BU IŞILTILI HAYATI BİZ SEÇMEDİK 1 - PANDORA BELGELERİ

BU IŞILTILI HAYATI BİZ SEÇMEDİK 1 - PANDORA BELGELERİ
Kısa Dalga’nın yeni podcast serisi “Bu Işıltılı Hayatı Biz Seçmedik” e hoşgeldiniz. Türkiye’nin gündemi malum çok renkli, çok ışıltılı gözlerimizi kamaştırıyor. Sosyal medyada haber, haber içeriği ve yorum takip etmekten yorulduysanız, Özge Mumcu Aybars sizin için her hafta bir konuyu anlatacak. İlk bölümün konusu dünyayı kasıp kavuran Pandora Belgeleri...



Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) paylaştığı ve 117 ülkeden 600’den fazla gazetecinin iki yıldır üzerinde çalıştığı bir dosyalar zinciri Pandora Belgeleri. Bu gazeteciler, 12 milyon belge üzerinde çalışıyor ve de bir nevi vergi cennetlerinin ağını ortaya çıkarıyorlar. Türkiye’den ise DW Türkçe’den iki gazeteci – Pelin Ünker ile Serdar Vardar bu dosyaların Türkiye ayağını inceliyor. Pelin Ünker, Cumhuriyet’te gazeteciyken de benzeri dosyaları kaleme alıyordu. Panama Belgeleri, Paradise Belgeleri, FinCen Belgeleri ve Pandora Belgeleri kaleme aldığı işlerin arasında. Hatta Pelin, Paradise Belgeleri’nde Binali Yıldırım’ın iki oğlunun Malta’da offshore şirketi olduğunu yazmış – Türkiye’nin ışıltılı hayatının gerçeği olarak mahkeme kapılarının yolunu tutmuştu. 

PANDORA'NIN KUTUSU

Pandora Belgeleri, adını Pandora’nın Kutusu’ndan alıyor. Antik Yunan efsanelerinde geçen ve içinde kötülüklerin bulunduğu inanılan o sihirli kutu. Yani Pandora’nın kutusunu asla açmamanız gerekiyor, açtığınız o kötülükler bir daha kutunun içine girmez. Yine inanışa göre kötülükler yani insanlar arasındaki mutsuzluk bu kutudan yayılmıştır.

Pandora Belgeleri için dünyaya baktığınızda, The Washington Post, Süddeutcshe Zeitung, BBC, Istories, El Pais, Le Monde ve The Guardian’ın aralarında bulunduğu 150 medya ortağında bu dosyalar yayınlanıyor. Dosya boyutu: 2, 94 terrabayt. Belgeler arasında 6 milyon 504 bin 119 doküman, 2 milyon 937 bin 513 görsel, 1 milyon 205 bin 716 e-posta, 467 bin 405 excel tablosu, 886 bin 932 diğer diye tasniflenen dosyalar. 

Belgeler aracılığıyla 90 ülkeden 330 politikacının da aralarında bulunduğu off-shore şirketler üzerinden servetlerini sakladığı düşünülüyor. Belgelerde adı geçen kişilerden bazıları kendi ülkelerinde halihazırda yolsuzluk, para aklama ve vergiden kaçınma gibi suçlamalarla karşı karşıya.  

Bu gibi belgelerin yayınlandığı her ülkede aslında ortalık biraz karışıyor. Panama Belgeleri yayınladıktan kısa bir süre sonra Maltalı araştırmacı gazeteci Daphne Caruana Galizia öldürülmüştü. Cinayet emrini verenler ile ilgili araştırma dönemin Malta Başbakanı Joseph Muscat’ın özel kalemi kadar ulaşınca ve uluslararası kamuoyunda baskılar da artınca Muscat istifa etmek durumunda kalmıştı.  Türkiye’de malum böyle belgeler açılınca pek bir şey olmuyor. Bilmem kaçıncı sulh ceza hakimliği erişim yasağı koyar falan halkımız haberlerin içeriğinden korunur...

VERGİ CENNETLERİNİ KULLANANLAR

Peki, konunun başına gelelim; Pandora Belgeleri aslında neyi amaçlıyor?

Yanıt kısa: Vergi cennetlerini kullananları ortaya çıkarmak.  Vergi cennetlerinde ne kadar para gizli diye sorunca yanıt şöyle geliyor: 5,6 – 32 trilyon dolar arası. IMF’ye göre vergi cennetleri nedeniyle hükümetlerin yıllık vergi kaybı 600 milyar dolar. Kaçırılan vergiler hayatımızı etkiliyor aslında: sağlığa erişim, çocukların eğitimi veya barınma hakları gibi temel haklarımız kaçırılan vergilerle çölleşiyor. 

YASA DIŞI DEĞİL ETİK DIŞI

Vergi cenneti sadece Panama değil elbette. Hollanda, İsviçre, İspanya, Singapur, Hong Kong, Malta, Lüksemburg, Britanya Virjin Adaları ve Amerika’nın bazı eyaletleri de vergi cennetleri içinde yer alıyor. 
Vergi cennetleri yasa dışı değil ama etik dışı. 

Kim takar etiği derseniz, e takmamışlar zaten, buyurun neler olduğunu anlatalım:  Pandora Belgeleri, 3 Ekim’den bu yana bu belgeleri açıklıyor. Dünyanın her yerinden ülke liderleri, politikacılar, iş insanları, sanatçılar hatta futbolcuların da vergiden kaçınmak için kullandığı 14 adet offshore hizmet sağlayıcı ve hukuk firmasının belgeleri derleniyor. Bunların arasında Trident Trust, Alpha, Alcogal, Fidinam ve Asciaciti Trust gibi hizmet sağlayan şirketler var. Bunların yol göstericiliğinde firmalar açılıyor ama işte bilgiler nedense sızıveriyor. 

Şimdi mesela Panama’da, yani vergi cennetinde bir şirketin var ve de kayıtlı. Türkiye Cumhuriyeti’nde de kayıtlı bir şirketin var. Panama’daki şirket Türkiye’deki şirkete fatura kesiyor. Ya da Türkiye’deki şirket Panama’dakine fatura kesiyor. İşleyiş aşağı yukarı böyle. Mesela bir kişi, İngiltere’deki bir evi, başka bir ülkede kurulan bir şirket üzerinden alabilir.  İşin bir de yolsuzluk boyutu var. Gizli şirketlerden oluşan karmaşık bir ağ kullanarak para transferi yapabilirsiniz; böylece yasa dışı yollardan elde edilen gelirler gizlenebilir.

Aliyevler ve yakınlarındaki kişiler İngiltere'de 400 milyon sterlinden fazla mülk almış. Üstelik Aliyevler Londra’daki mülklerin birini 31 milyon sterlin kar ile İngiltere Hazinesi tarafından yönetilen Crown Estate şirketine satmış. Ayrıca belgeler Ürdün Kralı Abdullah'ın İngiltere ve ABD'de, off-shore şirketleri kullanarak gizlice 70 milyon sterlinden daha fazla mülk aldığını da gösteriyor. Kral Abdullah 1999'de göreve başladıktan sonra Britanya Virjin Adaları ve diğer vergi cennetlerindeki off-shore şirketler üzerinden 15 mülk almış misal. 

Liste uzuyor:

  • Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta ve ailesinden altı kişi bir dizi off-shore şirket ağına sahip. Bu kişilerin 11 şirketle ilişkisi var ve şirketlerden birinin varlığı 30 milyon dolar.
  • Pakistan Başbakanı İmran Han'ın yakın çevresinden kişiler, milyonlarca dolarlık varlığı bulunan şirketler ve tröstlerin gizli sahibi.
  • Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis'in kurduğu bir hukuk şirketi, bir dizi off-shore şirketin gerçek sahibi olan, yolsuzlukla suçlanan bir Rus politikacıyı gizlemek için sahte sahipler sağladı. Şirket bu suçlamayı reddediyor.
  • Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski gizli bir off-shore şirketindeki hisselerini 2019'daki seçimi kazanmadan kısa süre önce transfer etmiş. Zelenski, aynı zamanda, Ukrayna’nın çok kazanan oyuncuları arasındaydı. 
  • Eski bir bankacı olan Ekvador Devlet Başkanı Guillermo, yakın akrabalarına düzenli ödeme yapan bir Panama vakfının yerine ABD'nin Güney Dakota eyaletindeki bir tröste ödeme yaptırmaya başlamış.
  • Sızdırılan belgeler Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i Monaco'da gizli tutulan varlıklarla ilişkilendiriyor. Bir evi gizlice alarak sevgilisine hediye ettiği söylentiler arasında. 
  • Önümüzdeki günlerde genel seçimde yarışacak olan Çek Cumhuriyeti Başbakanı Andrej Babis'in de Fransa'nın güneyinde 12 milyon sterlinlik iki villayı bir off-shore yatırım şirketi üzerinden alışını deklare etmediğini gösteriyor.

TÜRKİYE'DEKİ İSİMLER

Gelelim Türkiye’ye… Pandora Belgeleri’nde Türkiye’den 220 isim var. Bunların arasında Mehmet Ali Yalçındağ – Arzuhan Doğan Yalçındağ, Turgay Ciner, Hüsnü Özyeğin, Zeki Türkkan, Burak Öymen, Akçal Ailesi, Ahmet – Zeynep Kocabıyık, Fettah Tamimce ve Reha Muhtar gibi isimler var. 

Mehmet Ali Yalçındağ, Trump ile Erdoğan arasındaki bağlantıyı kuran ilk kişi. 2018’de de Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu’na atanmıştı. Taltos Developments Limited diye bir offshore firma ve o firmanın sahip olduğu çeşitli mülkleri var.  Tamince’nin Trident Trust ve Asiaciti Trust üzerinden hizmet aldığı; Malta ile Britanya Virjin Adaları merkezli sekiz offshore şirketi var. Burada işleri özetlemek kolay değil:

 

  • Yüzde 25’er hisse ile Fettah Tamince ve Tufan Aytekin Gültekin, hisselerin yüzde 50’si Perlake Investments üzerinden Lang Capital Fund’a ait Depezar Şirketi’ni, Britanya Virjin Adaları’nda kuruluyor. Perlake Investments, eylül 2017 ile kasım 2019 arasında 4 Milyon 25 bin dolarlık hissesini, Tamince’nin Türkiye’deki şirketlerinden Sembol Uluslararası Yatırım’a devrediyor. Bunun gibi farklı offshore kökenli firmalardan hisse satışı ve hisse devri sağlanıyor. Bu devirlerin neden yapıldığını da açıkçası bir uzmanın aktarması gerek. 

Türkiye’de yer alan isimlerden en çok olay yaratanlar Rönesans Holding’in sahipleri… Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı yapan firma Rönesans Holding. Sadece saray inşaatı da değil, toplam değeri milyarlarca lirayı bulan çok sayıda proje, yap – işlet – devret modeliyle Holding’e devrildi. Rönesans Holding’in kurucularından Ayşe Ilıcak’ın Alcogal firması aracılığıyla Dolimine International Limited ve Covar Trading adıyla iki şirket kuruyor. Her iki şirket, sarayın inşaatı devam ederken 17 Mart 2014’te kuruluyor; İsviçre’de faaliyet göstereceği belirtiliyor. 30 Haziran 2017'de hazırlanan mali bir rapora göre Covar Trading Ltd.'nin hesaplarına 2015 yılında 105.524.132,32 ABD doları girdiği görülmüş. 

Aynı yıl 105.484.952,46 doların "bağış" adı altında şirket hesabından çıktığı görülüyor. Bu bağışın nereye gittiği ise bilinmiyor. Erman Ilıcak'ın annesi Ayşe Ilıcak'ın bir diğer firması Dolmine International Ltd.'nin mali raporunda ise yine 2015 yılında 105.212.000,00 doların şirketin İsviçre'deki Banque Pictet & Cie hesabına yattığı anlaşılıyor. Raporda sadece 2015 için nakit benzeri varlıkların faiz geliri olarak firmaya 491.616,16 ABD dolarının girdiği gözlemleniyor. Bu bağışın gittiği hesap kime ait? Henüz bu sorunun yanıtı yok.

Ayrıca bahsedilen iki firmanın da 2016 ve 2017 yıllarında başka herhangi bir ekonomik aktivitesi yok.

Ayşe Ilıcak'ın sadece bir yılda vergi cennetlerine aktardığı paranın 210.736.132,32 ABD dolar. Bu miktarın TL olarak karşılığı ise bir milyar sekiz yüz yetmiş dört milyon üç yüz doksan iki bin beş yüz yirmi sekiz lira doksan iki kuruş. DW Türkçe’nin hesabına göre, 25 ilkokul, 8 hastane, 15 bin öğrenciye yetecek yurt yapılabilirmiş…

Burada bir duralım. Bu belgeler neden yayımlandı? Ne amaçlanıyor?

Bu belgelerin ABD kaynaklı bir araştırmacı gazetecilik organizasyonu öncülüğüyle yayınlanmasının ABD ile Çin arasındaki kavganın bir perdesi olduğunu düşünenler var. Merkel’in dünya siyaset sahnesinden çekilmesinin neden olduğunu düşünenler var. Bu yorumlar İllimunati’ye kadar uzayabilir. 

Ne amaçlandığından ziyade burada asıl sormamız gereken soru şu: çoğunluk neredeyse vergi vermek için çalışırken, bu kişiler neden bundan muaf olsun?

Devlet yüzde 22 vergi istiyor; yerine göre yüzde 40. Offshore’da şirketi olanların bir kısmı illegal bir şekilde sermaye biriktiriyor, yani vergi vermeyerek. Bunların arasında kara para aklama da var. Parayı yasallaştırmak için yatırım yapılması misal. 

Bu arada yasal düzenlemeler Türkiye’de önceden yapılmış. Ocak 2006’da Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. Maddesi değişmiş; vergi cenneti ülkelerinde yapılan ticari işlemlerden yüzde 30 stopaj alınmasına karar verilmiş. Ama o da ne? Bakanlar Kurulu hangi ülkelerin “vergi cenneti” olduğuna karar verememiş. Yasa 15 yıldır orada.

Geçtiğimiz hafta yeni bir Vergi Yasası Teklifi getirilse de, bu konu gündemde değil. 

Diğer yandan Avrupa Birliği ile ABD’li yasa yapıcılar Pandora Belgeleri’nde ifşa edilen finansal yapının önüne geçilmesi için çalışma yapıyor.

 

 

 

 

Podcast