Marjinal Fayda | Bakan Şimşek’i afakanlar basıyor olabilir

Marjinal Fayda |  Bakan Şimşek’i afakanlar basıyor olabilir
Şu ana kadarki arayışlardan, temaslardan bir sonuç çıkmadı. Şimşek yeniden Körfez ülkelerine döndü. Önümüzdeki günlerde bu ülkelerin katılımı ile bir uluslararası yatırım konferansı düzenleneceği duyuruldu.

MARJİNAL FAYDA'NIN SON BÖLÜMÜNÜ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYIN

Döviz bulma, dış kaynak, taze kaynak bulma konusunda işler iyi gitmiyor. Ekonominin yakın geleceğini kestirmek bakımından dikkate alınması gereken en önemli veri bu. Çünkü eğer döviz girişi sağlanmazsa işlerin toparlanması zordur. Kuru tutmak, enflasyonu dizginlemek, faizleri düşürmek, ekonomiyi desteklemek, büyütmek zordur. Kur atakları, ödemeler dengesi riskleri gündemden çıkmamıştır. Merkez Bankası’nın bilançosu hala 64 milyar dolar eksidedir. Yurtiçi bankalardan swapla aldıkları dövizi brüt rezervlere koyarak orada bir iyileşme sağlıyorlar ama bu bir bakıma düğün törenine komşunun ödünç elbisesi ile gitmeye benziyor. Kısacası sorun devam ediyor. Şu ana kadarki arayışlardan, temaslardan bir sonuç çıkmadı. Şimşek yeniden Körfez ülkelerine döndü. Önümüzdeki günlerde bu ülkelerin katılımı ile bir uluslararası yatırım konferansı düzenleneceği duyuruldu.

Bu uluslararası koşullarda, bu derin güvensizlik koşullarında hiç de kolay para bulunamayacağı anlaşılmış oldu. Dahası var: Jeopolitik konjonktür de küresel iktisadi koşullar da aleyhe değişiyor.
Savaş tam tamları çalarken,

- ABD hazine tahvillerinin faizleri yüzde 5’i bulurken,
- Enerji fiyatları yükselirken
- Türkiye’de ekonominin her işinde aslında tek karar vericinin Erdoğan olduğu gerçeği ortada dururken, en son Filistin sorununda görüldüğü gibi Erdoğan’ın ne zaman nasıl bir tavır alacağı bilinemezken dışarıdan taze döviz kaynağı bulmak zor.
- Küresel olarak risk iştahı düşük. Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BİS) verisi de Türkiye gibi ülkelere yönelik bir risk iştahı olmadığını gösteriyor. BİS verisine göre bu yılın ikinci çeyreğinde sınır ötesi banka kredileri yıllık bazda yalnızca %1 arttı. Gelişmekte olan ekonomilere yönelik dolar cinsinden kredilerde son 10 yılın en hızlı düşüşü gerçekleşti.

Bu arada, İsrail’in Gazze’ye saldırısı sonrası başlayan protestoların Yahudi sahipli marka ve şirketlere uzanmasının da Şimşek’in işini zorlaştırdığını, bakanı afakanlar bastığını tahmin etmek güç değil. (Bu arada bilgi notu: AKP Gençlik Kolları’nın hedefi olan Starbucks markası Yahudi sahipli ancak Türkiye’deki yatırımlar Kuveytli Alshaya Grubu’na ait.)

Fakat asıl Erdoğan’ın İsrail – Hamas çatışması ile ilgili tutum değiştirmesi “Türkiye’nin yüzünü tekrar batıya dönmekte olduğuna” ilişkin değerlendirmeleri bir kez daha berhava etti. Erdoğan’ın söylemleri batı basınında manşetlere çıktı. Bu gelişmenin depreşmiş Türkiye ve Erdoğan aleyhtarlığını yükselteceği tahmin edilebilir ki bu da Şimşek’in işini zorlaştıran başka bir gelişme. Şimşek, batıya şirin görünmeye çalışırken, Erdoğan, tek hamlede söylemlerinin altını boşaltmış oldu.

En yüksek faiz tüketiciye: %97

MB, faizi yüzde 35’e çekti. PPK duyurusunda artırımların devam edeceği belirtiliyor. Yüzde 40’a gider mi? MB’nin 2024 enflasyon beklentisini bugünkü düzey karşılıyor. Ama 2024 enflasyonunun yüzde 33 olacağına MB’den başka kimse inanmadığı için bir 5 puan daha artırabilir diyenler çok.

MB politika faizi, referans faiz oranını, referans faiz oranı da tüketici kredisi türlerinin tamamının faizlerini belirliyor. Artınca haliyle artıyor. Politika faizindeki son artıştan sonra yeni faiz oranları şöyle oldu:

Vergilerle birlikte kredi kartı gecikme faizi %5.22’ye, nakit çekim faizi %5.82’ye, nakit çekim/KMH gecikme faizi %6.21’e çıktı. Bunlar aylık oranlar. Her bir oran için yıllığı bulmak “çarpı 12” demek değil. Bileşik faiz hesabı çalışıyor. Bu durumda da kredi kartında ödenmesi zorunlu minimum tutarı ödedikten sonra kalan borca işleyecek yıllık gerçek (bileşik) faiz yüzde 76’ya, nakit çekim KMH hesaplarında gecikme faizi yıllık – bileşik yüzde 97’ye çıkıyor.

Altın yükseliyor, ONS 2000 Doları aştı

Yine jeopolitik gelişmelerin etkisiyle altındaki yükseliş geçen hafta da devam etti. Her ne kadar “şuraya kadar çıkabilir” derken verilen bazı rakamlar afaki duruyorsa da uzmanlara göre bu konjonktür devam ettikçe altında yükseliş görülebilir. 5 Ekim’de ons fiyatı 1.820 dolardı ve beklenti 1800 doların altına gideceği yönündeydi. Ancak uluslararası koşullar değişince, savaş riski artınca yönünü yukarı döndü ve geçen hafta son işlem gününde yine yüzde 1’den fazla artış göstererek 2.006,37 dolara yükseldi. İçerde de gram altın aynı tarih aralığında 1.612 TL’den 1.817 TL’ye yükseldi.

Borsa düştü, yabancı artık biraz daha zor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail – Hamas çatışması ile ilgili “itidalli” bulunan ilk günlerdeki söylemini terkederek “one munit” politikasına dönmesi sonrasında borsada satış dalgası geldi. Bu söylemin ardından 2 kez devre kesiciler çalıştı ve borsa günü yüzde 7 kayıpla kapadı. 5 Ekim tarihinde 8.500’ü aşan endeks, geçen haftayı 7.706’dan kapattı.

Erdoğan’ın söylemini değiştirmesi, Cumhur ittifakı ortağı MHP’nin Türkiye’nin müdahale etmesini talep eden çağrıları sonrası Türkiye’nin olayın içine sürüklenmesi riski arttığı gibi bu aynı gelişmeler yabancılar açısından da tedirgin edici nitelikte. Borsayı iyi günler beklemediğini söylemek mümkün. Bunu durdurmak için yine kamu taraflı alımlarla destekleme girişimleri de görebiliriz.

GEÇEN HAFTA:

- BDDK haftalık verilerine göre, KKM TL mevduat ve katılma hesapları 3 trilyon 156 milyar TL'den 3 trilyon 70 milyar TL'ye geriledi. Böylece 18 Ağustos haftasından bu yana KKM'deki düşüş 338 milyar TL'yi buldu

- Döviz mevduatları, altın dahil, 6 – 23 Ekim arasında (yaklaşık 2 milyar doları altın fiyatındaki artış kaynaklı olmak üzere) 5 milyar dolar civarında artış oldu. 183 milyar dolardan 203 milyar dolara çıktı. KKM’deki çözülmeden bir kısım paranın yine dövize, altına dönmüş olması muhtemel.

- Hükümet sadeleştirme adımlarına devam etti. TL cinsi nakdi kredilerdeki %30 menkul kıymet tesis etme zorunluluğu kalktı. Döviz dönüşümlü KKM’yi destek için kullanılan menkul kıymet tesisi de kaldırıldı. Bireysel TL mevduat büyümesi hedefi %2.5’ten 3.5’e çıktı. Yatırım malı ithalatı net ihracatçı şartından hariç tutulacak. Ticari kredi faizlerini düşük tutmak amacıyla getirilen 1.8 çarpanı formülü de kaldırılacak.

- Sadeleşme adımlarının duyurusunda sonra Hazine tahvil faizleri yukarı yönlü hareketlendi. 10 yıllık bono faizi %30.25’e çıktı. Bu yükselişin yabancılar açısından cazibe oluşturabileceği yorumları yapıldı.

Podcast