İstifa sonrası ekonomiyi neler bekliyor?

İstifa sonrası ekonomiyi neler bekliyor?
İstifanın derin sonuçları olmayacak ancak kurumsallık bir yara daha aldı. Görev süresi 4 yıl olduğu halde Murat Uysal 16 ay, Naci Ağbal 4 ay, Şahap Kavcıoğlu 27 ay görevde kalabilmişti. Erkan’ın başkanlığı 8 ay sürdü. Görev süreleri kanunla dahi belirlenmiş olsa hiçbir kurumun hükmü yok.

PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYIN

Geçen haftanın en önemli gelişmesi, MB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın istifası oldu. Bu olayın ekonomiye etkisi sınırlı kalacak ancak, kanaatimce tarumar olmuş kurumsallık yeni bir yara da aldı. Dış basında, gelişme “türbülans” olarak yorumlandı.

Konu, muhtemelen yönetim içinde önceden ele alınmış, hazırlık yapılmış olmalı ki istifadan 5 saat sonra yeni başkanın ataması yapıldı.

İstifa mı etti, yoksa ettirildi mi? Bu tarafı tartışma konusu. Gaye Erkan’ın “itibar suikastı” olarak nitelediği olaylar yaşandığında… Hükümetten kuvvetli bir destek gecikmişti. İletişim Başkanlığı, “bir çalışanın mobbing gördüğüne ilişkin Cimer şikayetinin kendilerini tarafından sızdırılmadığını” açıklamakla yetinmişti. Şimşek sesiz kalmıştı. Erdoğan’dan bir destek açıklaması günler sonra ancak gelmişti.

Bu manzara Gaye Erkan’ın istifasını sunduğu ama kalması için de ısrar edilmediğini gösteriyor. Erkan kendi açıklamasında “istifa ettiğini” söylerken Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararında “görevden alındığı” yazıyordu. Dolayısıyla manzaranın bir de bu “tek adam” uygulamalarının yeni bir örneği olması var. Bu rejiminde istifa müessesesi yok. Görevden azlinizi talep edebiliyorsunuz ama ancak Erdoğan uygun görürse bu olabiliyor. Dolayısıyla konu, istifa değil, Erdoğan’ın görevden alma tensibine dönüşüyor. Sultanlığız!

Şimdi istifa sonrası gelişmelere bakalım:

5 saat sonra atama yapıldı. Başkanlık koltuğu boş kalmadı.

Önceki başkan değişikliklerinin hemen her birinde politika değişikliği olduğu halde bunda olmayacak. Atanan isim Fatih Karahan, daha önce de Merkez Bankası Başkanlığı için adı geçen ve zaten halen PPK üyesi olan bir isim. Ekonomi anlayışı Şimşek’ten farklı değil.

Şimşek de görevinin başında.

Dolayısıyla cuma günü, istifanın hemen arkasından gördüğümüz yumuşak panik havası da ilerleyen saatlerde yatıştı. Bu hafta başı itibariyle gerçek etkilerini daha net gözlemleyebileceğiz ancak, beklenti derin bir oynaklık olmayacağı yönünde.

Bakan Şimşek’in, istifadan hemen sonra yaptığı açıklamada, “Önerim doğrultusunda yeni atanacak başkan ve ekibine başarılar diliyorum” ifadeleri yer aldı.

Bu ifadeler hazırlık yapıldığını, atanacak ismin belli olduğunu düşündürdüğü gibi, Şimşek’in atanacak ismi kendisinin belirlediğini vurgulaması da anlam taşıyordu. Bu ifade Erdoğan’a bir isim empoze ettiği, dayattığı mesajı değildi. Kanımca, piyasalara “Cumhurbaşkanı kendisiyle aynı anlayışta, düşük faizci bir ismi atamayacak. Endişeye yer yok” mesajıydı.

Atamanın belli olması öncesinde Cevdet Akçay’ın atanması dilekleri çokça dile getirildi. Ancak, Akçay, Koç Holding kökenli bir iktisatçı. Koç Üniversitesi’nde öğretim üyesiydi. Koçbank ve YKB’de başekonomistti. PPK üyeliğine de Şimşek etkisiyle atanmış olmalı. Dolayısıyla piyasacı iktisatçıların Akçay temennisinin gerçekleşmesi ihtimali zaten zayıftı. Nitekim de bu olmadı. Erdoğan’ın, “işleri yoluna koydu” payesinin Koç kökenli bir iktisatçıya gitmesini sindirmesi zordur. Fatih Karahan, muhafazakar çevrelere yakın bir isim olarak biliniyor.

Gaye Erkan’ın Amerika’lardan getirilip Merkez Bankası Başkanlığına atanması havalıydı ancak isabetli değildi. Başarılı bir bankacı da değildi. Merkez Bankacılığı deneyimi yoktu. Kamu yönetimi deneyimi yoktu. Elbette bir Kavcıoğlu değildi ancak, MB Başkanlığı gibi çok önemli bir koltuğu olgunluk ve itibarla dolduracak biri de değildi. Hatta bu önemli göreve atanmışlığı, kendisinde, kendisi hakkında temelsiz fikirlere kapılmasına neden olduğu izlenimi verdi. Bir çeşit “fedakâr kurtarıcı” havasında oldu. Özellikle babasının açıklamaları, sadece kendisinin değil ailesinin de çok önemli ikballeri memlekete yardıma koşmak için geri çevirdiği anlayışında olduklarını gösterdi.

İstifa metnindeki (“Her bir karış toprağı için bedel ödenmiş bu topraklarda doğmuş, büyümüş, eğitim görmüş bir vatan evladı olarak, bu kutsal görev şahsıma tevdi edildiğinde kişisel koşullarımı hiç önemsemeden ülkeme geldim ve görevimin başına geçtim”) ifadeler, Erkan’ın tipik bir yerli milli AKP bürokratına dönüşmekte olduğunu gösteriyor.

Erkan, siyaset yapmak istediği izlenimi de vermişti. Piyasa uzmanı İris Cibre, istifa sonrası yapıp ettiklerini şöyle sıraladı:

“Magazine röportaj verdi, dünya âlem maaşını, mülkünü konuşmaya başladı,

MB'ye ailesini yerleştirdi,

200'lük banknota ad soyaddan oluşan yeni imza uydurdu,

Bir ay ABD'de tatil yaptı,

Sessiz dönemde işadamlarıyla görüştü,

Vaktini siyasi hedef için yönetti,

Teknokratlığa dair hiçbir davranışı uygun değildi,

Artık saygınlığını yitirmiş, ekip tarafından destek göremeyecek bir konuma gelmiş, istifa dışında çıkar yolu kalmamıştı.”

Hiçbir kurumun hükmü yok

Görev süresi 4 yıl olduğu halde Murat Uysal 16 ay, Naci Ağbal 4 ay, Şahap Kavcıoğlu 27 ay görevde kalabilmişti. Erkan’ın başkanlığı 8 ay sürdü. Görev süreleri kanunla dahi belirlenmiş olsa hiçbir kurumun hükmü yok. İçerde yatırımcı bu sık değişiklikleri kanıksadı ancak istifanın, dış yatırımcı açısından yeni bir tereddüt alanı oluşturduğu söylenebilir. İstifa sonrası dış basındaki haberler de bunu ima etti:

“Erdoğan son dört Merkez Başkanı'nı görevden alarak kurumun bağımsızlığını aşındırdı ve işlevsizliğe dair endişeleri körükledi" (Reuters)

"Son yıllarda bir dizi ekonomik kriz yaşayan büyük bir dünya ekonomisindeki son türbülans" (The Wall Street Journal)

“Erkan'ın Ahmet Hakan'a verdiği röportajda yüksek enflasyon yüzünden İstanbul'da kiraların ödenememesi nedeniyle ailesinin yanına taşındığını söylemesi Erdoğan'ı kızdırmıştı.” (Forbes)

Son gelişmeler

RİSK PRİMİ YÜKSELDİ: Ülke riskini ölçen CDS primi aşırı risk düzeyi kabul edilen 300 baz puanın üzerine (330) çıktı. Bir süre önce bu rakam 300’ün altına inmişti. Bu gelişme dış dünyada Türkiye hakkındaki havanın biraz bozulmakta olduğunu, borçlanma maliyetlerinin artacağını gösteriyor.

KKM AZALDI, DTH ARTTI: MB, hafta başında KKM için zorunlu karşılığı düşürürken, DTH için artırmıştı. Bu adımın KKM’den çözülen paranın dövize gitmesini engellemek için alındığı anlaşıldı. Geçen hafta KKM 2,1 milyar dolar azalırken DTH 1,2 milyar dolar arttı. KKM'nin zorunlu karşılık oranları düşürülmesi, bu hesaplara daha yüksek faiz ödenmesini teşvik etmeyi amaçlıyor.

MEVDUAT FAİZİ YÜKSELEBİLİR: MB, politika faizini %45’e çıkarmakla birlikte, bankalar arası piyasada referans faiz yüzde 43,5 düzeyindeydi. Başka bir ifade ile bankalar politika faizinden daha düşük bir faizle fonlanıyorlardı. MB bunu düzeltme amaçlı bir adım atarak 600 milyar TL'den fazla depo ihalesi yaptı. Bu gelişme sonrası bankalar arası piyasada referans faiz %44,5'e, TCMB ortalama filli fonlama faizi de %46,4'e çıktı. Prof. Hakan Kara, bu adım sonrası önümüzdeki hafta mevduat faizlerinde yükseliş görülebileceğini söyledi. Depo ihalesi bol likiditeyi azaltıyor. Dolayısıyla bankaların mevduata ihtiyacını artırıyor. Bol likidite nedeniyle TL mevduata düşük faiz, hükümetin ekonomi politikasının (dövizden TL’ye geçiş) çalışmasını önlüyor, MB politika faizinin etkisini de sınırlıyordu.

BORSA VE ALTINA YARIYOR: Mevduat faizleri 52,5 düzeyini gördükten sonra geri çekilerek yüzde 40’lı seviyelere düşmüştü. Son günlerde yeniden artmakla birlikte hala düşük. Faizler, enflasyon yükselirken mevduat sahiplerinin kayıplarını karşılamaktan uzak. Bu da yine borsaya yönlendirici etki yapıyor. Bu arada faizlerin yatırımcıyı tatmin etmemesinin yanı sıra artan jeopolitik riskler altına yatırımı özendiriyor. Altın fiyatlarında yukarı yönlü beklenti devam ediyor.

YABANCI ORTALIKTA FAZLA GÖRÜLMÜYOR: Yabancı yatırımcı gelişi, sıcak para girişi ekonomi yönetiminin en temel beklentisi. Bunun için faizler yükseltiliyor, rezerv yakılarak kur tutuluyor. Ancak ne faiz ne kur seviyesi, oynaklık düzeyi yabancı için yeterli olmadı. Girişler küçük miktarlı. Dövizin ateşini söndürecek düzeyde bir giriş henüz yok.

Podcast