ANNELİK TEKNOLOJİLERİ 2 / YUMURTA DONDURMA: “SİGORTA GİBİ BİR ŞEY”
Yumurta dondurmak geç gebeliğin kapılarını mı aralıyor? Kadınlar, annelik baskısını yumurtalarını dondurarak hafifletebiliyorlar mı? Diğer bir deyişle, anne olup olmama kararını bu işlemle erteleyebiliyorlar mı? Kısacası, yumurta dondurmak genç kadınlar için bir güvence mi? Podcast serimizin bu bölümünde yumurta dondurma teknolojisini ele alacağız.
Artık kadınların nispeten özgürleştiği, anne olma kararını erteleyebildiği, başka şeylere öncelik verebildiği bir devirdeyiz. Hayat tarzlarımız değişti, 40’ından sonra doğurmak yaygınlaştı, hayatın bir gerçeği haline geldi. Bunun en önemli nedenlerinden biri de hızla gelişen annelik teknolojileri. Yumurta dondurma, bağışlama, tüp bebek ve aşılama gibi teknolojiler sayesinde kadınlar ileri yaşlarda anne olabiliyor, gebelik riskleri geçmişe göre azaltılabiliyor, hatta bazı infertilite durumları çözüme kavuşturulabiliyor. Akademisyen Burcu Mutlu, Türkiye’de gelişen annelik teknolojilerini şöyle anlatıyor:
“Üreme teknolojilerinin genel anlamda hani toplumun ve hepimizin bir şekilde üremeye dair şeylerin algılarını etkilediğini söyleyebiliriz. Yani artık bu tıp bilgisi 80’lerde Türkiyeye giriyor, 2000’lerde normalleşiyor. Artık kısırlık tedavi edilebilir bir sağlık durumu olarak tanımlanmaya başlıyor. Bir noktada ani seçenekler noktasında da farklı imkanlar sağlıyor. “
Aslında kadınların yaşla azalan doğurganlıkları, bir anlamda üremenin ve doğurganlığın yeniden sorgulanmasına neden oluyor. Ve yeni teknolojilerle birlikte annelik, adeta yumurta hücreleri üzerinden tartışılan bir meseleye dönüşüyor.
“Şimdi biyolojik anlamlarda farklı anneliklerin tartışıldığı bir şeye gelmiş olduk.Nedir çeken türün üreme hücrelerini kullanması. Işte taşıyıcı annelik başka rahmi kullanma ya da başkasının hücresi ni kullanmam. ve işte yumurta dondurma teknolojileriyle de hani şimdi olmasa da ileride kullanabilir miyim? noktasında böyle farklı alternatiflerin ortaya çıkardı ve her alternatifin de aslında anneliğin tanımaya doğuşta çocuk kuruldan biyolojik ya da sosyal ilişkilerinin yeniden tanımlandığı bir şey yaratıyor. Rahimde taşımakla işte doğurmak mı annelik? Ya da işte başkasının yumurtasını alıp anne olmak ne demek noktasında böyle farklı boyutlarıyla düşünülecek bir şey getiriyor. “
Peki yumurtaların azalması ne demek? Yumurtaların nasıl bir yapısı var? Bahçeci Tüp Bebek Merkezi’nden Doktor Güvenç Karlıkaya, kadınların daha anne karnındayken yumurtalarının oluştuğunu, kız çocuklarının milyonlarca yumurtasıyla birlikte doğduğunu ve zamanla bu sayının düştüğünü söylüyor:
“Doğduktan sonra böyle yavaş yavaş… Aslında baya hızlı azalıyor. Doğumda 2 milyon kadar yumurta olduğu, ortalama yumurtalıklarda ortalama, kiminde fazla olur kiminde düşük olur, olduğu düşünülüyor . Bu aşamadan sonra teorik olarak bir tane bile yumurta oluşturmuyor. Erkeklerden farkı. Erkekler 3 ayda bir ömürleri boyunca sperm üretirken kadınlar yumurta üretmiyorlar. Ve bu harcama bizim sandığımız gibi yumurtlama ile olmuyor. Neyle oluyor? işte programlanmış hücre ölümü denen bir sistem. Apoptozis denen, bütün hücrelerimizde olan, bu yenilenen cildimizde her gün hücreler ölüyor, yenisi çıkıyor. Bunun gibi bir sistemle oluyor. Milyonla doğan bir kız çocuğu, ilk adetini gördüğü zaman yaklaşık 300 bin tane falan yumurtası kalıyor. Bakın, ne kadar, hiç kullanmadı, daha bebek, çocuk.”
Peki erkeklerde bu süreç nasıl ilerliyor?
Sağlıklı bir erkek gençliğe olgunluğa adım attığında, kaç yaş, 13-14 yaşında sperm üretmeye başlıyor ve bunu ortalama 3 ayda bir üretiyor. Teorik olarak da ölünceye kadar üretiyor ve teorik olarak da bir erkek ölünceye kadar. Eğer sağlıklı ise sağlıklı yumurtalar spermler üretebiliyorsa baba olabilir. Ama kadınlarda durum böyle değil. Kadınlar, sınırlı sayıda bir yumurtaya sahipler.
Peki, yumurtalara dönecek olursak. Yumurtaların azalma süreci nasıl ilerliyor?
“Yumurtanın devamlı yok olması, ölmesi diyelim, belli yaşlara kadar sabit gidiyor. Üreme çağının en yüksek olduğu işte nedir bu doğada, 20’li yaşlar, bir annelik için en doğal yaş arasında 20 ile 32-33 yaşları. ve bu yaştan sonra doğurganlık yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Bir diyagram düşün. 32 yaşına kadar her ay gebe kalma şansın sabit. 32’de hafifçe düşüyor. 36-37 den sonra dimdik düşmeye başlıyor. 40'lardan sonra gebe kalma şansı yüzde 5'lerin altında.
Doktor Karlıkaya’ya göre yumurtalar yalnızca azalmıyor, aynı zamanda kaliteleri de bozuluyor ve bu da gebelik şansını düşürüyor. İleri yaşta gebelik için yumurta dondurmak isteyen bir kadını ele alalım, aslında bu kadın yumurtalarını ne kadar erken dondurursa o kadar çok yumurta elde edilebiliyor ve şansını artırıyor. Ancak 2010 ve 2014 yılında çıkarılan yönetmelikler uyarınca kadınlar ancak kanser tedavisi gibi üreme hücrelerine zarar veren tedaviler görecekse ya da üreme hücrelerini yok edecek operasyonlar geçirecekse veya yumurta rezervlerinde ciddi bir azalma varsa yahut ailede erken menapoz görülmüşse yumurtalarını dondurabiliyor. Yani, Türkiye’de sağlıklı genç bir kadın yumurtalarını donduramıyor.
“Social freezing için yani isteğe bağlı şey için, onlarda da erken menopoz riski olması koşulunu getiriyor. Yani siz 30 yaşındasınız, yumurtalarınızı dondurmak istiyorsunuz çünkü uzun bir süre evlenmeyi çocuk sahibi olmayı düşünmüyorsunuz. Onun için diyorsunuz ki bunu 40 yaşında yaparsam veya 40 yaşında anne olmaya çalışırsam Şansım düşük, 30 yaşında yumurtalarımı dondurayım deyince bunu yapamıyorsunuz çünkü kural olarak 30 yaşında ve yumurta rezervinizin düşük ve erken menopoza girme riskinizin olması gerekiyor bunu yapabilmeniz için. Burada bir tezat var. “
Peki, tüm bu hukuki engelleri bir yana koyarsak, yumurta dondurma için ideal yaş nedir?
“Bir tane sağlıklı bir doğum elde edeceksen, 35 yaşının altında 6 tane yumurta dondurman yetiyor. Ama 35 yaşına kadar zaten yumurta doldurduğumuz hastalardan zaten 30 tane falan yumurta elde ediyoruz. Yani şansı çok yüksek. 40, 41 yaşlarında mesela bunu elde edebilmek için, yani bir tane doğum elde edebilmek için 10’un üzerinde yumurta elde etmek zorunda kalıyorsun. 42 yaşında elde edebilmek için bir tane sağlıklı doğum, istatistik yine bu da, 16 tane yumurta elde etmek zorunda kalıyorsun.
Meltem, yumurtasını donduran genç bir kadın. Biraz da “sonradan pişman olursam” düşüncesiyle yumurtalarını dondurmaya karar vermiş.
“ Bir arkadaşım tavsiye etti açıkçası, o dondurmuştu. Onun tavsiyesiyle ben de biraz ilgilenmeye başladım konuyla. Anne olmaya dair de yoğun bir isteğim yoktu. O yüzden de “Çok da böyle gerek var mı” falan şeklindeydi. Ama sonra hep böyle ilerde pişman olabilirsin şeyiyle, yani öyle bir dönüş aldım hep insanlardan da, bir gün istersin gibi bir şey var ya, bir gün isteyeceğiniz rivayet ediliyor. Hani bir gün istersem ve olmazsa da çok üzülürüm herhalde diye dondurayım dedim. Yani isteyip olmadığında, isteğinin çok arttığı ve tedavilerin de zorlayıcı olduğunu duydukça biraz böyle korku, panik gibi bir şeyle karar verdim. Ama sonra geç kalırsan ya korkusuyla böyle sigorta gibi bir şey oldu benim için.”
Meltem, yumurta dondurma tedavisi öncesinde AMH testiyle yumurta rezervlerinin ölçüldüğünü, daha sonra ultrason ile yumurtalıklarının durumuna bakıldığını ve reglinin ikinci günü itibariyle de tedaviye başladıklarını söylüyor.
“Yumurtaların durumunu gözlemliyor orada ve o gün sana birtakım ilaçlar yazıyor. İlaçlar dediğim iğne aslında.12 günlük süre boyunca kullanacağın iğneler oluyor. Bunlar da yumurtalarını büyütmek ve daha böyle işe yarayan, büyük, dolgun yumurtalar elde etmek için kullandığın hormon ilaçları. Sonraki 2-3, gün bir hafta süresince sanırım, peş peşe böyle 2 günde bir falan tekrar gittim. Hep muayene etti, duruma göre ilaç dozunu ayarlıyor çünkü, artırıyor ya da azaltıyor.”
Haliyle tedavi sırasında iğne korkusu, hormonların yan etkileri gibi ikilemler yaşadığını söyleyen Meltem, kendi tedavisinin sorunsuz geçtiğini belirtiyor.
“İğneler genelde insanlara ürkütücü gelebiliyor. Bence çok basitti, benim için. Yani can acıtan şeyler değil, çok ince uçlu minik iğneler, kendi kendinize yapabiliyorsunuz. İşte ruh halim değişir mi, duygusal biri mi olurum gibi düşünceler de vardı, ya da kilo alır mıyım? Onların hiçbiri olmadı ama kişisel bir şey de olabilir bu tabi bana olmadı açıkçası. “
Yumurtaları toplama işlemiyse anestezi altında kısa bir operasyon olarak yapılmış:
“Anestezi ile yapılıyor. Ama bayağı kısa bir işlenmiş. 15 dakika falan sürdü galiba. Anestezi aldım işte götürdüler, sonra geri döndüm de yataktaydım. Sonrasında herhangi bir ağrım falan olmadı. Yani sadece anestezi alıp, gidip gelmiş oldum.”
Yumurtalarını dondurmadan önce konuyu uzun uzadıya araştıran Meltem, bu işlemi yaparken en çok dikkat edilmesi gereken konunun laboratuvar olduğunu söylüyor:
“En önemli şeyin laboratuvar kalitesi olduğu sonucunu öğrendim. Gittiğim hekimler de öyle diyorlardı ve o yüzden de yaptırmayı düşünenler için de tavsiyem, laboratuvarı çok gelişmiş bir yerde yaptırmalarını öneriyorum. Çünkü bütün olay o toplama işleminden ziyade saklanması aslında. Oymuş yani, hızlı bir şekilde dondurulup hızlı şekilde çözülmesindeymiş esprisi olayın. Ona göre kalitesi bozulmuyor toplanan şeyin. “
Bunun sebebi de hem yumurta dondurma teknolojisinin çok yeni olması hem de yumurtanın vücuttaki en büyük hücre olması sebebiyle dondurulmasındaki zorluklar. Doktor Güvenç Karlıkaya’dan dinleyelim:
“70’lerden beri sperm donduruluyor. Embriyo 90’lardan beri donduruluyor ama yumurta dondurulması, yani böyle işe yarar bir şekilde dondurulması, şurada 10 senesi bile yok.Embriyo dondurulması, bu yumurta dondurulmasına göre çok daha eski. Bizim böyle tecrübelerimizin de çok daha uzun olduğu bir şey. Bunun böyle biyolojik teknik bir nedeni var. Embriyo dondurmak, göreceli olarak daha kolay ve çözdüğünüz zaman daha daha iyi sonuçlar elde ediyorsunuz. Yumurta dondurmak mesela son 10 yıla kadar falan çok başarısızdı, yumurta çünkü vücuttaki en büyük hücre.”
Yine 2010 2014 tarihli yönetmelikler uyarınca dondurulan yumurta, sperm ve embriyolar, her yıl yenilenen izinlerle toplamda en fazla 5 yıl süreyle muhafaza edilebiliyor. Ancak tıbbi koşulların devam etmesi halinde, Bakanlığın da onayıyla, bu süre uzatılabiliyor. Dondurulan her türlü hücrenin kullanımının ön koşuluysa, kullanacak kişilerin resmi nikahlı olması ve her iki tarafın da kullanıma açıkça rıza vermesi. Ayrıca Türkiye’de, dondurulan hücrelerin kullanılmasıyla ilgili bir yaş sınırı bulunmuyor. Meltem de, er geç bir gün mutlaka yumurtalarını kullanacağını düşünüyor:
“Yumurtaları mı kullanacağımı… Bilmiyorum ya ya kullanırım herhalde şey kullanacağım gibi geliyor. Bu arada şey olarak, hayatımda böyle bir senaryo şu an yok ama nasılsa kullanacağım gibi bir duygu var. sanki öyleymiş gibi geliyor yani. Dondurduktan sonra nedense iyi hissettim, böyle şey iyi bir şey yapmışım hissi oluştu bende. Sanki böyle geleceğe yatırım gibi bir şey yapınca da iyi hisseder ya insan, onun gibi bir şey olabilir. Bir de böyle güven hissi veriyor biraz insana açıkçası. yani daha az kaygılanıyor oluyorsunuz böyle ya nasılsa orada yumurta var, yumurtalarım var gibi bir şey. Bir de bir tane toplanmıyor, birden çok dolduğu için. Hani biri olmazsa biri olur herhalde ve rahmin olduğu sürece üreyebiliyorsun yumurtaların varsa. “
Ancak Doktor Karlıkaya, kendi kliniklerinde dondurulan yumurtaların en fazla yüzde 10’unun kullanıldığını, kalanınınsa bir gün kullanılmak üzere beklediğini söylüyor:
“Çoğunluk duruyor. yani yüzde onu geçmez kullanan sayısı. Çünkü zaten onların dondurma sebepleri 5-10 sene sonra kullanmak amacıyla.”
PODCAST SERİMİZİN 1. BÖLÜMÜNÜ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYIN
Abone Ol
İyi gazetecilik posta kutunda!
Güncel haberler, haftalık ekonomi bülteni ve Pazar derginiz Plus’ı email olarak almak için abone olun.