Merkez Bankası, dövizden sonra altın satışına da başladı: Son iki hafta çok kritik geçebilir

Merkez Bankası, dövizden sonra altın satışına da başladı: Son iki hafta çok kritik geçebilir
Gazeteci İbrahim Ekinci, bir haftanın ekonomik gelişmelerini değerlendiriyor.

Geçen hafta kritik gelişmeler oldu ve kötümser beklentilere yol açtı. Kritik gelişmelerden kastım Merkez Bankası (MB) rezervlerindeki sert düşüş ile yine MB’nin dövizden sonra altın satışına da başlamasıydı. Ayrıca serbest piyasada döviz ticareti neredeyse durdu. Bankacılık uzmanı, Prof. Dr. Şenol Babuşçu, dün, sosyal medyadaki paylaşımında manzarai umumiyeyi şöyle anlattı:

“Sadece krediler durmadı. Bankacılık sistemi durdu. Bankalar ne iş yapıyor şu an?

-Döviz alış kurlarını düşük tutun döviz almayın.

-Döviz satış kurlarını yüksek tutun döviz satmayın.

- Mevduat faizini yükseltmeyin mevduat toplamayın.

-Düşük faizli maliyetin altında kredi verin (aslında vermeyin)

Sonuç: Sistemi durdurmak kolay ama tekrar çalıştırmak çok zaman alır.”

Evet, ticaretinde başa çıkamayınca, bir yandan da Babuşçu’nun yukarıda sözünü ettiği fiilen durdurma sonucunu veren önlemlere gittiler.

Bu önlemler bir hukuka dayanmıyor. Sektörde haliyle korku tedirginlik uyandıran talimatlarla yürüyor iş.

Merkez Bankası’nın net döviz rezervi, yani bütün swaplar ve Hazine dövizi düşüldüğünde eksi 67 milyar dolara geriledi. Bu görülmemiş bir seviye. Bundan önceki en düşük seviye 2022 yılı başındaki 66 milyar dolardı. KKM ve diğer önlemlerle bir miktar toparladıktan sonra tekrar sert düşüş başladı.

Son 4 haftada 4 milyar dolarlık altın satışı yapılmış.

14 Nisan’dan bu yana 9 milyar dolarlık, yılbaşından bu yana alırsak 15 milyar dolardan fazla altın satışı olmuş. Son haftalık net altın rezervindeki azalış 28.9 ton seviyesinde.

Son 3 haftada döviz hesapları ile KKM hesaplarındaki toplam artış 18.4 milyar doları buldu. Prof. Dr. Hakan Kara’nın yaptığı hesaplamaya göre dolarizasyon tam gaz devam ediyor. Kara’nın da dikkat çektiği gibi dolarizasyon sadece döviz mevduattan ibaret değil. Yurt içi yerleşiklerin tüm döviz ve dövize endeksli varlıklarını esas alınca gerçek tablo şu: KKM başladığında 254 milyar dolar olan dövizli varlıklar geçen hafta 330 milyar dolara ulaştı. Kara, “Verisi olmadığı için bu hesaba yastık altına giden döviz ve altını bu hesapta yok. Muhtemelen son dönemde bunlar da artmıştır” dedi.

Yani dolarizasyon aslında 330 milyar doların da üzerinde.

İşin garip tarafı, bütün bu sonuçların, kamuoyuna “liralaşma” olarak anlatılması… Oysaki ikili kurdan sonra şirketler de serbest piyasa kuru üzerinden alış – veriş kontratı yapmaya başladı.

Yani faizden sonra MB’nin açıkladığı kurun da bir hükmü kalmadı.

Millet İttifakı’nın hükumeti halinde ekonominin başına geçmesi beklenen İyi Partili Bilge Yılmaz, bu durumu değerlendirirken şöyle dedi.

“Sistemi öyle zorladılar, öyle bozdular ki önce enflasyon kontrolden çıktı, şimdi de piyasadaki döviz kuru ile TCMB gösterge kuru arasındaki makas yüzde 5’e ulaştı. Bu anomali şirketlerimizi ateşe atıyor. Şirketler bu riski bertaraf etmek için müşterilerine gösterge kuru değil, piyasa kurunu dikkate alacaklarını açıklamaya başladı. Bu ne mi demek? TCMB’nin açıkladığı döviz kurunun geçerliliği yok demek. Milli paramızın itibarını korumakla görevli olan kurum kendi itibarını beş paralık etti, kendini kimsenin dikkate almadığı bir kuruma dönüştürdü. Ne açıkladığı politika faizine inanan var ne de açıkladığı döviz kuruna.”

Hükumetin iş ve icraatlarının amacı aynı: Sert bir kur krizi yaşamadan sandığa ulaşmak…

Bunu başarabilecek mi, göreceğiz.

Önümüzde çok zor iki hafta var.

İşte bu manzaraya bakınca kritik beklentiler de gelişiyor. Uluslararası piyasalar uzmanı Dr. Murat Kubilay mesela, şu değerlendirmeyi yaptı geçen hafta:

“Açıklanan döviz ve altın rezervleri; bayram öncesi tüm zamanların dibine geldiğimizi ve bu haftanın sonunda satılabilir rezervlerin tükenip haftaya farklı yöntemlerin gelebileceğine işaret ediyor. TL'den kur korumalı mevduata geçenler durumdan haberdar mı, merak ediyorum.”

Bu nedenle bu önümüzdeki iki hafta kritiktir ve sürpriz, sert önlemlere gebedir.

MB’nin, satılabilir Net Uluslararası Rezervi (NUR) 8 milyar doların altına geriliyor. Bir yandan da altın rezervi eritiliyor. Bunlarla çevirmek mümkün olmazsa daha sert ve yasakçı önlemler görmemiz mümkün.

Bu arada hükumetin günlük pansumanlarının bir yarayı sarmadığı, aksine yeni problem alanları yarattığı bir kez daha ortaya çıktı. Bilindiği gibi KKM dolar kuruna endeksli. Yatırımcısı kendini belirsizliğe karşı güvenceye alıyor. Tavan kalktığı için görece daha iyi faiz de alabiliyor ancak ikili kur işleri bozdu. Şöyle ki:

Piyasadaki en düşük kur Merkez Bankası’nın… KKM’den çıkışta MB, kendi kuru üzerinden hesap yapıyor. Ancak oradan aldığınız TL ile bankalardan veya serbest piyasada girişteki kadar dolar almanız imkansız oldu. Geçen hafta Ekonomi Gazetesi, bu konuyu manşete taşıdı ve söz konusu haberde yapılan hesaplamaya göre 10 bin dolar bozdurarak KKM yapan tasarruf sahibi, vade sonunda eline geçen TL ile ancak 9 bin 500 dolar alabiliyor.

Bu arada önemli bir başka gelişme de Kapalı Çarşı’da da baş gösteren döviz kıtlığı oldu. Bankalar yüksek marjlarla dolar alıcısını serbest piyasaya sürmüş oldu ama serbest piyasada da efektif döviz talebi karşılanamıyor. Bunun bir nedeni de piyasanın kur çıkışı beklentisi nedeniyle döviz satmaktan kaçınması…

Podcast