"Ege depreminin Veli Göçer’leri ve diğer sorumluları gizleniyor"

"Ege depreminin Veli Göçer’leri ve diğer sorumluları gizleniyor"
Araştırmacı Ece Ertan’ın deprem hikayesi çok gerilere gidiyor. Ertan’ın çocukluğu İzmir’de son depremin yıktığı bölgede geçmiş. 1974’teki depremde İzmir’de hayatını kaybeden sadece 2 kişi olmuş: Ece Ertan’ın dedesi ve babaannesi… Hayatı depremlerin gölgesinde geçen Ece Ertan anlatıyor:
*İzmir depreminin sorumluları gizleniyor
*Yıkılan bölge ‘İzmir’in yükselen değeri’ diye pazarlanıyordu
*Filamingoların yaşadıkları bataklıkları imara açtılar, buralara binalar ve hatta gökdelenler diktiler
*Köpek kulübesi yapılmaması gereken yerlere bina yapıldı.



Podcasti dinlemek için tıklayın.

İzmir’de yıkıma yol açan Ege depremi üzerine çok yazıldı, çizildi. Uzmanlar konuştu, siyasetçiler konuştu. Sosyal medyada ‘Depremde en çok yoksullar mu ölür?’ tartışması yapıldı. İlham Verisi’nde bu depremi bir İzmirli ile konuştuk. Ece Ertan, bir araştırmacı. Çocukluğu İzmir’de geçen Ece Ertan’ın çarpıcı bir hikayesi de var. İzmir’de 1974’teki depremde hayatını kaybeden iki kişi dedesi ve babaannesiymiş. Üstelik önceden yıkılması gereken ve belediyenin yıkmadığı bir duvarın altında kalarak yaşamlarını yitirmişler. Bir ihmal hikayesi…

Ertan’la, büyük kayıpların yaşandığı Bayraklı denilen bölgenin eski halini, oradaki yapılaşma serüvenini, depremin öncesini, sonrasını ve kendi hikayesini konuştuk:

Depremin olduğu bölge

“Küçüklüğümdeki Bayraklı ile şimdi Bayraklı olarak anılan, inşaat firmalarının reklamlarında, televizyonlarda gördüğümüz Bayraklı aynı yer değil. Bayraklı, Yamanlar yamaçlarında yer alan eski bir semttir. Göç alan, sos ekonomik ve demografik yapısı farklı bir yerdir. Depremde esas yıkımın yaşandığı yer Bayraklı değil. Manavkuyu’dan Özkanlar’a kadar uzanan bu semtler eskiden Bornova’nın parçası olarak bilinirken, bu bölgede imarın hızla gelişmesi sonucu Bayraklı Belediyesi’ne bağlı yerler.

Tarım alanı olması gerekirken, binayla doldurdular

Köpek kulübesi yapılmaması gereken yerlere bina yapılmış. Burası ben küçükken bataklıktı. Şehrin içinde filamingo görebilir misiniz? Bizim bisikletlerle geçerken su yılanı bile gördüğümüz bir yerdi. Değişik bir habitat. Kent ormanı gibi, sadece tarıma bırakılması gereken yerlerdi. Buralar evle doldu.

Yükselen değer derken…

Burası ‘yükselen değer’ reklamlarının olduğu yerleşim birimi haline geldi. Bir kısmında Ege Üniversitesi var ki, burası İzmir’in en büyük işyeri olabilir. Bir kısmında Yaşar Üniversitesi kampüsü kuruldu. Bir tarafında da büyük adliye binası… Bir tartışma var ya, ‘en çok yoksullar zarar görür’ diye. Evet öyle, ama burasının demografik yapısı farklı. Bunun irdelenmesi gerekiyor. Burası tamamen kent yoksullarının yaşadığı bir yer değil. Kalburüstü de diyemem ama ortalamanın üstünde diyebiliriz. Kentsel dönüşüm yasasından sonra bu bölgede bir anda gökdelenler belirdi. Biz orayı bataklık olarak bilirken ‘yeni yaşam söylemleriyle, siz de İzmirlisiniz’ söylemleriyle ikamete açtılar.

Hesabı sorulmalı ki ibret olsun

Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Hasan Sözbilir’in öncülüğünde, Bayraklı Belediyesi’nin 2017’de Adalet ve Manavkuyu mahalleleri için hazırladığı “1/1000 ölçekli revizyon imar planı açıklama raporu”nda da dikkat çekildiği gibi, bu bölgedeki yapıların yüzde 79’u zamanında kaçakmış. Sonra ruhsat veriliyor bunlara. Ruhsatsız yapıların aşama aşama, belirli zamanlarda imar affına uğrayacağını bilen müteahhitler denetimsiz şekilde evler yapmışlar.

Bu depremde tamamen yıkılan yedi bina var. Bunların üçüne çürük raporu verilmiş. Bu binaların deprem vergileriyle önceden yıkılıp yeniden yapılması gerekiyordu.

Bizim arkadaşlarımız öldü; cenazelerin ardından başımızı yeni yeni kaldırabiliyoruz. Arkadaşlarımızın bir kısmı binalardan son anda kaçabildi, bir kısmı ise kaçamadı. Bazı insanların tesellileri yakınlarının ilk anda ölmüş olması, enkazda beklememesi… Bunun hesabının sorulması gerektiğini düşünüyorum.

Bundan sonra yaraları sarmaya bakalım deniyor. Önce bunun hesabı verilecek ki ibret olsun, bir daha bu yıkım yaşanmasın.

Veli Göçer’ler gizleniyor

Bu depremin Veli Göçer’leri gizleniyor. Herhalde, ticari itibarları zedelenmesin diye tutuklananların sadece baş harfleri veriliyor. Veli Göçer’ler müteahhitlerden başlar, bakanlıklara, belediye başkanlıklarına kadar çıkar. Bu kişiler hakkında en kısa zamanda soruşturma açılması lazım.

1974’de dedem ve babaannem depremde ölmüş, yine ihmal

Birçok kişi, ebeveynlerim yaşadıkları en şiddetli deprem olduğunu söylüyorlar. Benim babaannemle, dedem 1974’te İzmir’de 5,2 olarak hissedilen depremde ölmüşler. Zaten İzmir’de sadece iki kişi ölmüş o depremde. Babam enkazdan çıkmış. Yine ihmal… Alsancak’ta, eski Rum evlerinden birinde yaşıyorlarmış. Yanmış yan evin duvarının yıkılması için belediyeye başvurmuşlar. Yıkılmamış. Depremde bu duvar yıkılmış üstlerine…

Her durumda, insanların ölmemesine odaklanması gerektiğini düşünüyorum.

Yıkılmayacak ev yapın, bu kadar basit

Kökten çözüm bulması gerekiyor. Hükümetten başlayalım muhtarlığa kadar. Yıkılmayacak evler yapılması gerekiyor. Bu kadar basit.

*https://www.bayrakli.bel.tr/images/plandosya/dosya20182215836990.pdf

Podcast