına, müsaade etmeyin. Tepkinizi gösterin. Yargımızı, adaletimizi sarsmalarına müsaade etmeyin. Bunu sizden istiyoruz ve bunu diliyoruz.

"İnşallah kardeşimizle ilgili iyi haberleri alırız"

Kıymetli hemşehrilerim, inşallah bugünlerden kurtulacağız. Çünkü, milletçe bir araya geleceğiz, milletçe. Bütün insanlarımızla bir araya geleceğiz. Çünkü biz ne diyoruz? Tek başına olmaz. Öyle; kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz. Bu millet, tam da bu bilinçle adalete, hak-hukuka, bir olmaya, birlikte olmaya, bu ülkeyi yönetemeyen zihniyetin gitmesine karşı bir olacak, iri olacak, diri olacak. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Hepinizi çok seviyorum. İnşallah kardeşimizle ilgili iyi haberleri alırız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.”

adsiz-1280-x-640-piksel-11.jpg

Özel: Tükenmişliğin eseri

İmamoğlu'nun ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel kalabalığa seslendi.

Özel şunları dedi:

Özel, şunları kaydetti:

"Bugün hepimiz işimizi, gücümüzü bırakıp buraya geldik. Beşiktaş Belediyesi’nin önünde adım atacak yer yok. Çünkü burada Beşiktaş’ın, milletin iradesine sahip çıkmanın; bu ülkenin tertemiz, iyi yetişmiş, yüreğinde vatan, millet, bayrak sevgisi olan pırıl pırıl bir belediye başkanımızı, Beşiktaşlıların komşusu, kardeşi Rıza Akpolat’ın şahsında Beşiktaş’ın iradesine sahip çıkmaya geldik. 31 Mart tarihinde Beşiktaş, İstanbul, Türkiye bir karar verdi. ‘22 yıldır yenilmedim, yenilmiyorum, yenilmeyeceğim’ diyen birisi, kibrin esiri olmuş, gücünün esiri olmuş ve geldiği sokaklarda artık dolaşmayan, millete tepeden bakan birisi ele geçirdiği güçle geçmişte kendi yaşadığı yargı mağduriyetlerini dile getire getire bir yerlere gelmiş olan birisi, şimdi gücü ele geçirince kendisine yapılan ve yapılmayan bütün kötülükleri rakiplerine yapmaya, siyaseten yarışıp da yenemediklerini elindeki kamu gücüyle sindirmeye ve karşısında neyi engel görüyorsa onunla haksız mücadeleye girişmeye başladı. İşte bizi buraya toplayan süreç tam böyle bir acziyetin, hazımsızlığın, milleti tanımamanın, milletten güç alıp belli bir yere gelince millete sırtını dönmenin sonucudur.

"Milletten aldığı gücü kendinin sananlar yanlış yaparlar”

Oysa egemenlik milletindir. Ondan aldığı gücü kendinin sananlar yanlış yaparlar, yanlış yaptırırlar, bu ülkeye yazık ederler. Rıza Akpolat, sizlerin oylarıyla rekora imza attı. Beş yıl boyunca bu ilçeye hizmet etti. Partisi tarafından yapılan anketlerde açık ara büyük memnuniyetin sonucu olarak yeniden aday gösterildi. Çıktı Beşiktaş sokaklarına, alnı açık, başı dik gezdi. Çünkü kimsenin gözünün içine bakamayacağı bir şey yapmamıştı. Ahali ondan, o Beşiktaş’tan razıydı. Bu razılık, Rıza Başkan’a Türkiye rekorunu getirdi. Şimdi bu kapıdan milletin helal oylarıyla giremeyenler, yargı oyunlarıyla girmeye çalışıyorlar. Hal böyleyken yargı oyunlarıyla CHP’li belediyelere el atmak ve itibar suikastı yapmak demokrasinin işi değildir, haddizatında güçlülük de göstermez. Bu aslında bir tükenmişliğin eseridir.

"CHP’li belediyelere teker teker itibarsızlaştırma operasyonları yapmak, Erdoğan’a fayda getirmeyecektir”

Bugün Rıza Akpolat’a verilen vazifenin, gücün merkezini inkar edersek yarın 600 milletvekiline, bakanlara, bu Cumhurbaşkanına, ‘Sana verilen desteği de yok sayıyoruz’ derlerse bu ülkenin sonu ne olur? Sayın Erdoğan şunu hatırla: Senin ne istediyse verdiklerin, sırtını sıvazladıkların, devletin tepesindeki menzile farklı yollardan yürüdüklerin; bir gün altlarına çektiğin tankla karşına çıktılar. O gün muhalefet partisi olarak biz kapalı Meclis’i açtırdık, ‘Darbecilerin karşısındayız’ dedik. Millete güvenmek, millete inanmak, milletin kararına saygılı olmak; darbe günü bile muhalefet de olsanız seçilmişlerin yanında yer almak demektir. Biz böyle bir partiyiz. 15 Temmuz akşamı bütün millet şahittir ki Erdoğan da şahitlerin en başındadır ki biz milletin seçtiğine elindeki güçle karşı duranın tam karşısında durduk. Şimdi ele geçirilen yargı gücüyle altına tank değil, bir araç verilmiş Başsavcının talimatlandırılmasıyla İstanbul’u karıştırmak, CHP’li belediyelere teker teker itibarsızlaştırma operasyonları yapmak ve CHP belediyeciliğini sahada yenemeyip, milletin gönlüne giren bu anlayışı yarışarak geçemeyip buna karşı güç kullanmak bu ülkede hiçbir kimseye faydası olmadığı gibi, Recep Tayyip Erdoğan’a da fayda getirmeyecektir, huzur getirmeyecektir."

"Hizmetleri kesmek için her yola başvuruyor”

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyum atanmasını hatırlatan Özel, "O haksızlık da hepimizin vicdanında bir yara olarak duruyor. Diğer yandan belediyelerimizin hizmetlerini kesmek için, aslında derdi kreşteki çocuk olan ve onu cezalandıran; aslında derdi sosyal yardım olan, yoksul olan ve onu cezalandıran; Ekrem Başkan’ın Annekart dağıttığı yoksul annelere ceza veren, Ekrem Başkan’a İstanbul’u üçüncü kez, üst üste her seferinde artan oylarla, 1 milyon farkla emanet eden İstanbullulara kafa tutan bir anlayış bu hizmetleri kesmek için her yola başvuruyor" diye konuştu. Özel, şunları kaydetti:

"Bu başkanlar yandaşlarını zengin etmenin değil, iktidarın yalnız bıraktıklarına yoldaşlık etmenin peşindeler”

"Bu otobüsün üzerinde sizleri selamlayan büyükşehir belediye başkanlarımızın her biri tarih yazdılar, tarih yazmaya devam ediyorlar. Onlar yoksulun dostu, onlar soğuk havada yanmayan kaloriferi yandıran, tütmeyen bacayı tüttüren, kaynamayan tencereyi kaynatan, yoksula, öğrenciye sahip çıkan, kreşler yapan, yurtlar yapan ve bu iktidarın sırtını döndüğü kim varsa onların elini tutan, sırtını sıvazlayan, yüzünü güldüren kahramanlardır. Çünkü bu başkanlar yandaşlarını zengin etmenin peşinde değil, vatandaşlarını memnun etmenin, bu iktidarın yalnız bıraktıklarına yoldaşlık etmenin peşindeler.

"Partimizdeki herhangi bir genel başkanın atadığı hiç kimse, hiçbir zaman, hiçbir yere kaçmadı”

Biz birbirimizi biliyoruz, bizim kimseden kaçmamızı gerektirecek hiçbir işimiz olmaz. Buradan Sayın Erdoğan’a hatırlatayım: Ne benim ne Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne partimizdeki herhangi bir genel başkanın atadığı hiç kimse, hiçbir zaman, hiçbir yere kaçmadı. Ama Erdoğan’ın atadıklarından Almanya’ya kaçanlar, Yunanistan’a kaçanlar, Pensilvanya’ya sığınanlar, kaçamayıp da Silivri’de olanlar var. Hepsini sen atadın. Bizim içimizde savcı çağırınca gitmeyen hiç olmadı, olmaz, olmayacak. Biz böyle yanlışlar yapmadık, yapmayız. Çünkü Atatürk’ün partisinde yanlış olmaz, yanlış insan olmaz, vatanının, milletini sevmeyen olmaz.

"Eminim ki Rıza Akpolat birkaç saat sonra burada olacak”

İhsan Aktaş meselesi üzerinden hem Esenyurt'u hem Beşiktaş'ı işe dahil edip güya Esenyurt'la Beşiktaş'ı ilişkilendirmeye kalktılar. Bu müteahhide bir bina satılmış, müteahhide olan borçlar düşülmüş, aradaki fark alınıp bu binadaki emekçilerin ödenemeyen maaşları ödenmiş. Şimdi dört gündür onu eksi üçüncü katta tutanlar, ‘İfadesini alacağız’ diyenler, dört gün üç kat yerin dibinde tuttular, sandalye üstünde oturttular, perişan ettiler. Nihayet bugün ifadesini dahi almadan ‘Ben kendim alacağım’ deyip adliyeye çağırdılar. Madem bugün alacaksın, dört gündür ne bekletiyorsun? Madem sen alacaksın, dört gündür orada niye bekletiyorsun? Eminim ki duyacak, eminim ki birkaç saat sonra da burada olacak. Rıza Akpolat kardeşime dayanışma alkışlarınızı, sevginizi ve kötülük yapanlara gücünüzü gösterin. Biz sadece size güveniyoruz.

"Ey Erdoğan, ‘İhsan Aktaş kiminle temas etti’ diye arıyorsan uzaklara bakma, yanı başında”

Buradan sesleniyorum kendine ‘milliyetçi’ diyenlere, milliyetçi hassasiyeti olanlara, ‘devletim de devletim’ diyenlere: Devleti bu hale düşürenlere yazıklar olsun. Ey Tayyip Erdoğan, aday olarak atadığımız, Beşiktaş'ın teveccüh gösterip rekor oyla seçtiği Rıza Başkan'ın İhsan Aktaş ile özel bir irtibatı yok. Ama İhsan Aktaş'ın Ankara'da çalışan Meclis'e bir gece yarısı kendine özel bir madde ekletebilecek gücü var. Sen, ‘İhsan Aktaş kiminle temas etti’ diye arıyorsan uzaklara bakma, yanı başında. Oraya bak. Bir kişi üzerinden bizi karalayalım derken Allah şaşırttı sizi. Şimdi hepimiz İhsan Aktaş'ın AK Partili belediyelerde yaptığı işleri, kamu kurumlarında yaptığı işleri ve ona özel hazırlanan kanuni değişiklikleri görüyoruz, biliyoruz. Kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Şimdi göreceğiz, birazdan veremeyeceği hiçbir hesap olmayan Rıza Akpolat ifadesini verecek ve ümit ediyorum ki görevinin başına dönecek. Peki siz, İhsan Aktaş'ın ihalesine girdiği kendi belediyelerinizi ya da kamu kurumlarını aynı muameleye tabii tutacak mısınız?

"Türk yargısının namuslu, şerefli savcılarının, hakimlerinin olduğunu biliyoruz”

Rıza Akpolat'ı bu işe buradan dahil etmenin bir itibar suikastı olduğunu hepimiz biliyoruz, hepimiz farkındayız. İstanbul'a bir kişiyi, Ankara'dan bir kişinin özel görevle belediyelerimizi itibarsızlaştırmak, başkanlarımızı yormak, üzmek, sözde korkutmak, sindirmek umuduyla görevlendirildi. O kişi İstanbul'da yargı üzerinde kanuna nizama uygun olmayan talimatlar ve beklentilerle hareket ediyor olabilir. Biz Türk yargısının namuslu, şerefli, vicdanına ve kanuna bağlı savcılarının, hakimlerinin olduğunu biliyoruz. Kanunsuz emirlere, usulsüz taleplere siyasete alet edilmek üzere size iletilen talimatlara teslim olmayın.

"Bugün yapılacak doğruyu da yapılacak yanlışı da unutmayacağız”

Buradan yollayana ve koşa koşa buraya gelene değil ama bugün verecekleri kararlarla mesleki hayatları boyunca bugünkü kararı sırtına yük etmek istemeyen yargı mensuplarına, bugün verecekleri kararla akşam yatağa başlarını koyduklarında vicdan azabı çekmemesi gereken yargı mensuplarına, onların da birer anne, baba, evlat, eş olduklarını hatırlatarak ortada bir suç varsa kimseye acımayın. Ama olmayan bir suçu üretiyorlarsa, size ürettirmeye çalışıyorlarsa, masum insanları siyaseten itibarsızlaştırmak için okuduğunuz güzel mesleğinize, içtiğiniz anda, vicdanınıza karşı başka bir şey yapmak isteniyorsa sakın ha sakın bu milletin gözü, kulağı sizdedir, gönlü yücedir. Bugün yapılacak doğruyu da yapılacak yanlışı da unutmayacağız. Sizden adalet bekliyoruz, hukuk bekliyoruz ve buradan adliyedeki pırıl pırıl savcılara sesleniyorum: Hak, hukuk, adalet diyorum. Rıza için adalet, Beşiktaş, İstanbul için adalet istiyoruz.

"Bir haksızlık varsa yapanlardan eninde sonunda hesap sorulur”

Bugün alınacak karardan sonra bu kararın hangi dosyada, hangi delille, ne şekilde alındığı ta yıllar sonra, eninde sonunda ortaya çıkacak. Bugün kararı verecek, o dosyayı kapatacak kişiye soruyorum: Eğer o dosyada vicdanına göre kusur, eksik varsa bunun hesabını elbette verirsin. Ama o dosya siyasi bir dosyaysa, o dosya suçsuz insanlara kara çalmak için verilmiş bir talimat dosyasıysa sakın ha sakın buna karışmayın. Yoksa o dosya bugün kapanır ama günü gelince açılır. Ve o dosyada bir haksızlık varsa yapanlardan eninde sonunda hesap sorulur. Bunu kimse unutmasın.

İrademize sahip çıkmaya, demokrasiyi korumaya devam edeceğiz"

Tanıyan herkes bilir. Rıza Akpolat devletçidir, milliyetçidir, vatanına milletine bağlı, namuslu, çalışkan bir geçtir. Böyle birisinin ve onun şahsında bütün gençlerin devlete ve adalete olan inancının sarsılmaması elzemdir. Böyle birisinin ve onun şahsında bütün gençlerin devlete ve adalete olan inancının sarsılmaması elzemdir. Her sabah kalkıp koşa koşa geldiği belediyesinde büyük bir hevesle hizmet için koşturan gencecik birisini, sadece ve sadece CHP belediyeciliğini yıpratmak için, CHP’ye uzanmak için, kimse hedefine almasın. Rıza Akpolat CHP’nin, hepimizin evladıdır, kardeşidir, onurumuzdur. Hepimiz sonuna kadar onun arkasındayız. Burada olacağız. Burada olmaya, irademize sahip çıkmaya, demokrasiyi korumaya, kötülüğün karşısında durmaya devam edeceğiz. Bekliyoruz, Başkanımızı bekliyoruz, Rıza Akpolat’ın Beşiktaş ile yeniden kucaklaşmasını bekliyoruz. Eninde sonunda, siz kazanacaksınız, biz kazanacağız, Türkiye kazanacak. İyilik kazanacak. İyiler kazanacak. Cesurlar kazanacak. Korkakça saldıranlar kaybedecekler.”

Kaynak:ANKA

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.

Kısa Dalga Tv