İYİ Parti’de neler oluyor?

İYİ Parti’de neler oluyor?
Ekim 2017’de kurulan İYİ Parti, üçüncü yıl dönümüne parti içi tartışmalarla giriyor. Partinin kurucularından İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya yönelik “FETÖ”cü suçlaması yargıya taşındı. Önümüzdeki süreç konuyla ilgili hem yargıdan, hem İYİ Parti’nin iç soruşturmasından çıkacak sonuçlarla şekillenecek. İYİ Parti’de yaşananları, sürecin sonunda ihraç olup olmayacağını İYİ Parti Genel Sekrereti Uğur Poyraz, partideki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nergis Demirkaya ve Kemal Can Kısa Dalga’dan Esra Koçak Mayda’ya değerlendiriyor:

İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz:  “Ben Sayın Özdağ’ manipüle edilmiş olabileceğini düşünüyorum. Bu manipülasyonla, buna cüret edenle ilgili tahkikatlarımız devam ediyor.

Gazete Duvar Ankara Temsilcisi Nergis Demirkaya: ‘FETÖ’cü’ tartışmasının bir güç çatışmasının sonucu olduğu genel kanı. Şimdi iktidara yakınlaşır mı bunlar? Bugünden baktığınızda bir güç kavgası var içerde bu aynı zamanda partileşme sürecinde bir arınma olarak da nitelendirilebilir. Partinin oturması ve kurumsallaşması için bu tartışmaları da yaşaması gerekiyor.”

Gazeteci Kemal Can: “Akşener’in bu meseleyi nasıl aşacağı İYİ Parti’nin bu tür sorunlarla daha sonra ne yoğunlukta karşılaşacağının işareti olacak. Eğer Akşener bir liderlik gösterip bu konuya müdahil olursa tabii ki Ümit Özdağ’ı ihraç etmesi gerekiyor.”

İYİ Parti 20 Eylül'de gerçekleştirdiği 2. Olağan Kurultayı'ndan bu yana oldukça hareketli günler yaşıyor. Kurultay'da "oy verilmeyecekler" başlıklı bir listenin dağıtılmasıyla daha görünür hale geldi bu hareketlilik. Söz konusu listede ismi en başta yer alan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın partisinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'ya  "FETÖ"cü demesiyle partideki gerginlik zirveye çıktı. Kulislerdeki üç senaryo Peki Özdağ neden böyle bir iddia ortaya attı? İYİ Parti kulislerinde farklı senaryolar konuşuluyor. Birincisi, Libya'da şehit edilen MİT'çilerin isimlerinin açıklanmasına ilişkin TBMM'ye verilen fezleke Ümit Özdağ'ı ürküttü. İkincisi, Özdağ'ın genel başkanlık istemesi ancak Akşener'in bunun için Kavuncu'yu desteklediğini düşünmesi, üçüncüsü ise, Özdağ’ın grup başkanvekili olamayınca fitili ateşlediği yönünde. Uğur Poyraz: “Manipülasyonu soruşturuyoruz” İyi Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, parti içinde yaşananları Kısa Dalga’ya şöyle değerlendirdi:

Sayın Özdağ’ın yapmış olduğu açıklamaları son derece hayretle izledim. Benim gibi Türkiye de hayretle izledi. İYİ Partili, AK Partili, CHP’li MHP’li ve diğer partiler DEVA olsun Gelecek olsun fark etmiyor herkes hayretle izledi. İYİ Parti’nin oy oranı 13-15 bandının üstüne çıktı ve hatta birkaç aydır sabitlendi. Sayın Özdağ’ın gerçekle alakası olmayan ve kendisini merkeze alıp yaptığı açıklamaların zamanlamasına baktık. AKP Grup Başkanvekili Sayın Bülent Turan adeta bu konuyu üstlenircesine atmış olduğu tweet ve onun retweet edilmesi. CNNTürk’te partim adına konuşurken Bağımsız Milletvekili İsmail Ok bağlandı ve Özdağ ile entegre olmuşçasına sürece ilişin ithamlarda bulundu. Ben deneyimli bir siyasetçi ve bir akademisyen olarak Sayın Özdağ’ manipüle edilmiş olabileceğini söyledim. Bu manipülasyonla ilgili bizim de titizlikle buna cüret edenle ilgili tahkikatlarımız devam ediyor parti olarak. Ancak bunu doğrudan ortaya koymamız için bir takım veriler, deliller üzerinden gitmemiz lazım. Biz sadece ilk gördüğümüz fotoğrafları önümüzdeki şemaya yerleştiriyoruz.

“Düğmeye basıldı”
Sayın Genel Başkan’ın bir açıklaması vardı; birileri düğmeye basar diye. Düğmeye basıldı. Ama o düğmeler o eski siyasi hamaset o eski siyasi ayak oyunlarına karşı İYİ Parti efsunlu. İYİ Parti’yi bu hamlelerle bu eskide kalmış oyunlarla kimsenin yıpratabilme ihtimali yok. Sayın Özdağ benim rakibim, düşmanım, hasmım ya da bu partinin düşmanı değil ki. Bu partinin kurucularından, milletvekili, bu parti için emekleri var. Dolayısıyla ben kendimi Sayın Özdağ’a karşı koruyacak, sakınacak ya da bir strateji yapacak bir konumda değerlendirmiyorum. Sayın Özdağ meslek gelenekleri ve alışkanlıkları da dikkate alınarak bir odak tarafından manipüle edilmiş anladığım kadarıyla.”   Gazeteci Nergis Demirkaya: Kuruluşu da sancılıydı Peki İYİ Parti’deki bu iç tartışmanın kaynağı ne, bir dağılma süreci başlar mı, genel merkez ve muhalifler bundan sonrası için ne gibi hesaplar yapıyorlar? “Parlamentonun en genç partisi. Yani gerçekten daha yeni yürümeye başlamış bir siyasi partiden bahsediyoruz” diyen gazeteci Nergis Demirkaya, şunları anlatıyor:

Kuruluş süreci de çok sancılıydı. Önce MHP’de olağanüstü kongre çağrısı sonra bunu engelleme süreçleri ve yargı kararlarıyla bunun imkansız haline gelişi. Bir partiye dönüşme zorunluluğunu sonrasında referandum süreci… Yani çok sancılı bir süreçte kuruldu İYİ Parti. Seçime girip girememe yeterliliği tartışmaları da çok uzak değil. Dört genel başkan adayı ile yola çıkmış bir hareket vardı.  Koray Aydın, Meral Akşener, Ümit Özdağ birlikte bu yeni parti sürecine girdiler. Akşener de karar kılındı ama bu etkili isimler şu anda da konuşuluyor.
 
Kongreye görüş ayrılıkları yansıdı Şimdi kongreye geldiğimizde de, bu kongreyi çok önemsiyorlardı. Bu kongreyle artık parti rayına oturmuş kurumsallaşmış olacaktı. Ne oldu kongrede? Aslında daha çok MHP kültüründen gelmiş, o gelenekten gelmiş insanların ağırlıkta olduğu bir siyasi partiden bahsediyoruz. Merkez sağa yerleşmeye çalışıyor, farklı kesimleri kucaklamaya çalışıyor ama ana gövde MHP. MHP’nin alışkanlıklarının olduğu bir parti. Bu blok liste demek, tek adaylı yarışlar demek. Şimdi il ilçe kongrelerinden büyük kongreye gelene kadar daha çok CHP’den alışık olduğumuz çarşaf listeyle yapıyor kongresini artık İYİ Parti. Ama bu tabii kolay oturup içselleştirilecek tam sınırlarında, demokrasinin ölçülerinde olmuyor. Yine gruplar oluyor il ilçe kongrelerinden örgütlenerek gelenler oluyor. Ağırlıkları olan siyasiler oluyor. Buralarda da o mücadele büyük kongreye yansıdı bir anlamda. Şimdi bu yol yürünürken 3 yılda da tabii ayrışmalar oluyor. Birlikte yola çıktığınız insanlarla görüş farklılıkları yaşayabiliyorsunuz. O da yansıdı kongreye.”   Parti içinde güç çatışması Ve son yaşanan FETÖ tartışması. Demirkaya, “Sadece İstanbul değil başka il, ilçe başkanlarına da dile getirilen suçlamalar” diyor ve şöyle devam ediyor: “Ben bunu daha çok bir güç savaşı olarak görüyorum. ‘Merkez sağ tasfiye ediliyor’ iddiası da var. Ancak partiyi izliyoruz. Başkanlık divana bakıyoruz, listeye alınmayanlarla seçilen GİK ve o GİK’ten tercih edilen partinin MYK’sı olarak tabir ettiğimiz Başkanlık Divanı’na girenler merkez sağın tasfiye edildiği anlamına gelmiyor. Bahadır Erdemli mi partiyi farklı bir noktaya taşıyacak. Bunu karşılayacak bir profil yok karşımızda. Meclis’te grubun başkanı değişti. Oraya gelen isim bir akademisyen bir ekonomist İsmail Tatlıoğlu. O mu partiyi başka yere taşıyacak. Oluşan parti yönetimi bu iddiayı karşılamıyor. FETÖ’cüler tartışmasının da bir güç çatışmasının sonucu olduğu genel kanı. Muhalefette arka arkaya yaşanmış bazı durumlar var.   HDP ve CHP’de olanlar Demirkaya, “CHP’de kongre sonrası Muharrem İnce’nin başlattığı hareket, HDP’de Ayhan Bilgen, Altan Tan’ın açıklamaları, ‘HDP’de isyan’ gibi yapılan haberler ve onun tartışmaları üstüne İYİ Parti’de bu FETÖ tartışmalarının büyümesi, büyütülmesi. Bunların hepsi tesadüf olarak görülmüyor, bir operasyon olarak nitelendiriliyor. Muhalefet cephesi bunu ‘millet ittfakını’ dağıtma olarak görüyor. Millet ittifakını dağıtma olarak görüyor muhalefet cephesi” diyor.   İYİ Parti İktidara yakınlaşır mı? Demirkaya, şöyle devam ediyor

“Şimdi iktidara yakınlaşır mı bunlar? Sonuçta güç kaybettiği söylenen bir iktidar partisi var. MHP ile oyları yüzde 50'yi aşmıyor deniliyor kimi kamuoyu anketlerinde. Yanına bir desteğe ihtiyacı var bu İYİ Parti olur mu gibi sorular yöneltiliyor. Bu haksız bir soru değil. Eve dön çağrılarını da birlikte izledik. Ama ona verilen yanıt bulundukları yerde devam edecekleri yönündeydi ki bunun da kaynağı yine anketler. Akşener de bunu söylüyor. Cumhur İttifakına katılırsak ancak biz katılırız. 38 milletvekilimiz katılır tabanımız gelmez. Bunu görüyorlar. Ama bir şartı var İYİ Parti’nin, parlamenter sisteme geçiş olursa, böyle bir adım atılırsa bunu değerlendiririz diyorlar.
 
Parti içinde arınma Bugünden baktığınızda bir güç kavgası var içerde bu aynı zamanda partileşme sürecinde bir arınma olarak da nitelendirilebilir. Partinin oturması ve kurumsallaşması için bu tartışmaları da yaşaması gerekiyor. Şunu da hatırlatayım Akşener’in kendisi hakkında da bir FETÖ’cü suçlaması var. Ankara’ adliyede bir soruşturma süreci işliyor. Akşener onun da üstüne gitmişti. Kendisi gidip avukatları aracılıyla ben ifade vermek istiyorum bu suçlamayla ilgili demişti. İYİ Parti’nin kuruluşundan bu yana bu tür iddialar çok fazla dile getirildi. Akşener kendisiyle ilgili yürütülen sürece bu şekilde tavır koydu. Şimdi İstanbul İl başkanı ve başka bazı isimlerden de bahsediliyor onlarla ilgili de bir arınma süreci. Buyurun hukuka gidelim ve ortaya dökülsün. O üzerindeki yaftalanmaya ilişkin de bir cevap olur ve siyaseten de İYİ Parti’ katkı verir bu süreç.”   Gazeteci Kemal Can: “Siyasi rüştünü ispat etti” Gazeteci, yazar Kemal Can, gazeteduvar.com.tr’de yayımlanan  “Bitmeyen İyi Parti operasyonları” başlıklı yazısında kurulduğundan bugüne parti içindeki tartışmaları gündeme getirmişti. Kısa Dalga’nın sorularını yanıtlayan Kemal Can, son isyanın sonucunun Meral Akşener’e bağlı olduğunu söylüyor. İYİ Parti’nin partileşme sürecini tamamlayamadığını belirten Kemal Can, şöyle konuşuyor: “İYİ Parti Kuruluşu itibariyle son derece sıkışık bir dönemde hem Türkiye siyasetinin geneli açısından hem bu partiyi kuran ana dinamikler itibariyle çok sıkışık bir dönemde ve zor koşullarda kuruldu. Hemen peşine iki tane seçim deneyimi geçirdi, önemli bir ittifak süreci yaşadı. Dolayısıyla bütün bunların sonucu olarak partileşme sürecini tamamlayamadı. Zaten aslında bir parti içi muhalefet olarak doğdu. MHP içerisinden bir hareketin mecburen partileştiği ve hemen ertesinde de önemli siyasi sınavlara zorlandığı bir süreci yaşadı. Dolayısıyla bunun içerisinde partileşme sürecini tamamlaması çok beklenemezdi. Fakat bu dönemde siyasi rüştünü kabul ettirerek önemli bir başarı elde etti. İlk girdiği seçimde yüzde 10 barajının üzerinde oy aldı, ikinci yerel seçimde de kazanan, kazandıran ittifakın en önemli parçalarından biri olduğunu gösterdi. “İktidarın dikkatini çekti” “Yapılan son araştırmalar bu oy desteğini koruduğu hatta kısmen arttırdığını gösteriyor” diyen Can’ın değerlendirmeleri şöyle: “Bütün bunlar İYİ Parti’nin genel siyasi tablodaki fonksiyonunu önemini arttıran dolayısıyla iktidarın da problem olarak dikkatini çeken durumunu güçlendiriyor, belirginleştiriyor. Ama buna karşılık parti olamama, politik çizgisini, kadro profilini netleştirememeden doğan zayıflıkları da giderek daha belirgin hale geliyor. Şimdi bu ikisinin birden etkili olduğu bir süreç yaşıyor. Hem kendi zayıflıkları kendi içerisinden bir tür patlamalar şeklinde kendini dışa vuruyor hem de dış müdahaleler; işte bunun bir iktidar operasyonu olduğunu söyleyen İYİ Parti sözcüleri de var, dış politik dinamikler partiyi zorluyor. Şimdiye kadar yürüttüğü muğlak pozisyonu sürdürmeyi güçleştiriyor. Bunun önümüzdeki dönemde muhtemelen artması beklenebilir, bu konuda başta Akşener olmak üzere İYİ Parti’nin güçlü bir direnç iradesi göstermemesi durumunda.” Özdağ’ın çıkışı rastlantısal mı? CHP’de Muharrem İnce, HDP’de Ayhan Bilgen ve ardından İYİ Parti’de Ümit Özdağ krizleri. Üç durum tesadüf mü? Kemal Can, şöyle yanıtlıyor: “İYİ Parti’de yaşananların parti içerisinden doğan yönleri var ama söylediğiniz paralellikleri düşündüğünüz zaman kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefet blogu ‘Millet İttifakı dağılmalı’ hedefini de dikkate aldığımızda ayrıca iktidar sözcülerinin, çevrelerinin ve medyasının bu konulara yaklaşımın baktığımızda bunların rastlantısal olduğunu düşünmek pek mümkün görünmüyor. Özellikle Özdağ’ın partinin kuruluş sürecinden itibaren en çok uğradığı suçlamayı bir tür içerden tazeleyen bir atak yapması, üstelik de çok kısa bir süre önce hem Bahçeli hem Erdoğan tarafından İYİ Parti’nin bu tür suçlamalardan aklanabileceği imasıyla yaptığı çağrının hemen sonrasında böyle bir çıkış yapması, baştan itibaren iktidar çevrelerinin kullandığı iddiaları tazeleyen bir çıkış yapmasının rastlantısal olmadığını düşünmek için çok fazla neden olduğu söylenebilir. Ümit Özdağ tabii sadece politikacılıkla tarif edilemeyecek yönleri de olan bir aktör. Hem MHP’de hem İyi Parti’de açıkçası teşkilattaki tabanı, örgütçülük açısından desteği çok güçlü olan bir aktör değil. Ama çeşitli çevrelerle teması olan dolayısıyla sadece siyasetten ibaret olmayan bir tecrübesi olan, aile geçmişi açısından da babasının kimliği dolayısıyla başka bir sembol anlamı da var. Dolayısıyla onun bu meselede öne çıkıyor olması sadece parti içi bir politik mesele olarak düşünmeyi zorlaştırıyor. O kimliğin kendisi de yani başka birinin iddiası değil doğrudan onun iddiası olması tabii ki tereddütleri şüpheleri büyüten bir şey.   “Akşener sorunlara doğrudan müdahale etmiyor” Bu sürecin sonunda bir ihraç olup olmayacağı sorumuza da şu yanıtı veriyor Kemal Can:

Bu, krize İYİ Parti’nin ama asıl olarak Akşener’in nasıl karşılık vereceğine bağlı. Şimdiye kadar izlediği tavır, daha önceki sorunlarda da aynı şekilde davrandı Akşener, sorunlara doğrudan müdahale etmekten kaçınan bir tutum alıyor. Bu son olayda da, olayı bir tür Buğra Kavuncu’nun kişisel meselesiymiş gibi, biraz onun üzerine bırakan, onun suç duyurusu yapmasıyla yetinilen, Akşener’in hem içerden hem dışarıdan artık sorunları görmezden gelerek ya da sorunlara doğrudan müdahale etmeyerek muğlaklıkla idare etmesi daha zor bir sürece sokuyor. Akşener’in bu meseleyi nasıl aşacağı İYİ Parti’nin bu tür sorunlarla daha sonra ne yoğunlukta karşılaşacağının işareti olacak. Eğer Akşener bir liderlik gösterip bu konuya müdahil olursa kendi üzerine de gelmekte olan sorunu görerek onunla muhatap olmayı kabul ederse tabi ki Ümit Özdağ’ı ihraç etmesi gerekiyor. Çünkü Özdağ’ın sorunu koyuş biçimi sadece Buğra Kavuncu’nun kişisel olarak suçlanmasıyla ilgili değil. Çünkü Akşener’i de doğrudan meselenin içine çeken bir biçimde olayı ortaya koyuyor.”
 
Ne olmuştu? Önce bir haftalık süreci özetleyelim: Özdağ’ın “bombası” Özdağ Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ı arayarak "Bombayı patlatacağım" dedi ve gerçekten bomba bir iddiayı partinin tam ortasına koydu. Özdağ "Bir FETÖ'cü sivil topum örgütünün eğer başkan yardımcılığını yapıyorsanız, öncesindeki ve sonrasındaki başkan FETÖ'cü ise, bu arada yıllar boyunca FETÖ ile ilgili bir olumlu ya da olumsuz açıklamanız yoksa, sosyal medya hesaplarınız bomboşsa bu şekillendirilmiş demektir” dedi. Genel Başkan Meral Akşener'i de uyardığını kendisinin de hem MİT hem de Genelkurmay Başkanlığı'na Kavuncu'yu sordurttuğunu söyleyen Özdağ " Meral Hanım bana devlette böyle bir bilgi yok dedi. Ben de diyorum ki devlet her bilgiyi paylaşmaz. Bir de açık bilgiler var bunlara baktığınız zaman FETÖ'nün kendi yapılanması içerisinde önemli yerlere kendi elemanları dışında kimseyi getirmediğini biliyoruz" diye konuştu.   Kavuncu’dan suç duyurusu Bu iddiaların hedefindeki isim İstanbul İl Başkanı Kavuncu ise Özdağ hakkında suç duyurusunda bulundu. İYİ Parti'nin büyüme ve yükseliş sürecinden bazı çevrelerin rahatsız olduğunu savunan Kavuncu, partisi yükselişte olduğu için kendilerine yönelenlerde tereddüt yaratmak, zihinlerinin bulandırılmak istendiğini ileri sürdü. Buğra Kavuncu, FETÖ’ü iddialarına da " Ben FETÖ'cü değilim. FETÖ terör örgütüne her dönem her soru sorulduğunda lanet okudum. FETÖ terör örgütü ile herhangi bir şekilde irtibatım, iltisağım olmamıştır" diyerek yanıt verdi.   Akşener izleme Olayları uzaktan izlemeyi tercih eden İYİ Parti Lideri Meral Akşener ise grup toplantısı öncesi şunları söyledi: "Biz partimize bir saldırının olacağını bekliyorduk elbette. Çünkü araştırma şirketlerinde 13-15 arasında sonuçlar bulununca pışpışlığını her zaman yapar onu biliyorduk da şimdi bakacağız. Mahkeme bir karar verecek, o zaman akla kara birbirinden ayrılacak."

Podcast