MÜSİLAJ VE ÖTESİ 4 | DENİZDEKİ İKLİM KRİZİ VE BALIKLAR

MÜSİLAJ VE ÖTESİ 4 | DENİZDEKİ İKLİM KRİZİ VE BALIKLAR
Müsilaja neden olan, denizlere baskı yapan sadece aşırı kirlilik değil. İnsan kaynaklı iklim krizi yüzünden deniz suyu sıcaklığı anormal arttı. Bu da deniz yaşamını tehdit ediyor, istilacı türler baskın geliyor. Akdeniz, en hızlı ısınan denizlerden. Ama Karadeniz ve Marmara, Akdeniz’den de hızlı ısınıyor. Suların ısınması, karbon yutamamasına ve asitleşmesine yol açıyor.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYIN


Kısa Dalga Podcast · MÜSİLAJ VE ÖTESİ 4 | DENİZDEKİ İKLİM KRİZİ VE BALIKLAR




Marmara’dan müsilajı gerçekten temizledik mi? Yetkililerin müjdeli haberleri bizi rahatlatmalı mı? 

“Müsilaj ve Ötesi: Denizlerimizi nasıl mahvettik” dosyasına başlarken anlatmaya çalıştık: Asıl sorun denizin dibinde, göremediğimiz yerlerde. 

Hidrobiyolog Levent Artüz, yapılan çalışmaları hasta bir insanın ateşini düşürmeye benzetiyor. Ateşini düşürdün, ama hastalık geçmedi

Bandırma Üni. Denizcilik Fak. Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı da ilk yedi metrede deniz salyasının hafiflediğini BBC Türkçe’ye doğruladı.

Ancak müsilaj yoğunluğunun 7 metre ile otuz metre arasında, geçtiğimiz haftalardan daha yoğun olduğunu söyledi
Öte yandan büyük Türkiye resimleri çiziliyor ama sanayi ve endüstriyel tesislerin atıkları, müsilaj felaketi sonrasında dahi denetlenmiyor. Bu arada Ergene havzasının zehirli atıkları Marmara’ya hala boşaltılıyor. 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİYLE MÜSİLAJIN ALAKASI NE?

Müsilajın tek sebebi atıklar değil. Deniz suyunun ısınması, yani iklim değişikliğiyle de bağlantısı var.  İnsan faaliyetleri yüzünden karada ve denizde sıcaklık arttıkça denize has canlı yaşamı da büyük tehdit altına giriyor.

Denizde canlı yaşam azalıp tükendikçe ve su ısındıkça da iklim krizinin şiddeti katlanarak artıyor. 

Akdeniz, dünyanın en hızlı ısınan denizlerinden. Ege dahil, tüm havzadan bahsediyorum. 

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF), İklim krizinin daha şimdiden Akdeniz'deki bazı önemli ekosistemleri tekrar iyileşmeyecek şekilde tahrip ettiğini açıkladı. 

Daha da kötüsü, Marmara ve Karadeniz’in son 60 yıllık sıcaklık artışı, Akdeniz ortalamasının da üzerinde. Karadeniz’in sadece yüzey suyu değil, soğuk ara tabakası da ısınıyor. Bu da ekosistem üzerinde büyük baskı oluşturuyor.

AŞIRI AVLANMAYLA DENİZLERİ KURUTTUK 

Bugün “balık çıkmıyor, çok pahalı” diyorsak ve müsilajı konuşuyorsak, buyrun size bir neden daha: Halen süren, cezalandırılmayan aşırı ve kaçak avlanma.  Akdeniz’de yaşayan balıkların yüzde 90'ı, aşırı avlanma yüzünden yok oldu. Bu yüzden denizanasını veya başka istilacı türleri yiyebilecek, rekabet edecek canlı kalmadı. 

Denizin dibini tarayan ticari balıkçılık yüzünden deniz salyası gibi oluşumları dengeleyecek süngerler, balıklara yuva olabilecek mercanlar da hızla ölüyor.  

Düşünün, 1980’lere kadar devlet eliyle Marmara’da yunus avı teşvik edilmiş. Türkiye’nin her yerinden gelen balıkçılar, Marmara’yı kan gölüne çevirmiş. 

Balık ve sofra kültürü yazarı Tan Morgül, aşırı avlanmanın ardında üç büyük endüstri olduğunu vurguluyor: Boya, yem ve kozmetik. Hamsiler mesela, çiftlik balıklarını beslemek için tonlarca avlanıyor. İşin etik kısmı önemli: Beslenmek değil, kozmetik ve boya sektörlerinin, dolayısıyla bizim tükettiğimiz bu malzemelere ne kadar ihtiyacımız var? 

DENİZDEN ÇIKANIN YÜZDE 20’Sİ TÜKETİLİYOR, GERİSİ ZAYİ

BluTV’de gösterimde olan “Lüfer” belgeseli, Marmara’nın bereketi ve neden bu hale geldiğini çok çarpıcı biçimde anlatıyor.  

Lüfer ve Orfoz adlı belgesellerin yapımcısı Doç. Dr. Mert Gökalp,  trol ve gırgır avcılığının denizlere büyük baskı yaptığını söylüyor. 

Üstelik denizin dibi hunharca taranırken, tezgahlara, sofraya gelen, denizden çıkarılanın ancak yüzde 20’si. 

Deniz canlılarının büyük bölümüyse kazara, ağlara takılarak can veriyor. 

Yunuslardan carettalara, foklardan köpekbalıklarına, sağlıklı bir deniz ekosistemi için elzem türler, bu yüzden hızla yok oluyor... 

Sualtı Araştırmaları Derneği, Akdeniz için iki bayrak tür sayılan deniz çayırı ve Akdeniz fokunu uzun yıllardır araştırıyor. 

Bu ikisinin varlığı, sağlıklı bir denizin en önemli işareti sayılıyor, dior SAD Başkanı Yalçın Savaş. Ne yazık ki sadece Türkiye ve Yunanistan kıyılarında yaşayan fokların toplam sayısı 500.

Tan Morgül’ün sözleriyle müsilaj felaketi “suçüstü” yakalandık. Artık her şey ortada. Bundan sonra “bilmiyordum” deme lüksümüz yok. 

Yetkililerin, şirketlerin ne yaptığını devamlı sorgulamak, denizi kurtarmak için talepleri yükseltmek zorundayız. Yoksa sadece Marmara’yi değil, Karadeniz’i ve Ege’yi de kaybedeceğiz.

Meraklıları için notlar:

- BluTV’de Lüfer ve Orfoz belgeselleri

- Netflix’te “Seaspiracy”

- “Türkiye’de Balık ve Balıkçılık”, Karakin Deveciyan, Aras Yayınları (Tan Morgül’ün notu: 1915’de Osmanlıca, 2006’da Türkçe basılan bu kitap hala aşılamadı..)

- TÜDAV’ın iklim kriziyle denizlerimiz üzerine hazırladığı kitapçık: 

https://tudav.org/wp-content/uploads/2021/04/iklim_kitap_tudav_odtu.pdf

- WWF Akdeniz raporuna dair haber: 

https://www.gazeteduvar.com.tr/wwf-akdeniz-buyuk-tehdit-altinda-gokovada-balik-turlerinin-yuzde-98i-degisti-haber-1526325

Önceki bölümler: 

Podcast