Karabekir Akkoyunlu, İsrail - İran savaşını anlattı: Netanyahu’nun 'kan kumarı'

Kemal Göktaş’ın konuğu olan İran uzmanı siyaset bilimci Karabekir Akkoyunlu, İsrail - İran savaşını "Netanyahu'nun kan kumarı" olarak niteledi. Akkoyunlu'ya göre yaşananlan post-Amerika sonrası dönemin ürünü...

Kısa Dalga - Kısa Dalga Genel Yayın Yönetmeni Kemal Göktaş’ın konuğu olan İran uzmanı siyaset bilimci Karabekir Akkoyunlu, Ortadoğu'daki son gelişmeleri ve İsrail-İran gerilimini değerlendirdi.

Programda, İsrail'in İran'a saldırısı, bölgesel dengeler, İran'ın iç zaafları, Netanyahu'nun siyasi hesapları ve Türkiye'nin pozisyonu masaya yatırıldı.

‘Savaş hem sürpriz, hem değil’

Akkoyunlu'ya göre İsrail’in İran’a saldırısı, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırı sonrası başlayan çatışma sürecinin yeni bir evresi. İsrail, adım adım genişleyen bir askeri operasyon zinciriyle Hamas, Hizbullah, Lübnan, Suriye ve son olarak İran’a yöneldi. Bu süreçte Batı’nın, özellikle ABD ve İngiltere’nin desteği belirleyici oldu.

“İsrail'in askeri kapasitesini biliyorduk ama bu çapta bir hamleye girişmesi, kapasitesini sahada sınama arzusunu da gösteriyor,” diyen Akkoyunlu, İsrail'in bu adımı tek başına atmadığını, ancak inisiyatifi de büyük oranda kendisinin aldığını vurguladı.

‘Bu dönem post-Amerikan hegemonyası dönemi'

Göktaş’ın “Türkiye’de sıklıkla dile getiriliyor; Ortadoğu yeniden mi dizayn ediliyor?” sorusuna Akkoyunlu, komplocu yorumlara kapılmamak gerektiğini belirtti. Batı’da artık Ortadoğu’yu uzun vadeli planlarla şekillendirecek siyasi kapasitenin olmadığını söyleyen Akkoyunlu, “Bu dönem post-Amerikan hegemonyası dönemi. Güç boşlukları var ve bölgesel aktörler kendi inisiyatifleriyle hareket ediyor,” dedi.

İran'ın zayıflığı: Liyakatsizliğin ve kopukluğun sonucu

Akkoyunlu, İran’ın savaşın ilk günlerinde zayıf bir görüntü verdiğini, özellikle üst düzey askeri yetkililerin art arda hedef alınmasının rejimin zafiyetini açığa çıkardığını söyledi. Mossad’ın İran içerisinde ciddi sızmalar yaptığını belirten Akkoyunlu, “Bu sadece İsrail’in başarısı değil, İran’daki kötü yönetimin, liyakatsizliğin ve baskıcı yapının bir sonucu,” dedi.

İran’ın nükleer kapasitesiyle ilgili ise Akkoyunlu, İsrail’in yıllardır “nükleer tehdit” söylemini gündemde tutarak meşruiyet ürettiğini ancak bu tehdidin gerçekliğinin Amerikan istihbarat raporlarında dahi doğrulanmadığını hatırlattı.

Netanyahu’nun 'kan kumarı': İktidarını kurtarmak için savaş

Karabekir Akkoyunlu, İsrail’in zamanlamasını iki temel gerekçeye dayandırdı:

Netanyahu hükümeti düşmek üzereydi. Savaşın başladığı gün güven oylamasında sadece iki oyla kurtulan Netanyahu’nun birkaç gün içinde yeniden oylamaya gideceği biliniyordu. Akkoyunlu’ya göre savaş, hükümeti kurtarmak için başlatıldı.

Batı kamuoyundaki İsrail karşıtı hava değiştirildi. İngiltere, Norveç gibi ülkeler İsrail bakanlarına yaptırım uygulamaya başlamıştı. İran saldırısı sonrasında bu hava değişti; tekrar İsrail’in “savunma hakkı” konuşulmaya başlandı.

Akkoyunlu bu stratejiye “kan kumarı” diyor: İç siyasette ayakta kalmak için dış politikada yüksek riskli savaşlar başlatmak.

Rejim değişir mi? İran içten çökerse…

İsrail’in hedeflerinden birinin İran rejimini çökertmek olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Akkoyunlu, dış müdahaleyle rejim değiştirmenin sanıldığı kadar kolay olmadığını söyledi. “Ortadoğu’da rejimler ya halk ayaklanmalarıyla ya da doğrudan askeri işgallerle devrildi. Ne silahlı ne de silahsız bir iç kalkışma olmadan, sadece dışarıdan füze atarak bir rejim devrilmez” diyen Akkoyunlu, buna rağmen İran’daki baskıcı yönetim tarzının uzun vadede rejimin kendi çöküşünü hazırlayabileceğini vurguladı.

Türkiye: Söylemde karşıt, pratikte dengede

Karabekir Akkoyunlu, Türkiye’nin İsrail’e yönelik sert söylemlerinin arka planında ekonomik ve stratejik denge arayışları olduğunu belirtti. İsrail’le dolaylı ticaretin sürdüğünü, Suriye’deki gelişmelerin Ankara’nın lehine işlediğini kaydeden Akkoyunlu, Türkiye’nin hem İran’la hem İsrail’le belli sınırlar içinde işbirliğini sürdürdüğünü söyledi:

“Türkiye İsrail’in gizli müttefiki değil ama düşmanı da değil. Söylem ile pratik arasında mesafe var.”

Kürt meselesi ve bölgesel dinamikler

Röportajın sonunda Türkiye’deki Kürt meselesine de değinildi. Akkoyunlu’ya göre çözüm süreci gibi süreçler sadece iç siyasetin değil, bölgesel dengelerin de ürünü. “Bu tür süreçler Suriye’deki değişim, İran’daki gelişmeler gibi etkenlerle de bağlantılı. Bölgesel hareketlilik, içerdeki aktörlerin pozisyonunu da etkiliyor” yorumunu yaptı.

Kaynak:Haber Merkezi

Abone Ol

İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.