Marjinal Fayda: Hükümet, IMF ile "anlaşma yapmamış gibi" bir anlaşma peşinde olabilir

Marjinal Fayda: Hükümet, IMF ile "anlaşma yapmamış gibi" bir anlaşma peşinde olabilir
Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomi gündemini yorumluyor.

Türkiye ekonomisinin bu konjonktürdeki temel sorunu, Erdoğan’ın demokrasiden uzaklaşmasıyla başladı. Yabancılar korktu, piyasalardan çekildi. Yatırım isteksizliği başladı. Not kuruluşları Türkiye’yi yatırım yapılamaz ülke ilan etti. Ekonomi, kendi gücüyle ürettiği döviz üretim ve yatırımdaki ithalat bağımlılığının gerektirdiği dövizi karşılayamaz oldu. Dışarıdan akan döviz kesilince ekonominin nefesi kesildi. Döviz getiren yabancıyı etkileyen koşullar bu kez içerdeki yatırımcıyı, tasarruf sahibini de etkiledi. İşer kötüye gidecek korkusu ile dövize hücum başladı. Geldik bugüne…

Hükümet, demokrasiye dönmek, yatırım ortamını iyileştirmek, güven yaratmak yerine döviz ihtiyacını dostlardan, ahbaplardan döviz dilenerek karşılamaya yöneldi. Son bir iki yıldır bu kaynaklardan sağlanan ve kaynağı belirsiz döviz girişi ile durum idare edilse de bu tarafta da kaynak bulma sorunu başgösterdi.

Erdoğan demokrasiye dönmeden batılı para sahiplerine şirin görünmenin yollarını aramaya başladı. Bulduğu çare Şimşek’i göreve çağırmak oldu.

Şimşek geldi ama döviz gelmedi.

Ne doğudan ne batıdan ekonominin döviz ihtiyacında çarkı çevirecek bir giriş yok.

İşte bu konjonktürde IMF gündeme geliyor.

Gazeteci Erdal Sağlam’ın haberine göre IMF heyeti 6 yıl aradan sonra Eylül ayında Türkiye’ye gelecek ve yılsonuna kadar Türkiye hakkında bir rapor hazırlayacak.

IMF heyetinin Türkiye ziyareti, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından istendi.

Hükümet olduğunda yürürlükteki IMF anlaşmasını devam ettiren, bir posta da uzatarak 40 milyar dolara yakın kaynak sağlayan Erdoğan, sonradan IMF hakkında o kadar kati laflar etti ki şimdi pişman mıdır bilinmez ama Türkiye’nin IMF’den başka fazla bir çaresi de kalmamış gözüküyor.

Şimşek’in bu IMF çağrısını yeni bir standyby anlaşmasına taşıması zor. Tahminim, hükümet aslında IMF ile anlaşmamış gibi bir anlaşma yapmanın peşinde olabilir.

FAİZ ARTIŞINA DEVAM SİNYALİ

MB Para Politikası Kurulu’nun geçen hafta 750 baz puan ile keskin faiz artırımı kararı aldığı toplantının özetleri yayımlandı.

Ağustos’ta da yüksek aylık fiyat artışlarının devam edeceği, buna bağlı olarak yıllık enflasyonun önemli ölçüde artacağı belirtiliyor. Metinde para politikasına ilişkin olarak şu ifadeler bulunuyor:

* Sadeleşme adımları kademeli olarak sürecek.

* TL mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemeler parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecek.

* Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam edecek.

* Politika faizleri parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, TL likidite ve tüketim talebindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir.

* Seçici kredi sıkılaştırması kararları sonucunda yurt içi talepte dengelenme sürecinin destekleneceği öngörülmektedir.

ÜCRETLİLERİN PAYI YENİDEN AZALMAYA BAŞLADI

Türkiye ekonomisi, 2. çeyrekte yüzde 3,8 büyüdü. Hanehalkı tüketimi büyümeye 10,7 puan katkı yaptı. Net ihracat 6,3 puan ve stok değişimi 2,6 puan aşağı çekti. Bu sonuçlara göre “tüketimle büyüme” tablosu değişmedi.

marjinal.png

Bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak;

Diğer hizmet faaliyetleri %6,6

Hizmetler %6,4

İnşaat %6,2

Kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hiz. %5,1

Finans ve sigorta faaliyetleri %4,9

Gayrimenkul faaliyetleri %3,2

Bilgi ve iletişim faaliyetleri %1,3

Tarım sektörü %1,2 arttı. Ancak;

Sanayi %2,6

Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %1,2 azaldı.

Sanayide %2,6 küçülme, ekonomide %3,8 büyüme tablosu “üretimsiz büyüme”nin devam ettiğini gösteriyor. Son 4 çeyreğe kadar böyle bir tablo yoktu. Cari fiyatlarla GSYH, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 60,7 artarak 5 trilyon 502 milyar 192 milyon lira oldu. GSYH'nin ikinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 271 milyar 468 milyon olarak gerçekleşti.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinde %25,3 iken, bu oran 2023 yılında %34,3 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %53,3 iken %43,8 oldu.Geçen yılın aynı çeyreğine göre artış tablosu, bir önceki çeyrekle kıyaslama yapınca terse dönüyor.

Bir önceki çeyreğe göre işgücü ödemelerinin payı 3,5 puan düşerek 37.8’den 34,3’e, sermayenin payı ise 3,8 puan artarak %40’tan 43,8’e yükselmiş.

Böylece asgari ücret ve diğer ücret artışlarının düzeltici katkısının azalmaya başladığı, bölüşümde yeniden eski trende dönüldüğü anlaşılıyor.

Bir nokta daha önemli… Bu büyüme seçim öncesi faizleri suni bir biçimde düşük tutarak kredi pompalanarak sağlandı. Kredilerin durumu, MB’nin sıkılaştırıcı önlemleri dikkate alındığında önümüzdeki dönemlerde düşüş hatta daralmasözkonusu olabilir.

Erdoğan’ın 2023 hedeflerini ilan ettiği 12 yıl önce, 2 trilyon dolara ulaşacağı söylenen milli hasıla, bu çeyrekle birlikte ancak yarısı düzeye, 1 trilyon dolara ulaşmış oldu. Kişi başına gelir de 11 bin 868 dolar oldu. Bu da Erdoğan’ın koyduğu 25 bin dolar hedefinin yarısı bile değil.

Ancak bu 1 trilyon doları, MB’nin 2 yıl içinde 300 milyar dolardan fazla rezerv yakarak kuru düşük tutmasına borçluyuz. Dolar diyelim 30 TL olsa, bu da gerçekleşemiyor.

TEMMUZ DIŞ TİCARET RAKAMLARI NE GÖSTERİYOR?

İhracat %8,3, ithalat %10,5 arttı

-İhracat 20,8 milyar dolar, ithalat 32,3 milyar dolar seviyesinde kaydedildi.

- 2023 yılı Temmuz ayı dış ticaret açığı ise 12,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.

7 aylık dış ticaret açığı 73.6 milyar dolar oldu.

Temmuzda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 61.9’a indi.

Bu arada dış ticaret bakımından önemli bir gelişme oldu.

Ekonomist Güldem Atabay’ın çok yerinde olarak işaret ettiği gibi biz BAE ile yapılan 50,7 milyar dolarlık yatırım anlaşmasından Türkiye’ye dolar – döviz akışı beklerken, Türkiye, BAE'den yapacağı ithalata vergiyi sıfırladı! Yani, bizim dolarlar vergi geliri bile yaratmadan BAE’ye akacak.

REZERV SATIŞINA DEVAM

Dolarda, yüklü müdahale nedeniyle yatay seyir gözlendi. Dolar kurunu 27 TL’nin altında tutmak için 2 Ağustos'tan bu yana kesintisiz biçimde, toplam 9.5 milyar dolar rezerv eritildi. 22 Ağustos sonrası bir haftada 5,5 Milyar USD müdahale edildi. Piyasada TCMB'den başka satış kotasyonu kurum olmadı. Net rezerv durumu -67,3 Milyar dolara geriledi.

Özetle… MB’nin yeni yönetimi de eski yönetimleri gibi rezerv satarak piyasaya sürekli müdahale ediyor. Dahası bunu bir piyasa oyuncusu gibi yapıyor. Dövizi kısa vadeli olarak alıp satıyor. Bir merkez bankası hiçbir zaman bir piyasa oyuncusu olmamalı. Neden mi? Zira piyasa oyuncuları kazanır da kaybeder de. Ama bir merkez bankasının kaybetme opsiyonu olamaz.

TCMB'nin realize ettiği kur zararı 667.3 Milyar TL

Realize olmamış bekleyen kur zararı 705.2 Milyar TL

Dolayısıyla bu tablo merkez bankacılıkla bağdaşmıyor.

DÖVİZDEN GELEN KKM’Cİ DÖVİZE DÖNÜYOR

MB’nin azaltma kararı sonrasında KKM bakiyesi geçen hafta 100 milyar TL civarında düştü. Asıl erime, yaklaşık 5 milyar dolarla dövizden dönüşümlü KKM'de oldu.

Merkez Bankası’nın koyduğu hedefleri tutturmak için bankalar yoğun bir mesai yapıyor. Menkul kıymet tesisi cezasından kurtulmak için müşterilerini ikna etmeye çalışıyorlar. Bunun için en önemli kozfaiz! Piyasada bankaların TL’den dönüşümlü KKM’lerin vadeli TL’ye geçmesi için yüzde 45 faiz teklif ettikleribelirtiliyor.

Bu arada Bloomberg News’in haberine göre, KKM’den çıkan parasını dolar hesaplarına taşıyor.

MB’nin TL mevduata dönüşüm hedefinin henüz devreye girmediği 25 Ağustos ile biten haftada analistlerin hesaplarına göre KKM’den5 milyar dolar çekildi. Bu paranın çoğu başlangıçta dolar birikimi olan ve geçen hafta normal dolar hesaplarına dönen yatırımcılardan geldi.

BDDK verilerinden yapılan hesaba göre 21-25 Ağustos haftasında yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 4.53 milyar dolar yükseldi. 18 Ağustos itibariyle 201 milyar 630 milyon dolar olan döviz mevduat hesapları 25 Ağustos itibariyle 206 milyar 160 milyon dolara çıktı.

FAİZLERDE NE OLDU?

Mevduat ve katılım hesaplarının faizi %27-28’den %40-45 çıktı.

Ticari kredi oranları referans faizin 1.8 katı kadar kullanabiliyorlardı. Ağustos için %21.01 olan referans faizi Eylül için %31.25 olarak ilan edildi. Yani, referans faiz de 10.14 puan artmış oldu.

İhracat ve yatırım kredileri için 1.4 katsayısı kullanılacak. Buna göre ihracat ve yatırım kredileri için azami kredi fiyatı %43.75’i geçemeyecek.

Tüketici kredileri için ise katsayı 2 olacak. Tüketici kredilerinin hızını kesmek için bu tip kredilerin fiyatı yükseltiliyor. Böylece tüketici için kredi kullanımında faiz %62.50 olabilecek.

Diğer krediler için ise 1.8 katsayısı sabit tutuluyor. Bu da diğer kredilerde faizin %56.25’e ulaşabileceğini gösteriyor.

KONUT FİYATLARI

BETAM verilerine göre İstanbul'da konut fiyatlarının ortalama artış oranı Temmuz'da %67.6'ya geriledi. 2022'deki yıllık yüzde 200 seviyelerindeydi. Temmuz'da yıllar sonra ilk kez konut fiyatları enflasyondan az arttı, yani reel olarak geriledi.

Temmuz itibariyle Türkiye ortalaması yıllık artışı yüzde 82,7 oldu.

Bu arada dünyada konut fiyatlarının en çok arttığı şehirler de belli oldu. Ekonomist İbrahim Haskoloğlu’nun paylaştığı verilere göre 150 şehir arasında ilk 3 sırada Türkiye var.

1-Ankara %135

2-İzmir %133

3-İstanbul %127

4-Zagrep %22

56 ülke arasında konut fiyatlarının en çok arttığı ülke ise açık ara Türkiye oldu.

1-Türkiye %133

2-Makedonya %18.8

3-Hırvatistan %17.3

4-Macaristan %16.6

Yarın enflasyon rakamları açıklanıyor

Yüzde 8 civarı bir enflasyon beklentisi var.

Ancak daha yüksek de gelirse şaşırmayalım. Fiyatlar uçuşta!

Podcast