Dövize dayalı dış politikaya devam

Dövize dayalı dış politikaya devam
Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor: Döviz aranıyor! Acil döviz aranıyor! Batılılara verilen mesajlarla bunun yolu yapılıyor. Uzun zamandır süren “dövize dayalı dış politika” devam ediyor. NATO Zirvesi çerçevesindeki gelişmelerin sonucunda iddia edildiği gibi bir IMF kredisinin alınıp alınmayacağı bilinmez ama Batılı yatırım fonlarına, yatırımcılara mesaj verilmek istendiği açık.

Son günlerde, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta 11-12 Temmuz'da yapılan NATO Liderler Zirvesi ile ilgili haberler, gelişmeler tartışılıyor.

Acaba Türkiye şimdi yüzünü yeniden Batı’ya mı dönüyor?

PODCASTİMİZİ DİNLEMEK İÇİN PLAY’E TIKLAYINIZ

AB ile askıdaki müzakere sürecinin canlandırılması talebi ne ifade ediyor?

Çok kati ifadelerle İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkılırken, ne oldu da birden bire yolu açıldı?

Seçimlerden önce Putin vardı. Putin’in desteği tartışılıyordu.

Gerçekten de Putin, gaz ödemelerini erteleyerek, nükleer santral için erken para göndererek Erdoğan’a ciddi bir destek vermişti.

Fakat şimdi, sanki Putin’le iş bitmiş, ihtiyaç kalmamış havası seziliyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski geldi. Rusya’yı kızdırma riski alınarak Azov komutanları gönderildi. Ardından Erdoğan NATO’da AB ile müzakere sürecinin canlandırılmasına destek talep etti. Biden ile samimi pozlar verildi.

Neler oluyor?

Türkiye’de siyasal İslam gündemi doludizgin sürdürülürken, birden bu Batı’ya dönüş de nereden çıktı?

Derken (galiba en önce Gazete Duvar’da) haberi geldi. Pulitzer Ödülü sahibi ABD'li gazeteci Seymour Hersh, ABD Başkanı Biden'ın Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini onaylaması karşılığında 11-13 milyar dolar büyüklüğünde bir IMF kredisi sözü verdiğini ileri sürdü. Erdoğan'ın dönüşü hakkında kendisine farklı ve gizli bir hikaye anlatıldığını' söyleyen Hersh, şöyle anlatmış:

"Biden, Türkiye'ye çok ihtiyacı olan 11-13 milyar dolar bandında IMF kredisi sözü vermiş. Konuyla ilgili doğrudan bilgisi olan bir yetkili bana 'Biden'ın bir zafer kazanması gerekiyordu ve Türkiye ciddi bir ekonomik darboğazda' dedi."

Bu haberin aslı olup olmadığını göreceğiz. Fakat aslı olsun veya olmasın, Türkiye’nin son günlerdeki hamlesinin altında yatan yine döviz ihtiyacıdır.

Bu hikayenin yanına döviz ihtiyacı had safhaya varınca Erdoğan’ın apar topar “hukuk reformu” yapılacağını açıklayarak Batılı yatırımcılara yaptığı çağrıyı koyalım.

Yine, Şimşek’in Bakan olarak atanmasından sonra, faiz artışından sonra, bazı eski uygulamaların yumuşatılmasından sonra dahi Batılı fonların Türkiye’ye dönüşte nazlı kaldığını, son çare olarak yine Arap ülkeleri turu başladığını da koyalım. Türkiye’deki doludizgin ilerleyen İslamcı gündemi (karma eğitimin kaldırılması, Menzil cenazesi görüntüleri, İBB Feshane Sergisi’nin birkaç kez basılması) koyalım.

Benim görebildiğim, Türkiye’nin, yüzünü Batı’ya döndüğünün inandırıcı bir alameti yok. Döviz aranıyor! Acil döviz aranıyor! Batılılara verilen mesajlarla bunun yolu yapılıyor. Uzun zamandır süren “dövize dayalı dış politika” devam ediyor. NATO Zirvesi çerçevesindeki gelişmelerin sonucunda iddia edildiği gibi bir IMF kredisinin alınıp alınmayacağı bilinmez ama Batılı yatırım fonlarına, yatırımcılara mesaj verilmek istendiği açık.

Bu arada, not edilmesi gereken bir başka söylenti de Erdoğan’ın yeni ekonomi yönetiminin işlerinden çok da mutlu olmadığı… Her ne kadar, muhtemelen yerel seçimlere kadar yeni yönetime tahammül edeceği öngörülse de erken bir problem ihtimali de tamamen yok değil. Sosyal medyada mutsuz olduğu ve danışmanlarıyla konuyu ele almayı düşündüğünü ifade eden teyitsiz söylentiler dolaşıyor.

Bu arada, ekonomik konjonktürdeki değişiklikleri de kayda gecelim. Profesör Hakan Kara’nın tanımladığı şekilde söylersek, “düşün enflasyon yükselen cari açık” konjonktüründen “yükselen enflasyon, düşen cari açık” konjonktürüne geçiliyor. Önümüzdeki dönemin en önemli karakteristiği bu olacak,

Ticari kredilerde sert yavaşlama

Ticari kredilerde ciddi bir yavaşlama gözleniyor. Politika faizlerinin yüzde 15’e çekilmesinin ardından referans faiz oranı yükseldi. Haliyle ticari kredi faizleri de yukarı gitti. Halen yüzde 25 civarında. Şubat ayında ortalama ticari kredi faizleri yüzde 13,2 seviyelerine kadar gerilemişti.

Bu arada kredi büyümesinde ciddi bir yavaşlama var. Nisan ayından sonra yavaşlama hızlanmış gözüküyor. Parasal genişleme döneminde ticari kredilerde büyüme hızı yüzde 60 seviyelerine dayanmıştı. Seçimden önceki dönemde büyüme yüzde 45,1 olarak kaydedilmişti. Bloomberg’in hesaplamasına göre 7 Temmuz itibariyle, 13 haftalık, yıllıklandırılmış, kur etkisinden arındırılmış büyüme yüzde 8.1 seviyesine gerilemiş gözüküyor. Özel bankalarda yüzde 5’in üzerinde daralma var. Kamu bankalarındaki yavaşlamayla birlikte toplam sektör kredi hacmi büyümesi ciddi hız kaybına uğramış gözüküyor.

Mevduat faizleri yüzde 40’ın altına düşerken tüketici kredilerinde, özellikle ihtiyaç kredilerinde faizlerin yüzde 50’ye doğru yükseldiği görülüyor.

Enflasyon beklentileri yükseldi

Kur artışı enflasyon beklentilerine yansıdı. TCMB’nin piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası için TÜFE beklentisi yüzde 33,21 ile bu yılın en yüksek seviyesine çıktı. Bir önceki ankette beklenti yüzde 30,65 olarak belirlenmişti. Yıl sonuna ilişkin beklenti ise yüzde 38,55'ten yüzde 43,82'ye yükseldi.

Katılımcıların bu yıl sonu Dolar/TL beklentisi bir önceki anket döneminde 26,18 TL iken, bu anket döneminde 28,46 TL oldu.

12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 28,99 TL iken, bu anket döneminde 31,42 TL olarak gerçekleşmişti.

Ankette yüzde 15 seviyesindeki 1 haftalık repo faizi için ay sonu medyan beklentisi yüzde 19,17 olurken, 3 ay sonrası için beklenti yüzde 24,79 olarak gerçekleşti.

Enflasyon gelişmelerini yakından takip eden iktisatçıların yıl sonu için enflasyon beklentisi yüzde 60’a yakın düzeyde.

Konut satışlarında düşüş

TÜİK verilerine göre konut satışları Haziranda bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,4 azalarak 83 bin 636 oldu.

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 66,8 azalış göstererek 13 bin 463 oldu.

Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 16,1 olarak gerçekleşti.

İlk el konut satışı, yüzde 42,1 azalarak 25 bin 886 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31 oldu.

İkinci el konut satışları ise yüzde 45,4 azalış göstererek 57 bin 750 oldu.

Yabancılara yapılan konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 69,6 azalarak 2 bin 625 oldu.

Haziranda Rusya vatandaşları 733, İran vatandaşları 333, Iraklılar 175 konut, Ukraynalılar ise 168 konut satın aldılar.

Yabancıya satışlardaki düşüş, döviz sıkıntısı yüzünden önemli bir gelişme. Son dönemde Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımların esası konut alımlarından oluşuyordu. Bu kaynakta gerçekleşen yüzde 70’lik azalmanın sürmesi halinde, bunun döviz piyasasına, kurlara etki edeceğini düşünmek gerekir.

Podcast